Geçtiğimiz ay yoğun bakıma alınan Türk edebiyatının usta yazarlarından “gül yetiştiren adam” Rasim Özdenören, 82 yaşında hayatını kaybetti.
OĞUZ BAKIR
Edebiyat dünyasının usta ismi Rasim Özdenören, yaşamını yitirdi. Yaklaşık bir aydır
Ankara Tıp Fakültesi Hastanesin'nde enfeksiyon tedavi gören Özdenören, tüm müdahalelere rağmen kurtarılamadı.
Özdenören'in vefatını Sağlık Bakanı Fahrettin Koca duyurdu. Bakan Koca, "Ankara Tıp Fakültesi Hastanesinde tedavi görmekte olan yazar, öykücü ve düşünür Rasim Özdenören aramızdan ayrıldı. Ağabeyimizi kaybettik. Üstadımızı kaybettik. O, Yedi Güzel Adam’ın bu hayattaki sonuncusuydu. Hepimizin başı sağ olsun. Kendisine Allah’tan rahmet diliyoruz." dedi.
"70’Lİ 80’Lİ YENİ KUŞAKLARIN ÖNÜNÜ AÇMIŞ VE ONLARA DÜNYAYI GÖSTERMİŞTİR"
Özdenören’in çok özel bir yeri olduğunu belirten Karar yazarı Mehmet Ocaktan, “Rasim Bey bir düşünce insanı olduğu için zaman zaman bazen siyasi eğilimler ön plana çıkabiliyor ve bu konuda belli bir süre sonra bir bakıyorsunuz ki, bir sanatçı olan Rasim Özdenören bu eserlerinden daha çok siyasi eğilimleri ön plana çıkabiliyor" dedi.
Ocaktan’ın Özdenören’in vefatına ilişkin sözleri şöyle:
“Rasim Özdenören bizim dönemimizin ve Türkiye’deki entelektüel camianın, muhafazakar dindar kesimlerin çok yakından tanıdığı bir sanatçı, edebiyatçı… Daha doğrusu hikayeleriyle, romanlarıyla Türkiye’de sanatsal anlamda önemli bir yere sahip düşünce insanı. Hem hikayeleri hem romanları var, aynı zamanda da düşünce yazıları var Rasim Bey’in. Allah rahmet eylesin. Tabii belli bir yaşa gelmişti, koah hastasıydı. Zaman zaman sanatçılara, edebiyatçılara bakarken Türkiye’de bazen eleştirel bakışlar da olabilir. Ama kim nasıl bakarsa baksın sonuçta Rasim Özdenören, Türkiye’nin yetiştirdiği değerli bir entelektüeldir, değerli bir aydındır, bir düşünürdür ve çok önemli bir hikayecidir.
Gençlik yıllarımızda Rasim Özdenören’in hikayeleri ve romanları ile büyüdük. Gençlik yıllarımız derken; üniversite ve daha sonrasındaki gazetecilik yıllarımda benim açımdan Rasim Özdenören çok önemli bir yere sahiptir. Yeni Devir gazetesinde çalışırken 1970’li yıllarda Rasim Özdenören de o gazetenin köşe yazıları yazıyordu. Ben aynı zamanda Yeni Şafak’ın yazı işleri müdürlüğünü yaptım.
Bir dönemin Akif İnan’larının Rasim Özdenören’lerinin, İsmet Özel’lerin, Alaattin Özdenören’lerinin, Cahit Zarifoğlu’larının yazdığı bir gazeteydi Yeni Devir. Dindar muhafazakar kesimin de en önemli gazetelerinden biriydi. Entelektüel anlamda en önemli gazetelerinden biriydi. Hem Rasim Özdenören hem Cahit Zarifoğlu… Bugün hepsi rahmetli oldular… Necip Fazıl’ın dergiler çıkardığı dönemde de yazılar yazmıştı. Özdöneren, uzun bir geçmişi olan ve Türk Edebiyatı’na, Türk hikayeciliğine önemli katkıları olmuş bir yazardır. Bugün Türk hikayeciliğinden söz edilirken hangi cenahtan olursa olsun Rasim Özdenören ismi önemlidir. Ama tabii bizim açımızdan Rasim Özdenören’in daha çok özel bir yere sahiptir. Türkiye’de özellikle 70’li 80’li yıllarda İslamcı kesimlerin sanat, edebiyat alanındaki gelişmelerinin önemli yazarlarının öncülüğünü yapmış, o dönemde yeni kuşakların önünü açmış ve onları dünya ile tanıştırmıştır. Dünyadaki bütün sanatsal alandaki gelişmeleri aynı zamanda o örnekleri Türkiye’ye taşıyarak da öncülük etmiş bir isimdir.
