Güven veren devlet

Üsküdar’dan Eminönü’ne bir vapur yolculuğunu düşünün. İşte o kadar kısa sürede yan yana oturduğunuz bir avukat. Büyük bir avukatlık bürosunun yöneticilerinden biri. Hoş – beş konuşulacak ya:

-İşler nasıl ….. Bey?

-Sorma abi, avukatlık bitti. Davalar özel ilişkilerle sonuçlandırılıyor, o da farklı bir yapılanmayı gerektiriyor.

Nasıl bu noktaya gelir bir avukat? Özel ilişki nedir davalarda?

Sonuçta bir dava yargıç, savcı, davalı, davacı, tanıklar, avukatlar ve delillerin değerlendirilmesiyle ortaya çıkacak karardan ibaret değil mi? Bunların tamamı aynı mahkeme salonunda gerçekleşmez mi? Bu süreç sağlıklı işliyorsa, ortaya çıkacak kararda hata bile olsa, tabii bir süreç işlemiş olmaz mı?

Burada adaleti saptıracak olan şey, davalının davacının, ya da taraf avukatlarının iddia makamı olan savcı ile veya karar mercii olan yargıçla arka oda ilişkileri kurmaları ve kararı yönlendirmeleridir. Sağlıklı delil bulmak yerine “Adamını bulmak” yani.

Hukuk davalarında da, ceza davalarında da, siyasi davalarda da arka oda ilişkileri “Yargı sancısı” dediğimiz olayı meydana getirir. Bunun avukatlık alanına yansıması, belli ki yukarda anlatılan gibidir.

Ülke adına ortaya çıkacak “Yargı sancısı” ise, çok daha vahim bir toplumsal sancının kaynağı olur.

Bu sancıyı yaşıyor Türkiye ne yazık ki… Sürekli güncelllenen boyutlarıyla hem de.

“Ele geçirilmiş yargı”nın “Ele geçirilmiş Emniyet” ile neler yapacağını gördü Türkiye. Siyasi İrade’nin de kolladığı – belki görevlendirdiği bir zeminde sahte delil üretimi dahil, kitlesel tutuklamalar – cezalandırmalar dahil her şey yapıldı en gözü kara usullerle. (bkz. FETÖ uygulamaları) Yargıya “intihar eylemi” misyonu yüklenmiş gibi.

Türkiye ideolojik – siyasi – mezhebi yapılanmaların Yargı – Emniyet gibi alanlarda “ele geçirme” psikolojisi ile hareket ettiği ve etkin oldukça da ele geçirdiği her alanı karşıtlarına karşı kullandığı bir ülke.

En olmazı iktidardaki gücün Emniyet’i ve Yargı’yı operasyonel nitelikte kullanmasıdır. Bunları da yaşadı Türkiye. Bir noktada Devlet’e “ideolojik misyon” yüklendi ve tüm devlet aygıtının o misyonla bağdaşmadığını düşündüğü oluşumları yok etmesi öngörüldü. Yargı ve Emniyet bu alanda ön cephe oluşumları idi.

Böyle bir yaklaşımın bireysel planda on binlerce mağduru oldu, toplumsal planda ise Devlet – Toplum ilişkilerinin zehirlenmesi sonucuna gidildi.

Devlet güven duyulması gereken bir yapıdır. Toplumlar devleti bunun için tesis ederler. Ülke, insanı insanın kurdu gibi telakki eden orman kanunundan çıksın, güven tesis edilsin. Güvenlik birimleri herkese karşı eşit mesafede dursun, yargı da güven ortamını tesis eden supap olsun.

“Devlet” toplumun kendi içinden yönetici olarak seçtiklerine “Emanet” gibi görülsün. Devlet canavarlaşmasın, devlet adına hiç kimse canavarlaşmasın. Silahlı güçler dahil, devletin hiçbir gücü topluma karşı kullanılmasın. Herkes başını yastığa güvenli koysun. Sabah kapıyı sadece sütçünün çalacağından herkes emin olsun.

Bugün…

Sembol kimi davalara bakıldığında Yargı’nın siyasetin oyun aracı haline geldiğine tanık olunuyor. Davaların açılması, davaların sürüncemede bırakılması, iddianamelerin aylarca yazılmaması, yazıldığında uyduruk gerekçelerle doldurulması, arkası olanın kurtulabildiği, olmayanın yıllarca unutulduğu bir iklimin olması, Yargı’nın siyasetin dizaynında kullanılması, davalardan beklenen sonuca göre yargıç görevlendirilmesi, beklentiye uygun karar vermeyen yargıcın yerinin değiştirilmesi, AYM üyeleri dahil her yargıcın siyasi iradenin hedefi olabileceği bir iklimin oluşturulması…

Bir toplum Yargı’dan emin değilse kimden emin olabilir?

