İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Dr. Cemil Tugay, belediyedeki görevli kamu personeline hitaben bir mesaj yayımlayarak, Sosyal Denge Tazminatı’nın yasal sınırlar içerisinde kalması konusunda zorlayıcı hükümler bulunduğunu hatırlattı.
İlgili kanuna göre süresi sona eren toplu sözleşme hükümlerinin uygulanamayacağına da vurgu yapan Başkan Tugay, “Yetkili sendikanın yasal sınırlar içinde kalan bir sözleşmeyi imzalamaması halinde, ortada bir sözleşme olmamasından dolayı, mevcut sosyal denge tazminatı ödemesi de yasal dayanaktan yoksun kalmaktadır” dedi.
İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Dr. Cemil Tugay, belediye çalışanlarına hitaben yayımladığı mesajda şu ifadelere yer verdi.
“Sevgili Çalışma Arkadaşlarım,
Bilindiği üzere Belediyeler ile bağlı kuruluşlarında işçi statüsü dışında istihdam edilen kamu görevlilerine, belediye ile yetkili sendika arasında imzalanacak sözleşmeyle aylık tutarı 4688 sayılı Kanuna göre yapılan toplu sözleşmede belirlenen tavan tutarı aşmamak üzere sosyal denge tazminatı ödenebilmesinin yasal dayanağı 375 sayılı KHK’dir.
2024-2025 yıllarını kapsayan 7.Dönem Toplu Sözleşmenin Yerel Yönetim Hizmet Koluna İlişkin Bölümün 1. Maddesinde bu tazminatın aylık tavan tutarı, en yüksek devlet memuru aylığının (Ek Gösterge dahil) %120’si olarak belirlenmiş olup, bugünkü tutarı %20 vergi dilimine göre; brüt 8.673,60 TL, net 6.873,31 TL’dir.
4688 sayılı Kanuna göre ise, bu tazminatın ödenebilmesinin ön koşulu, Belediye Başkanının konuyla ilgili yapacağı teklifin Belediye Meclisince kabul edilmesi, ardından da yetkili sendikayla sözleşme imzalanmasıdır.
4688 sayılı Kanunun Belediye Başkanı sıfatıyla şahsıma verdiği yetkiye dayanarak kapsam dâhilindeki personele sosyal denge tazminat ödenmesi konusunda 13/05/2024 tarihli önergeyle Belediye Meclisine teklifte bulundum. Bu teklif, Belediye Meclisince, 4688 sayılı Kanunun 32. maddesindeki kriterleri sağlamak ve yürürlükteki kamu görevlilerinin geneline yönelik 7. Dönem Toplu Sözleşme ilke, esaslarına ve süresine riayet etmek koşuluyla kabul edilmiştir.
Görüldüğü üzere tarafıma verilen yetki, sınırları belirlenmiş bir yetkidir. Bu sınır ise yasalarla belirlenen koşullara uygunluktur.
Yasaların ve dolayısıyla Belediye Meclisinin tarafıma vermediği ve veremeyeceği bir yetkiyi kullanamayacağım açıktır. Nasıl ki ben hiç birinizden yasalara aykırı bir işlem yapmanızı istemeyeceksem, sendikaların da benden yasal olarak yapamayacağım bir talepte bulunmaması gerekir.
Şu ana kadar gerçekleşen iş bırakma ve benzeri eylemler Belediye Başkanı olarak şahsımın neden bu konuda bir risk üstlenemediğiyle ilgilidir.
Mevzuatın öngördüğü limit üzerinde yapılan ödemeler nedeniyle daha önce af çıkarılmış olması, bunun tekrar yapılabileceğine ilişkin bir garanti içermemektedir. Siz de kabul edeceksiniz ki, böyle bir beklenti nedeniyle risk alınması da düşünülemez. Kişiler ya da kurumlar gerçekleşmesi halinde karşılayabileceklerini düşündükleri haller nedeniyle risk alabilirler.
