‘Arınç Bombası’na manidar tekzip

Sözcü’nün ‘Arınç Bombası’ manşetine günler sonra yalanlama geldi Bülent Arınç’tan. Özhaseki’nin kapalı toplantısında yaptığı değerlendirmelerin bağlamından koparılarak ve çarpıtılarak dışarı sızdırılmasından şikayetçi.

Hani ‘beka diye bir sorun yok, nereden çıktı’ eleştirisiyle öne çıkarılmıştı. ‘Beka’ söylemiyle seçmeni oy vermeye ikna etme stratejisini yanlış bulduğu şeklinde yansıtılmıştı sözleri.

Böyle bir özeleştiri getirip getirmediği gibi detayları açıklığa kavuşturmuyor, esasa girmeden usulden reddediyor haberi.

Fakat uzun tekzip metninde bir cümle dikkatimi çekti. Araya öyle kritik bir uyarı sıkıştırıyor ki, yalanlarken haberin özünü doğruluyor aslında.

Bütün siyasi yaşamı boyunca ‘pozitif propaganda’dan yana olduğuna dair bir gönderme...

Yani ‘negatif propaganda’yı onaylamadığını teyit ediyor.

AK Parti’nin de başlarda karşı olduğu propaganda biçimi bu. ‘Kara propaganda’ ya da ‘çamur siyaseti’ diye sıklıkla kötülendiğini hatırlarsınız. Eski Türkiye’nin hastalıklı alışkanlıklarından biriydi ve siyaseti bu seviyesizlikten kurtarmayı başarmak en büyük övünçleri arasındaydı partisinin.

Arınç’ın, kamuoyu önünde partisiyle çelişiyor, seçim stratejisini tartışmaya açıyor görünmekten kaçınması anlaşılabilir. Yine de negatif propagandayı tasvip etmediğini kayda geçirmeyi ihmal etmiyor.

Anahtar sözcük, negatif propaganda. Lafı uzatmadan çok şey anlatan bir kavram.

Rakibi kötü göstererek ona oy vermemeye çağırmak böyledir.

Kendini sevdirmek yerine halkı karşıtına düşman etme, kin ve nefret besletme yöntemi bu türdendir.

İzlediği siyaseti millete beğendireceğine, öfkeyle doldurup muhalifine karşı kışkırtmaya uğraşmak gibi...Kendisine çekeceğine, rakibinden soğutup kaçırtmak gibi...

Zıddı ise alternatifini karalamadan, çamur atmadan, düşmanlaştırmadan, ‘o kötü olduğu için beni seç’ demeden kampanya yürütmektir.

Daha iyi bir seçenek bulunmadığı için kötünün iyisiyle idare etmeye mecbur, sana mahkumlarmış duygusu uyandırmadan taraftar toplamaktır.

Kerhen değil severek desteklenecek, zorunluluktan değil koşa koşa tercih edilecek bir seçenek olarak partisini sunmaktır.

Kendi üstünlüklerini, doğru taraflarını tanıtmaktır, neden seni seçmeleri gerektiğini olumlu bir dille ortaya koyarak oy istemektir.

Eskiler ilkine menfi, ikincisine müspet propaganda derdi bunun. Biri uzaklaştırmaya, diğeri yakınlaştırmaya dayanır.

İçine neler sığmıyor ki...

Mesela, ‘ben gidersem teröristler gelir’ retoriği, menfi tarza giriyor. Ölümü gösterip sıtmaya razı etme taktiği.

Menfi propaganda, halkın daha iyi bir gelecek talep ve beklentilerini karşılamaktan uzaktır.

Çünkü korkulara oynar, savunmacıdır, öcülerden kurtarmak, beterinden korumak dışında bir gelecek vaat etmez.

Geriye gitme, hatta yok olma kaygısına yaslanır, endişelilerin oyunu almaya taliptir, mevcudu ileriye taşıma umudu vermeye değil.

Bu yüzden değişime direnç gösterme tavrına dönüşür. Tutuculaştırdığı, statükoculuğa savurduğu için de toplumun ve zamanın gerisine düşmekten kurtulamaz.

Alternatifini çoğunluğun gözünde marjinalleştirmek isterken kendisi git gide marjinalleşme tehlikesiyle yüz yüze kalır velhasıl.

Allahüalem budur Arınç’ın meramı. Haksız, yersiz, isabetsiz mi? Takdiri sizin.

YORUMLAR (108)
YORUM YAZ
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
108 Yorum