Rüya şiirleri kitabı okurla buluşan şair Hilmi Yavuz: ‘Şiirim biraz elitist’

Rüya şiirleri kitabı okurla buluşan şair Hilmi Yavuz: ‘Şiirim biraz elitist’

18’inci kitabı ‘Rüya Şiirleri’ okurla buluşan şair Hilmi Yavuz: “Bu kitap ağırlıklı olarak metinlerarasılıktan yararlanılmış bir kitaptır. Her şiirde hem Batı’nın hem Doğu’nun geleneksel müktesebatına, geçmişe yapılmış atıflar var. Şiirimin biraz elitist bir şiir olduğunu düşünüyorum. Aslında çok da fazla anlaşılabileceğinden, kaynaklarının ortaya çıkartılacağından, şerh edilebileceğinden de emin değilim doğrusunu söylemek gerekirse...”

ÖMER FARUK

Şair Hilmi Yavuz’la Gezi Pastanesi’nin kapanmasından sonraki yeni mekânı Taksim The Marmara Cafe’de buluştuk. Everest Yayınları tarafından okura sunulan son kitabı ‘Rüya Şiirleri’ne dair KARAR okurları için konuştuk.

Son üç kitabınızın isimlerine bakıyorum; Yara Şiirleri, Lanet Şiirleri, Talan Şiirleri… Bu kez ‘daha lirik daha yumuşak’ bir isim tercih etmişsiniz. Niçin?

Sözünü ettiğin üç kitap ağırlıklı olarak belli bir tarihten sonra yaşadığım birtakım durumların birer metaforu aslında. Bu süreç içinde kendimi yaralanmış, lanetlenmiş ve bir anlamda talan edilmiş olarak hissetmişimdir. ‘Rüya Şiirleri’ne gelince, aslında bu üç kitabın getirdiği sıkıntılardan, tedirginlikten bir tür arınma arzusu söz konusu bir bakıma. Bir bakıma diyorum çünkü rüyalarımla bu şiirlerim arasında birebir ilişki de var; rüyada yaşadıklarımı birtakım işaretlerle, sözcüklerle şiire dönüştürdüm. Bu kitap öyle çıktı.

Tasavvufa göre “insan rüyadadır, ölünce uyanır” ya Hocam. Bu kitabınızda ‘kendi hayatınızın rüyasını’ yazmışsınız gibi geldi bana. Çocukluğunuza ve geçmişinize yönelik imgeler vs. Yanılıyor muyum?

Hayır yanılmıyorsun. Ama burada çok önemli bir mesele daha var. O da şu: bu kitap ağırlıklı olarak metinlerarasılıktan yararlanılmış bir kitaptır. Her şiirde hem Batı’nın hem Doğu’nun geleneksel müktesebatına, geçmişe yapılmış atıflar var. O atıfları dönüştürerek aktarıyorum, olduğu gibi değil. Şiirimin biraz elitist bir şiir olduğunu düşünüyorum. Aslında çok da fazla anlaşılabileceğinden, kaynaklarının ortaya çıkartılacağından, şerh edilebileceğinden de emin değilim doğrusunu söylemek gerekirse.

Kolay okur aramıyorsunuz...

Hayır, onu amaçlamıyorum. Ama insanların da “ben bunu anlamıyorum” diyerek elinin tersiyle bir kenara itmemesini istiyorum. İmgelerin, metaforların ne anlama geldiği bilinmese bile lirik bir şiir olarak deruni ahenkten, musikiden, taşıdığı dil lezzetinden haz alınabilir.

Siz sıklıkla geleneksel edebiyattan da beslendiğiniz, ona referans verdiğiniz için, okurunuzu ‘o metinlere de’ yönlendiriyorsunuz ister istemez. Bu ‘Mustafa Suphi Üzerine Şiirler’ de sayılırsa ‘on sekizinci’ şiir kitabınız.

On yedi buçuk diyelim. Mustafa Suphi 12 Eylül darbesiyle kesildi, yarım kaldı. O darbe öncesindeki iklimde yazılmıştı. Tadı kaçtı doğrusu.

340012-9786253692575.jpg

Şiirinizde ‘siyasi sosyal iklim’ de etkili öyleyse.

