AB’ye sırtını dönen İngiltere’de tüketici kredileri son birkaç yılda yüzde 10 arttı. Buna karşın hane halkı gelirlerindeki yükseliş yüzde 1,5’la sınırla kaldı. Uzmanlar, azalan gelir ve yükselen kredilerin ülke için tehlikeli olabileceğini belirtildi.
Avrupa Birliği’nden boşanmaya hazırlanan İngiltere’de hane gelirlerinin sınırlı yükselişine karşın, tüketici kredilerinin hızla büyümesi endişelere neden oldu. İngiltere Merkez Bankası (BoE) Finansal İstikrar Stratejisi ve Risk (FSSR) Direktörü Alex Brazier, ülkede kredilerdeki artışın ekonomi için tehlike oluşturabileceği uyarısında bulundu. Liverpool Üniversitesi’nde konuşma yapan Brazier, İngiltere’de son bir yılda araç kredilerinin ve tüketici kredilerinin toplamda yüzde 10 artış gösterdiğine dikkati çekerek, “Buna rağmen aynı dönemde hane halkı geliri yüzde 1,5 seviyesinde arttı. Hane halkı borcu diğer birçok unsur gibi aşırıya kaçıldığında tehlikeli olabilir” ifadelerini kullandı. Brazier, halihazırda hane halkı borçlanmasının sadece tüketici için değil aynı zamanda ekonominin tamamı için risk oluşturabileceğini vurguladı.
Bankaların tüketici kredisi uygulamalarına da dikkati çeken Brazier, “Borç verme standartları sorumluluk halinden sorumsuzluk haline kolayca geçiş yapabilir.Borç verenler karşılaştıkları risklerin azaldığını düşünse de aslında daha geniş anlamda ekonominin geneli için riskler artıyor” değerlendirmesinde bulundu. İngiltere Merkez Bankası geçen ay, olası şoklar karşısında sermaye tamponlarının güçlendirilmesi amacıyla, bankalardan 18 ay boyunca yaklaşık 11,4 milyar sterlin seviyesinde ek sermaye ayırmaları talebinde bulunmuştu. Dünyaca ünlü spekülatör George Soros’un da Brexit kararına ilişkin, “Hepiniz fakirleşeceksiniz, haberiniz olsun” uyarısı yaptığı İngiltere’yi OECD ise, “AB’den ayrılması İngiltere’yi zarara uğratacak” uyarısında bulunmuştu. OECD Genel Sekreteri Angel Gurria da konuya ilişkin OECD raporuna atıfta bulunduğu demecinde, “İngiltere’nin AB’den çıkması vergi gibidir.
Dört yılda gelirin dörtte bir oranında kaybedilmesi anlamına gelir” demişti. Angel Gurri, Avrupa Birliği üyeliğine son vermesinin Birleşik Krallık vatandaşlarından ek vergi kesilmesi gibi etki yaratacağını belirtmişti. OECD gibi Uluslararası Para Fonu (IMF) ve 20’ler Grubu da İngiltere’nin AB’den ayrılma kararının olumsuz etkiler oluşturacağı konusunda uyarılarda bulunmuştu. İngiltere Maliye Bakanlığı da referandum öncesinde, Birleşik Krallık’ın, 28’ler Avrupa’sına sırt çevirmesinin İngiltere’yi kalıcı fakirliğe sürükleyeceğini ve hane gelirlerinin yılda 5 bin 400 Euro azalacağını duyurmuştu. AB’den ayrılma kampanyasını destekleyenler, olumsuz tahminleri ‘sudan bahane’ olarak nitelemiş ve AB’den bağımsız İngiltere’nin daha iyi bir geleceğe kavuşacağı iddialarında bulunmuştu. Öte yandan AB’den ayrılma sürecini (Brexit), bu yıl mart ayında resmen başlayan İngiltere hükümeti, “boşanma faturasının” meblağı konusunda da eleştirilerin hedefi haline geldi. Ayrılık müzakereleri Brüksel’de yürütülürken, Brexit’in İngiltere’ye maliyetinin 60 ile 100 milyar Euro arasında olabileceği tahmin ediyor.
FAKİRLİK BELİRTİSİ KÜÇÜLEN ‘TOBLERON ÇİKOLATA’DA
İngiliz Ulusal İstatistik Ofisi (ONS), ülkede market raflarındaki 2 bin 529 ürünün boyutlarının küçülürken fiyatlarının aynı kaldığını, bunun enflasyon hesaplamalarına dahil edilmediğini açıkladı. ONS’den yapılan açıklamada son beş yıl içerisinde ülkede süpermarket raflarındaki 2 bin 529 ürünün boyutlarının ve ağırlıklarının değiştiği, buna rağmen fiyatlarının aynı seviyede tutulduğu belirtildi. Boyutları ve ağırlıkları değiştirilen ürünlerin içerisinde çikolata, tuvalet kağıdı, kahve ve portakal suyu gibi çok sayıda ürün yer alıyor. Açıklamada örneğin Toblerone markalı çikolatanın boyutun son beş yıl içerisinde yüzde 12 oranında küçülmesine rağmen, raflardaki fiyatının aynı seviyede tutulduğu belirtildi. Tropicana markalı portakal suyunun ise 1 litreden 850 mililitreye düşürüldüğü kaydedildi. Bazı gıda şirketleri konuya ilişkin ham madde fiyatlarındaki artışı gerekçe gösterse de İngiltere’de ithal şekerin fiyatı 2014 yılının yarısından bu yana düzenli olarak düşüş göstermeye devam ediyor.
BOŞANMA SÜRECİ BRÜKSEL’DE
İngiltere’nin AB’den ayrılmasına ilişkin müzakereler bu yıl haziran ayında Belçika’nın başkenti Brüksel’de başladı.
İki yıl sürmesi beklenen müzakere sonucunda, boşanmanın İngiltere’ye faturasının 100 milyar Euro’ya ulaşabileceği hesaplanıyor.
Müzakereler sonunda varılacak anlaşmanın AB tarafından kabul edilmesi için AB üyesi ülkelerin yüzde 72’sinin onayı gerekecek.
Onay veren ülkelerin AB nüfusunun yüzde 65’ini temsil ediyor olması da gerekiyor. Anlaşmanın Avrupa Parlamentosu tarafından onaylanması da şart.
Müzakerelerin iki yılda bitirilememesi durumunda tüm AB ülkelerinin rızasıyla müzakereler birer yıllığına uzatılabilecek.
Ayrılık gerçekleşirse, İngiltere AB’yi tekrar üye olmak istemesi durumunda diğer aday ülkeler gibi tekrardan bir başvuru sürecinden geçirecek.