Satışa dayalı prim sistemiyle çalışan on binlerce ilaç mümessiline Yargıtay 22. Hukuk Dairesi’nden müjdeli haber geldi. Performansı yetersiz olduğu gerekçesiyle işten kovulan mümessil, Yargıtay kararıyla işe iade edildi.
Ankara’da bir ilaç firmasında mümessil olarak çalışan kişi, İş Mahkemesi’ne dava açarak, bir ilaç firmasında tıbbi tanıtım ve satış sorumlusu olarak çalıştığını, iş sözleşmesinin davalı işverence performans düşüklüğü gerekçesiyle feshedildiğini öne sürdü.
Davacı mümessil, fesih bildiriminde iddia edilen hususların gerçeğe aykırı olduğunu ve feshin son çare olması ilkesine aykırı davranıldığını ileri sürerek, işe iadesine karar verilmesini talep etti.
YARGITAY'DAN EMSAL KARAR
Mahkemede savunma yapan davalı ilaç firması avukatı ise feshin haklı ve geçerli sebebe dayandığını ileri sürerek davanın reddini talep etti.
Mahkeme, davanın reddine karar verdi. Davacı mümessilin istinaf başvurusunu değerlendiren Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 5. Hukuk Dairesi, mahkemenin kararında usul ve yasaya aykırılık bulunmadığı gerekçesiyle, davacı vekilinin istinaf başvurusunu esastan reddetti.
Bunun üzerine davacı mümessilin, dava dosyasını Yargıtay’a taşıdı. Temyiz müracaatını değerlendiren Yargıtay 22. Hukuk Dairesi on binlerce ilaç mümessilini ilgilendiren emsal nitelikte bir karara imza attı.
'MÜMESSİL SORUMLU TUTULAMAZ'
Kararda, ilaç mümessillerinin performansını belirleyen satış değerlerinin, doktorun ilacı yazması, hastane ve eczanenin talepleriyle Sağlık Bakanlığı’nın uygulamaları gibi mümessilin müdahale edemeyeceği dış etkenlere bağlı olduğu hatırlatılarak şu ifadelere yer verildi:
"Mümessilin dış etkenlere bağlı satış değerlerinden sorumlu tutulamayacağı zira satış değerlerini, mümessil dışındaki etkenlerin belirlediği açıktır. Davacıya, satış hedeflerini tutturamaması sebebi ile çeşitli zamanlarda ihtar yapıldığı, davacının savunmasının istendiği, davacı ile koçluk çalışması yapılarak yeni hedefler belirlendiği, ancak davacının işverence belirlenen hedefleri yerine getiremediği gerekçesi ile savunmasının istendiği anlaşılmaktadır. Buna göre, davacının iş sözleşmesi, işverence belirlenen hedefleri yerine getiremediği ve emsallerine göre daha düşük verim ile çalıştığı, ayrıca savunmasında bildirdiği sebeplerin yeterli bulunmaması sebebiyle feshedilmiş ise de, işverence ileri sürülen sebeplerin feshe gerekçe oluşturması, bu sebeple yerinde görülmemiştir. Tıbbı mümessil olarak çalışan davacının görev tanımı içinde yer alan ilaç tanıtımı doktor, eczane ve hastane ziyaretlerinin planlanması ve gerçekleştirilmesi, dönemsel tanıtım faaliyetleri gibi konularda görevini ihmal ettiği yada savsakladığı konusunda herhangi bir iddia ve ispat söz konusu olmamıştır. Kaldı ki; davalı işverenin performans değerlendirme sisteminin temel olarak ilaç satışı odaklı olduğu, belli sayıda satış yapılmasına yönelik kutu realizasyon hedefi gerçekleştirilemediği takdirde, işverence oluşturulan sisteme göre performansın düşük olmasının kaçınılmaz olduğu anlaşılmaktadır. Halbuki satış piyasa şartları ile ilgili bir husus olup, mesaisini ve çalışmalarını aksatmayıp işverence belirlenen tanıtımı yerine getiren davacının iş sözleşmesinin satış hedefini yakalayamadığından bahisle feshedilmesi geçerli sebebe dayanmamaktadır. Bu durumda davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken yazılı gerekçe ile reddi hatalı olup bozmayı gerektirmiştir. Belirtilen sebeplerle, 4857 sayılı Kanun’un 20. maddesinin 3. fıkrası uyarınca, Bölge Adliye Mahkemesi hükmü ile ilk derece mahkemesi hükmünün bozulmak suretiyle ortadan kaldırılması, işverence yapılan feshin geçersizliğine ve davacının işe iadesine oy birliği ile karar verilmiştir."
ANKARA/İHA