Öyle olması lazım tabii. Adorno’nun bir tespiti var; öznel duyguları dile getiren şiirlerin genellikle bireyci şiir olduğu söylenir, halbuki böyle bir şey yoktur diyor. Eğer şair gerçekten deyiş yerindeyse marifetliyse öznel duyguları dile getirdiği şiirlerde bile bireyciliği aşarak toplumsal meselelere gönderme yapabilir. Rilke’nin ‘Şey Şiirleri’ni örnek veriyor. Dolayısıyla toplumcu şiir yazabilmek için subjektif duyguları bir kenara bırakmak gerekir, önyargısı kırılmalı. Ben derin bir okuma yapılırsa kendi şiirimdeki toplumsal göndermelerin de fark edileceğini düşünüyorum.

Yazarken nasıl bir yöntem izliyorsunuz peki? Evde yüksek sesle okuyor musunuz şiirlerinizi?

Elbette. Mesele musikide zaten, deruni ahenkte… Hangi sentaksla nasıl bir insanlık durumu üretmeye çalışmışım… Şiir aynı zamanda zanaat işidir, yapılan bir şeydir. Şiir Grekçede ‘poiesis’ imal etmek demektir. Marangozun yaptığıyla şairin yaptığı arasında bir fark görmüyor Grekler. ‘Poem’ adı oradan geliyor.

El yazısı notlarınızı da paylaştınız bu kitabınızda. Şiiri imal ederken yaptığınız düzeltmeleri görüyoruz bu kez.

Bir şairin şiir yazmada nasıl bir çaba gösterdiği görülsün istedim. Paylaşılanlara gelinceye kadar onlarca sayfa müsvedde daha var.

Eski şiirlerinizi okurken değiştirmek istediğiniz mısralar oluyor mu peki?

Hayır. Belki tek bir şiir için bir kelimeyi değiştirme isteğim söz konusu olabilir.

Hangi mısra Hocam?

Beş yüz şiirde bir kelime… Hepsi mükemmel demiyorum ama bana göre yayınlanabilir olmasına karar verdiğim şiirler benim için iyi şiirlerdir. Demek ki yayınlanmasına karar vermediklerim de var. Onlarsa bir kenarda duruyor. Hiçbir kayıt ve koşulla yayınlanmaması gerektiğini bildireceğim çocuklara. Ben kendi şiirlerimin ölçüsüyüm. Kriter benim.

O mısrayı söylemediniz Hocam. En azından hangi kitabınızda? İlk yayınlattıklarınızda mı?

Hayır, ortalarda… Onda da ısrarcı değilim. Belki değiştirebilirdim, diyorum.

Bu sıralar ne üzerine çalışıyorsunuz?

Harward Üniversitesi benimle ilgili ‘Armağan Kitap’ hazırlıyor. Bu kitap kapsamında cevaplamam gereken 100 soruluk bir anket/röportaj var. Onunla uğraşıyorum.

‘ÖMRÜM OLDUKÇA YAZMAYA DEVAM EDECEĞİM’

Bunu sizinle sık sık konuştuk Hocam ama kayıtlara da geçsin istiyorum. İhsan Oktay Anar romanı bırakacağını söylemişti. Şiir ya da roman… Bırakılabilir mi? Siz hiç tükendiğinizi hissettiniz mi?

Asla böyle bir şey söz konusu değil. Dört beş ay sonra 89’a gireceğim.

Yalnız Hocam, kırk yaşında bir romancı da tükendiğini, kendini tekrar ettiğini hissedebilir. Bu bağlamda sormuştum.

Böyle bir şey olmadı bende. Ne gençken ne de şimdi. Meselâ Özdemir İnce ile yaşıtız. Birkaç yıl önce, o da artık şiir yazmayacağını açıklamıştı. Olabilir. Ben yaşadığım sürece hâlâ iyi şiir yazabildiğime inanıyorsam bende o şey tükenmemiştir. Bazı şairler var, isim vermeyeceğim; belli bir yaştan sonra şiir yazmaya devam ediyorlar, tükenmişlik duygusunu hissetmeseler bile bilinçdışı olarak o tükenmişlik yazdıklarına yansıyor. Okur anlar, eğer nitelikliyse.

Şiir yazmaya devam edeceksiniz öyleyse?

Şüphen olmasın. Ömrüm oldukça… Ama şu var; yazdığımı önce kendime beğendirmem lâzım. Çok zor beğenen bir adamım. Başkalarının kitaplarına karşı gösterdiğim o zor beğenirliği kendime karşı bin kat daha fazla gösteriyorum.

Öne Çıkanlar
YORUMLAR
YORUM YAZ
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
Diğer Haberler
Son Dakika Haberleri
KARAR.COM’DAN