11. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün Gezi Parkı olayları ile ilgili açıklamalarına tepki gösteren İçişleri Bakanı Soylu "O günkü Cumhurbaşkanımızın sanki o olayların yaşandığı bir ülkede yaşamıyormuş gibi bugün söz söylemesi de bırakın İçişleri Bakanlığını, bu ülkenin bir ferdi olarak, Süleyman Soylu olarak içime hançer gibi saplanmıştır" diye konuştu.
11. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün Gezi Parkı olayları ile ilgili açıklamalarına tepki gösteren İçişleri Bakanı Soylu "O günkü Cumhurbaşkanımızın sanki o olayların yaşandığı bir ülkede yaşamıyormuş gibi bugün söz söylemesi de bırakın İçişleri Bakanlığını, bu ülkenin bir ferdi olarak, Süleyman Soylu olarak içime hançer gibi saplanmıştır.
"HEM TAYYİP ERDOĞAN'I YALNIZ BIRAKACAKSINIZ..."
Hem Tayyip Erdoğan'ı yalnız bırakacaksınız hem Tayyip Erdoğan'ın karşısında birileriyle anlaşma yapacaksınız, ondan sonra da bugün gelip sırça köşklerinizde devletin size sunduğu bütün imkanlarla bu milletin size verdiğini bir şekilde bu millete kötülük olarak anlatmaya çalışacaksınız. Yazıklar olsun size" ifadelerini kullandı.
Terörle mücadele hakkında da konuşan Soylu şunları kaydetti: "PKK, bırakın ortada gezinmeyi, telsizle konuşmaktan korkar hale geldi. Dağdaki sayıları 500 civarında. 5 bin 554 kişinin katıldığı 2014 yılında PKK'ya yıllık katılım sayısı 2019 itibarıyla söylüyorum 136. Örgütten kopanlar, teslim olanlar ve ikna edilerek dağdan inenler bunun 3 katı. Sadece geçen yıl 273 örgüt mensubunu aileleri vasıtasıyla ikna ederek getirdik, ailelerine teslim ettik. Şu anda 5 binin üzerinde aileyle görüşüyoruz. Yılbaşından bugüne kadar teslim olanlar hariç ikna ile getirdiğimiz 40 kişi var. Daha da artacak ve bu yıl 300'ü aşarız, 350'ye inşallah varırız. Her yıl artırarak gidiyoruz"
"GEZİ OLAYLARI İLE GURUR DUYUYORUM DEDİM"
Yıllar sonra KARAR'a röportaj veren 11. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, Gezi Parkı olayları hakkında da konuşmuştu.
Gezi Parkı ile gurur duyduğunu ifade eden Gül şunları şöylemişti: "Mesela en büyük olaylar Gezi olaylarıydı değil mi? Bana o zaman ilk sorulan soruya verdiğim cevap şuydu: "Bununla büyük bir gurur duyuyorum" dedim. Şaşırdı herkes. Çünkü “Türkiye'nin problemlerinin mahiyetini değiştirmişiz. Eskiden insanlar insan hakları için sokağa çıkardı. Faili meçhuller dursun diye çıkardı. Yolsuzluk dursun diye sokağa çıkardı. Şimdi insanlar ağacı kestirmem diye sokağa çıkmış, çevre duyarlılığı için sokağa çıkmış. Türkiye'nin problemlerini İngiltere'nin, ABD'nin problemleri haline çevirmişiz” dedim. Daha sonra bu toplumsal olay iyi yönetilemeyince terör örgütlerine büyük bir fırsat çıktı ve bildiğimiz vahim olaylar, vandallıklar cereyan eti.
Açık söyleyeyim; benim birçok tavrım anlaşılmamış olabilir. Kendi camiamız da anlamamış olabilir. Ondan sonra daha ileri aşamalarda “demokrasi sadece seçim değildir” dedim. Bana o zaman bizim camiadan bazıları milli irade dersi vermeye kalktı. Milli idarenin ne olduğunu anlattım. Demokrasi sadece seçim değildir, seçimin ötesi vardır dedim. Halbuki ben şimdi bunları söylerken bu kadar tatsız politik ortamın içinde bunları tekrar konuşmak istemiyorum. O zamanlar tutuklu yargılamalarla ilgili yaptığım açıklamalara da bakın. Bireysel başvuru hakkı nasıl çıktı zannediyorsunuz, Haşim Bey’e gidin sorun."