Bir toplum, Emniyet birimlerinden emin değilse kimden emin olabilir?

Dün, darbe geleneği sebebiyle Ordusundan emin olmayan bir Türkiye vardı. Zaman zaman “namlular millet iradesine yöneltilir”di. Başbakan Genelkurmay Başkanı’ndan emin değildi, düşünebiliyor musunuz?

Diyorum ki kendisini manevi değerlerle bağlı hisseden bir siyasi iktidarın her insanı “Emanet” gibi gören bir psikoloji ile hareket etmesi gerekir. Bunun yolu Emniyet’in ve Yargı’nın her insana güven vermesidir. “Yargıya güven yüzde 30’larda” dendiğinde “vahamet” başka söze gerek kalmayacak ölçüde ortaya çıkıyor.

Soru şu: Şu anda Yargı alanında yapılanların şu anın muktedirlerine yapılmasını isteyen var mı? Hep deniyor: Bu iş bumeranga benzer. Geri döner, atanı vurur. Son söz: Devleti “emanet müessesesi” olarak görmek lazım. Yani Devlet, herkese güven vermeli.

YORUMLAR (65)
YORUM YAZ
İÇERİK VE ONAY KURALLARI: KARAR Gazetesi yorum sütunları ifade hürriyetinin kullanımı için vardır. Sayfalarımız, temel insan haklarına, hukuka, inanca ve farklı fikirlere saygı temelinde ve demokratik değerler çerçevesinde yazılan yorumlara açıktır. Yorumların içerik ve imla kalitesi gazete kadar okurların da sorumluluğundadır. Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar içeriğine bakılmaksızın onaylanmamaktadır. Özensizce belirlenmiş kullanıcı adlarıyla gönderilen veya haber ve yazının bağlamının dışında yazılan yorumlar da içeriğine bakılmaksızın onaylanmamaktadır.
65 Yorum
  • Ahmet Çelik / 02 Ekim 2020 14:10

    Kork Allah'tan korkmayandan
    . bizlere İhlas nasip et Allahım.

    Yanıtla (0) (0)
  • kafaoğlu / 01 Ekim 2020 14:41

    Siyasi iktidarın kendisini manevi değerlerle bağlı hissettiğini düşünüyorduk ama maalesef o kanaatimiz yıkılmıştır muhterem hocam..Yeniden tesis edilebilmesi için yapılan hatalarla ilgili milletten özür dilnmesi,helallik istenmesi,Rabbül aleminden bağışlanma dilenmesi ve bütün bunların Tü7rkiyeye ilan edilmesi gerekiyor, yaparmı ? Zannetmiyorum. Öyle olunca o kanaata tekrar dönmemiz mümkün değil. Siz hala ümidinizi kaybetmediniz öyle anlaşılıyor,inşaallah haklı çıkarsınız,haksız çıksam sevinirim

    Yanıtla (7) (0)
  • Okur Yazari / 01 Ekim 2020 23:57

    Helallik istenmesi affetirmez ama en azindan bir kismimizi bu guzel dine tekrar donderebilir. Bu yapilanlara karsi ses cikartmayanlar dinden soguttular insanlari.

    Yanıtla (1) (0)
  • Bir kul... / 02 Ekim 2020 06:46

    Aynen öyle maalesef...

    Yanıtla (0) (0)
  • Karar okuru / 01 Ekim 2020 16:50

    Birkaç gazetede haberi çıktı.Helikopterden atılan vatandaşımız vefat etti.Şimdiye kadar hayır böyle bir şey olmadı diyen yok.Araştırıyoruz yapanlar cezasını çekecekler diyen de yok.Yargıya güven kalmamış.Polise,bekçiye,jandarmaya,askere güven varmı?Türkiye beyaz Toroslar günlerine çoktan döndü.Cübbeli hala pompalı mompalıdan bahsederken, adaşı Perinçek ise Azarbaycan sınırlarını İzmire kadar uzatmış.

