Kur’ân’ın bazı sûreleri, münafıkların gönlündeki nifakı, onların ikiyüzlülüğünü deşifre etmektedir. Çünkü siyaseti, sosyal ilişkileri, dini hayatı kirleten bu tip gönül sahipleri, Müslümanlar tarafından bilinmeli ve bu bilgiye göre hareket etmelidirler.
[Karar]
PROF. DR. BAYRAKTAR BAYRAKLI
Nifakın kirlettiği kalbe “ikiyüzlü kalp” ya da “münafık gönül” adını verebiliriz. Yüce Allah, Tevbe Sûresinin 77. âyetinde sebep sonuç ilişkisi içerisinde nifak ile kalbin kirliliğini şöyle açıklamaktadır:
“Allah’a verdikleri sözden döndüklerinden ve yalan söylediklerinden dolayı Allah, kendisiyle karşılaşacakları güne kadar onların kalplerine ikiyüzlülük sokmuştur.”
Allah’a verdiği sözde durmamak ve yalan söylemek sebep, Yüce Allah’ın gönüle nifak sokması da netice olmaktadır. Demek ki nifak denen ikiyüzlülüğün girdiği yer kalptir. Bu öylesine bir nifak kirliliğidir ki, Allah ile karşılaşmaya kadar devam edecektir.
“Mutlaka sizden olduklarına dair Allah’a yemin ederler. Hâlbuki onlar sizden değildir. Fakat onlar korkak bir topluluktur” (Tevbe 9/56). Demek ki, nifak dolu bir gönüle sahip olanlar, hem yalan yere yemin ederler, hem de Allah adına yemin ederler. Beraberliklerini ilan ettikleri insanlarla beraber olmazlar; ama yeminlerini ikili oynama üzerine yaparlar. İşte bu sahte yemin, insanların gönlüne bir nifak kirliliği olarak dönmektedir.
“İkiyüzlüler /münafıklar, kalplerinde olanı haber verecek bir sûrenin aleyhlerinde ineceğinden çekiniyorlar. De ki: Alay edin bakalım, Allah çekindiğiniz şeyleri ortaya koyacaktır” (Tevbe 9/64).
ÜMİTSİZ VAKA
Münafıklar, kalplerindeki nifakın bilinmesini istemezler. Onların nifakı dillerine vurunca, alay etme şekline dönüşmektedir. Yüce Allah onların gönlündeki nifak ve onun getirdiği inkârı deşifre edecektir. İşte bu durumdan da korkmaktadırlar. Böylece Kur’ân’ın bazı sûreleri, münafıkların gönlündeki nifakı, onların ikiyüzlülüğünü deşifre etmektedir. Çünkü siyaseti, sosyal ilişkileri, dini hayatı kirleten bu tip gönül sahipleri, Müslümanlar tarafından bilinmeli ve bu bilgiye göre hareket etmelidirler.
“Herhangi bir sûre indirildiği zaman onlardan bir kısmı der ki: ‘Bu, sizin hanginizin imanını artırdı?’ Müminlere gelince, işte bu sûre onların imanını artırır ve onlar sevinirler. Kalplerinde hastalık olanlara gelince, onların da murdarlıklarına murdarlık katmış ve onlar kâfir olarak ölüp gitmişlerdir” (Tevbe 9/124-125).
İşte, nifak dolu gönüllerin pisliği gittikçe artmakta ve kâfir olarak ölmeye kadar götürmektedir. Çünkü nifak, tedavisi imkânsız bir gönül hastalığıdır, yani ümitsiz vakadır.
Âyette geçen rics, yani “murdarlık” kelimesi, beyinsizlik, imansızlık, günah manalarına gelmektedir. Münafıkların nifak hastalığı sürdükçe, Yüce Allah da onların hastalıklarını artırmaktadır (Bakara 2/10). Bu insanlar memleketlerine, davalarına, toplumlarına ihanet ederler (Mâide 5/52). Münafıkların kalplerini şeytan fitne pisliği ile doldurmaktadır (Hacc 22/53). Kötü haber yaymayı ahlâk edinen münafıklar, böylece toplumu da kirletirler (Ahzâb 33/60).
