Mehmed Fuad Köprülü’nün Türk edebiyatının kurucu metinlerinden biri olarak kabul edilen bir asırlık makalesi ‘Türk Edebiyat Tarihinde Usûl’ Vakıfbank Kültür Yayınları tarafından okura sunuldu. Makalenin etrafında dolaşan güncel izleklerin ve tartışmaların da yer aldığı kitapta ayrıca günümüz okurları için sadeleştirilmiş bir versiyonu da yer alıyor.
Mehmed Fuad Köprülü’nün yayımlandığı tarihten itibaren Türk edebiyatı çalışmaları için vazgeçilmez kaynaklardan biri olan ‘Türk Edebiyatı Tarihinde Usûl’ makalesi Vakıfbank Kültür Yayınları tarafından okura sunuldu. Kitap, Servet Gündoğdu ve Kaan Kurt editörlüğünde okura sunuldu. Türk edebiyatının kurucu metinlerinden biri olan bu makale, edebiyat tarihi yazımında usûl fikrinin neye tekabül ettiğini sistematikleştirerek ele alması yönüyle öne çıkıyor. Kitapta yer alan metinler Türk edebiyatı araştırmacıları için kolektif bir tartışma zemini sağlayarak ulus, dil ve edebiyat ilişkisini, metinlerarasılığın yarattığı imkânları ve açmazları, edebiyat tarihinde usûlü belirleyen ölçütlerin neler olduğunu değerlendirme fırsatı sunuyor.
Edebî eserle usûl arasındaki ilişkilerin daha görünür olmasını sağlarken müstakil bir bilim dalı olarak edebiyatın ölçütlerini konumlandırmayı ve bunu yaparken de Köprülü’nün beslendiği kaynakların daha iyi anlaşılmasını sağlıyor. Bir asır önce yazılmış bir makalenin etrafında dolaşan, güncel izleklerin ve tartışmaların da yer aldığı kitap; makalenin orijinalini ve çeviriyazısını, 1913’teki eski harfli Türkçe basımı ile 1966’daki Latin harfli Türkçe basımı arasındaki farkları ve makalenin günümüz okurları için sadeleştirilmiş bir versiyonunu da içeriyor. Türkoloji çalışmalarındaki yeri ve önemi birçok kez vurgulanmış olsa da ‘Usûl’ makalesi, günümüz okur ve araştırmacıları için yeni perspektifler sunmasının yanı sıra sağladığı olanaklar ve taşıdığı sınırlılıkları da ortaya koyarak tarihsel ve eleştirel bir tartışma imkânını kolaylaştırıyor.
MEDENİYETİN PARÇASI OLARAK GÖRÜYOR
M. Fuad Köprülü (1890 1966), telif eserleri ve kaleme aldığı makaleleri ile yerli sosyal bilim atmosferinde var olan boşlukları doldurmuş bir isimdir. Yaşadığı dönem akademisinin Darülfünun ile sınırlı yapısı, pek çok sosyal bilim disiplininin henüz kurulmamış olduğu bir yetersizliğe denk gelmektedir. Batılı bilim metodolojisini bilen akademisyenlerin azlığı sorununu da ortaya çıkaran bu yetersizlik, Köprülü’nün 1913’ten itibaren Türk Edebiyatı Tarihi kürsüsünde başlayan akademik hayatının sosyal bilimlerin geneline yayılmasını sağlamıştır. Köprülü, küçük yaşlarda edindiği okuma alışkanlığı ile temellerini attığı entelektüel kimliğini 1905’ten itibaren yazıya dönüştürerek pekiştirmiştir. Beslendiği kaynakların çeşitliliği ile doğru orantılı olarak, kaleme aldığı çalışmalar geniş bir yelpazeye yayılmış ve Köprülü’nün çok yönlü bir entelektüel kimlik sergilemesine neden olmuştur. 1913’te milliyetçilik cereyanıyla yeniden şekillenen bu kimlik, Köprülü’nün aynı yıl akademiye dâhil olması ve bilimi rehber edinmesi ile disiplinlerarası bir metodoloji üzerinden devam etmiştir. Türkiye’de edebiyat tarihinin ve Türkolojinin kurucusu olan yazar, Türk edebiyatı tarihini bir bütün olarak ele alır ve onu sistemleştirir. 1913’de neşrettiği ‘Türk Edebiyatı Tarihi’nde Usûl’ adlı makalesinde edebiyat tarihini, medeniyet tarihinin parçası olarak gördüğünü açıklar.