Şimdi her ne kadar Türkiye’de siyaset her şeyin üzerini örtmüş gibi görünüyorsa da 70’li 80’li yıllarda İslamcı camiada öncü rol oynamıştır.
Sanatçıların ve edebiyatçıların en önemli özelliklerinden birisi, Türkiye’de ideolojik kamplaşmaların olduğu 70’li 80’li ve sonraki yıllarda bile hiçbir ideolojik mahalleye kedilerini hapsetmeden sadece Türkiye’de değil bütün dünyadaki kültürel ve sanatsal birikimlere pencerelerini her zaman açık tutmuşlardır.
Son dönemlerinde çok görüşmüyorduk Rasim Bey ile ama geçmişten gelen bakış açılarına ve verdikleri sanat eserlerine baktığımızda Türkiye bağlamında hiçbir şekilde herhangi bir ideolojik yaklaşıma prim vermeden evrensel anlamda sanatı önceleyen bir edebiyatçı olmuştur.
“RASİM ÖZDENÖREN ZAMAN ZAMAN SİYASİ OLAYISIYLA ÖRNEK ALINACAK BİR KİŞİLİK DE OLABİLİYOR”
Yeni Devir’deyken de Yeni Şafak’ta da köşe yazarlığı yaptığı dönemde Rasim Bey ile sürekli konuştuğumuz, zaman zaman belli konuları tartıştığımız dönemler oldu. Tabii şunu açıkçası altını çizmek isterim; Rasim Bey bir düşünce insanı olduğu için zaman zaman siyasi eğilimler ön plana çıkabiliyor ve bu konuda belli bir süre sonra bir bakıyorsunuz ki, bir sanatçı olan Rasim Özdenören bu eserlerinden, bu yönünden çok siyasi eğilimleri dolayısıyla örnek alınacak bir kişilik de olabiliyor.
Elbette bu da önemlidir ama esas benim açımdan önemli olan evrensel kültür anlamında genç kuşaklara sunduğu estetik bakış açısıdır. Rasim Bey ile oturup konuştuğunuzda dünyanın önemli hikayecilerinden, düşünürlerinden örnekler verir. Mesela 'Tolstoy bu konuya şöyle bakmıştır' gibi örnekler verir. Bir sanatçının, edebiyatçının estetik bakış ile size sunduğu örnekler daha önemlidir."
"DAHA ÇOK DİNDAR KESİMİN MODERN DÜNYAYA, MODERN DÜŞÜNCEYE VE MODERN SANATA AÇILMASI YÖNÜNDE GERÇEKTEN ÖNEMLİ YAZILAR YAZDI"
Özdenören'in özgün fikirlere sahip olduğunu belirten Karar yazarı Alaattin Karaca "Yaptığımız sohbetlerde hiç aklımıza gelmeyen bir ayrıntı üzerinde daha çok kafa yoran ve çok da popüler olmayan, sanatın bazen bir ayrıntısı üzerinde duran bir ağabeydi bizim için." dedi.
Karaca'nın Özdenören’in vefatına ilişkin sözleri şöyle:
Çağdaş Türk Edebiyatı’nın ve politikasını daha çok din ekseni üzerinden kuran edebi ekololün 1950’den sonra en önemli yazarlarından ve düşünürlerinden biriydi Rasim Bey. Özellikle Çağdaş Türk Edebiyatı’nda modern öyküye geçiş sürecinde bilinçaltına gelmesi ve giderek küçürek öyküler yazması, onu aynı zaman da Çağdaş Türk Edebiyatı’nın modern öykücüleri içinde değerlendirmemize yol açıyor.
Bunun dışında onun bir de tabi düşünce yazıları var. Daha çok dindar kesimin modern dünyaya, modern düşünceye ve modern sanata açılması yönünde gerçekten önemli yazılar yazdı. Bu açıdan Rasim Bey’i önemli bulduğumu söylemek istiyorum.
