Tam 29 yıl düdük çalan ve Türkiye’nin en uzun süre görev yapan futbol hakemi olan Ertuğrul Dilek, hakemlere eskisi kadar saygı gösterilmediğini söyledi. Dilek, “Yetenekli hakemlerimiz var ama eğitimlerine daha fazla eğilmek gerek. Kırmızı kart görmesini engellediğim çok oyuncu oldu. Sezon içinde ihraç ettiğim futbolcu sayısı 10’u geçmezdi. VAR için Avrupa’yı beklemek gerek” şeklinde konuştu.
CELAL DEMİRBİLEK / SPOR SERVİSİ
Hocaların hocası unvanını sonuna kadar hak eden bir isim o... Futbolun sadece oyun olduğu dönemde, en ufak yağmurda çamura dönen toprak sahalarda fedekarca görev yapan, tam 29 yıl düdük çalan ve Türkiye’nin en uzun süreli görev yapan futbol hakemi aynı zamanda... 1981-1984 arası Merkez Hakem Kurulu (MHK) hakem işleri sorumluluğu görevini yürüten, yıllarca FIFA kokartı taşıyan 82 yaşındaki Dilek, birikim ve değerlendirmelerini Karar gazetesinin duayen muhabiri Celal Demirbilek’e anlattı. İşte Dilek’in, kendisi gibi mesleğinde usta olan Demirbilek ile paylaştıkları...
Doğum yerim olan Manisa’da iki yıl futbol oynadım. O dönem hakemlerle hiç işimiz olmazdı. Büyük saygı beslerdik. Bir maçta sol ayak bileğim çatlayınca futbolu bıraktım. Hakem olmak gibi bir hedefim yoktu. Biri İzmir, biri de İstanbul’da olan iki gazeteye Manisaspor haberleri yazıyordum. Kuralları öğrenmek için hakem kursuna gittim. Kurs bittikten sonra başarılı olan 27 kişi içinde ben de vardım. Ardından sınava alındık ve birinci oldum. Hakem olmayacağımı söyledim ama kursun düzenleyen heyetin başkanı, “Sana 3 ay eğitim verdik. Bizi meşgul ettin. Devam etmen gerek” dedi. Ardından hakemlik lisansı aldım ve 5 ay yan hakemlik yaptıktan sonra düdüğü elime verip orta hakem olarak görevlendirdiler. Şimdi o tip kurslar sadece 10 gün sürüyor.
Hakemlikteki ilk yıllarımda Manisa Kula’da tribünsüz bir sahada maç yönetiyordum. Sahaya bir boğa girdi. Düdük çalıp, oyunu durdurdum. Takımlardan birinin santrforu, “Hocam ofsayt yoktu” dedi. Sonra boğayı görünce itirazı bırakıp, kaçmaya başladı.
BOĞA GİRDİ, İTİRAZ BİTTİ
Hakemler maçalara duygusal değil, berrak bir kafa ile çıkmalı. Objektif olmalı. Hakemlik yaptığım dönemde 52 derbi yönettim. Yegane düşüncem objektif yaklaşımdı. Oyuncular da daha yapıcıydı. Hiç kart çıkarmadığım çok fazla maç oldu. Derbileri bile 1-2 kartla bitirirdim. Her zaman oyuncuyu atmak yerine sahada tutmayı tercih ederdim. Futbolcular ile abi-kardeş ilişkisi içindeydik.
29 yıllık hakemlik hayatım boyunca Birinci Lig’de sezon boyu gösterdiğim kırmızı kart sayısı 10’u geçmezdi. Rakibinin sert hareketine maruz kalan birkaç futbolcunun kırmızı kart görmesine engel oldum. Bir keresinde misillema yapacağını hissettiğim bir oyuncunun kulağına, “Biraz önceki pozisyonda canının yandığını biliyorum. Yine de düşündüğünü sakın yapma” dedim. Sözümü dinledi ve hem kavga çıkmasına fırsat vermedi hem de kırmızı kart görmekten kurtuldu.
