Meclis Komisyonunun hazırladığı Rabia Naz raporunda çarpıcı tespitler

Meclis Komisyonunun hazırladığı Rabia Naz raporunda çarpıcı tespitler

Meclis Komisyonu şüpheli bir şekilde hayatını kaybeden Rabia Naz'la ilgili raporunu tamamladı. Raporda, Rabia Naz'ın otopsi raporunu inceleyen ortopedi uzmanının, boynu kırık birinin sırtüstü sürünemeyeceği yorumu dikkat çekti.

Meclis Komisyonu kurulmasıyla gizlilik kararı kalkan Rabia Naz soruşturmasında birçok ayrıntı ortaya çıktı. Başsavcının verdiği bilgiye göre Trabzon Adli Tıp’ın ardından İstanbul Adli Tıp Kurulu raporu da düşmeye bağlı ölüme işaret etti. Olay yerinde 1 yıl sonra bulunan çorapta DNA araştırmasından sonuç çıkmadı. HTS kayıtlarından da tek verici olduğu için sonuç alınamadı. Rabia Naz’ın günlüğünden yırtılan kayıp sayfalar da bulunamadı. Rabia Naz’ın otopsi raporunu değerlendiren ortopedi uzmanı, boynu kırık bir çocuğun sırtüstü sürünemeyeceğini söyledi.

Gazetede Duvar'da yer alan habere göre, komisyon üyelerinin görüşme sırasında, “Düşmeyi de gören yok çarpmayı da” sözüne karşılık Şaban Vatan, “Çarpan durumu var” dedi. Milletvekillerinin “Çarpanı gören kim” sorusu üzerine Vatan, “Kim konuştu ki? Var da konuştur konuşturabilirsen” yanıtını verdi.

Olayla ilgili ilk haberlerde, Rabia Naz’a siyah renk Fiat Doblo marka aracın çarptığı iddiası çıkmıştı. Daha sonra baba Şaban Vatan mahallede bulunan oto yıkamacıya gittiğini, o gün yalnızca bir aracın yıkandığını, aracın siyah bir Fiat Doblo olduğunu ve sahibinin telaşlı olduğunu öğrendiğini açıklamıştı. Şaban Vatan, aracın Eynesil’in belediye başkanının yeğeni tarafından kullanıldığını, kızının ölümünün örtülmesinde siyasi ilişkilerin etkili olduğunu öne sürmüştü. Vatan, “Savcılık. dosyasında şüpheli geçen ölümün nedeni gece saat 12:00’ye kadar trafik kazası, 12:00’den sabaha kadar düşme veya intihar, sabah 06:00’dan sonra ise soru işareti” demişti.

DOSYADA GİZLİLİK KARARI NEDEN ALINDI?

Ailenin evine yapılan ziyaretin ardından olay yerinde incelemelerde bulunan komisyon üyeleri öğleden sonra Giresun’da tanıkları ve soruşturmayı yürütenleri dinlemeye başladı. Komisyona ilk bilgi veren Giresun Başsavcısı Abdurrahim Alan oldu. Komisyon üyelerinin soruşturma dosyasına ilişkin, “Bu bir millî güvenlik davası, uluslararası bir konu değil, neden kısıtlılık kararı alındı?” sorusuna Başsavcı, “Teknik takip yapılması gerekiyordu. Bazı kişiler dinlendi. Bütün deliller sosyal medyayla paylaşılarak soruşturmanın gizliliği ilkesi ilkesi ihlal edildi. Bu nedenle istedik” yanıtını verdi.

‘GÜM SESİNİ BAŞKALARI DA DUYDU’

Başsavcı bu olaya özel ekip oluşturulan dosyada araştırılması gereken hiçbir şey kalmadığını söyledi. Rabia Naz’ın yaşadığı evin çevresinde 20 tanıkla konuştuklarını ifade eden Başsavcı, “Bu tanıkların hiçbirisi burada bir trafik kazası gördüğüne şahit değil” dedi. Komisyonun, “Çocuk gördüklerini hatırlıyorlar mı?” sorusuna ise “Hayır, çocuk gördüklerini hatırlamıyorlar, Rabia’yı gören de yok” yanıtı verdi.

Rabia Naz’ı yerde dirseklerinden güç alarak süründüğünü gördüğünü söyleyen Mürsel Küçükal’ın ifadesini okuyan Başsavcı, Küçükal’ın yanı sıra “Güm” sesini başkalarının da duyduğunu belirterek, “Bu ‘güm’ sesini sadece Mürsel duymuyor. Orada çalışan işçiler de duyuyor, isterseniz onların ayrıntısına da gireriz ama sadece o duymuyor sesi” dedi.