    Yanıtla (0) (0)
  • KARARLI / 01 Ekim 2020 23:47

    SOYLU DEMEK MEHMET AĞAR DEMEKTİR O DA TOROSLAR DEMEKTİR.

    Yanıtla (0) (0)
  • KARARLI / 01 Ekim 2020 23:42

    Hakim/savcılık yazılı sınavında 96. olan Yüksekovalı bir avukatın mülakatta tek soru sorularak elendiğini izledim bir sosyal medyada.NOKTA

    Yanıtla (0) (0)
  • TENCERE DİBİN KARA / 01 Ekim 2020 23:27

    Sayın yazar, devletin en tepesinde oturan birinin vaktiyle fetönün yaptığı işlerden çevirdiği dolaplardan haberi yokmuydu sanıyorsunuz? Herşeyi biliyorlardı. Ne zamanki üleşmede araları açıldı o vakit hesaplaşma başladı. Ne çaldılarsa beraber çaldılar, soruda çaldılar, boruda çaldılar. Hırsızın hesabına hırsıza gördürüyorlar. Şimdi hesap gördürülen hırsız da daha ağır bir hesap görecek. o gün yardakçısı da yalakçısı da yandaşı da adaleti eğen bükeni de saklanacak in, kaçacak delik arayacak,

    Yanıtla (0) (0)
  • Mahmut / 01 Ekim 2020 20:48

    Çok doğru

    Yanıtla (0) (0)
  • Ahmet Yılmaz / 01 Ekim 2020 20:42

    Bugüne kadar yargının ele geçirilmediği bir dönem oldu mu ki? İstiklal mahkemeleri, yassıada mahkemeleri, 12 Eylül mahkemeleri, 28 Şubat mahkemeleri bağımsız mahkemeler miydi ki? Ama hiç bu kadar kötü bir dönem hatırlamıyorum. Öyleki Kenan Evren bile biz içeri alıyoruz mahkemeler bırakıyor diye yakınıyordu.

    Yanıtla (1) (0)
  • KARAR OKURU / 01 Ekim 2020 19:55

    Sn.Ahmet Taşgetiren Beyefendiye; Bırakın güven vermeyi, sokağa çıktığınız takdirde doğal bir olay gelmezse istihbarat plan yapıp,başınıza sıkıntı çıkarabiliyor.Daha sonra ayıkla pirinçin taşını.Bunu dürüst insanlara bizzat yapıyorlar ki; kendi üçkağıtçılıklarını kabul edesiniz.Yani temizlere ve dürüstleri toplumdan silerek, canları istedikleri kuralsızlık düzenini koysunlar ve kimsede buna itiraz etmesin.Selam ve dua ile

    Yanıtla (2) (0)
  • Necmettin Aydın / 01 Ekim 2020 19:10

    Bunlar bugün olan işler mi sanıyorsunuz? Sizin “ayağına taş değmesin” diye dua ettiğiniz, bir başka değer verdiğim ismin “yürüyüşünüz yeter” dediği günlerde de vardı bunlar. Ama bizim bu “dava” körlüğümüz burnumuzun dibindeki zulmü görmemizi engelledi. Kimi çok erken uyandı, kimisi sizin gibi çok geç... Kimiyse hala tatlı tatlı uyumaya devam ediyor.

    Yanıtla (2) (0)
  • Himmet Aladağ / 01 Ekim 2020 18:57

    Niye peki bütün o alimler, büyük zatlar, kanaat önderleri dediğimiz insanlar susuyor? Susmak bir yana her fırsatta alkışlıyorlar bu olan biteni. Onlar görmüyorlar mı? Yoksa bana dokunmayan yılan bin yaşasın mı? Hani emri bil maruf? Hani nehyi anil münker? Hani Allah’tan başka kimseden korkmuyorlardı? Sustuklarına göre sanırım bir tek Allah’tan korkmuyorlar.

    Yanıtla (1) (0)
  • Mehmet / 01 Ekim 2020 17:10

    Maalesef, Türkiye de hukuk'a güven kalmamış.

