Coşkulu Eskişehir taraftarı desteğinde, son bir fırsat olarak önümüze gelen İzlanda maçını kazanmak için çıkmıştık sahaya.
Lucescu, Hırvatistan maçı 11'inde değişikliğe gitmiş, Mehmet Topal'ı stopere koyarken UEFA Avrupa Ligi'ndeki performansı ile dikkati çeken Emre Belözoğlu'nun tecrübesinden yararlanmak istemişti. Ancak evdeki hesap çarşıya uymadı. Milli Takım orta alanı kontrol etmeye uğraşırken 3. bölgeyi ihmal etti. İzlanda savunması, bireysel becerilerle gol arayan Millilerin oyunun ilk bölümündeki görece baskısını atlattıktan sonra da yavaş yavaş çoklu hücuma çıkmaya başladı. Milli Takım'ın erken golü bulamaması ay-yıldızlı oyuncuların motivasyonunu kırdı. Ve İzlanda'nın sağlı sollu atakları, Volkan Babacan'ın gayretine rağmen golü getirdi. Ve bu gol Millilerin gardını iyice düşürdü. Oyunu bizim yarı alana yığan İzlanda'nın savunma hatamızdan bulduğu ikinci gol de bizi soyunma odasına hayal kırıklığı ile yolladı. İkinci yarıya Nuri'nin yerine Ozan'ı alarak başlayan Milliler için erken gelecek bir gol bizi yeniden maça döndürebilirdi ancak o gol bizden değil de İzlanda'dan gelince Rusya 2018 finalleri Kaf Dağı'nın ardına düşmüş oldu.
Milli Takım heyeti 60. dakikada Arda'nın yerine İzlanda savunmasını zorlayacak süratli futbolcumuz Emre Mor'u oyuna aldı ama sanki bu değişiklik için geç kalınmıştı. Türk Milli Takımı, Hırvatistan galibiyeti ile önemli bir şans yakalamıştı ancak 'belalımız' İzlanda karşısında yine beceremedik. Rusya'ya gidemedik. Diyecek bir şey yok. Bu futbolla olmazdı, olamazdı. Finallere bu kadar yaklaşmışken çok yazık oldu. Bu maç bize mesajlar da verdi. Türkiye olarak futbolcu yetiştiremiyoruz. Sahadaki oyuncuların çoğu altyapısını Avrupa'da aldı. Sorun belli, bunu çözmesi gereken kurumlar belli, kulüpler belli. Artık harekete geçme zamanı geldi. Yoksa Rusya 2018, kaçırdığımız, gidemediğimiz son kupa olmaz...