16 Nisan’daki referandum öncesi ve sonrasında Avrupa ülkeleri ile sorunlar yaşasak da Türkiye’ye yabancının desteği sürüyor. Türkiye’nin 5 bankası, 2017’nin 4 ayında 3 milyar dolar eurobond ihracı gerçekleştirdi. İhraçlara 300’ün üzerinde yatırımcı ilgi gösterdi.
Her ne kadar başta Almanya ve Hollanda ile olmak üzere Avrupa ülkeleri ile sorunlu bir süreç yaşasak da bu ülkelerden Türkiye ekonomisine gelen katkı artarak büyümeye devam ediyor. Türk bankacılık sektörü, kaynak yapısının çeşitlendirilmesi ve borçlanma vadesinin uzatılmasına yönelik kaynak yönetimi stratejisi kapsamında bu yıl önemli tahvil ihraçları gerçekleştirdi. Yabancı yatırımcılar, hem Türk ekonomisine hem de bankacılık sektörüne duydukları güven ve ilgiyle ihraçlara söz konusu dönemde yoğun talep gösterdi. Bankacılık sektörü yetkilileri, bu ihraçların Türkiye’ye devam eden ilginin ve Türkiye’nin sağlam ekonomik temellerine olan inancın göstergesi olduğunu ifade etti. Küresel piyasalardaki dalgalı seyir ve jeopolitik risklerin arttığı dönemde Türkiye’nin en büyük 5 bankasının yılın 4 ayında yaklaşık 3 milyar dolara eurobond/tahvil ihracı gerçekleştirdiğini kaydeden yetkililer, bu ihraçlara yabancı yatırımcıların 4-5 kat talepte bulunduğunu bildirdi. Yetkililer, özellikle 16 Nisan halk oylamasından sonra yapılan ihraçların uluslararası piyasalarda Türk bankacılık sektörünün itibarının yüksekliğine işaret ettiğini söyledi.
Türkiye’nin en büyük aktif büyüklüğüne sahip bankası konumundaki Ziraat Bankası, 27 Nisan’da 600 milyon dolar tutarında, 5 yıl vadeli ve yüzde 5,25 faizle eurobond ihracı gerçekleştirdi.
İş Bankası, geçen ay 2024 itfalı 750 milyon dolarlık eurobond ihraç etti.
Garanti Bankası da mart ayında yaklaşık 3 yılın ardından uluslararası piyasalarda 6 yıl vadeli 500 milyon dolar tutarında eurobond ihracı yaptı.
Akbank, mart ayında 500 milyon dolar tutarında Basel 3 uyumlu sermaye benzeri tahvil ihraç etti.
Yapı Kredi de şubatta uluslararası piyasalarda 5 yıl vadeli 600 milyon dolar tutarında eurobond ihracına imza attı.
Sektörün öncü bankalarının ihraçlarına dünyanın dört bir yanından 300’ün üzerinde yatırımcı ilgi gösterdi. Öte yandan Hazine de 6,5 milyar dolarlık eurobond ihracı gerçekleştirerek borçlanmış oldu.
“ULUSLARARASI YATIRIMCILARIN GÜVENİ TAM”
Yabancının Türkiye ekonomisine duyduğu güvene dair açıklamalarda bulunan Ziraat Bankası Ekonomisti Bora Tamer Yılmaz, cari açık, kısa vadeli yurt dışı kaynaklı krediler, uzun vadeli yurt dışı kaynaklı kredilerden süresi bir yıl içerisinde dolacak kısmı, ticari borçlar ve yurt dışı yerleşiklerin mevduatlarının Türkiye’nin bir yıl içerisinde karşılaması gereken yükümlülükleri ifade ettiğini söyledi. Ülkenin yurt dışı yükümlülüklerinin uluslararası yatırımcılarda dış kırılganlıkların sorgulanmasıyla sonuçlandığına işaret eden Yılmaz, “Özel sektörün borç çevirme oranları yüzde 100’ün üzerinde seyrediyor. Son dönemlerde bankaların borç çevirme oranları yüzde 100’e yakın ya da bir miktar altında kalmakta. Bu risk-getiri analizinin sonucu olarak bilinçli bir tercih” diye konuştu. Özel sektörün borçlanmalarının genellikle daha uzun vadeli gerçekleştiğini ve Türkiye’ye uluslararası yatırımcıların güveninin tam olduğunu belirten Yılmaz, şunları kaydetti: “Bu nedenle bankaların eurobond ihraçları da ilgiyle karşılanıyor ve talepli geçiyor. Eurobond ihraçları, bankalara uzun vadeli kaynak sağlıyor. Türkiye şu anda dış finansman ihtiyacını bir yandan uzun vadeli enstrümanlarla karşılarken, bir yandan da portföy akımlarıyla kısa vadede de fon girişi gerçekleştiğini gözlemliyoruz. Reel ekonomiden gelen pozitif veri akışı ve toparlanan ekonomi TL varlıklara ilgiyi pekiştiriyor.”
KREDİLER RAHATLIKLA YENİLENDİ
Turkey Macro View (TMV) Consulting Yönetici Direktörü Ferhat Yükseltürk de Türkiye’nin kredi notunun benzer nota sahip ülkelerle kıyaslandığında, ekonomik temellerden uzak bir şekilde yatırım yapılabilir seviyenin altına çekilmesi sonrasında piyasalarda gözlerin bankaların yurt dışı borçlanmalarına çevrildiğini söyledi. Yükseltürk, şu değerlendirmelerde bulundu: “Son dönemde özellikle büyük özel bankalarımızın olmak üzere vadesi gelen sendikasyon/seküritizasyon kredilerini rahatlıkla yenileyebildikleri ve bu kredilere yurt dışı bankalardan oldukça yüksek oranlarda talep geldiğini görüyoruz. Yatırım yapılabilir notun kaybedilmesi sonrasında ise bankalarımızın ödediği risk priminde de 20-40 baz puanlık görece daha makul artışlar yaşandığını görüyoruz. Bu durum bankaların sendikasyon/seküritizasyon kredileri başta olmak üzere yabancı para maliyetlerini geçen yıla kıyasla artırıyor.”