“Ey peygamber! Kalpleri inanmamış olduğu halde ağızlarıyla inandık diyenlerden ve Yahudilerden inkârda yarışırcasına koşanlar seni üzmesin. Onlar daima yalana ve sana gelmeyenlere kulak verirler. Kelimeleri yerlerinden değiştirirler. Eğer ‘size şu verilirse hemen alınız, o verilmezse sakınınız’ derler. Allah bir kimseyi fitneye düşürmek isterse, Allah’a karşı, onun lehine hiçbir şey yapamazsın. Onlar, Allah’ın kalplerini temizlemek istemediği kimselerdir. Onlar için dünyada rezillik, ahirette büyük bir azap vardır” (Mâide 5/41).
Bu âyette anlatılan en önemli konulardan biri, münafıkların ağızlarıyla kalplerinde olmayanı söylemiş olmalarıdır. Bir bakıma onların bir şahsiyet parçalanmasına sahip olmalarına işaret etmektedir. Gönüldeki nifak kiri şahsiyet parçalanmasına sebep olmaktadır. Onların bu durumu başka âyetlerde de gündeme getirilmektedir. (Âl-i İmrân 3/167; Fetih 48/11).
Onların gönülleri doğurgan bir nifak kirliliğine sahip olduğundan, kirlilikleri dışarıya taşmaktadır. Gözleri, sözleri, tutumları hep ikili oynar.
Böylesine şahsiyet parçalanmasına uğrayacak kadar gönlünde nifak kirliliği olanları Yüce Allah temizlemeyecektir. Âyetin dikkat çektiği bu durum bize nifak kirliliğinin gönülde ne denli kalıcı olduğunu göstermektedir. Demek ki nifak dolu olan, nifakla kirletilen gönül ilâhî eğitimin dışına çıkmaktadır.
Nifakın “tünel” anlamından hareket edersek, münafık insanların gönlü, tarla faresinin toprak altına açtığı tüneller gibi tünelleşmiştir. İç âlemi tünelleşmiş ve delik-deşik olmuş insanların gönlü, temizlenemez hale gelmiştir.
Nifak ile gönlü kirlenmiş insanlar, dünya siyasetini ve insan ilişkilerini, kendileri ile Allah arasındaki ilişkileri kirletmekte ve insanlığa zarar vermektedirler. Onların gönülleri doğurgan bir nifak kirliliğine sahip olduğundan, kirlilikleri dışarıya taşmaktadır. Gözleri, sözleri, tutumları hep ikili oynar. İkili oynamak onların ahlâkıdır. Bu ahlâkla başa çıkmak imkânsızdır. Bugün böyle yazar, söyler, davranır; yarın da başka biçimde söyler, yazar, davranır.
NAFİLE ORUÇ FARZ ORUÇ GİBİ SUNULMAMALI
Aşure orucunun hükmü nedir?
Aşure orucu nafile bir ibadettir. Nafile oruç her zaman tutulabilir ancak Ramazan orucu gibi sabitlemek, tutulması için zorlamak yanlıştır. Ramazan orucu dışındaki nafile oruçların Ramazan orucu ile denkmiş gibi algılanacak şekilde sunulması doğru değildir.
Bayramda kabir ziyareti nasıl olmalı?
Kabir ziyareti arefe günü ya da bayramda yapılacak diye bir kayıt yoktur. Her zaman ziyaret edilebilir. Ziyaret edildiğinde ölüler için Allah’tan rahmet dilenmeli ve ahiret hatırlanmalıdır. Hz Peygamber, ‘Ben size kabir ziyaretini yasaklamıştım. Artık ziyaret edebilirsiniz. Çünkü kabir ziyareti size ahireti hatırlatır’ buyurmaktadır. Kabir ziyareti, ahireti hatırlayıp kendimize çekidüzen vermemiz içindir. Kabir başında Kur’an okunucaksa Allah rızası için okunur, ölü için okunursa şirk olur.