Sivrice merkezli deprem Elazığ ve Malatya’yı yıktı, Türkiye’yi de derinden salladı. Ortaya çıkan yıkım manzarası ise depreme karşı alınacak önlemler için vaktimizin kalmadığının en net fotoğrafı oldu. Uzmanlar, 535 canlı fay hattının olduğu Türkiye’de binaların güçlendirilmesi, kentsel dönüşüm, toplanma alanları gibi kritik adımlar için bir an önce harekete geçilmesi çağrısı yaptı.
HÜSEYİN İSTEMİL / KARAR
Türkiye 24 Ocak gecesi Elazığ’dan gelen haberle sarsıldı. Yüzlıldır sessiz olan Doğu Anadalu Fay Hattı 6.8 ile kendisini yeniden hatırlattı. Depremin ilk anından itibaren bölgeye yardım ve destek için seferberlik başladı. Başta Kızılay ve AFAD olmak üzere tüm resmi kurumlar, belediyeler, sivili vatandaşlar ve STK’lar depremzedelerin yardımına koştu.
Depremin üzerinden geçen 72 saat sonra bölgede çalışmalarını yerinden takip eden İçişleri Bakanı Süleyman Soylu ve Sağlık Bakanı Fahrettin Koca son durumu raporunu verdi. 45 vatandaş olağanüstü gayretle enkaz altından kurtarılırken 38 vatandaş ise hayatını kaybetti. Halen enkaz ltında kalan 3 kişi bulunuyor. Kurtarma ekipleri bu üç vatandaşı çıkarmak yeni bir mucize yaşatmak için insanüstü çabalarını da sürdürüyor.
Öte yandan deprem öncesi alınacak önlemlere ilişkin de öneriler gelmeye devam ediyor.
TMMOB Jeoloji Mühendisleri Odası İstanbul Şubesi, MTA Genel Müdürlüğü’nün Türkiye Diri Fay Haritasına göre ülke sınırları içerisinde 5.5 üzeri büyüklüğünde deprem üretme potansiyeline sahip 485 adet fay segmentinin bulunduğu anmısattı. 2012’den günümüze kadar yapılan bilimsel çalışmalar sonucunda bu sayının 535’e yükseldiğini belirten Jeoloji Mühendisleri Odası, başta İstanbul olmak üzere olası doğal afetin zararlarını azaltacak önlemler ve yasal düzenlemelerin gerçekleştirilmediğini belirtti. Odanın yazılı açıklamasında şu tespite yer verildi: “Deprem zararlarını azaltacak önlemler ve yasal düzenlemeler gerçekleştirilmiyor. Aksine ülkemizin deprem gerçeğini yok sayan, insan hayatına değer vermeyen bir takım yasal düzenlemelerle adeta gün kurtarılıyor.”
Jeoloji Mühendisleri Odası da depreme ilişkin yaptığı açıklamada, fay hatları üzerindeki alanların yapılaşmaya kapatılması gerektiğini vurguladı.
Açıklamada şu ifadelere yer verildi:
“Türkiye Diri Fay Haritası baz alınarak yaptığımız incelemede, “Aksaray, Bolu, Sakarya, Yalova, Bursa, Balıkesir, Manisa, İzmir, Aydın, Denizli, Erzurum, Kahramanmaraş, Hatay, Hakkari, Muğla, Eskişehir, Kütahya, Bingöl” gibi 18 ilimizin merkez yerleşim birimleri ile yine içinde son depremi yaşadığımız 80’ini aşkın ilçe merkezinin ve ilk belirlemelere göre 502 köyümüzün deprem üretme potansiyeli yüksek aktif fayların geçtiği hatlar üzerine doğrudan oturduğu vurgulanarak, fay hatları üzerindeki alanların yapılaşmaya kapatılarak, bu yerleşimlerde öncelikli olmak üzere kentsel dönüşümün uygulamalarının başlaması gerektiğini belirttik.”
Ülke nüfusunun yüzde 18'inin yaşadığı İstanbul’un saatli bomba üzerinde oturduğu tespiti yapılan açıklamada, afet öncesine dair ciddi hiçbir önlem alınmadığını, kentin kaderine terk edildiği vurgusu yapıldı.
Aktif fay hatları üzerinde bina inşasının yasaklanmasının da önerildiği listedeki tespitler arasında Deprem Araştırma Daire Başkanlığı ile ilgili tavsiyeler de yer alıyor:
1- Afet zararlarının azaltılmasını esas alacak şekilde yasal düzenlemeler yapılmalı.
2- ABD’de olduğu (Kaliforniya fayyasası) gibi, aktif fay hatları veya zonları üzerine bina inşa edilmesiyasaklanmalı veya özel jeolojik araştırmalardan sonra verilecek karara görebina inşa edilip edilmeyeceğine ilişkin yasal düzenlemeler acilen gerçekleştirilmelidir.
3- Birçok gelişmiş ülkede olduğu gibi “Deprem Araştırma Dairesi Başkanlığı” ülkemizin jeolojik araştırmalar kurumu niteliğinde olan MTA Genel Müdürlüğü bünyesine alınmalı, deprem araştırmaları ve alınacak önlemler bütünlüklü olarak koordine edilmelidir.