‘BİR YIL SONRA ÇORAP BULUNDU, AİLESİNE GÖSTERİLMEDİ’

Olay yerinde sürünme izlerinin olduğunu belirten Başsavcı, kan izinin ise olmadığını söyledi ve “Bir sürünme izi olay yeri inceleme fotoğraflarında var, onu net olarak görebiliyoruz” dedi.

Bir yıl sonra yeniden olay yeri incelemesi yapıldığını beliren Başsavcı, “Tokası bulunamadı. Daha sonra tabii, burada arama da yapıldı ama bir sene sonra olay yeri inceleme yapıldı. Bu çorap tabii renk değiştirmiş falan ve ailesine göstermedik şu anda, tanığa gösterdik, buradaki bayana ‘benziyor’ dedi ama bunu ailesine göstermedik” dedi.

Çorabın kanlı olup olmadığı sorusuna ise Başsavcı, “Yani bir yıl geçmiş, yağmur, çamur, kar hiçbir ve biz bunu üzerinde DNA bulabiliriz diye gönderdik, hiçbir şey bulunamadı” yanıtını verdi. Komisyon üyelerinin, “İlk yapılan olay yeri incelemesinde o çocuğa dair hiçbir emare orada bulunamamış mı? Çimenlerde? DNA’sı?” sorusuna Başsavcı Alan, “Bulunamadı” yanıtını verdi.

‘ŞÜPHELİ BİR ŞEY OLDUĞUNU DÜŞÜNMÜYORUM’

Rabia Naz’ın babası Şaban Vatan ve amcası Muhammet Vatan’ın Nur Birgen adlı bir doktora Trabzon Adli Tıp Kurumu’nun hazırladığı raporu yorumlattığını ifade eden Başsavcı Alan, Birgen tarafından mail yoluyla verilen yanıta ulaştıklarını söyledi. Birgen’in Muhammet Vatan’a gönderdiği maili komisyon üyelerine okuyan Başsavcı Alan şunları aktardı:

“Özellikle aşağıdaki multiple kırıklar bölgelerine göre yüksekten düşmeyle çok uyumlu, trafik kazası yapılıp sonra da yola bırakılsa çok farklı değişlikler görürdük. Şüpheli bir durum olduğunu düşünmüyorum. Mutlaka intihar olması da gerekmiyor. Kanda Parasetamol bulunmuş, baş ağrısı vesaire olup ilaç almış da olabilir’ diye bu mail’i gönderiyor. Kime gönderiyor? Muhammet Vatan’a gönderiyor. Muhammet Vatan da Şaban Vatan’a veriyor bu mail’i. Şaban Vatan da kızmış, o ifadeler de var dosyada.”

İSTANBUL ADLİ TIP’TAN DA RAPOR ALINDI

Başsavcı, Trabzon Adli Tıp’ın hazırladığı rapora dair gelen itirazlar üzerine İstanbul Adli Tıp Kurumu İhtisas Dairesi’nden de rapor istediklerini belirtti ve şöyle devam etti:

“Orada da ölümün trafik kazasına bağlı olmadığı, yüksekten düşmeye bağlı olduğu şeklinde. Biz tabii bu ara gizlilik kararı aldığımız için kamuoyunun bilgisi olmadı. Biz Üst İhtisas Kurulu’ndan da rapor aldık. Onda da profesör ve uzmanlardan oluşan 25 kişilik bir kurul dosyayı inceledi. Bize, “Çocuğun ölümünün yüksekten düşme kaynaklı genel beden taramasına bağlı omur pelvis ve ekstremite kemik kırıklarıyla birlikte gelişen komplikasyonlar ve pnömotoraks sonucu meydana gelmiş olduğu…” diye rapor verdi.

Başsavcı Alan’ın İstanbul Adli Tıp Kurumu’ndan alınan rapora ilişkin sözlerinin ardından bazı komisyon üyeleri bu kurum üzerinde son yıllarda hazırladıkları raporlara ilişkin şaibe iddiaları olduğunu söyledi.

HTS KAYITLARINDAN SONUÇ ÇIKMAMIŞ

Vatan ailesinin talepleri arasında Rabia Naz’ın ölümünden sorumlu olduğunu düşündükleri kişilerin HTS kayıtlarının ortaya çıkarılması da vardı. Şaban Vatan’ın şüpheli olduğunu belirttiği kişiler ve tanıklara ilişkin HTS kayıtlarının incelendiğini ifade eden Başsavcı, “Ankara’da Kızılay’a çıktınız, Sakarya’yı geçtiniz, sizi HTS’lerden adım adım takip edebilirler ama burada öyle bir şey yok çünkü tek verici var” dedi ve kim nerede olursa olsun tek yerde gözüktüğü bilgisini aktardı.