    Yanıtla (2) (0)
  • Covid rakamları bile yalan.. / 01 Ekim 2020 15:16

    Sağlık bakanı bile 7 ay sonra ağzından kaçırdı baklayı, oda bir gazetecinin ısrarlı sorusuyla.. ,,Meğer sadece hastaneye yatırılacak derecede Covid semptomu gösterenler sayılıyormuş..tüm pozitif çıkan vakalar dahil edilmiyormuş..kuruldaki hipokrat yemini etmiş prof'lar doktorlar halkı kandırmanın vebalini buna ortak ormanın vicdan azabını nasıl verecekler,,biri rektör olma diğeri dekan olarak atanma vaadine mi kandılar hepsini..Tüik yalan, işkur yalan, sağlık bakanı yalan, ekonomik veriler yalan

    Yanıtla (8) (0)
  • cumhur / 01 Ekim 2020 17:10

    YALANLA İMAN BİR ARDA BULUNMAZ!

    Yanıtla (4) (0)
  • Muhtefi / 01 Ekim 2020 16:57

    Ne diliyorsunuz. 40 seneden.beri yazıyormuşsunuz ustelik..Hayret..Formul basit.Prof olmaya.gerek yok..Devletler Milliyetçilik ile Medeniyette ilerler..haaa sen.buna ister,,Vatansever,ulusalci vb de farketmez..Cevreyi kirletmiyorsak,Trafikte,Komsulukta,iste,otobuste vd.Toplum kurallarina uyuyorsak,Vatanin gelisimini,istiklal ve istikbalini arzuluyorsak.ic politika ustu.Yönümüz,fikrimiz aynidir.Batinin calisma tarzi budur...gerisi ZIRVA..Manupilasyondur.maksatlidir..Anlayana./lara..!

    Yanıtla (1) (0)
  • Ses / 01 Ekim 2020 10:09

    Biz müslüman türkler bu işi beceremedik hiçbir zamanda beceremeyecez vesselam, tacikistana bak, kazakistana bak, azerbeycana bak, türkmenistana bak, kırgızistana bak, türkiyeye bak hep aynı tarz aynı kafa batı ülkelerinin gelişmişliği türkler için bir ütoik hayal okadar

    Yanıtla (6) (0)
  • Karar okuru / 01 Ekim 2020 11:17

    Çok doğru bu bir genetik sorun vermeyince mabut neylesin Mahmut

    Yanıtla (2) (0)
  • RECEP / 01 Ekim 2020 15:45

    BİZ ONA AKRABA EVLİLİĞİ DİYORUZ

    Yanıtla (0) (0)
  • zuhuri.yaman@hotmail.com / 01 Ekim 2020 10:21

    Kumasimiz bozulmuş da bi-habermisiz

    Yanıtla (2) (0)
  • Abc / 01 Ekim 2020 15:04

    Kumaşımız saten bozukmuş , farkettik
    O kadar

    Yanıtla (2) (0)
  • KARAR OKURU / 01 Ekim 2020 14:39

    Ahmet Abi;Sen güzel bir insansın.Söylediklerinin hepsi doğru.Ahmet Davutoğlu'nun söylediklerinin altına imzamı atarım.Ali Babacan'ın söylediklerinin altına imzamı atarım.Cumhurbaşkanlığı seçiminde Recep Tayyip Erdoğan isminin altına mührümü basarım..Dün Ak Partiye en ağır ithamda bulunanlara,buğün bu kadar yetki verilmesi en büyük hata.Ak Partiye en büyük zararı verip,fitneye sebep olanlar da bunlar.Abdullah Gül,Ali Babacan,Ahmet Davutoğlu kaybedilmemeli.Bunlar da güzel insanlar...

    Yanıtla (2) (0)
  • Esat Mahmut Yalcınkaya / 01 Ekim 2020 11:35

    Ahmet Taşgetiren abi şu eski yazaılarını .fikirlerini öyle özledim ki ne olur abi biaz aslına dön
    Saygılar .Sevgiler diliyorum...

    Yanıtla (2) (0)
  • Fatih / 01 Ekim 2020 14:37

    Ayıp yahu aslına dön ne demek? Şu an tam da söylenmesi gerekenleri söylüyor. Adaletin yerlerde süründüğü şu ortamda siz ne bekliyorsunuz? Ne desin?

    Yanıtla (11) (0)
  • Haluk Vefik Şengöz / 01 Ekim 2020 14:12

    Devleti tanımak için önce millet kavramına bakmamız lazım.Millet vasfı"zaman içinde kazanılır."Topluluklar bir araya gelerek"Biz milletiz"demeleri yetmez.Millet olabilmek için bir toplumun çok zengin bir geçmişi olması,var olan bu geçmişi korumak ve devam ettirme arzusu olmak,birlikte yaşamada samimi olmak bu misalleri çoğaltabiliriz.Devlet kuralları ,kurumları olan bir kavramdır.Canımız dahi bize emanet verilmemiş midir?Öyle ise yazarken,çizerken,yönetirken niye hep ben diyoruz?