Kendisini bizzat tanıdım, zaman zaman sohbetlerimiz oldu. Benim gördüğüm ve tanıdığım Rasim Bey, aslında sohbetlerinde dahi çok özgün fikirler ve özgün ayrıntılar üzerinde duran bir aydındı. Yaptığımız sohbetlerde hiç aklımıza gelmeyen bir ayrıntı üzerinde daha çok kafa yoran ve çok da popüler olmayan, sanatın bazen bir ayrıntısı üzerinde duran bir ağabeydi bizim için.
Şunu da eklemem gerekiyor, hem düşünce yazılarında hem de sanay, edebiyata ilişkin politik yazılarında oldukça değişik ve özgün bir mantık olarak görmüşümdür. Çünkü ondaki mantık alışılmışın dışına çıkabilen bir mantıktı. Bunu mesela Ruhun Malzemeleri’nde fark etmiştim.
Bunu eksiklik olarak görmüyorum ama; Rasim Bey’in daha çok dünya ve çağdaş edebiyata, Dostoyevski’ye mesela ve çağdaş varoluşçulara daha yakın olduğunu söyleyebilirim. Ana kaynaklarının Türk Edebiyatı’ndan çok batı edebiyatına yeğlediğini söyleyebilirim.
"RASİM ÖZDENÖREN İÇİN 80’Lİ VE 90’LI YILLARDA İKİ, BELKİ ÜÇ AYRI KUŞAĞI ÇOK DERİNDEN ETKİLEDİ VE BESLEDİ DİYEBİLİRİZ"
Özdenören'in sadece öykücü değil aynı zamanda düşünce insanı olduğunu belirten Yazar Sadık Yalsızuçanlar "Özellikle 1970’li yılların son çeyreğinden itibaren 1980’li ve 90’lı yıllarda iki, belki üç ayrı kuşağı çok derinden etkiledi ve besledi diyebiliriz" dedi.
Yalsızuçanlar’ın Özdenören’in vefatına ilişkin sözleri şöyle:
Rasim Özdenören 1980’li yıllardan itibaren modern Türk öyküsünün, kendine özgü bir dili ve dünyası olan en ilginç yazarlarındandı. Daha çok toplumsal gerçekçilik teması ile ördüğü ilk hikayelerinden itibaren öykü dilini sürekli geliştirerek ve öykü temalarını zenginleştirerek devam ettti. Aynı zamanda onun öykülerinin metafiziksel bir boyutu da vardı. Daha bilgelik dolu, daha hikmet ve irfan ile yoğrulmuş bir boyutu da vardı.
Sadece bir öykücü değildi, bir düşünce insanıydı aynı zamanda. Çok iyi bir deneme yazarıydı. Ama özellikle 1970’li yılların son çeyreğinden itibaren 1980’li ve 90’lı yıllarda iki, belki üç ayrı kuşağı çok derinden etkiledi ve besledi diyebiliriz. Bendeniz de onun öykülerini okuyarak öykü yazmaya çok heveslenmiştim. Bizim kuşak üzerinde de derin ve sarsıcı etkileri vardır.
Öykü dünyası ve dili bakımından gerçekten biriciktir diyebiliriz. Hem dünya edebiyatını çok iyi biliyor ve takip ediyordu hem de bizim klasik edebiyatımızın, tasavvuf edebiyatının, halk edebiyatının da inceliklerine vakıftı.
İlk dört öykü kitabı; Hastalar ve Işıklar, Çözülme, Çok Sesli Bir Ölüm ve Çarpılmışlar, gerçekten bizim öykü dağarcığımızın en kıymetli parçalarını oluşturuyor diyebilirim.
RASİM ÖZDENÖREN KİMDİR?
Usta edebiyatçı, İstanbullu mühendis Hakkı Özdenören ile Kahramanmaraşlı Ayşe Hanım'ın oğlu olarak 1940'ta Maraş’ta dünyaya geldi.
Şair Alaeddin Özdenören'in ikiz kardeşi olan yazar, ilkokula Kahramanmaraş’ta başladı, babasının görev yeri değişikliği nedeniyle Malatya'da devam etti. İlkokulu 1952'de tamamlayan Özdenören, 1955’te Tunceli Ortaokulundan mezun oldu.
Rasim Özdenören, Kahramanmaraş Lisesinde, edebiyatla yakından ilgili Erdem Bayazıt, Hasan Seyithanoğlu, Sait ve Cahit Zarifoğlu kardeşlerle arkadaş oldu.
