Olası bir gemi batması, tüm interneti bitirebilir! Meğer yüzde 99'u denizin dibindeymiş

Olası bir gemi batması, tüm interneti bitirebilir! Meğer yüzde 99'u denizin dibindeymiş

Bugün elektrik, su, doğalgaz gibi temel ihtiyaçlardan biri olan internet hizmeti, tüm dünyayla anında iletişime geçmemizi sağlıyor. İnternet ağı ise tüm ülkelerin birbirlerine kabloyla bağlanmasıyla oluşuyor. İşte, internet hakkında az bilinen gerçekler...

Okyanus zeminlerini kaplayan ve uç uca eklendiğinde Güneş'in çapı kadar bir alana yayılan telekomünikasyon kabloları, tüm dijital verilerin yüzde 99'unun aktarılmasını sağlıyor. Ancak doğal ve insani nedenlerle bu kablolar hasar görebiliyor.

18 Kasım 1929'da, saat akşam üzeri beş civarı, Kanada'da Burin Yarımadası’nın hemen açıklarında 7.2 şiddetinde bir deprem yaşandı.

İki saat sonra gelen 13 metre büyüklüğündeki tsunami 28 kişinin boğularak ölmesine neden oldu.

Deprem yerel halk için yıkıcı oldu ancak denizin açıklarında bir başka etkisi daha oldu: Deprem, bir denizaltı heyelanını tetiklendi.

Heyelan o sırada insanlar tarafından fark edilmemiş de olsa zamanın en son iletişim teknolojisi olan transatlantik telgraf kablolarının kopmasına neden oldu.

O zamanlar haberleşmeyi imkansız kılan bu olayın benzerleri aslında günümüzde yaşanıyor, ancak denizlerdeki internet bağlantısını sağlayan kabloların tamiri mevcut teknoloji ve organizasyon gücü sayesinde çok daha kolay.

deniz-alti-internet-kablosu.jpg

VERİLER İNTERNET ÜZERİNDEN NASIL AKTARILIYOR?

BBC Türkçe'de yer alan habere göre, deniz tabanında 1.4 milyon kilometre uzunluğunda telekomünikasyon kablosu bulunuyor.

Uç uca eklendiğinde Güneş'in çapı kadar bir alana yayılan bu kablolar, tüm dijital verilerin yüzde 99'unun aktarılmasını sağlıyor.

Ancak bu kablolar, bu kadar önemli bir iş için şaşırtıcı derecede ince. Çapları genellikle 2 cm'den biraz daha fazla veya en fazla bir hortum genişliğinde oluyor.

Eğer 1929'daki depremin neden olduğu büyük kesinti bugün yaşansaydı Kuzey Amerika ve Avrupa arasındaki iletişim tamamen sıfıra inerdi.

Ancak, Uluslararası Kablo Koruma Komitesi'nin deniz danışmanı olan Mike Clare, "Mevcut kablo ağı çoğunlukla oldukça dirençli. Kablolarda her yıl 150 ila 200 hasar yaşanıyor. Ancak 1.4 milyon kilometreyle oranlayınca bu çok fazla değil ve hasar meydana geldiğinde hızlı bir şekilde onarılabiliyor" dedi.

İNTERNET NASIL ÇALIŞIYOR VE KESİNTİLER NASIL ÖNLENİYOR?

İlk kablolar, 19. yüzyılda döşenmesinden bu yana denizaltındaki volkanik patlamalardan, tayfunlardan ve sellerden kaynaklı pek çok hasara maruz kaldı.

Yine hasarın en büyük nedeni doğal afetler değil, insanlar.

Denizaltı kablo onarımlarını yapan mühendislik firması Global Marine'e göre, arızaların yüzde 70 ila 80'i, çapaların kablolara takılması veya teknelerin ağlarının sürüklenmesi gibi tamamıyla kazara gerçekleşen insan faaliyetlerine dayanıyor.

Bu kazalar çoğunlukla 200-300 metre derinliklerde meydana geliyor.

Çünkü ticari balıkçılık günümüzde epeyce derin sulara inmiş durumda. Örneğin Kuzeydoğu Atlantik'te bin 500 metre civarında balıkçılık yapılabiliyor.

Dünya çapındaki arızaların ancak yüzde 10 ile 20'si doğal tehlikelerle ilgili. Bunlar da akıntıların neden olduğu sorunlar.

Ayrıca köpekbalıkları ısırdığı için kabloların koptuğu söylentisiyse tamamen bir efsane. Kablolar köpekbalıklarına dayanıklı materyallerden üretiliyor.

deniz-alti-internet-kablolari-haritasi.jpg
Deniz altı internet kabloları haritası

KABLOLARDA SORUN OLURSA İNTERNET KESİLİR Mİ?

Pek çok firmadan pek çok çalışan olası bir arıza durumunda çözüm için hazır bekliyor ve bu iş için çok sayıda tamir gemisi bulunuyor.

Bir arıza yaşanırsa, tamir gemileri stratejik olarak dünyanın dört bir yanında, sorunun kaynağına en fazla 10-12 günde ulaşacak şekilde yerleştirilmiş durumda.

Sistemin büyüklüğü ve kendini idare edebilirliği yaşanan sorunların çözümü için 10-12 günlük bu esnekliği sağlayabiliyor.

Yani eğer kabloların belli bir noktasında kopma yaşanırsa, bu durum, internetin bir hafta boyunca kesileceği anlamına gelmiyor.

1929’daki depreminin neden olduğu deniz altı telgraf kabloları hasarının onarımı dokuz ay sürmüşken, şu anki modern kablolar bu organizasyonla bir iki haftada çözülebiliyor.

Bunun dışında zaten pek çok ülke gereken minimum miktardan daha fazla kabloya sahip.

Böylece bazıları hasar görürse diğerleri boşluğu doldurabiliyor.

Yaşanan sorun en fazla, bir yazının bir siteye yüklenmesinde bir iki saniyelik gecikmeyle sınırlı kalıyor.

Örneğin 2006'daki Tayvan açıklarında yaşanan 7.0 büyüklüğündeki deprem, Güney Çin Denizi'ndeki düzinelerce kabloyu kopardı, ancak internette büyük bir sorun yaşanmadı.

Bunlara ek olarak insan kaynaklı sorunların yaşanmaması için tekne trafiğinin daha fazla olabileceği sığ sularda kablolar hendeklere gömülüyor.

Yüksek güçlü jetlerle donatılan uzaktan kumandalı su altı araçları, kabloların döşenmesi için deniz tabanına yollar açıyor.

Daha derin sularda bu iş, büyük onarım gemileri tarafından deniz tabanı boyunca sürüklenen pulluklarla yapılıyor.

Günümüzde artık telekomünikasyon kabloları, açık denizlerdeki balinaları, gemileri, fırtınaları ve depremleri tespit etmek için sensörler kullanıyor ve olası tehlikeler bu sayede öngörülmüş oluyor.

Öne Çıkanlar
YORUMLAR
YORUM YAZ
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
Diğer Haberler
Son Dakika Haberleri
KARAR.COM’DAN