    Yanıtla (1) (0)
  • efedamat / 01 Ekim 2020 13:59

    insanı emanet gören bir iktidar mı dediniz.
    lafa geldiğinde bize ömerler lazım diye laf ediyorlar.
    o ömer ki dağda çobanın keçisini kurt kapsa benden sorulur diye iki büklüm olurmuş.
    dağda kurtlar keçi kapıyorlar mı bilmem ama bu ülkenin dağlarında insanlar yerden helikopterle alınıp sonra aşağı atıldığı haberleri basında yer alıyor.
    ama ömer arayanların gıkı çıkmıyor.ömer arama önce ömer ol.
    ahirete hesaba inanan bir iktidarlığındaki bir ülkede bunlar olurmu.

    Yanıtla (5) (0)
  • Kaan / 01 Ekim 2020 12:59

    Komisyonlar, kurullar, kurumlar, imza atanlar, parmak kaldıranlar yaptığı işten sorumlu olsun % 1,radar cezaları gibi sorumluluk artsın. Başarı nasıl gelir. Hatalar en aza iner. Hukuk herkese adil işler. 10 dk iş 5 yıla sarkmaz. Hiç olmazsa yapabileceğimizi yapalım ki belki, elimizde olmayan diğer işler kendiliğinden düzelir. Zor mu? Önce insan...

    Yanıtla (2) (0)
  • Hazin IŞIK / 01 Ekim 2020 12:28

    Güzel bir yazı,bir zamanlar vesayetten çok çok şikayetçi olan siyasal İslam, iktidarı ele geçirince en büyük vesayetçi konumuna düştü.
    Valla bu durum acıtıyor insanı.
    Hiç bir,makam, mevki ve statü "ahlâkî değerden" daha güçlü ve insanı olamaz.

    Yanıtla (6) (0)
  • Demokrat hukukçu / 01 Ekim 2020 12:06

    Hukuksuzluk hukuksuzluktur, yapana göre cezası degişmez ve cezasız kalmamalıdır.Aynı suçu Fetö işlediginde ceza verilip siyasiler veya başkaları işlediginde ceza almıyorsa orada adaletten bahsedilemez. Adalete müdahale edenin seçilmiş olması hiçbir şeyi degiştirmez.Yargıya ha Fetö müdahale etmiş ha devlet müdahele etmiş farketmez ikisi de suçtur ve cezalandırılması gerekir.Ha soru çalmışsın ha torpil yapmışsın ikisi de aynıdır.Milletimiz artık bunu görmeli.Devlet yargıdan elini çekmeli.

    Yanıtla (3) (0)
  • karar okuru / 01 Ekim 2020 12:05

    Dünyaya bakarsanız hukuk bilinci neden-sonuç ilişkileri üzerinden düşünen toplumlarda gelişmiştir. dini bakışın egemen oldugu toplumlarda hukuk gelişmiyor. nedenide Tanrının zaten haklıyı ve haksızı bildigi inancıdır. onun için beşeri olan hukuka deger vermiyorlar.

    Yanıtla (1) (0)
  • Karar okuru / 01 Ekim 2020 11:23

    Yazarların bu şikayet ettikler düzene verdikleri desteği hatırlatan eleştirilere yer vermemeye başladınız galiba. Biz bu bilşnsin diye yorum yapıyoruz sizler saklanarak vicdanınızı rahatlatacağınızı mı sanıyorsunuz.

    Yanıtla (1) (0)
  • Okur / 01 Ekim 2020 10:58

    Vapurdaki avukat öyle demiş.. Çok komik ya...

    Yanıtla (0) (0)
  • Karar okuru / 01 Ekim 2020 11:19

    Herkesin bildiğini söylemiş hakikaten komik.

    Yanıtla (1) (0)
  • Fatih Konya / 01 Ekim 2020 11:16

    Eskiden bir dosya takibi için aylarca uğraşılır,hakimin peşinde günlerce koşuşurdu. Yapilan düzenlemelerle işlerin hepsi çok kolaylaştı. Bir avukat eskiye göre kazancını üçe katladı.Keşke adliyelere gidipte yerinde konuşsanız. Vapurdaki muhaliften Türkiye manzarası çıkarmanız size yakışmıyor.