4- Depremlerle mücadele etmek amacıyla başta Büyükşehir Belediyeleri olmak üzere, tüm belediyelerde “Jeolojik-JeoteknikAraştırma Şube Müdürlükleri veya Daire Başkanlıkları” kurularak kentsel altyapı ve üstyapının afet duyarlı bir anlayışla “etüt, planlama,projelendirme, yapı üretim ve denetim” süreçleri kontrol altına alınmalıdır.
YARDIM ÖDEMELERİNE BUGÜN BAŞLANIYOR
Türkiye’nin her tarafından AFAD koordinasyonuyla sağlanan yardımların bölgeye ulaşmaya devam ettiğini açıklayan İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, “Bakanlıklarımız Elazığ ve Malatya valiliklerine nakit yardımlar çıkarmıştır. İlk etapta depremden etkilenen ailelere direkt olarak aile başına verilecek nakitler... Yarın sabah (Pazartesi) itibariyle kaymakamlıklarımız ve valiliğimizin koordinasyonunda sağlanacaktır” dedi. Bölgede hasarlı binaların tespitine de başlandı. Çevre ve Şehircilik Bakanı Murat Kurum,“Elazığ merkez ve Sivrice İlçesi’nde 31 yıkık, 249 ağır hasarlı, 56 orta hasarlı, 349 da az hasarlı bina tespit ettik. Acil yıkılması gereken 12 binamız var” dedi.
YARDIM SEFERBERLİĞİ
Türkiye, Elazığ’da meydana gelen ve birçok şehirde hissedilen depremle sarsılırken, yurdun dört bir yanından da deprem bölgesine destek yağdı. Bakanlıklar, Türk Kızılayı, AFAD, UMKE gibi kurumların yanı sıra belediyeler ve vatandaşlar da seferber olarak depremin yaralarının sarılması için harekete geçti. Merkez üssü Elazığ’ın Sivrice İlçesi’nde meydana 6.8 büyüklüğündeki depremin ardından Türkiye yardım ve destek seferberliğine geçti. Ülkenin dört bir yanında kendiliğinden harekete geçen vatandaşlar deprem bölgesine yardım ulaştırabilmek için büyük bir seferberlik başlattı. Kızılay, AFAD gibi tüm resmi yardım kuruluşlarının yanı sıra bütün belediyeler, STK’larda olğanaüstü bir hız ve düzenle deprem bölgelerine doğru yardıma koştu.
100 YILDA 80 BİN KİŞİ HAYATINI KAYBETTİ
Son yüzyılda Anadolu coğrafyasında, Cuma günü Elazığ’da meydana gelen, Kandilli Rasathanesine göre 6,8 AFAD’a göre ise 6,6 büyüklüğünde olan depremden daha büyük 29 deprem tespit edildi. Bunlar arasında en büyük aletsel büyüklüğe sahip olanı, 26 Aralık 1939’daki Erzincan depremiydi. Resmi rakamlara göre, Erzincan depreminde 116 bin 780 bina hasar görürken 32 bin 962 kişi hayatını yitirdi. Bu deprem, 20. Yüzyıl’da en büyük can kaybına neden olan dördüncü deprem olarak kayıtlara geçti. Son yüzyılda on deprem, binden fazla ölümle sonuçlandı. En fazla can kaybının yaşandığı depremse, resmi rakamlara göre 17 bin 408 kişinin hayatını kaybettiği 1999’daki Gölcük depremi oldu.
48 SAAT SONRA MUCİZE
Deprem bölgesinde kurtarma ekiplerinin olağanüstü mücadelesi ile yaşanan mücizeler acıları da bir nebze olsun azaltıyor. Jandarma Arama Kurtarma Ekipleri’nin enkaz altında kurtardığı 2,5 yaşındaki Yüsra ile annesinin hikayesi de bunlardan sadece biri. Paylaşılan görüntüde jandarma arama-kurtarma personelinin “Duyuyor musun beni?” sorusuna anne, “Yardım edin” cevabını veriyor. Personelin “İyi misin?” sorusuna “Şu anda nefesim daralıyor” cevabını veren annenin korkusu ses tonundan anlaşılıyor. Diyalogların ardından yapılan çalışmayla anne ve 2,5 yaşındaki çocuğu yaralı bir şekilde enkaz altından çıkartılıyor. Mucizeye imza atan itfaiye ekibinde yer alan Ali Güneş’in anlattıkları yürekleri dağladı: İlk annesinin sesini duyduğumuzda 3 alt kata inmiştik...Yüsra’nın ilk sesini duyduğumuzda ‘Anne’ diye ağlıyordu. Bütün ekip elinden geleni yaptı. Yüsra ve annesini sağ salim yukarı çıkarttık. Yukarı çıkardığımızda ağlıyordu, eli yüzü toprak içindeydi. Elini tutum, ‘Yüsra beni dinle, benim de senin gibi kızım var’ dedim, ‘Onunla beraber oyun oynuyoruz. Sen de annenle beraber oyun oynayacaksın’ dedim. Bir anda sesini kesti ‘Annemi istiyorum’ dedi. Yüsra’nın hemen üstünde annesi vardı. Annesinin hemen üstünde babası vardı.Oradaki baba da bir kahramandı. Bir kalkan vazifesi görmüş. onların hayatta kalmasına vesile olmuş. Bu bir kahramanlıktır. Babayı unutmayacağım.