RABİA NAZ’IN GÜNLÜĞÜNDEN SAYFALAR YIRTILMIŞ

Başsavcı Alan, taziye evine gelen Vatan ailesinin akrabaları Türkan Balcı ve Deniz Eren’in, Rabia Naz’ın odasına girdiğini ve günlük bulduğunu komisyon üyelerine anlattı. Başsavcı, iki kadının ifadelerini okudu. İki kadının ilk aşamada günlüğü Vatan ailesinden gizlediğini, daha sonra Rabia Naz’ın halası Ülkü Vatan’ın evine, buzdolabının üzerine koyduklarını söyleyen Başsavcı sözlerini şöyle sürdürdü:

“Şaban Bey’in ablası (Ülkü), trafik kazası olduğu iddiaları olunca, köydeymiş, arıyor: ‘Sen artık bunu iddia ettin, benim buzdolabımın üzerinde bir günlük var. Al onu, kızının ne olduğunu gör.’ Bu, Ülkü’nün ifadesinde böyle geçiyor. Şaban Bey onu alıyor, bir ay sonra ya da bir buçuk ay sonra savcılığa o günlüğü teslim ediyor. Bu tanıkların günlükte gördükleri yazılar, bize teslim edilen günlükte yok. Biz bunu kriminale gönderdik, sayfaların yırtıldığını tespit ettiler. Bu sayfaları kim yırttı bilmiyoruz. Böyle de bir günlük meselesi var.”

DEFTERİ BULAN BALCI: İNSANLARI SEVMEDİĞİNİ YAZIYORDU

Başsavcı iki tanığın defterde, “Annemi sevmiyorum, hayattan nefret ediyorum, sadece babamı seviyorum. Geçen yıl geldim, beni görmezden geldin” cümlelerini gördüklerine dair ifade verdiklerini söyledi. Başsavcı Alan, “’Kendimden nefret ediyorum, insanları sevmiyorum, arkadaşlarım beni sevmiyor, etrafımdakileri sevmiyorum, nefret ediyorum, kendimden nefret ediyorum.’ Bu iki tanığın iddiaları bunlar; bize teslim edilen günlükte bunlar yazılı” dedi.

Günlüğü bulan Türkan Balcı da komisyona, “İnsanları sevmediğini, arkadaşlarının onu sevmediğini, kendinden nefret ettiğini, böyle şeyler yazıyordu” dedi. Balcı ölmek istediğine dair bir ifadenin defterde olmadığını söyledi.

‘BEN ÖLSEM KİM BENİ MERAK EDER’ DEDİ İDDİASI

Başsavcı Alan, öğretmenlerinin Rabia Naz’ın son aylarda derse katılımının az olduğundan bahsettiklerini söyledi. Alan, öğretmenlerin ifadeleriyle yaşanan bir olayı ise şu sözlerle aktardı:

“Öğretmen ve arkadaşlarını da dinledik. Rabia bir gün tuvalete gidiyor, gelmiyor; öğretmen, arkadaşlarını gönderiyor. Öğrenci arkadaşları diyor ki: ‘Rabia baygın tuvalette.’ Öğretmeni de gittiği zaman ayağa kalkmış. ‘Ne oldu kızım.’ Diyor ki: ‘Ben ölsem kim beni merak eder, araştırmak için yaptım böyle bir şeyi.’ Bu, öğretmenlerinin şeylerinde var. Bunlar tabii…”

AMCA VATAN: OKULDA ÖLÜ NUMARASI YAPMIŞ

Komisyon, Başsavcı’nın ardından Rabia Naz’ın amcası Muhammet Vatan’ı dinledi. Muhammet Vatan, kardeşi Şaban Vatan’ın kendisine iftira attığını söyledi. Kardeşinin psikolojik durumunun iyi olmadığını iddia eden Muhammet Vatan, Rabia Naz’ın okulunda öğrenciler tarafından dillendirildiğini söylediği bazı iddiaları komisyon üyelerine anlattı:

“O arada okulda, bu duyduğumu net olarak şundan duydum diyemem, ölü numarası yapmış da, işte ‘Ölürsem cenazeme kaç kişi gelir?’ falan filan demiş. Babasına bunu Şaban kendi anlattı. ‘Baba, hep erkekler mi şehit olur? Ben şehit olmak istiyorum’ demiş. Bunu Şaban kendi anlattı. O arada Naz’ın günlüğü falan ortaya çıktı. Günlüğünde yazdığı şey…”

AMBULANS ŞÖFÖRÜ: KAN YOKTU

Rabia Naz’a ilk müdahaleyi gerçekleştiren ambulansın şoförü Mehmet Yetim olay yerine ulaştıklarında yara veya kan izine rastlamadıklarını söyledi. Bayılma bilgisi üzerine olay yerine gittiklerini söyleyen Yetim, “Nasıl trafik kazası kanaatine vardın” sorusuna, “Biz ekip olarak o ‘kaza’ dedik ayak kırık olunca. Hani, bize bayılma bilgisi verildi, oraya vardığımızda ayağının kırık olduğunu görünce buna araba çarpmış…” yanıtını verdi.

