Üretim maliyetlerindeki artış ve ilaçta dışa bağımlılık gibi pek çok sorun nedeniyle ilaç kıtlığı yaşanıyor. Türkiye’de ilaçların yüzde 23’ü bulunmuyor. Tüm Eczacı Kooperatifleri Birliği Yönetim Kurulu Üyesi Ecz. Tarkan Bir, ilaç fiyat kurunda güncelleme yapılmazsa bu oranın kasım ayında yüzde 30-35’lere çıkacağını söyledi.
Türkiye’de üretim maliyetlerindeki artışlar, dışa bağımlılık ilaç kıtlığı sorununu sürdürüyor. İlaçların yüzde 23’üne ulaşılamadığı için hastalar risk altında. Eczacılar ise zor durumda kalıyor. Tüm Eczacı Kooperatifleri Birliği Yönetim Kurulu Üyesi Ecz. Tarkan Bir, ilaç fiyat kurunda güncelleme olmazsa bu oranın kasımda yüzde 30-35’lere çıkacağını belirtti.
Diken'den Mesude Erşan'ın haberine göre bazı antibiyotikler, çocuk şurupları (öksürük, ateş düşürücü, grip, antibiyotikler vs.), onkoloji, tansiyon, mide, depresyon, migren, karaciğer ve safra rahatsızlıkları, dikkat eksikliği-hiperaktivite bozukluğu, mantar enfeksiyonları tedavisinde kullanılan, tanı amaçlı göz damlaları, kan, diyabet ilaçları bulunamıyor. Bulunmayan ilaçlar sürekli değişiyor.
“Eczanemde hormon antagonisti ilaç için bir annenin ağlamasını gördüm. Kızı için ilacı benden bulmamı istedi. Ben kadınla beraber ağladım. Bence insanımız bunu hak etmiyorlar.” Bu sözlerin sahibi Gaziantep Eczacı Odası Başkanı Ecz. İrfan Demirci.
“Bir mide ilacı 2-3 kutu geliyor. Anneme bile götüremiyorum” diyen Bir, sorunun ağırlıklı olarak ithal edilen ilaçlarda yaşandığını ancak eşdeğerlerinin de bulunamadığını söyledi.
Genelde yüzde 4 civarına kadar ilaç yokluğu ilaç sektörü açısından kabul edilebiliyor. Genellikle lojistik sebepli bu oran piyasada ciddi sıkıntı yaratmaz. Yokluk oranının yüzde 23’e ulaşması ilaçta ciddi bir soruna işaret ediyor.
İlaç yokluğunun sorumlusu eczacılar değil. Ancak hasta ve yakınlarıyla muhatap olup ‘yok’ demek onlara kalıyor.
BÜYÜK ECZACI MİTİNGİ 16 EKİM’DE ANKARA’DA
Türk Eczacıları Birliği’nin çağrısıyla eczacılar, eczane çalışanları, eczacılık fakülteleri öğrencileri 16 Ekim Pazar günü Ankara’da hakları ve gelecekleri için meydana çıkacak. Beyaz önlükleri ve aileleriyle mitinge katılacak eczacı ve eczacı adayları, hem bu ilaç yokluklarına hem de ilaç fiyat farklarına, kontrolsüz açılan fakültelere, eczanelerdeki ekonomik çıkmaz, kamu eczacılarının hak kayıplarına eczacıların yok sayılmasına, eczacılık mesleğinin değersizleştirilmesine ‘dur’ diyecekler.
Cumhuriyetin ikinci yüzyılında daha iyi bir sağlık sistemi için fikir ve çözüm önerileri üreten ForumSağlık2023 platformunun, Dr. Bayazıt İlhan’ın yönetimindeki toplantısında “Eczacılar Neden Eylem Yapıyor?” sorusunun yanıtlarına arandı.
‘ENFLASYONİST ORTAM ZEMİN HAZIRLIYOR’
Güney Ecza Kooperatifi Başkanı da olan Bir, enflasyonist ortamın ilacın bulunabilirliğinde ciddi sıkıntılara yol açtığını söyledi.
Üç ecza kooperatifinin dün itibariyle ‘ilaç yok’ oranının yüzde 23’e ulaştığını belirten Bir, “Bu ciddi bir sıkıntı. Belli bir ilaç çeşidinde değil sadece. Avro kuru 18 liraya yakın, devletin ödediği ise 7 bin 86. Firmaların bu fiyattan ithalat yapmaları mümkün değil. Ruhsat askıya alınmasın diye bazı ilaçları, örneğin ayda 100 bin kutu satıyorsa, 10-15 bin kutu getiriyor. Ama özellikle şişeli ürünlerde, çocuk ilaçlarında (öksürük, grip, antibiyotik şuruplarında) çok ciddi anlamda sıkıntılar var. Rutinde bol bol gelen ilaç yok. Bir kısmı şişe, kapak, kaşık gibi maliyetlerle ilgili pahalılık, bir kısmı da hammaddede dışa bağımlılığımızdan kaynaklanıyor” dedi.