    Yanıtla (1) (0)
  • Ergün Tokgöz / 01 Ekim 2020 10:56

    İnsanı yaşat ki devlet yaşasın

    Yanıtla (1) (0)
  • musto / 01 Ekim 2020 10:46

    Bahçeliyi bu günkü anayasa mahkemesinin vermiş olduğu bazı kararlar rahatsız ediyor.Anayasa mahkemesini dağıtalım yerine tek adam rejimine uygun yüce bir mahkeme kuralım.Be adam ne geveleyip duruyorsun, tek adama veto yetkisi vereceksin istemediği yargı kararlarını veto edecek.Açıkça yap kıvırtma vatanseverlere bu ülkeyi nasıl soydurduğunun hesabını er geç vereceksin.Ver Bilali al başkanlığından ver MHP başkanlığını ülkeyi satarsan da sat.

    Yanıtla (9) (0)
  • Karar Gazetimi Okurum / 01 Ekim 2020 10:44

    Herşeyin cılkı çıktı ve güveneceğimiz bir makam kalmadı. Sağlık Bakanı da artık Kovid Virüs sayılarına ambargo koymuş ve kişi positif virüs taşısa ve Hastaneye yatmamış ise günlük sayıda ilan edilmeyecekmiş. O zaman hiç virüs yok desinler de bu millet rahat hareket etsin ve ölenlere de yaşlılık hastalığından öldü diyin ki millete inanır.
    Bu millet kandırılmaya ve palavra konuşmalara layık olmuştur. Yalan konuşan bu ülkemizde en makbul insan kabul edilmektedir. Yalana Devam.

    Yanıtla (5) (0)
  • saygın / 01 Ekim 2020 10:36

    Bizi sahip olduklarımızın bağımlısı, henüz olamadıklarımızın kölesi kılan bir düzen kurdular. Heveslerimizin esiri, arzularımızın tutsağı kıldılar. İnsanlığımızda düşürdükleri ilk cephe idrak cephesidir...

    Yanıtla (2) (0)
  • zuhuri.yaman@hotmail.com / 01 Ekim 2020 10:21

    Kumasimiz bozulmuş...

    Yanıtla (0) (0)
  • Cevdet Sezgin / 01 Ekim 2020 10:19

    Devletin siyasi kararlarda ve yargı davalarında taraflı davrandığını,bu konuda yargıyı yönlendirdiğini ve tarafsız yargı olmadığını düşünüyorum.

    Yanıtla (1) (0)
  • Slm / 01 Ekim 2020 09:54

    Herşeyi kendisinden menkul gören sadece doğruları kendisinin bildiğini söyleyen kendisine biat edilirse dünyanın cennet olacağını düşünen zihniyetten Allah 80 milyonu korusun.

    Yanıtla (1) (0)
  • Okur / 01 Ekim 2020 09:41

    Sayın yazar vapurda yanyana oturduğun bir avukatın iddiasını esas kabul edip yargı sistemine bir don biçmişsin, üzerine bir makale yazmışsın. İddianın misali yok, delili yok...

    Yanıtla (0) (0)
  • Sorgulayan İlahiyatçı / 01 Ekim 2020 09:36

    Leylunehar emanet vaazı versen ne yazar! Lafla gemi yürümüyor işte! "Bizimkiler emanet sahibidir" deyu "zalumen cehula" ikazını unutursan sonun "hüsran-ı mübin" olur. Binaen aleyh hukukun üstünlüğü, güçler ayrılığı, bağımsız medya bunlar İslamın güncel zorunluluklarıdır. Bunu idrak edemeyen "alim,hoca" namını bıraksın kitabı kapatsın gitsin kumda oynasın....

    Yanıtla (2) (0)
  • KARAR OKURU / 01 Ekim 2020 09:30

    Türk Ordusu'nun yurtsever subayları tasfiye edildi. Ancak,15 Temmuz darbe girişiminden sonra aklandılar. Hepsi görevlerine dönerken, onları yargılayan sözde hakim ve savcıların kimi tutuklandı, kimi de yurtdışına kaçtı. Ve şimdi hesap zamanı geldi. FETÖ'cü 50 hakim ve savcı hakkında dava açıldı.Bumerang bu herhalde.

