Ülke TV'de yayınlanan Söz Bitmeden programında Elif Çakır'ın sorularını yanıtlayan Ömer Dinçer, Belediye Kanunu'nun 30. 40, 44, 47 ve 57. maddelerinin eğer belediye görevini yapmıyorsa Valiye veya Kaymakama el koyma yetkisi verdiğini söyledi.
Ülke TV'de yayınlanan Söz Bitmeden programında Elif Çakır'ın sorularını yanıtlayan Ömer Dinçer, Belediye Kanunu'nun 30. 40, 44, 47 ve 57. maddesi bunları düzenler. Eğer belediye şehrin çöpünü toplamazsa, yolunu yapmazsa; İlin Valisine veya Kaymakamına belediyenin araç-gereçlerine ve personeline el koyma, o işleri yaptırtma ve bütçesinden de bu parayı tahsis etme yetkisine sahip. Eğer halen bu görevleri yapmıyorsa İçişleri Bakanlığı ve Hükümet meclisini feshetme yetkisine sahip. Hatta bunun ötesinde Belediye Başkanını görevden alma ve hapsetme yetkisine sahip" açıklamasında bulundu.
Türkiye'de Değişim Yapmak Neden Bu Kadar Zor"
2003 ve 2007'de Başbakan Müsteşarlığı yapan, o dönem Devleti Yeniden Yapılandırma Projesinin ve Kamu Yönetimi Reformunun başında olan Ömer Dinçer,"Türkiye'de Değişim Yapmak Neden Bu Kadar Zor" adlı yeni kitabıyla ilgili merak edilenleri cevaplarken Belediye Kanuna'na ilişkin de dikkat çeken değerlendirmelerde bulundu.
'Kesinlikle hayır'
Bugün Güneydoğu'da yaşanan 'Demokratik Özerlik' açıklamalarının; AK Parti'nin yerel yönetimlere yetki vererek güçlendirmesine bağlanmasına katılmadığını dile getiren Dinçer, "Bugün yaşananlara baktığınızda bu yetki verilmesiydi diyor musunuz?" sorusuna ise 'Kesinlikle hayır' cevabını verdi.
'Belediye Kanunu' ve 'Yerel Yönetim Özerkliği' hakkında çarpıcı değerlendirmelerde bulunan Dinçer, sözlerini şöyle sürdürdü;
"İstismar edenlerden hesap sorulur"
Bölgede bütün yaşananlara rağmen tam aksine bu tip krizlerin olduğu dönemlerde daha fazla yetki verilmesi gerektiğini belirten Dinçer, "İlkesel bazda doğru olan bir şeyi operasyonel bir takım hatalar sebebi ile feda etmemek lazım. Yerel yönetimlere mahali ve müşterek hizmetlerde yetki vermek stratejik ve ilkesel bazda doğru bir iştir. Bunu istismar edenler olabilir, iyi işletemeyenler olabilir ama bunun tedbirini almak ise merkezi iradenin görevidir. Eğer bir yetkiyi devrediyorsanız, yetkiye denk sorumlulukta verirsiniz. Ayrıca o sorumluğa denk hesap sorma dengesi ve düzeni de kurarsınız" dedi.
"Valilik el koyabilir hatta hapse atabilir"
Yerel Yönetimlerin güçlendirildiği ancak bununla beraber hesap sorma mekanizmasının da devreye girdiğinin altını çizen Dinçer, "Bizim verdiğimiz yetkilerde bunun üçü de birbirine dengeli bir biçimde sağlanmıştır. Belediye Kanunu'nda belediyeye verilen yetkiler ne kadar artırılmışsa sorumluğu da o kadar artırılmıştır. Sorumlulukları ne kadar artmışsa Merkezi İdareye de o kadar hesap sorma gücü verilmiştir. Belediye Kanunu'nun 30. 40, 44, 47 ve 57. maddesi bunları düzenler. Eğer belediye şehrin çöpünü toplamazsa, yolunu yapmazsa; İlin Valisine veya Kaymakamına belediyenin araç-gereçlerine ve personeline el koyma, o işleri yaptırtma ve bütçesinden de bu parayı tahsis etme yetkisine sahip. Eğer halen bu görevleri yapmıyorsa İçişleri Bakanlığı ve Hükümet meclisini feshetme yetkisine sahip. Hatta bunun ötesinde Belediye Başkanını görevden alma ve hapsetme yetkisine sahip" açıklamasında bulundu.
Yerel özerklik ile yerel yönetim özerkliği karıştırılıyor
Eğer yerel yönetimler özerkliğini sağlayabilseydik yerel özerklik meselesinin önünü kesmiş olacaktık diyen Dinçer, "Türkiye'de yerel özerklik ile yerel yönetim özerkliğinin karıştırıldığının altını çizerek Kılıçdaroğlu'nun da Diyarbakır'da yaptığı açıklamalarda aynı hatayı yaptığını dile getirdi."