RTÜK’e inanmak istiyorum

Fatih Portakal’dan sonra FOX ana haberi sunmaya başlayan Selçuk Tepeli’ye, ilk cezası kesildi. ‘Argo dil’den...

“Dilin düzeysiz, kaba ve argo kullanımına yer verilemez” ilkesini ihlal etmiş.

Tepeli, otoyol ve köprü geçiş ücretlerinden bahsederken şöyle demiş: “Ne kadar düdüklendiğini anlamıyorsun.”

‘Düdüklenmek’e, sözlükte üç anlam veriliyor. Biri cinsel eylem, diğer ikisi ‘kandırılmak, kazıklanmak, aldatılmak’ manalarına...

Fransızcadan geçen ‘argo’nun karşısında ise şu ikisi yazıyor:

Bir: “Kullanılan ortak dilden ayrı olarak aynı meslek veya topluluktaki insanların kullandığı özel dil veya söz dağarcığı.”

İki: “Serserilerin, külhan beylerinin kullandığı söz veya deyim.”

RTÜK, ‘argo’nun bu ikinci tanımını esas aldığı ve ekranda kullanılmasını uygun bulmadığı için mi kesti cezayı?

Haşa, yoksa haberin anlatmak istediği şeyi uygun bulmadığından mı?

Tabiri ayıpladığı, dile biber sürmeyi gerektirdiğine hükmettiği içinse duyarlılığı anlaşılabilir.

Umarım, argo yasağını ihlal gerekçesi, gerçek sebeptir. ‘Geçenden kaç, geçmeyenden kaç akçe aldıkları belli değil’ denmesine takılmamışlardır asıl.

Argoyu, iktidar eleştirisini cezalandırmaya bahane etmediklerine inanmak isterim.

Tıpkı, Dışişleri Bakanı Çavuşoğlu’nun diplomasi diline dönmesine sevindiğim, kalıcı olacağına inanmak istediğim gibi...

DİPLOMASİ DİLİNDE AVDETİMİZ KUTLU OLSUN

Dönüş anlamında ‘avdet’i kullandım, ‘ricat’ı değil. Çünkü her avdet, ricat değildir. Her geri dönüş geri adım, çekilme anlamına gelmez. Avdetin şanlısı da olur.

Çavuşoğlu, dün ekrandaydı. Merkel’in ve AB’nin bize karşı Yunanistan’ı tutmayan yansız, objektif liderliklerini öve öve bitiremedi. Gerilimi azaltma ve barışçıl çözüm girişimlerini Macron’a örnek gösterdi.

Macron’u yine eleştirdi eleştirmesine ama RTÜK’ün de hoşuna gidecek bir münasip lisanla.

Diplomasiye bir şans tanımak için limana çektiğimiz Oruç Reis’le birlikte, devlet dilimizi de kalafata çektiysek ne mutlu.

‘Haçlı, Nazi artığı’ gibi nitelendirmelerden arındırılmış bir dil ve üslup, sahibine daha çok kazandırıyor.

Trump’ın skandal mektubundaki “aptal olma” cıvıklığı, ABD’nin itibarına itibar, saygınlığına saygınlık mı katmıştı?

Şanını beş paralık mı etmiş, gülünçleştirip yerlerde mi süründürmüştü?

Sululuk ve palyaçoluk, hangi devletin sözüne ağırlık ve ciddiyet kazandırdı ki bugüne kadar?

Yakışıksız, kem söz sahibini küçültür, hedefini değil.

En kırıcı laflarımıza bile tepkide “kabul edilemez”den öteye geçmemesi, Merkel’i gözümüzde bakın nasıl büyütüyor!

Hele Macron’la kıyaslayınca...

Cumhurbaşkanı’nın; “Yunanistan ve Fransa halkları, kifayetsiz muhteris yöneticilerinin başlarına açacağı işleri biliyor mu, ödeteceği bedelleri kabul ediyor mu” uyarısını dahi kaldıramamıştı.

Macron, o uyarıyı, sanki “halkı kendisine karşı doldurulup kışkırtılıyor, şahsı hedef alınıyor, içleri karıştırılmak isteniyor” gibi anladı ki...

