Uzun yıllardır nükleer tehdidi altında olan Sinop'ta mücadele devam ediyor. 2013 yılında Japonya ve Türkiye'nin anlaşmasıyla Abalı köyü mevkiinde NGS projesinin gerçekleştirilmesi, Japonya'nın çekilmesine rağmen tehdidini sürdürüyor. Rusya'nın, Türkiye ile Sinop'ta nükleer güç santrali inşa edilmesine yönelik müzakerelere başladıklarını açıklaması bölge halkını yeniden tedirgin etti. 'Sahibinden satılık ÇED var' diyen vatandaşlar belirsizlikleri ve çevreye verilen zararı anlattı...
Sinop'ta bölge halkının doğayı kurtarma mücadeleleri 2023'te de sona ermiyor. 2013 yılında Japonya ve Türkiye arasında imzalanan çevre katliamına ilk andan itibaren 'dur' diyen vatandaşlar şimdi de son yapılan açıklamalarla yeniden tetikte...
Bianet'ten Eren Dağıstanlı'nın haberine göre, Nükleer Güç Santralı (NGS) projesinin 2013 yılında Japonya ve Türkiye taraflarının imzaladığı iş birliği anlaşmasıyla Sinop İnceburun – Abalı köyü mevkiinde gerçekleştirilmesi için gerekli başvurular yapılmıştı.
JAPONYA ÇEKİLDİ ERDOĞAN AÇIKLADI AMA PROJE DURMADI
2018 yılında Japonya hükümetinin projeden vazgeçeceği kamuoyunda konuşulmaya başlandı. Konuyla alakalı Türkiye tarafından resmi ilk açıklama Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan tarafından, G-20 zirvesi için bulunduğu Japonya'da verdiği bir demeçte geldi. Erdoğan "maliyet ve zaman" uyuşmazlığı sebebiyle Sinop Nükleer Santrali projesinin durdurulduğunu açıkladı.
Japonya'nın anlaşmadan çekilmesi ve Erdoğan'ın açıklamalarına karşın, Sinop'ta nükleer santral için yürütülen Çevresel Etki Değerlendirme (ÇED) süreci sonlandırılmadı.
ERDOĞAN'IN NÜKLEER AÇIKLAMALARI
11 Eylül 2020 tarihinde Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı tarafından projeye ÇED Olumlu kararı verildi. Bu karara ilişkin açılan dava 28-29 Mart 2022 tarihlerinde Samsun Bölge İdare Mahkemesi'nde görüldü. ÇED Olumlu kararının iptali üzerine açılan davanın reddedilmesi üzerine nükleer karşıtları, davayı Danıştay'a taşıdı.
Sinop Nükleer Karşıtı Platform (NKP) ve bileşenlerinin nükleer santrale karşı yürüttükleri hukuki süreç devam ederken, Cumhurbaşkanı Erdoğan, 29 Eylül 2021 tarihinde Soçi'de Putin ile yaptığı görüşmede nükleer santral konusunun da gündeme geldiğini aktardı. Erdoğan "Sayın Putin'le 'İkinci ve üçüncü nükleer santrali birlikte yapabilir miyiz?' diye görüştük," dedi.
Ardından Rusya Devlet Atom Enerjisi Kurumu Rosatom'un Genel Müdürü Aleksey Lihaçev, Türkiye ile Sinop'ta nükleer güç santrali inşa edilmesine yönelik müzakerelere başladıklarını açıkladı.
275 SORUNA RAĞMEN DEVAM
Dava süreci hakkında bilgi veren Sinop Nükleer Karşıtı Platform üyesi Zeki Karataş:
"Mahkeme bilirkişilerinin, yaklaşık 275 tane soru işareti olan ve burada nükleer santral yapılmaması gerektiğini ifade eden raporlar olmasına rağmen mahkeme bu davayı bu şekliyle kabul etti. Bizim talebimizi reddetmiş oldular. Şu anda bu süreç Danıştay'a taşınmış durumda. Ayrıca bir davamızda, 1/100.000'lik ve 1/25.000'lik Çevre Düzeni Planları için açmış olduğumuz davalar var. Bu davalarla alakalı Danıştay bilirkişi atanmasını kararlaştırdı. Aralık veya Ocak ayı içerisinde bilirkişilerin geleceğini düşünüyoruz."
