Görüşler

Mehmet Üzüm yazdı: İran’a yaptırımların Türkiye’ye etkileri

Mehmet Üzüm yazdı: İran’a yaptırımların Türkiye’ye etkileri

ABD’nin dünyaya karşı silah olarak kullandığı ekonomik yaptırımların hedefindeki ülkelerden biri de İran. Uzun süredir çok katmanlı kısıtlamalar altında var olmaya çalışan İran ekonomisi şimdi yeni bir baskı dalgasıyla karşı karşıya. Tahran Üniversitesi İran Araştırmaları Bölümü’nde eğitimini tamamlayan Mehmet Üzüm, İran’a karşı tekrar devreye giren ABD yaptırımlarının Türkiye ekonomisine etkisini değerlendiriyor.

Bugünlerde İran denilince akla ilk gelen sorun, İran’a karşı uygulanan yaptırımlar ve İran’ın yaptırımlardan kaynaklı ekonomik bunalımıdır. Peki, İran’a karşı uygulanan yaptırımların Türkiye ekonomisine ne tür etkileri bulunmaktadır? Bu konuyu bir İranlıya sorduğumuzda Türkiye’nin yaptırımlardan kaynaklı büyük kazançları olduğunu söylemektedir. Bu görüşün hakim olmasındaki etken, İran’ın ulaşamadığı bazı ürünlerin Türkiye üzerinden pahalı bir şekilde bu ülkeye girişi ve Türkiye’nin bu dolaylı ticaretten elde ettiği kazanç olarak ifade edilmektedir. Ancak gerçek bu şekildedeğildir. Çünkü Türkiye’nin 2012 yılında İran ile ulaştığı ticaret hacmi daha sonraki yıllarda gerilemeye başlamıştır. Bu gerilemenin en önemli nedenlerinden birisi İran aleyhine uygulanan yaptırımlardır. Nitekim 2015 yılında ‘Nükleer Anlaşma’nın imzalanması ile kaldırılan BM yaptırımları ve hafifleyen ABD yaptırımları Türkiye ile İran arasındaki ticari ilişkileri olumlu yönde etkilemiştir.

1951 yılında İngiltere tarafından uygulamış olan yaptırımlar haricinde, ABD tarafından İran’a karşı uygulanan ve günümüze kadar devam yaptırımlar aslen İran İslam Devrimi ile başlamıştır. 1979 yılında Ayetullah Humeyni’nin taraftarı olan bir grup öğrenci tarafından ABD Büyükelçiliği’nin ele geçirilmesi ve burada çalışan diplomatların 444 gün boyunca rehin alınmasıyla dönemin ABD Başkanı Carter ihtiyarında başlayan bu yaptırımlar, bugünkü başkan Trump’a miras bırakılmıştır. O dönemde uygulanan yaptırımlar doğrudan İran’ı hedef alırken, günümüz yaptırımları İran ile birlikte bu ülke ile ticaret yapacak ülke ve şirketleri de hedef almakta ve doğrudan etkilemektedir. Zira başkan Trump, İran ile ticari ilişkiler yürütecek olan ülke ve şirketlerin ABD ile ticaretten men edilecekleri açıklamasında bulunmuştur. Bu durum İran ile 2012 yılında 21 milyar dolar ticaret hacmine ulaşmış ve 2014 yılında imzalamış olduğu ‘Serbest Ticaret Anlaşması’ ile ticaret hacmi hedefini 35 milyar dolara çıkaran Türkiye ekonomisini kuşkusuz doğrudan etkilemektedir.

ABD tarafından uygulanan tek taraflı yaptırımlar, 2006 yılında BM ve AB’nin ‘nükleer sorunundan’ dolayı katılmasıyla yaptırımlar çok taraflı bir hal almıştır. 2010 yılına kadar olan yaptırımlar daha çok nükleer teknolojiyi kapsarken, 2010 yılında Türkiye’nin Güvenlik Konseyi geçici üyesi olarak ‘hayır’ oyu kullandığı ancak daimi üyeler tarafında onaylanan 1929 sayılı BMGK kararı yürürlüğe girmiştir. Bunun neticesinde İran Merkez Bankası yaptırıma tabi tutulmuş ve bu süreçte İran mali sistemi hedef alınmıştır. Aynı dönemde ABD tarafından uygulanan yaptırımlar da İran mali sisteminin yanı sıra İran’ın enerji alanındaki ihracatını da hedef alarak üçüncü tarafları olumsuz yönde etkilemiştir. Zira bu yaptırım kararları İran’ın uluslararası finans sisteminden tecridini öngörmüştür.

