Cinsel istismar suçlarıyla ilgili yaptırım tartışmaları sürerken, KARAR bu tarz haberler için medyaya ‘özenli dil’ çağrısı yapmıştı. Sağlık Bakanı Demircan da medyanın tavrıyla ilgili konuştu: “Kamuoyu mağduru deşifre etmemeli, aksi bir durum çocuğu imha eder.”
Adana’da 4,5 yaşındaki bir çocuğun tecavüze uğramasının ardındanTürkiye gündemine yeniden giren cinsel istismarcılara yönelik yaptırımlarla ilgili çalışmalar sürüyor.Sağlık Bakanı Ahmet Demircan dün KARAR’ın sık sık gündeme getirdiği ‘cinsel taciz haberlerinde medyanın dili’ hakkında konuştu. Cinsel istismarla mücadele komisyonunun yaptığı çalışmalarla ilgili bilgi veren Demircan “Bu çalışmalardan bizim bakanlığımıza düşen kısmı; ikincil travma hasarını önlemek için şiddete ve tecavüze maruz kalan çocuğun deşifre olmamasıdır. Tecavüze maruz kalan çocuğun deşifre olmaması ve kamuoyunun önüne çıkarılmaması için adli yönden mutlaka Çocuk İzlem Merkezi’nde değerlendirilmesi gerekir” dedi. İstismara uğrayan çocuğun Çocuk İzlem Merkezi’nde psikiyatristler eşliğinde değerlendirildiğini ifade eden Demircan “Çocuk hem kamuoyunda tanınır hale getirilmemeli, hem de orada psikolog denetiminde sağlıklı bir şekilde bilgisine başvurulmalıdır” ifadesini kullandı. Demircan, Çocuk İzlem Merkezleri’nin hastane bünyelerinde ayrı ve tabelasız bir giriş kapısı olan, istismar sonrası getirilen çocuğun kimliğinin açığa çıkarılmadığı merkezler olduğunu vurguladı. Çocuk istismarının önlenmesi konusunda hem medyaya hem de topluma büyük sorumluluklar düştüğü belirten Demircan şöyle konuştu: “Mağduriyete sebep olan saldırgan melun kişilerin cezalandırılması için medya bunu gündeme getirip kamuoyunu tabii ki uyaracak. Bunu doğal kabul edebiliriz. İstismara uğrayan mağdurun ve mağdurenin hukunun korunması gerekir. Çocuk karakola getirilse bile karakoldan Çocuk İzleme Merkezi’ne polis arabasıyla götürülmemeli, sivil bir arabayla götürülmeli. Aksi bir durum çocuk için hem deşifre hem de travmadır. Kamuoyunda deşifre çocuğu imha etmek olur. Medyanın bu hassasiyeti göstermesi lazım.”
Cinsel istismarla mücadele komisyonunun hazırladığı kanun tasarısının kısa bir süre sonra TBMM’ye geleceğini belirten Başbakan Yardımcı Recep Akdağ şunları kaydetti: “Çalışmalarımızı aşağı yukarı sona yaklaştırdık. Bir taraftan risklerin azaltılması, bir taraftan cezaların daha caydırıcı hale getirilmesi, yer yer ağırlaştırılması, öbür taraftan mağdurun ve ailesinin hassasiyetle korunması, ifşa edilmemesi konularında önümüzdeki aylarda çok ciddi adımlar atmış olacağız. Vatandaşlarımızın taleplerine karşılık verecek tedbirleri gerçekleştireceğiz.”
KANUNDA KAVRAMLAR ÇOK MUĞLAK
MHP Genel Başkan Yardımcısı Ruhsar Demirel de hukuki çerçevede yapılan ‘çocuk’ tanımında muğlak ifadeler bulunduğunu belirterek “Anayasaya göre 18 yaşın altındaki herkes çocuk. Ama ceza muhakemesinde ayrı, medeni kanunda ayrı. Hukuki düzenlemelerde ‘çocuk’ kavramının net tanımlanması lazım” dedi. ‘İyi hal’ uygulamasına da değinen Demirel şunları söyledi: “’İyi hal’ dediğiniz nedir? Tekrarlanma ihtimalinin olmaması mıdır, mahkemede ‘ben pişmanım demek midir? Yoksa oradaki traş olmuş ve ‘pişman oldum’ deme hali midir? Bir daha yapmama halini gösteren bir gösterge var mı ki orada ‘iyi hal’ diye çıkarıyorsunuz. İyi halin ne olduğu çok muğlak. Yapmama halinin en ufak bir emaresi yokken yalnızca takım elbiseyle bu yapılacaksa çok kötü bir şey. Vitrin mi oluşturuluyor yoksa bir suçluya ceza mı veriliyor? O yüzden çocuğa yönelik istismarda iyi hal uygulanmamalı. Çocuğa, kadına, engelliye ve kendinden daha zayıf insana bir şey yapmış olana, canlıya müdahale edene iyi hal uygulanmamalı.”