Karataş, "Japonlar gittiyse, neden nükleer santral davası görülüyor?" sorusunu hem çok duyduklarını hem de çok sorduklarını aktarıyor:
ÇED KARMAŞASI
"Son iki aydır, Sinop NGS'nin yapımıyla ilgili konu Akkuyu nükleerle birlikte masaya altın tepsiyle sunuluyor. Sayın Cumhurbaşkanı bunu Putin ile görüşüyor. Rosatom'un genel müdürü Sinop nükleer konusunu Türk iş insanlarıyla konuşuyoruz diyor. Artık bu süreç bir çıkmazda. Bizim bildiğimiz yöntemler eğer işleyecek olursa, işi yapacak olan önce bir firma ortaya çıkar. O firma bir ÇED yapar.
"Şu anda düzenlenen ÇED'de ortada bir şirket yok. Şöyle mi düşünüyorlar? Biz ÇED'i hazır duruma getirelim. Bir firma gelir, nükleer santrali yapar. Bu yöntemle bir nükleer santralin hiçbir zaman hiçbir yerde yapılamayacağını biz de biliyoruz, kendileri de biliyor. Sahibinden satılık ÇED diyebiliriz buna. Firması olmayan bir ÇED'in nasıl düzenlenebileceğini bakanlığın inceleme değerlendirme komisyonu toplantısında söyledik."
PROJE YOK ÇEVREYE ZARAR VAR
Nükleer santral sürecinde hukuksuzluklar devam ederken son iki yılda, projenin gerçekleşeceği bölgede 1 milyondan fazla ağacın katledildiğini dile getiren Karataş "İlgili kurumlar yerine yenilerini dikiyoruz deseler de tıraşlama yöntemiyle bütün ağaçları kestiler," diyor.
İMAMDAN NÜKLEER GÜZELLEMESİ
Sinop Nükleer Karşıtı Platform Derneği başkanı Mine Batur nükleer santralle alakalı Abalı köyünde yaptıkları toplantıları aktararak şu ifadeleri kaydetti:
Köye gittiğimizde, köylüler bizlere 'Nükleer dünyada var, kötü olsa başka ülkeler yapar mı?' gibi şeylerle karşılaşıyorduk. Kaç tane ülkede santral var, kaçı çalışıyor, kaçı çalışmıyor köylülere imam anlatmış. İmam cuma günleri vaaz veriyormuş meğerse. Herkesi toplayarak nükleerle alakalı bilgiler veriyormuş.
'NÜKLEER SANTRAL İÇİN GÜNDE İKİ KIZILIRMAK DEBİSİ SU HARCANACAK'
Sinop Belediye Meclis Üyesi ve aynı zamanda inşaat mühendisi olan Fuat Aydın nükleer karşıtlığını üç maddede özetleyerek şunları söyledi:
Birincisi çevreye olan etkileri, ikincisi güvenlik gerekçesiyle, üçüncüsü de ekonomik nedenler... Bu üçü sadece Sinop'u değil dünyayı ilgilendiren konular. Çevresel etki deyince insanlar nükleer santral patlaması zannediyor. Oysa nükleer santraller çalışırken de çok büyük tehdit kaynakları. Sinop'a yapılacak olan, o resimlerde gördüğümüz dev kuleli, dev bacalı bir nükleer santral değil.
Akkuyu ve Sinop'a yapılacak model üzerinden anlatırsam. Burası su soğutmalı bir nükleer santral. Deniz suyu ile soğutulacak. Kullanılacak suyu ifade edeyim. İstanbul gibi bir kentin yaklaşık 16-17 günlük suyunu bir günde denizden alacak verecek. Veya 230 binlik Sinop ilinin, sulama suyu ve kullanma suyu dahil, yaklaşık 2,5 yılda kullanacağı suyu 1 günde deniz ortamından alacak ve geri verecek. Bir başka ifadeyle, iki Kızılırmak debisi ediyor bu su. Bu suyu deniz ortamından alırken, suyu seyreltilmiş bir şekilde klorlayacaklar. 38 derecedeki bu su aynı şekilde deniz ortamına aynı debiyle geri bırakılacak.