Gelecek Partisi lideri Ahmet Davutoğlu, Elif Çakır ve Yıldıray Oğur’a açıklamalarda bulundu. Çözüm söylemlerini değerlendiren Davutoğlu, “Kürt meselesinde büyük mesafeler katedildi. Burada Erdoğan’ın da ciddi payı var. Bizim de bulunduğumuz AK Parti hükümetlerinde yapıldı. Ama aynı Erdoğan iktidarda kalabilmek için Bahçeli’nin deyişiyle ‘Tabuları kırma çabasının’ yerine yeni tabular üreterek iktidarda kalmaya yöneldi. Bu bakımdan Erdoğan, Bahçeli’nin gerisinde kaldı, bu üzücü bir durum.” Dedi
UMUT GÖR
Elif Çakır ve Yıldıray Oğur’un yorumlarıyla ekranlara gelen ‘Bi' Karar Ver’ programına Gelecek Partisi Genel Başkanı Prof. Dr. Ahmet Davutoğlu konuk oldu. MHP lideri Devlet Bahçeli’nin başlattığı çözüm söylemlerine ‘çok anlamlı’ diyerek destek veren Davutoğlu, Cumhurbaşkanı Erdoğan ile Bahçeli arasındaki görüş farklılıklarına ilişkin dikkat çekici açıklamalar da bulundu.
‘NEPOTİZM MEŞRULAŞMIŞ’
Esenyurt Belediye Başkanı Ahmet Özer'in tutuklandığı soruşturmayı yürüten İstanbul Cumhuriyet Başsavcısı Akın Gürlek'in eşi Elif Gülşah Gürlek'in Sermaye Piyasası Kurulu Üyeliği'ne atanmasını nasıl değerlendiriyorsunuz sorusunu yanıtlayan Davutoğlu, siyaset, ekonomi ve yargı üçgenine dikkat çekti, “Türkiye’de en tehlikeli üçgen siyaset, ekonomi ve yargı üçgeni. Yani yargı, siyasi ve ekonomik ilişkiler içerisine girmişse orada yargının tarafsızlığından bahsetmek mümkün değildir. Bunu FETÖ borsası tartışmalarında gördük. Türkiye’de artık bir ağ var, ekonomide yapılan atama yargıdaki atamalara ipucu oluyor. Bu durum çok tehlikeli. Son olayda ise tabi ki insan kendi yetenekleri ile SPK’ya girebilir. Ama bunlar kendi aralarında bir ağ/network oluşturmaya başladığı zaman tehlikelidir. Ama karara şaşırmadım. Türkiye’de işler artık böyle yürüyor. Cumhurbaşkanlığı hukuk bürosu gün gelir araştırırsa Türkiye’de yanlış ve sistem dışı ilişki ortaya çıkar. Siyasi otoritenin dediğini yaparsanız siz ve etrafınız ödüllendirirsiniz, siyasi otoriteye rağmen bir şey yapmaya kalkarsanız siz ve etrafınız cezalandırılır. Bunlar artık şahısların cezalandırılması ya da ödüllendirilmesinden çıktı. Bu son derece tehlikeli.” İfadelerini kullandı.
‘BAHÇELİ’NİN ÇAĞRISI ÇOK ANLAMLI’
Bahçeli’nin çözüm açıklamalarını değerlendiren Ahmet Davutoğlu, MHP liderinin açıklamalarını olumlu buldu, ‘Cumhurbaşkanı Erdoğan’la tutarlılık var mı?’ Sorusunu yöneltti, “Bahçeli’nin çağrısının çok anlamlı olduğunu daha öncede ifade ettim. Türkiye’de uç kanatlar birbirlerinin sorunlarını anlarsa mesele çözülür. Bahçeli’nin bir Türk Milliyetçisi olarak bu tabloyu çizmesi beni çok umutlandırdı. Bahçeli’nin aklında bir plan da var. Çünkü söylemlerinde sembolik analizler yapmadı. Geçmişte eleştirdiği bütün fikirleri bugün dile getirdiğini görüyoruz. Söylemle eylem arasında nisbi bir tutarlılık var. Tabi, Cumhurbaşkanı Erdoğan ile Bahçeli arasında bir tutarlılık var mı? Esas soru bu. Bahçeli çok etkin olsa da devleti Cumhurbaşkanı Erdoğan yönetiyor. Bizde ilk günlerde meclis grubunda Erdoğan’a net bir açıklama yapma çağrısında bulunmuştuk. Ve bu mesele devlet politikası haline gelmişse, çıkıp “biz bunu güvenlik birimlerimizde, Milli Güvenlik Kurulu'nda, bütün ilgili platformlarda tartıştık. Devletin yeni stratejisi budur, demeli.” Dedi.
