Uluslararası tanınmış medya sanatçısı Refik Anadol New York’ta ”Makine Halüsinasyonu” adlı sergisini açtı. Dijital Sanat platformu ARTECHOUSE işbirliğinde gerçekleştirilen sergi şehirde yapay zeka kullanılan tek sergi olma özelliğini taşıyor.
ABD’de yaşayan yeni medya sanatçısı Refik Anadol New York’ta ”Makine Halüsinasyonu” (Machine Hallucination) adlı ilk dijital sanat sergisini açtı. Dijital Sanat platformu ARTECHOUSE işbirliğinde gerçekleştirilen sergi Chelsea Market’in kazan dairesinde, pazarın ana salonunun altındaki 6.000 metrekarelik bir alanda açıldı. Sergi, makine öğrenim algoritmalarını üç milyondan fazla görüntünün veri kümesi üzerinde kullanan sinestetik bir gerçeklik deneyi olma özelliği taşıyor. 3 milyon 3 boyutlu görüntü kullanarak mimari “halüsinasyonlar” sergilemek için yapay zeka öğrenimini kullanan Anadol çalışmasıyla ilgili ‘’Mimarlık ile hibrid ilişkinin ve zaman ve mekan algımızın anlaşılmasına yardımcı olmak için makine zekası kullanarak, ‘Makine Halüsinasyonu’ izleyiciye mimarlığın geleceğine bir bakış açısı sunuyor” ifadelerini kullandı.
Eserdeki her an, geniş bir mimari stil ve hareket yelpazesini temsil ediyor ve tarihte bu anlar arasındaki gizli bağlantıları ortaya çıkarıyor. ARTECHOUSE New York’taki ilk dijital sergisi ile ilk büyük ölçekli ve şehirdeki tek yapay zeka sergisi olma özelliğini taşıyor. ARTECHOUSE Kurucusu ve Sanat Direktörü Sandro Kereselidze ‘’Bu, verilerin ne olduğunu ve ne kadar veriyi geride bıraktığımızı anlamakla ilgili. Bir yıldan fazla bir süredir onunla birlikte çığır açan bir şeyi nasıl yapabileceğimizi anlamaya çalışmak için çalışıyorum. Amaç, insanların verileri ve yapay zekayı ve 21. yüzyılda birlikte nasıl çalıştıklarını anlamalarını sağlamak” ifadelerini kullandı. Makine, 512 boyutta mimari halüsinasyonlardan oluşan veri dünyası yaratarak, bilginin mekansal olarak nasıl deneyimlenebileceğini keşfetmeye ön ayak oluyor.
DİJİTAL SANATIN ÖNCÜ PRENSİ
Dijital sanatın öncü isimlerinden Refik Anadol ışık, data ve yapay zeka kullanarak çeşitli enstalasyonlar oluşturuyor. ‘Görünmeyeni görünür kılma’ mottosuyla hareket eden Anadol çalışmalarında genellikle datanın mimari dönüşümlerini inceliyor. Türkiye’de ilk olarak Jorge Luis Borges’in “Babil Kitaplığı” adlı öyküsünden hareketle tasarladığı Arşiv Rüyası’yla sanatseverlerle buluşan Anadol eserinde SALT Araştırma arşiv koleksiyonlarındaki bir milyon 700.000’i aşkın belgenin her birini, özelliklerine göre makine zekâsıyla sınıflayan algoritmalarla bir medya enstalasyonunda görselleştirmişti.
Anadol ikinci kişisel sergisi ‘Eriyen Hatırlar’da ise Kaliforniya Üniversitesi bünyesindeki nöroloji laboratuvarında insan beyni ile bilinç arasındaki süreçleri ölçümleyen veri sensörü makinesi aracılığıyla toplanan verileri algoritmalara dönüştürerek etkileyici bir çalışmaya imza atmıştı. Anadol son olarak LA Filarmoni orkestrasının arşiv belgelerini dijitalleştirerek Los Angeles’taki en tanınmış binalardan biri olan Walt Disney Concert Hall’un cephesine yerleştirerek uluslararası bir başarıya imza atmıştı.
