İslami ilimlerin güncellenmesi
Bilmem İlahiyat camiamızın da gündeminde “İslami ilimlerin güncellenmesi” gibi bir başlık var mıdır? “Güncellenmesi” yani, İslam çağlar ötesi değerler sistemi ve İslam’ı anlamak da bir ilim meselesi olduğuna göre İslam açısından her çağın problemlerini anlar, çözüm üretir hale gelmesini kastediyorum.
Diyelim Tasavvuf, tasavvuf tarihi olarak mı kalsın yoksa, günümüz insanlığının ruhi problemlerinin -ki bunların derinleştiği genel kabul niteliğindedir- anlaşılması, çözüm yollarının gösterilmesi istikametinde mi güncellensin? Mesela tasavvuf dünyamız, Türkiye gibi bir İslam ülkesinde dahi, insanların ruhsal problemlerinin İslam – Hint dinleri karışımı yöntemlerle çözülmeye çalışıldığını ve bunun boşluk doldurma mahiyetinde yaygınlaştığını görmekte midir?
Diyelim Kelam, mezhepler tarihi olarak mı kalsın, yoksa, bütün zamanlarda var olan ve günümüzde de yoğunlaştığı kabul edilen insanlığın inanç problemlerini gören, çözümleyen ve İslam akidesi çerçevesinde kalpleri durultucu izahlar getiren bir disiplin mi olsun?
Diyelim Fıkıh, ya da İslam Hukuku, yani İslam’ın hayata dair kurallarının incelendiği ilim alanı, geçmişte gerçekten büyük ekoller geliştirmiş alimlerin yine İslam içinde ulaştıkları çözümleri nakletmeyi mi öncelesin, yoksa yeni problemlere yine İslam içinden yeni çözümler araştıran disiplinler haline mi gelsin?
Diğer tüm İslâmî disiplinler için benzeri sorular sorulabilir, diye düşünüyorum.
Bu mesele, şu anda Türkiye için günceldir, kanaatiyle böyle bir konuyu seçtim.
Şu anda Türkiye’yi İslami hassasiyeti önemseyen bir kadro yönetiyor, denebilir. Bu ne demek? Bu, en azından en belirleyici konumdaki kişinin, ülkeyi yönetirken İslâmî ölçüleri dikkate alıyor olması demek.
İktidar kadrolarında bu hassasiyet olmakla birlikte “Sistem laik karakterde, dolayısıyla biz kişisel planda dindar olsak bile, ülke yönetiminde din eksenli bir düzenleme yapamayız” gerekçesiyle daha seküler bir tavır sergileyebilirlerdi. Ancak gelinen noktada siyasi kadronun, ekonomi gibi hemen tüm toplumu yakından ilgilendiren bir alanda İslâmî referansla düzenlemeler yapmaktan kaçınmadığını görebiliyoruz.
Diyelim şu anda Türkiye, ekonomik açıdan çok sancılı bir süreçten geçiyor. Ve sayın Cumhurbaşkanı en tepeden ekonomi yönetimini “Nass’a göre” tanzim etmekte ısrar ettiğini ortaya koymuş bulunuyor.
Toplumun mevcut ekonomik şartlardan memnun olduğunu söylemek mümkün değil. Toplum ekonominin hangi boyutunun hangi nassa göre düzenlendiğini görecek durumda da değil.
Aslında sayın Cumhurbaşkanı’nın “Nass var Nass” dediğinde, Kur’an’ın ya da Hazreti Peygamber’in ekonomiyi bütünüyle belirleyecek ölçülerini öngördüğü de düşünülemez. Çünkü, evet, İslam’ın ekonomik hayata ilişkin çok temel ölçüleri bulunuyor ama bunlar, mesela bir ülkenin ekonomik yapısını tanzim noktasında kodifiye edilmiş, sistemleşmiş, ya da mesela Türkiye ölçeğinde güncellenmiş değil.
Soru şu: Ekonomik şartları derin bir sarsıntı içine giren ve onun yansıması ile tüm hayat disiplini tarümar olan geniş halk kitleleri, yaşadıkları ile “Nass” arasında nasıl bir ilişki kurmalı? Ya da sağlıklı bir ilişki kurabilir mi?
Bu konuda çok söz söylemeye gerek yok. Yazının başlangıcında dile getirdiğim meseleye gelmek istiyorum.
Türkiye’de 115 İlahiyat ya da İslami İlimler Fakültesi var. Hemen her fakültede İslam Hukuku adıyla bir ders açıldığı düşünülebilir. İslam Hukukunun diğer ismi Fıkıh’tır. Fıkıh ya da İslam Hukuku, ana İslam kaynakları Kur’an ve Sünnet çerçevesinde toplum hayatının ölçülerini araştırır.
Diyelim Ekonominin ölçülerinde başvurulan “Nass” da, bu alandaki bir çok ölçüyü işaret etmektedir.
Üzerinde düşündüğüm soru şu: Bugüne kadar sayın Cumhurbaşkanı’nın ifade ettiği anlamda “Nass’a göre ekonomi düzenlemesi” üzerinde çalışmış bir İslam hukukçumuz var mı?
Uzun bir süredir yaşıyoruz ekonomideki türbülansı. Toplumun başı döndü. Üniversitelerin ekonomi bölümlerinden bir çok bilim adamı, tv ekranlarında ya da yazılı medyada ekonominin sorunlarını tahlil eden, çözüm önerileri sunan değerlendirmeler yaptılar. Yine başka ekonomi yazarları analizler yapıyorlar.
Belki ben rastlamamışımdır, ama mesela İlahiyat Fakültelerimizden herhangi bir Hocanın mevcut ekonominin hastalığını tahlil eden ve çıkış yollarını gösteren bir yorumuna rastlayan var mı? Bütünüyle “Nass’a göre” mi düzenleniyor mevcut ekonomi? Ya da bir alanı “Nass’a göre” düzenleniyor ise, geri kalan alanlar ne olacak? Böyle parça kesek bir “Nass düzenlemesi” gerçekten nassın referans alındığı anlamına gelir mi? “Faiz sebep, enflasyon sonuç” ise mevcut durumda faiz ile enflasyon arasında doğru bir ilişkinin oluşturulduğunu mu düşünmemiz gerekiyor? Ya da “Faizin her ekonomi için bir bela olduğu” kabul edilse dahi, bu işin doğru tanzimi nedir?
Yani Allah rızası için ekonomiye kafa yormuş birkaç İslam hukukçumuz çıksa da ekonomide yaşanan türbülansın vebalinin “Nass” üzerinde olmadığını izah etse…
Ne dersiniz İslam Hukuku disiplininde böyle bir güncellenmeye ihtiyacımız yok mu?