Öğrencilik yıllarında arkadaşlarıyla Türkiye’nin önde gelen edebiyat dergilerini izleyip, yerel gazetelerde sanat sayfaları düzenlemeye başlarken, birlikte, o dönem yayınına ara verilen Maraş Lisesinin Hamle dergisini yeniden çıkardılar.
İLK HİKAYESİ VARLIK'TA 1957'DE YAYINLANDI
Usta yazarın ilk hikayesi, "Akarsu", Varlık dergisinde 1 Ocak 1957'de çıktı. Aynı dergide, "Kasap" ve "Bayır Dereden Öyküler" adlı eserleri de yayınlandı. Özdenören'in ilk hikayeleri 1957-1958 arasında Türk Sanatı ve Arayış dergilerinde okuyucuyla buluştu.
Usta kalem, edebi hayatı için bir dönüm noktası olan lise öğrenimini 1958'de tamamladı.
Üniversite öğrenimi dolayısıyla ailesiyle İstanbul’a taşınan Özdenören, İstanbul Üniversitesinde, İktisat Fakültesi Gazetecilik Enstitüsünü 1964'te, Hukuk Fakültesini ise 1967'de bitirdi.
Sezai Karakoç ile 1962'de tanışan yazar, 1964-1965'te Yeni İstiklal gazetesinin sanat sayfasını yönetti, 1950'li yıllarda yazdığı, "Eskiyen", "Oda", "Yolda", "Kan Otları", "Mani Olunmuş Adam", "Ricat", "Çark", "Sabah", "Koridor" ve "Düğüm" adlı hikayelerini aynı sayfada yayımladı.
Türk hikayesinde yerlilik unsurunu benimseyen Özdenören, 1969'da Nuri Pakdil, Mehmet Akif İnan, Erdem Bayazıt ve Alaeddin Özdenören ile "Edebiyat" dergisinin kurucuları arasında yer aldı.
1969'DA EDEBİYAT DERGİSİNDE YAZILARI YAYINLANDI
Başarılı edebiyatçı, üniversitenin ardından gittiği Ankara'da, Devlet Planlama Teşkilatında (DPT) uzman yardımcısı olarak işe başladı.
Akif İnan ve Erdem Bayazıt gibi isimlerle 1969'da, Nuri Pakdil'in yayımladığı "Edebiyat" dergisinde yazılar kaleme alan Özdenören, "Kalkınma İktisadı" konulu yüksek lisans çalışması için 1970'te ABD'ye gitti.
Usta yazar, New Mexico Üniversitesinde tezini tamamlayamadan geri dönerek, Eylül 1971'de Ayşe Çalkaya ile Kahramanmaraş’ta evlendi. İkilinin, Ömer Ümran ile Merve adını verdiği iki çocuğu dünyaya geldi.
Bursa’da yedek subay personel okulunda 1972'de 6 ay eğitim gören yazar, kışla görevi için Mart 1973’te Şırnak’a gitti. Askerliğini 1974 Şubat’ında tamamladı.
7 GÜZEL ADAM'DAN BİRİYDİ
Rasim Özdenören, 1975'te Kültür Bakanlığına bakanlık müşaviri olarak atandı, 1977-1978'de müfettiş olarak çalıştı.
Kültür Bakanlığındaki görevinden 1978'de ayrılan yazar, 1980'de DPT'de yeniden çalışmaya başladı. Burada uzman, yayın ve temsil dairesi başkanlığı, genel sekreter yardımcılığı ve müşavirlik gibi çeşitli görevlerde bulunduktan sonra genel sekreter iken 2005 yılında bu kurumdan emekli oldu.
Cahit Zarifoğlu, Mehmet Akif İnan, Erdem Bayazıt ve Alaeddin Özdenören ile 1976'nın sonunda "Mavera" dergisini kuran yazarın, hikaye ve yazıları Varlık, Türk Sanatı, Arayış, Hamle, Dost, Soyut, Yeni İstiklal, Diriliş, Edebiyat, Mavera, Yeni Devir, Yeni Zemin, Yedi İklim, Kaşgar, Hece, Zaman, Yeni Şafak, Yeni Dönem'de yayımlandı.