Tuttu, “Biz Avrupalılar, Türk halkına değil Erdoğan hükümetine karşı sert olmalıyız, Türk halkı daha iyisini hak ediyor” küstahlığıyla karşılık verdi. “Zaten gidicisin” cevabıyla da aldı ağzının payını...

Cumhurbaşkanı’nın Trump’a “geri takdim etme” dilini, kaba bir karşılığa o gün de bugün de yeğlerim. Ama muhatabına göre değişmemek kaydıyla...
Çavuşoğlu’nun, Yunan gazetesi Kathimerini’ye yazdığı makalenin dilini de çok beğenmiştim.

Diyeceğini yine diyor, sözünü sakınmıyordu. Ama saygılı, ölçülü, komplekssiz ve ayarında.

İncelik ve nezaket, kararlılığı göstermeye mani değilmiş, kanıtlıyor işte.

“Akdeniz’de bizim tercihimiz ön koşulsuz diplomasidir. Seçim, değerli liderlerinin ve Yunanistan halkının” cümlesi mi sonuca daha tesirli? Ağız dolusu sövgü ve bağırış çağırış mı?

Mahalle kavgası, sokak kabadayısı argosunu, hazır RTÜK de men ediyorken diplomasi diline dönüşümüz hayırlı olsun.

YORUMLAR (15)
YORUM YAZ
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
15 Yorum
  • Fatih Özkan / 18.09.2020 18:00

    Şartlar ne olursa olsun, nezaketten ayrılmamak gerekir. Uluslararası ilişkilerde diplomatik dil esastır. Onun dışındaki söz ve davranışların hiç bir faydası yoktur. Aksine ilişkilere zarar verir. Dolayısıyla devlet adamlarının ve diplomatların karşılıklı olarak sağduyulu davranmaları halkların yararınadır. Savaş felakettir, herkes için. İtidal...itidal...

    Yanıtla (0) (0)
  • KARAR OKURU / 18.09.2020 14:24

    Hani Oruç Reis bakım için geri çekilmişti.

    Yanıtla (0) (0)
  • MEA / 18.09.2020 14:04

    S400 ler ne zaman aktive edilecek.oruç reis in bakım süresi tahmin edilip ileriye dönük navtex neden şimdi ilan edilmiyor.

    Yanıtla (0) (0)
  • Kaan / 18.09.2020 11:22

    Akdeniz Bizimdi... Barbaros Hayrettin Paşa.... Önce insan.... İnsanı yaştaki birlik ve beraberlik içinde yaşayalım... Ah adalar.... Ah Balkanlar..... Ah adil adalet...

    Yanıtla (0) (0)
  • Lozan konusu / 18.09.2020 10:44

    Dişişleri bakanı deyince aklıma şu bikaç gün evvel ki demeci geldi bilgisi olmayan tüm arkadaslar 12 ada 1912 uşi antlasmasiyla gitmistir lozan 1923 tur herkes bu şekilde olduğunu öğrensin saygılar

    Yanıtla (0) (0)
  • musto / 18.09.2020 03:42

    RTÜK görevini yapsa ne yandaş kapatılmadık lisansı iptal edilmedik televizyon ve radyo kalır.Atatürkün annesine varana kadar çirkef konuşmalar iftiralar,İstanbul seçimlerinde destek vermediği içinTemel karamollaoğlunun soyadını gavuroğluna çevirdiler.Yapmayın böyle vur deyince öldürüyorsunuz.Keser döner bir gün olur hesap döner.Uzanlar bir dönem insanları yargı ve iktidarın gücüyle soyup soğana çevirirken baba uzana bu sözü söyledim.Şimdi vatansız orada burada sürünüyor,ibret alın.

    Yanıtla (0) (0)
  • Orhun / 18.09.2020 02:48

    Makron gidicide sanki bizimki kalıcımı,memleket kimsenin babasınıñ malı değil,seçilemezse paşa paşa gider,artık kataramı gider,venezuallaya adamınin yanjnamı yoksa somaliyemi,onun sonunu inşallah görecegiz,çok istiyorum görmeyi

    Yanıtla (0) (0)