Almanya Başbakanı Angela Merkel’in Federal Meclis konuşması, Almanya’nın Türkiye karşısındaki tutumunun AB ülkeleri tarafından da sürdürülmesi konusunda bir uyarı mesajıydı. Merkel, hükümet ortağı SPD Genel Maşkanı Martin Schulz’la birlikte katıldığı programda da Türkiye’ye karşı yaptırım mesajları vermişti.
MİKDAT KARAALİOĞLU / FRANKFURT
Gerek SPD Genel Başkanı Schulz’un açıklamaları gerekse Alman kamuoyundaki Türkiye karşıtı durum Ankara-Berlin krizinin seçim sonrasında da süreceğini gösteriyor. Zaten Merkel de ekim ayında AB liderleri ile yapılacak zirvede gelecekte Türkiye AB ilişkileri istişare edeceğini belirterek, istişare konularından birinin de AB-Türkiye müzakere görüşmelerinin sonlandırılması olduğunu dile getirdi. Schulz, Merkel ile yaptığı televizyon tartışmasında AB-Türkiye müzakerelerinin sonlandırılması için elinden geleni yapacağını söylemişti. Schulz’un bu açıklamaları, partisinin daha önce ciddi oranda oy aldığı Türk kökenli seçmenlerden başka partilere gidecek oyları aşırı sağ eğilimli kararsız seçmenlerle telafi etme ve SPD’de yaşanan oy kaybını önleme stratejisi olarak değerlendirildi.
Türkiye karşıtlığı konusunda meclise girme ihtimali olan partilerin hepsinde ortak bir konsensus var. Zaten Türkiye karşıtlığının haricinde tartışılan başka ciddi bir konu da bulunmuyor. Başbakan Merkel, bu atmosferde Türkiye’ye karşı yaptırım konusunda ağır bir kamuoyu baskısıyla karşı karşıya. Almanya’nın dolayısıyla AB’nin müzakereleri sonlandırma gibi bir adım atma ihtimali zor görünüyor. Ancak müzakerelerin geçici bir süre askıya alınması ve ekonomik yaptırımların sertleştirilmesi ihtimali daha yüksek görünüyor. Müzakerelerin sonlandırılması ya da Türkiye’nin böyle bir adımı atmaya zorlanması, sonu NATO dahil batıyla olan tüm ittifaklardan ayrılmaya varan bir krize neden olacağı için Almanya’nın böyle bir adımın öncüsü olma ihtimali çok düşük görünüyor. Önümüzdeki birkaç ayda Almanya Türkiye ilişkileri gündemi ciddi bir şekilde
meşgul edecek.