RABİA NAZ’I BULAN KÜÇÜKAL: VİCDANIM EL VERMEDİ ARTIK

Rabia Naz’ı ilk bulan, ‘güm’ sesi duyduğunu ve Rabia Naz’ın dirseklerinden güç alarak yerde süründüğünü gördüğünü olaydan 1 yıl sonraki ifadesinde anlatan Mürsel Küçükal da bu ifadesini tekrarladı. Komisyon üyelerinin, “Sen bu arada seyrettin mi, ne yaptın? Yardıma gitmek aklına gelmedi mi?” sorusuna Küçükal, “Yardıma gidecektim, sonra ‘Acaba ne oldu?’ dedim, gittim. Şaban Vatan’ın evinin üst tarafına gittim, birkaç tane evin kapısına vurdum” yanıtını verdi. Olaydan bir yıl sonra ifade vermeye karar vermesine ilişkin Küçükal, “Evet, konuşulmaya başladıktan sonra biraz vicdan azabı yaptı bende. Herkes kafadan bir şey uyduruyordu. Ben de detaylı bilgileri vermek için ‘Ne olursa olsun’ dedim, vicdanım el vermedi artık, ben de Giresun Emniyetine bütün detaylarını anlattım” dedi.

ORTOPEDİ DOKTORU: AYAKLARINI VE BACAKLARINI OYNATAMAZ

Hastanede Rabia Naz’a müdahale eden isimler arasında yer alan ve ortopedik bulguları tespit eden Dr. Mustafa Kavak hastaneye geldiğinde Rabia Naz’a kalp masajı yapıldığını, kendisinin de ortopedik bulguları tespit etmeye çalıştığını söyledi. Kavak, “Bendeki izlenim yüksek enerjili bir travma olduğu yönündeydi” dedi. Yüksek enerjili travmanın ne olduğu sorusuna ise Kavak, “Yüksek enerjili travma konusu, hastanın 2 metre veya daha üzerinden düşmesi veya şiddetli bir şekilde bir araba çarpması, arabanın altında kalması olabilir yani yüksek enerjili travma hayati fonksiyonları tehdit eden travmadır” yanıtını verdi.


Rabia Naz’ın otopsi raporunu komisyon üyelerinin yanında inceleyen Kavak, Rabia Naz’ın boynunun da kırık olduğunu söyledi. “Boynu kırık bir çocuk sırtüstü sürtünebilir mi?” sorusuna Kavak, “Hayır, zaten ayaklarını ve bacaklarını oynatamaz” yanıtını verdi.

RABİA NAZ’IN ÇANTASINDAKİ KİTAP

İlk olay yeri incelemesi yaptırılan polis memuru Selim Aktaş, Rabia Naz’ın çantasında ders kitapları arasında Alişan Kapaklıkaya’nın kaleme aldığı, “Bunları Kimseye Anlatmamıştım” kitabını bulduklarını söyledi. Kitabın 53’üncü sayfasının sarı bir ataçla ataçlanmış olduğunu gördüğünü ifade eden Aktaş, “Alişan Kapaklıkaya çünkü orada yazıyordu. ‘Ayşe ölmüştü, babası acaba vicdan azabı duyuyor muydu, ne de olsa hükmün geri bırakılması diye bir şey vardı…’ Böyle bir paragraf vardı orada efendim. Alişan Kapaklıkaya, 53’üncü sayfa, o aklımda kaldı yani” dedi.

DOSYAYI İNGİLTERE’YE YOLLAMA TALEBİ ÖNCE KABUL SONRA REDDEDİLDİ

Şaban Vatan’ın avukatı Ufuk Kılıç gizlilik kararı gelmeden önce talep ettikleri pek çok belgenin kendilerine verilmediğini, gizlilik aşamasında da belgelere karar nedeniyle ulaşamadıklarını söyledi. Uzman görüşü almak için dosyayı, Tahir Elçi’nin dosyasının da gönderildiği İngiltere’de bir kriminal laboratuvara göndermek istediklerini ifade eden Kılıç, “Üç boyutlu alan çalışmasıyla beraber canlandırma yapılarak, mümkünatı var mı, olasılıklar nedir, düşme mi atlama mı, yoksa hani o açıdan düşerse veya atlarsa veya atılırsa nereye düşer? Bu ihtimal var mı? Eğer çarptıysa veya düştüyse hangi uzuvlar zarar görür? Bunlara ilişkin bir talebimiz oldu. Başvurumuz kabul edildi ama daha sonra reddedildi” dedi.

 

İlgili Haberler
Öne Çıkanlar
YORUMLAR
YORUM YAZ
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
Diğer Haberler
Son Dakika Haberleri
KARAR.COM’DAN