Sena Keskin’den son bir armağan

Sena Keskin’den son bir armağan

40 yaşında yitirdiğimiz Sena Keskin’in ölmeden önce yazdığı ‘Ayıpçıl Kuşları Arasında’ romanı Sözcükler Yayınevi’nden çıktı. Keskin bilinmeyen bir ülkede geçen romanında parti lideri, yalakalar, rozet takma merasimleri, mitingler, açılışlar, şakşakçılar, slogancılar ve trolleri işliyor. Bulgakov’un ‘Usta ve Margarita’daki siyasal hicivciliğini, Kafka’nın ‘Aforizmalar’ını ya da ‘Dava’sını anımsatan yanıyla siyasetle, siyasetçiyle inceden inceye matrak geçiyor.

BESİM DALGIÇ

Mihail Bulgakov’un ‘Usta ve Margarita’daki siyasal hicivciliğini ya da Kafka’nın ‘Aforizmalar’ını ya da ‘Dava’sını anımsatan yanıyla Sena Keskin’in ‘Ayıpçıl Kuşları Arasında’ romanı Sözcükler Yayın-evi’nden Ekim 2024’te çıktı.

40 yaşında yitirdiğimiz 84’lü yazar Sena Keskin’in ölmeden önce yazdığı ‘Ayıpçıl Kuşları Arasında’ romanına son dokunuşlarını bile yapamamıştı. Bu görevi kitabın editörü Burcu Yılmaz yüklenmiş. Burcu arka kapak yazısında “Sena bu kitabı tamamladıktan sonra Turgay Fişekçi’ye sık sık ‘Burcu’yla üzerinde çalışmamız gerekiyor,’ diyormuş. O hayattayken bunu yapamadık.” Burcu için duygusal olarak yorucu bir çalışma sonucu çok az müdahaleyle roman yayınlanabilecek hâle gelmiş.

Taner Ay’ın 16 Nisan 2023 tarihli Karar’daki yazısında Sena Keskin için ‘Sıkı Bir Kadın Hikâyeci Daha’ spotuyla “Sena Keskin’in Sözcükler Yayınları’ndan çıkan ‘Gölgelerin Gücü Adına’ kitabındaki hikâyelerinde ‘erkekler dünyası’na ait bıçkınlığı aramızdan biriymişçesine kullanışına bayıldım. Ayrıca, hayli ‘matrak’ biri de olmalı; iki kadeh ‘domuz sıkısı’ atıp da, bize öyle ‘hikâyeler’ anlatmaya başlayanlardan gibi” diye yazısını tekrar hatırlayalım. Halbuki hikâyelerinin çoğunun yayımlandığı Sözcükler dergisi yazarı Keskin o tarihlerde kanserle mücadele ediyordu.

Ayıpçıl Kuşları Arasında’ 120 sayfa, kısa ama ilginç bölüm başlıklarıyla, ayrıntılı anlatımıyla, sanki denemeciliği de yansıtan farklı bir roman... Bilinmeyen bir siyasal parti, bilinmeyen bir ülke, bilinmeyen bir toplum... Parti lideri, yardımcılar, yalakalar, ücretli üyeler, çıkarcı partililer, başka partilerden transferler, rozet takma merasimleri, mitingler, açılışlar, şakşakçılar, slogancılar, troller... Sena Keskin siyasetle, siyasetçiyle inceden inceye matrak geçiyor.

screenshot-7.jpg

Dünyanın bir çok ülkesinde birbirinin zıttı görüşleriyle siyasetçi davranışları ortaoyunu ustalarını bile kıskandıracak kıvraklıkta... Kürsülerden ip atmaların, kanlı bıçaklı olaylara neden olabilecek düşmanca görüşlerin yerini alan dostluk salvoları... İnandırıcılık nerede? Bu kaypaklıklar karşısında farklı görüştekiler bile benzer bir şaşkınlık yaşıyorlar. Derman Bey... Romandaki kahramanımızın adı.

Parti adına çalışan ‘Arayan Bulur İnsan Kaynakları Şirketi’ aracılığıyla partiye maaşlı üye olmayı başarır. Sonra yüklüce bir rüşvet vererek, sözde üstün hizmetlerinden dolayı ağır vize koşullarına rağmen, yaşanılması bile hayal edilemeyen PTÜ adlı bir ülkeye parti stajyeri olarak kapağı atar.

PTÜ’deki tavanıyla zemini camdan parti bürosunda bir böcekmişçesine, ezik, sorumsuz, kendince vakit geçirirken patron dedikleri bölüm başkanın beklemediği bir anda toplantıya çağırmasıyla Derman Bey’in bütün ayarları bozulur.

Heyecandan kalemimi yere düşürmüşüm, masanın altına girdim. Belki bir belki de iki dakika aşağı katta karınca gibi dolaşan insan topluluğunu seyrettim. Aşağısı karınca, yukarısı civciv. Hayli sıkıcı bu görüntüde, bir süre renk, hareket, değişiklik aradım fakat bulamadım. Kalemi yerden alıp doğruldum. Bedenime, ayaklarıma ayak uymasını emrettim. Ayaklarım talihine boyun eğmiş, uygun adım patronumun yanına gitti.

Keskin’den tam bir Kafkaesk anlatımıyla ‘Ayıpçıl Kuşları Arasında’ nefis bir roman. Burcu Yılmaz ‘Ayıpçıl Kuşları Arasında’ romanının arka kapak yazısını “Genç bir yazarın bize bıraktığı son armağan...” diye bitirmiş. Başka ne denilebilir ki..?

screenshot-9.jpg

GÜNÜMÜZÜN YETENEKLİ ‘HECCAVI’

Mecaz gibi, argo gibi, hiciv de edebiyatı zenginleştiriyor. Bu konuda Ziya Paşa, Şair Eşref’, Neyzen Tevfik ilk akla gelenlerden... Mücap Ofluoğlu’da sık sık Ümit Yaşar Oğuzcan’dan taşlamalar okurdu. William Shakespeare’in, Molière’in komedileri, ya da tulûatın, orta oyununun yapıları ‘taşlamalara’ dayanır. Taşlama manzumda, sahne sanatlarında, sinemada sıkça kullanılmasına nazaran roman ya da hikâyede nadiren karşılaşılsa bile, yine de ‘Saatleri Ayarlama Enstitüsü’nü, Ercan Kesal’ın ‘Nasipse Adayız’ kitaplarını ya da Oğuz Atay’ın ‘Bir Bilim Adamının Romanı’nı, Robert Musil’in ‘Niteliksiz Adam’ını, Ivan Goncharov’un ‘Oblomov’unu, Gogol’ün hikâyelerini unutmamalıyız. Son olarak epey zaman beklenen, nihayet Everest Yayınları’ndan çıkan ‘Keşke Beni de Taşlasa’ adlı kitabıyla günümüzün yetenekli heccavı Erdem Beliğ Zaman’ı da başka bir yazı konusu olarak bu listeye ekliyorum.

Öne Çıkanlar
YORUMLAR
YORUM YAZ
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
Diğer Haberler
Son Dakika Haberleri
KARAR.COM’DAN