Belediyemizde yıl içinde gerçekleşen gelir, gider ve mallara ilişkin hesap ve işlemlerin kanunlara ve diğer hukuki düzenlemelere uygunluğu Sayıştay tarafından her yıl denetlenmekte ve varsa kamu zararına yol açan hususların tespiti yapılmaktadır.
Yasal sınırı aşan sosyal denge tazminatı ödemeleri nedeniyle sadece 2022 yılı Aralık ayı için tespit edilen kamu zararı tutarı 16.944.073,89 TL, 2023 yılının tamamı için hesaplanan kamu zararı tutarı ise 346.203.239,63 TL’dir.
Sayıştay’ca kamu zararının tazminine karar verilmesi halinde sorumlular, ilamda yer alan kamu zararını tek başlarına veya birlikte tazmin ile yükümlüdürler.
İlamlarda müştereken ve müteselsilen sorumluluktan söz edildiğinden, Belediye Başkanı, harcama yetkilisi ve gerçekleştirme görevlilerinden her biri, harcama birimi bazında oluştuğu belirtilen kamu zararından payları oranında değil, tamamından sorumlu tutulmaktadırlar.
Buna göre Belediye Başkanı, sözleşmeyi imzalayan sıfatıyla harcama birimlerinin hepsinde sorumlular arasında yer aldığından, kamu zararının tamamından sorumludur.
Daire Başkanları, harcama yetkilisi sıfatıyla Daire Başkanlığı bünyesindeki Şube Müdürlüklerinde oluşan kamu zararının tamamından,
Şube Müdürleri (veya diğer görevliler) ise gerçekleştirme görevlisi sıfatıyla imza koydukları harcamalar nedeniyle oluşan kamu zararının tamamından sorumludurlar.
Sonuç itibariyle, hem yasaların ve hem de Belediye Meclisinin tarafıma verdiği yetkiyi aşarak yasal sınırların üzerinde bir sosyal denge sözleşmesine imza koyduğumda, oluşacak sorumluluğun kapsamına sadece şahsım değil, harcama yetkilisi ve gerçekleştirme görevlisi sıfatıyla bunu uygulamak zorunda kalacak Daire Başkanları ve Şube Müdürleri de girmektedir. Sayıları 300’e yaklaşan bu arkadaşlarımın imza koymadıkları bir sözleşme nedeniyle gelirlerinin çok üstünde bir mali sorumlulukla karşı karşıya kalacak olmalarını, bir kamu yöneticisi ve bir insan olarak kabul etmem mümkün değildir.
5018 Sayılı Kanun’dan önce yürürlükte bulunan 1050 sayılı Muhasebei Umumiye Kanunu’nda İta Amiri tüm sorumluğu üstlenerek yasaya aykırı bir ödemenin yapılmasını sağlayabiliyordu. 5018 sayılı Kanun üst yöneticiye böyle bir yetki vermediğinden istesem dahi çalışma arkadaşlarımın sorumluluğunu üstlenme olanağım bulunmamaktadır.
Öte yandan bir konuya daha dikkatinizi çekmek isterim; 4688 sayılı Kanunun 32. Maddesinin ikinci fıkrasında yer alan ‘Yapılacak sözleşme, toplu sözleşme dönemi ile sınırlı olarak uygulanır ve sözleşme süresi hiçbir şekilde izleyen mahalli idareler genel seçimi tarihini geçemez. Mahalli idareler genel seçim tarihini izleyen üç ay içerisinde de toplu sözleşme dönemiyle sınırlı olmak üzere sözleşme yapılabilir. Bu sözleşmeye dayanılarak yapılan ödemeler kazanılmış hak sayılmaz.’ şeklindeki hüküm nedeniyle süresi sona eren toplu iş sözleşmesi hükümlerinin uygulanabilirliği kalmamıştır.
Yetkili sendikanın yasal sınırlar içinde kalan bir sözleşmeyi imzalamaması halinde, ortada bir sözleşme olmamasından dolayı, mevcut sosyal denge tazminatı ödemesi de yasal dayanaktan yoksun kalmaktadır.
En içten sevgilerimle.”