    Yanıtla (0) (0)
  • i. eldivan / 01 Ekim 2020 09:06

    Bu mantık örgüsü ile sadece şikayet ettiğiniz durum karşısında okuyucuyu buna alıştırırsınız. Yanlış gördüğünüz şeylerin geçmişe doğru nedenlerini adil olarak tespit etmediğiniz zaman sadece yanlışı meşrulaştırırsınız ki zaten bu duruma bu sebeple gelinmiştir. Daha iyiye doğru derdiniz olsa idi bu sakızı çiğnemeye devam etmezdiniz.

    Yanıtla (0) (0)
  • Berat Berberoğlu / 01 Ekim 2020 09:00

    Sağduyu dolu yaklaşımınız için tebrikler ve teşekkürler.

    Yanıtla (0) (0)
  • Mehmet macit eker / 01 Ekim 2020 08:19

    Hiçbir kriter olmaksızın 17 25 öncesi bir kurban bağışı 9 ay gazete aboneliği ve beni sevmeyen bir kaç memurun çıkardığı dedi koduyla ihraç edildim. Türlü sıkıntı ve çirkin muameler sonrası 2 yıl sonra dava açıldı 2 yıl sürdü. Mahkemeden Oy birliğiyle BEREAAT ETTİM. İş bulamıyorum. Defalarca intiharın sınırına geldim beni imanım tuttu. Dil anlatamaz kalbin hissettiklerini ah ediyorum ahhhh.

    Yanıtla (1) (0)
  • tr / 01 Ekim 2020 07:52

    .....erkan yolaç....yarişmasinda olduğu gibi metermarşiyla geldiler.....izmir marşiyla gidecekler.....önce hayir dedikleri herşeye...sonra hep evet dediler......

    Yanıtla (1) (0)
  • Orhun / 01 Ekim 2020 02:49

    Sayın taşgetiren o darbelerin olduğu bikaç yıllık askeri yönetimlerde bu kadar hırsızlık,yolsuzluk,hukuksuzluk,soygun,adam kayirma,rüsvet yeme,milletin vergilerini çarçur etme,saraylar yapıp ziyafetler çekme,egitimde rezalet,üretimde dibe vurma,kadın cinayetinden tutunda cinsel istismara kadar,hiç bukadar olmusmuydu,daha sayamadıgım her alanda,iftiradan tutunda yalana kadar,hiç bu kadar çokmuydu,Allah için mertçe delikanlıca yaz,izah et,islam diyerek geldiler darbe dönemlerini arattılar diye,de

    Yanıtla (31) (0)
  • A / 01 Ekim 2020 07:23

    Darbenin kendisi en büyük ahlaksızlık en büyük hırsızlıktır. Bunlar paramı çalıyor onlar irademi, özgürlüğümü çaldı. Bu yazdıkların çalıyor ama çalışıyorun başka versiyonudur. Darbeci ama çalmıyor. Senin ölçün bu olabilir, benim ölçüm evrensel ilkelerdir. Hırsızlarla askeri vesayetçiler arasında tercih yapmamı istemesin kimse benden. Türk halkı en iyisine layıktır.

    Yanıtla (0) (0)
  • Okur / 01 Ekim 2020 06:01

    Canım memleketimde huzur içinde yaşamak istiyorum. Mesleğimi kaybettikten sonra çok sıkıntılar çektim. Maalesef öteki oldum. Devletimden adalet ve merhamet diliyorum.

    Yanıtla (0) (0)
  • Karar / 01 Ekim 2020 05:27

    Bir ülkede yargı borsası oluştuğunu bilmeyen kalmadıysa gariban kimsesiz onbinler hatta yüzbinler mahkeme koridorlarında surun duruluyor da insanlardan çıt çıkmıyor çıkaranlarıda devlet anında tepeliyorsa güven sıfıra düşmüşse devreye kimsesizlerin kimsesi girer ve hadisin beyanıyla varın sonunu seyreyleyin istenmez ama insanlık tarihi yüzlerce misal ile dolu yüce kitabımız kuran bütün bu kıssalardan bahsetmiyormu ibret alalım diye ....

    Yanıtla (0) (0)
  • okur / 01 Ekim 2020 02:24

    islamlık müslümanlık derken başımıza neler geldi. aslında bizi uyarmışlardı. ama inanmıştık. inandırılmıştık. müslüman elinden dilinden herkesin emin olduğu insandır diye. yaşayarak öğrendik. neden devletlerin milletlerin yıkıldığını. bilimin önemini...

    Yanıtla (28) (0)