Enerjisinin yaklaşık dörtte birini İran’da karşılayan Türkiye, bu yaptırım kararlarından ciddi anlamda etkilenmiştir. Türkiye, bu dönemde Halkbank üzerinden oluşturulan bir mali sistemle İran ile gerçekleştirdiği ticaretine devam edebilmiştir. Türkiye’nin söz konusu yaptırımlardan kurtulmak için uygulamış olduğu “enerji karşılığında değerli madenler ile ödeme” sistemi, 2013 yılında ABD’nin uygulamış olduğu İran’a değerli madenler ihracatını yasaklama kararının ardından Türkiye ile İran arasındaki ticarete ciddi bir darbe vurmuştur.

Yaşanan bu olumsuz durum karşısında 2012 yılında Türkiye’nin İran’dan yıllık petrol ithalatı 7 milyon 561 bin ton iken, 2013 yılında bu rakam 5 milyon 256 bin tona gerileyerek yüzde 30 oranında düşüş göstermiştir. Türkiye, bu dönemde petrol ihtiyacını karşılamak için Irak’tan sağladığı petrol ithalatını yüzde 40 oranında arttırmış ve Nijerya’dan sıvılaştırılmış petrol gazı satın almıştır.

Yaptırımlar neticesinde petrol fiyatlarındaki dalgalanma

İran’a karşı uygulanan yaptırımların Türkiye ekonomisi üzerindeki bir diğer etkisi ise petrol fiyatlarındaki dalgalanma olmuştur. Dünyanın en önemli petrol üreticilerinden biri olan İran’a uygulanan ve petrol ithalatını sınırlayan yaptırımlar, petrol fiyatlarının yükselmesine sebep olmaktadır. 2009 yılında 60 dolar olan petrol varil fiyatları 2010 yılı sonrası 100 doların üzerine çıkmıştır. Bu durum enerji bakımından yüzde 70 oranında dışa bağımlı olan Türkiye’nin, petrol ithalatında harcadığı maliyette yaklaşık olarak iki kat artışa neden olmuştur. Diğer taraftan 2014 yılında İran’ın P5+1 ülkeleri ile girdiği müzakere süreci ve sonrasında imzaladığı nükleer anlaşma döneminde petrol fiyatlarında düşüş yaşanmıştır. 2013 yılında 105 dolar olan petrol varil fiyatı, 2015 yılında 50 dolara ve 2016 yılında 40 dolara kadar gerilemiş, bu durum Türkiye’nin enerji ithalatında ödediği maliyeti yüzde 61 oranında düşürmüştür. Diğer taraftan Türkiye’nin İran’dan sağladığı petrol ithalatında da ciddi bir artış izlenmiştir. 2017 yılında Türkiye’nin İran’dan aldığı petrol miktarı tekrar 2012 seviyesine gelerek 7 milyon ton üzerine çıkmıştır.

Ancak ABD Başkanı Trump’ın İran ile imzalanan nükleer anlaşmadan tek taraflı olarak çekilme kararı sonrasında petrol fiyatlarında tekrar artış yaşanmıştır. 40 dolara kadar gerileyen petrol varil fiyaları bugün tekrar 70 dolar seviyesinin üzerine çıkmıştır.