Özdenören, 1967'de ilk kitabı "Hastalar ve Işıklar"ın ardından 1973'te "Çözülme", 1974'te "Çok Sesli Bir Ölüm" adlı kitaplarını okuyucuyla buluşturdu. Prag’da yapılan Uluslararası TV Filmleri Yarışması’nda Jüri Özel Ödülü’nü kazanan Çok Sesli Bir Ölüm 1984'te, Çözülme ise 1973'te, televizyona film olarak uyarlandı.
Yazarın "Çarpılmışlar" kitabı 1977'de, "Gül Yetiştiren Adam" romanı 1979'da, "Denize Açılan Kapı" eseri 1983'te, Hz. Yusuf kıssasından yola çıkarak kaleme aldığı "Kuyu" 1999'da, "Ansızın Yola Çıkmak" ile "Hışırtı" 2000'de, "Toz" ise 2002'de okuyucuyla buluştu.
Rasim Özdenören'in, Türk edebiyatına damga vuran Cahit Zarifoğlu, Erdem Bayazıt, Nuri Pakdil, Mehmet Akif İnan, Alaeddin Özdenören ve Ali Kutlay'dan oluşan 7 güzel adam arasında yer aldığı belirtiliyordu.
Bütün eserleri İz Yayıncılık'tan çıkan usta isim en son aylık yayımlanan Hece dergisinin yayın yönetmenliğini üstlenmişti.
ÖZDENÖREN'İN ÖDÜLLERİ
1978’de İki Dünya kitabıyla Türkiye Millî Kültür Vakfı’nın Fikir Dalında Jüri Özel Ödülü’ne layık bulundu.
1984’te Denize Açılan Kapı kitabı ile Yazarlar Birliği’nin ‘Yılın Hikâyecisi Ödülü’nü aldı.
1986'da Ruhun Malzemeleri kitabı ile Türkiye Yazarlar Birliği’nin ‘Deneme Ödülü’ne layık görüldü.
2008’de Kültür ve Turizm Bakanlığı, Türk Dil Kurumu, RTÜK’ün iştirakiyle düzenlenen Karaman Türk Dili Ödülü kapsamında “Türkçeyi Güzel ve Doğru Kullanan Edebiyatçı Ödülü” verildi.
2009'da TBMM Üstün Hizmet Ödülü’ne layık bulundu.
2011’de Kahramanmaraş Sütçü İmam Üniversitesi ve 2015’te Sakarya Üniversitesi tarafından fahri doktora unvanı verildi.
2015'te Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanlığı Kültür ve Sanat Büyük Ödülü’ne layık bulundu.
2016'da Star gazetesinin düzenlediği Necip Fazıl Kısakürek Saygı Ödülü’nün sahibi oldu.
2018’de Bayburt Üniversitesi’nin düzenlediği 2. Dede Korkut Ödülleri kapsamında Özdenören'e “Bilge Adam Ödülü” verildi.
Eserlerinden bazıları şöyle:
Hikaye: Hastalar ve Işıklar (1967), Çözülme (1973), Çok Sesli Bir Ölüm (1974), Çarpılmışlar (1977), Denize Açılan Kapı (1983), Kuyu (1999), Hışırtı (2000), Ansızın Yola Çıkmak (2000), Toz (2002)
Roman: Gül Yetiştiren Adam (1979)
Deneme: İki Dünya (1977), Müslümanca Düşünme Üzerine Denemeler (1985), Yaşadığımız Günler (1985), Ruhun Malzemeleri (1986), Yeniden İnanmak (1987), Kafa Karıştıran Kelimeler (1987), Çapraz İlişkiler (1987), Yumurtayı Hangi Ucundan Kırmalı? (1987), Müslümanca Yaşamak (1988), Red Yazıları (1988), Yeni Dünya Düzeninin Sefaleti (1996), Ben ve Hayat ve Ölüm (1997), İpin Ucu (1997), Acemi Yolcu (1997), Kent İlişkileri (1998), Yüzler (1999), Köpekçe Düşünceler (1999), Eşikte Duran İnsan (2000), Yazı İmge ve Gerçeklik (2002), Aşkın Diyalektiği (2003), Düşünsel Duruş (2004) Siyasal İstiareler (2009), Açık Mektuplar (2014), Edebiyat ve Hayat (2012), Hadislerin Işığında Hz. Muhammed (2018)
Çeviri: Hayvan Çiftliği (George Orwell, 1964), İslam’da Devlet Nizamı (Mevdudi, 1967), İslam Devletinde Mali Yapı (Dr. S.A. Sıddıki, 1972)