Benzer bir olayı da Güray (Erdener) ile yaşadım. Vefa’da oynuyordu o zaman. Vefa Zonguldak deplasmanındaydı. Saha çamur deryası. Güray bir pozisyonda çelmeyi yiyip, kendini çamurun içinde buldu. Rakibine yumruk atmaya hazırlandığını hissettim. “Elini kolunu kullanma” diyerek uyardım. Devre arası yanıma gelip, “Hocam sağolun. İyi ki niyetimi anladınız. Sayenizde ceza almaktan kurtuldum” dedi.
OKTAY VE ALP BAŞKAYDI
Rahmetli Metin Oktay, inanılmaz centilmen bir oyuncuydu. Kendisine faul yapana dönüp bakmazdı bile. Misilleme yapmaktan çekindiği için kimin faul yaptığını bilmek istemezdi. Beşiktaşlı Zekeriya Alp de çok centilmendi. Futbol bizim dönemimizde bugünkü kadar hızlı değildi. Ancak çok daha yetenekli oyuncular vardı.
Bugün bir Arda’yı konuşuyoruz. O dönemde Metin Oktaylar, Lefterler vardı. Bir çok oyuncumuz Avrupa’da oynuyordu. Hakemler arasında da büyük farklar var. Bizim dönemimizde hakemler bir anlamda amatördü. Siyah formamızı giyer, antrenman yapardık. Şimdi rengarenk kıyafetler var. Her şeyleri federasyon tarafından karşılanıyor. Biz formamazı bile kendimiz alırdık. İdman için saha bulmakta zorlanırdık. Bugün hakemlerin kondisyoneri bile var.
KONDİSYON DA ÖNEMLİ
Bugünün hakemleri sahadaki futbola ayak uydurmak için kondisyon açısından da iyi hazırlanmalı. Gördüklerini çalmaya odaklanmalılar. Futbolcu-hakem ilişkisi daha sıcak bir hale getirilmeli. Hakemler sakin kalmayı mutlaka öğrenmeli. Yardımcıları ile diyalogları çok sağlam olmalı. Yetenekli genç hakemler var. Tahsil anlamında eğitimleri de iyi ama kurallar konusunda daha iyi eğitilmeliler. MHK’nın o tarafa eğilmesi lazım. Yıllarca hakemlik yaptım ama şu an benim bile eksiğim var. “Olduk” diye düşünmemeliler. Her maçtan sonra onlara doğrularını, yanlışlarını anlatmak lazım.
Yorumculuğa geçtiklerinde de dikkatli olmalılar. Kuralları bilen konuşsun ama kanaatler konuşturulmasın. Bazı hakem yorumcuları düşüncelerini aktarıyor. Bu doğru değil. Kural ne diyor ondan bahsetsinler. VAR (video hakem sistemi) bazı konularda mutlaka faydalı olacaktır. Hakemler de kendi aralarında ‘senin maçında daha çok kullanıldı, benim maçımda daha az kullanıldı’ diye rekabete girecektir. Ama geçiş süreci iyi ayarlanmalı. Hemen geçilmemeli. Avrupa’yı beklemek gerek bence. Çünkü orası da henüz deneme safhasında. 6 hakem olayı gibi olmasın. Hakemler için bu sezon biraz daha zor geçecek. Çünkü şampiyonluk yarışında bu sezon Beşiktaş ve Başakşehir’in yanında Galatasaray da var.
Ertuğrul Dilek KİMDİR?
1935 yılında Manisa’da dünyaya gelen Ertuğrul Dilek, henüz 18 yaşında hakemlik yapmaya başladı. 1956’da Manisa bölgesi hakemi olan Dilek, 1967’de de uluslararası hakem statüsüne geçti. 1970’te FIFA kokartı takan 82 yaşındaki Ertuğrul Dilek, tam 29 yıl boyunca düdük çaldı ve “Türkiye’nin en uzun süre görev yapan futbol hakemi” unvanının sahibi oldu. 1981-1984 yılları arasında MHK hakem işleri sorumluluğu görevini üstlenen Dilek, bir dönem Türkiye Futbol Federasyonu’nda da Türk futboluna
hizmet etti.