Temmuz başında ilaç fiyatlarının belirlenmesinde kullanılan avro kuru yüzde 25’lik artışla 6,29 liradan 7,86 liraya yükseldi. Ancak bu kur seviyesinin, güncel kurun çok altında olması nedeniyle piyasada bulunamayan ilaç sorununun sonu gelmedi.
‘ÖNLEM ALINMAZSA YOK ORANI YÜZDE 35’E ÇIKAR’
İlaç sektörü temsilcilerinin geçtiğimiz günlerde Maliye Bakanlığı’nı ziyaret ederek şubatı beklemeden, ekim içinde kur ayarlaması talep ettiklerini anlatan Bir, şöyle devam etti: “Bakanlık şu an için böyle bir zammın mümkün olmadığı yanıtını verdi. Çok daha ciddi sıkıntılarla karşı karşıya kalabiliriz. İlaç fiyat kararnamesine göre 19-20 Şubatta kur düzenlemesi yapılacak. Düzenleme için şubat beklenirse, kasımdan itibaren kalan süreçte yüzde 23’e ulaşan ‘ilaç yok’ oranı yüzde 30-35’lere tırmanacak. Bunun altına kalın kalemle çizeyim. Böyle bir ret cevabı ilaç yoklarını da tetikleyecektir. Enflasyonist ortamlarda, sık yapılmayan kur ayarlaması (zamlar) düzene girmediği sürece sorun devam eder. İlaç tedarikinde, bulundurmada, halka arz etmede çok ciddi sıkıntılarımız var.”
Bazı ilaçların yıllardır piyasada bulunamadığını vurgulayan Bir, hekimlerin hangi ilacı yazacaklarını şaşırdıklarını söyledi.
‘İLAÇ FİYATI YÜKSELSE DE ECZACI KAZANMIYOR’
Eczane kazançlarının da belirlendiği İlaç Fiyat Kararnamesi’nde yer alan baremler en son 2009’da “Beşeri İlaçların Fiyatlandırılmasına Dair Kararda Değişiklik Yapılması Hakkında Karar” ile düzenlendi. Baremler ilaç fiyatlarına bağlı yapılandırılmış beş kademeden oluşuyor. 13 yıl boyunca bu kararnamede eczacılara ilişkin bir düzenleme yapılmadı. Eczacıların ısrarlı talepleri üzerine geçtiğimiz temmuzda kararname güncellendi. Ancak 13 yılın tahribatını onarmaya yetmedi. Eczane karlılıklarında kademelere göre ilk üç kademede üç birim, dördüncü kademede iki birim ve beşinci kademedeyse bir birim artış yapıldı. Yıllar içerisindeki kur kaynaklı fiyat ayarlamaları ve fiyat artışları göz önünde bulundurulduğunda bu kademelerin eczacılık hizmetleri açısından bir gerçekliği kalmadı. Özellikle döviz kurundaki oynamaların pik yaptığı son üç-dört yılda eczacılar açısında sıkıntılar baş edilemez boyuta geldi. Çünkü bu süreçte ilaçların fiyatı arttıkça, büyük bir bölümü üst kademelere kaydı. 100 liranın altında neredeyse ilaç kalmadı. Demirci, “İlaç fiyatlarındaki artış eczacının karlılığını artırmıyor” dedi.
‘HASTANE ECZANELERİNDE DE İLAÇ YOK’
İlaç yokluğu sadece eczanelerin sorunu değil. Kamu hastanelerinin eczanelerinde de ilaçsızlık büyük sorun. Üstelik ilaçların bir kısmı sadece hastanelere mahsus, ecza depolarına da verilmiyor.
Kamu kurumlarında çalışan eczacıların geçtiğimiz yıl hastanelerde 756 milyon kutu ilacı servislere gönderdiklerini belirten Demirci, “Servislere gidecek ilaçlar azalacak. Hastaneler de ilaca erişimde ciddi sıkıntı yaşıyorlar” diye konuştu. Kamu eczacılarının özlük ve ekonomik hakları açısından geride bırakıldıklarını söyleyen Demirci, katsayı çarpanlarının pratisyen hekimlerden 14, diş hekimlerinden 12 kat geride kaldığını hatırlattı.