Yaptırımların turizm ve tekstil sektörlerine etkileri

Yaptırımların Türkiye ekonomisi üzerindeki bir diğer etkisi, Türkiye için önemli bir döviz kaynağı olan turizm sektörüne olumsuz yansıması olmuştur. 2011 yılında Türkiye’ye gelen İranlı turist sayısı yaklaşık 2 milyon iken daha sonraki yıllarda yaptırımlardan kaynaklı İran ekonomisindeki kötü gidişat ile bu ülkeden gelen turist sayısında önemli bir düşüş yaşanmıştır. Ancak 2015 yılı ve sonrasında BM yaptırımların kaldırılması ile yaşanan olumlu gelişmeler İran ekonomisine de yansımış ve Türkiye’ye gelen İranlı turist sayısında artış yaşanmıştır. 2017 verilerine göre İran’dan Türkiye’ye gelen turist sayısı 2,5 milyona kadar ulaşmıştır. Diğer taraftan 2015 yılının sonunda Rusya ile yaşanan uçak krizi neticesinde bu ülkeden gelen turist sayısında büyük bir düşüş yaşanmış ancak bu açığın önemli bir kısmını İranlı turistler kapatmıştır.

Trump tarafından 8 Mayıs tarihinde açıklanan ve ilk aşaması geçtiğimiz günlerde devreye giren yaptırım kararı sürecinde İran ekonomisinde büyük bir kırılma meydana gelmiş ve ülkenin para birimi yabancı para birimleri karşısında büyük oranda değer kaybetmiştir. İran Riyali’nin devalüasyonu neticesinde İran halkının alım gücü azalmış ve bu durum İranlıların yurtdışına seyahatlerini de zorlaştırmıştır. Bunun neticesinde Türkiye’ye gelen İranlı turist sayısında düşüş yaşanacağı ve turizm sektörünün bu süreçten olumsuz etkileneceği öngörülebilir.

Uygulanan yaptırımların turizm sektörünün yanında tekstil sektörüne de olumsuz olarak yansıdığı görülmüştür. Nitekim yaptırımlarım yaşandığı 2014 yılında Türkiye’nin İran’a olan tekstil ürünleri ihracatı 70 milyon dolar iken yaptırımların kaldırılmasından sonra bu rakam, 2015 yılında yüzde 70 artış göstererek 121 milyon dolara ve 2016 yılında ise yüzde 204 artarak 368 milyon dolara ulaşmıştır.

İran’a karşı uygulanan ambargoların Türkiye ekonomisi üzerindeki bir başka olumsuz etkisi ise 2009 yılında imzalanan Nabucco Doğalgaz Boru Hattı Projesi’nin iptali olmuştur. Nabucco Projesi ile Türkmenistan ve Azerbaycan başta olmak üzere, Hazar bölgesi doğal gazının Türkiye üzerinden Avrupa’ya ulaştırılması hedefleniyordu.

Nabucco Projesi, toplam 3900 km uzunluğunda, yıllık kapasitesi 31 bcm olan ve 7,9 milyar avro yatırım gerektiren bir projedir. Bu doğalgaz boru hattının inşaat çalışmalarına 2013 yılında başlanması ve ilk gaz akışının 2017 yılında sağlanması öngörülüyordu. Projenin 2581 km’si Türkiye’den geçeceği ve sadece inşaatının 7000 kişiye istihdam yaratacağı belirtiliyordu. Diğer taraftan boru hattının hedeflenen kapasiteye ulaşması için dünyanın ikinci büyük doğalgaz üreticisi konumundaki İran doğalgazının da bu hatta bağlanması gerekmekteydi. Ancak yaptırımlar nedeniyle ABD projeye muhalefet etmiş ve neticede bu proje iptal edilmiştir. Bu durum ise Türkiye’de gerçekleştirilecek olan yatırımların ve istihdamı engellemiştir.

Sonuç olarak Türkiye’nin önemli bir komşusu olan İran’daki olumlu ya da olumsuz gelişmeler, Türkiye’ye de paralel şekilde yansımaktadır. Trump’ın İran’a yönelik yaptırım kararına tepki olarak Ankara, ABD tarafından uygulanacak olan tek taraflı yaptırımlara uymayacağını açıklasa da Türkiye ekonomisi bu yaptırımlardan olumsuz anlamda etkilenecektir. Zira 2012 yılında uygulanan yaptırımlarda da Ankara’nın tepkisi aynı şekilde olmuştur. Ancak Türkiye ekonomisi yukarıda belirtilen olumsuz etkilerden kurtulamamıştır.

 

İlgili Haberler
YORUMLAR
YORUM YAZ
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
Bunlar da İlginizi Çekebilir