‘İŞSİZ ECZACILAR YETİŞTİRİLİYOR’
Demircinin verdiği bilgiye göre, bu yıl eczanelerin perakende satış cirosu yaklaşık 100-110 milyar lira olacak. Yüzde 15-20’lik zam yapılması halinde, 10-15 milyar gibi bir maliyet çıkıyor. Demirci, “Bu bir tercihtir bence. Kur korumalı mevduat için yıl içinde 150-200 milyar liraya yakın parayı çok rahat harcanırken, bu tutar altından kalkılmayacak bir rakam değil. Bu bir tercih, yönetim biçimi. Türkiye’nin altından kalkamayacağı bir sorun değil. Ama öyle bir hale getirildi ki halk sağlığı sorunu olarak yaşıyoruz” diye konuştu.
Türkiye’de eczacılık alanında üç-dört yıl öncesine kadar işsizlik diye bir sorun bulunmadığını ancak son yıllarda açılan çok sayıdaki fakülteye yılda 4 bin 500 öğrenci alındığını belirten Demirci, “Ciddi oranda işsiz eczacımız var” dedi.
‘İLAÇ SANAYİ İLE DEVLETİN PAZARLIĞI ARASINDA SIKIŞMIŞ’
Boyun Eğmeyen İlaç Emekçileri platformu gönüllüsü eczacı Cem Kılınç, SGK’nın geri ödeme listesinden sürekli ilaçların çıkarıldığını söyledi. Bin farklı ilacın piyasada bulunmadığını vurgulayan Kılınç, “Bunu biz eczanemizde her geçen gün deneyimliyoruz. Birçok kronik hastalığın ilaçları maalesef piyasada yok. İlaç sanayi ile devletin pazarlığı arasında sıkışmış bir halk sağlığı sorunu yaşıyoruz. Sağlık sisteminin sorunlarını sürekli biz eczacılar yamıyoruz. Artık bıçak kemiğe geldi.”
Hastalar için ecza depolarından ilaç bulmaya çalıştıklarını anlatan Kılınç, şunları söyledi: “SGK’ya geçtiğimiz ayın faturasını bugün kestim. Yaklaşık 40 reçetemi, ilaçları bulamadığım için silmek zorunda kaldım. Hastalara ilaçları veremedim. Şu anda tedavilerini olamıyorlar. Bu ay ilaçların belki bazıları gelecek, belki bazıları gelmeyecek. Bunların içinde kanser ilacı da var, tansiyon ilacı da var, ağrı kesici de. Bulunmayan ilaçlar sürekli değişiyor. Şu anda Türkiye’de en fazla reçete edilen antibiyotik grubu, muadiliyle birlikte yok. Diğer yandan hastalar raporlarına rağmen büyük ilaç farkları ödemek zorunda kalıyorlar.”
46 BİN ECZACI VAR
46 bini eczacı ve 80 bini aşkın eczane çalışanı var. En temel işletme giderlerini dahi karşılayamayan eczacılar, ecza depolarına borçlarını kredi borçlarıyla kapatarak ayakta durmaya çalışıyor.
Türk Eczacıları Birliği’nin çözüm önerileri şöyle:
Eczacıların hak ettiği değeri görmeleri ve tüm eczacıların ekonomik koşullarının iyileştirilmesi için tüm sistemin düzenlenmesine ihtiyaç var.
İlaç Fiyat Kararnamesi ve SGK ilaç alım protokolünde düzenleme gerekiyor. Kararname tüm tarafların görüşleri alınarak bütünsel bir bakış açısıyla yeniden kurgulanmalı. Enflasyon, ilaç fiyat artışları ve yeniden değerleme oranı gibi bir standartla güncelleme yapılacak bir modele ihtiyaç var.
Ekim ayında yenilenecek SGK ilaç alım protokolünde gerçekçi iyileştirmeler yapılmalı.
İlaç yoklukları nedeniyle eczacı ile hastayı karşı karşıya getiren sorunlara temelden çözümler bulunmalı, hastanın cebinden ödemek zorunda kaldığı fiyat farklarının oluşmaması sağlanmalı.
Kamuda çalışan eczacıların özlük hakları ve çalışma koşulları iyileştirilmeli, kamuya yeterli eczacı istihdamı sağlanmalı, kamudan emekli eczacıların özlük haklarındaki iyileştirmelerin artması gerekiyor.
Hem sunulan sağlık hizmetinin kalite ve etkinliğini artıracak hem de eczacılar için can suyu olacak şekilde eczane ekonomilerinin sadece ilaç fiyatına bağlı bir yapıdan uzaklaştırılmasına yönelik yeni bir eczacılık hizmet modeli için çalışmalar başlatılmalı. Sunulan hizmetler karşılığı eczacılara hak ettikleri meslek hakkı verilmeli.
Eczane ekonomilerinin ve eczacıların sunduğu istihdam alanlarının farklı katkı ve hibelerle desteklenmesine yönelik kalıcı modeller geliştirilmeli.