‘ERDOĞAN, BAHÇELİ’NİN FİKRİNE GENEL BİR DESTEK VERDİ’
İktidarın, Kürt meselesine yönelik sergilediği açıklamaları yorumlayan Gelecek Partisi Lideri, üç ayrı senaryo açıklayarak sürecin içerisinde bulunduğu çıkmazı değerlendirdi: “Ben üç ihtimal gözlemliyorum. Birincisi, Bahçeli’nin açıklamalarına Erdoğan’ın desteği özde bir destek değil. Genel bir destek. Bahçeli’ye destek veriyor, fikre destek verdiğini henüz açıklamadı. Başlarda birlikte bir oyun planlıyorlar diye düşündük. Bu kuvvetli bir ihtimaldi. ‘Erdoğan ile Bahçeli buluşmalarında Erdoğan, Bahçeli’ye yürüttüğü bir politikayı anlattı ve Bahçeli’nin ön almasını istedi’ diye düşündük. Çünkü bize gelen değişik bilgilerde aylardır İmralı’yla görüşüldüğünü biliyoruz. En üst düzeyde görüşmeler yapılıyor aylardır. Böyle bir süreç yürürken Bahçeli’nin açıklamaları Erdoğan ile Bahçeli arasında bir diyalogla yapılmış olma ihtimali olsaydı çok ümitvar olabilirdik. Fakat haftalar içerisinde görünenler bir işbirliği içerisinde olmadığı yönünde oldu. Tabii, engel olmamak ayrı bir şey. Destek vermesi ayrı bir şey.”
‘AK PARTİ’DE KAFA KARIŞIKLIĞI VAR’
“İkinci ihtimal ise kafa karışıklığı. Yani Dünya’daki değişiklikler sebebiyle bir şeyler yapmak istiyorlar ama kafaları net değil. Bu da çok tehlikeli bir şey devlet için. Bahçeli, adım adım gitmeyip direk ‘Öcalan’ın meclise gelmesi’ çağrısında bulundu. Bahçeli’nin çıtayı çok yükseltmesi en yakın arkadaşları tarafından bile anlaşılmakta zorluk çekti. O zaman bir kafa karışıklığı var mı diye düşünüyorum. AK Parti içerisinde bir kafa karışıklığı olduğu aşikâr. Özellikle Kürt kökenli birçok kişi Bahçeli’nin sözlerine sahip çıktı. Birçok farklı kişi de şüphe beyan etti. Ama genelde AK Parti, bu konularda Cumhurbaşkanı Erdoğan konuşana kadar mesele hakkında yorum yapmaktan kaçınırlar. Tabi Bahçeli’nin açıklamalarında bir kararlılık var. Erdoğan’ın açıklamalarında ise bir durumu idare etmeye dönük, idare-i maslahat tarzı var. Erdoğan'ın davranışı, “şimdilik Bahçeli'yle çatışmayayım ama buna da onay vermeyeyim” şeklinde oldu. Onun için üç hafta üst üste Erdoğan'a çağrıda bulunduk. Bu sebeple kafa karışıklığı olma ihtimalini az görüyorum. Kayyum ataması olunca ben şu anda en büyük ihtimal olarak üçüncü ihtimale yoğunlaştım. Kafa karışıklığı yok. Birisi söylemiyle devam ediyor. Diğeri de eylemiyle devam ediyor. Ve bu açı gittikçe açılıyor birbirinden. O zaman üçüncü ihtimal güçleniyor.”
‘SEROK DEVLET BEY DEMEDİM AMA ARTIK HAK EDİYOR’
“Üçüncü ihtimal ise Kayyum atamaları sonrasında ortaya çıktı. Erdoğan ile Bahçeli arasında bir bilek güreşi olması söz konusu. Bu durum çok tehlikeli. İkisi arasında bir satranç oynanmaya başladı. Satrancı birbirine karşı oynamaya başladığında koalisyondan daha kötü bir tablo ortaya çıkar. Devlet birimlerinde ve bürokraside MHP’nin ciddi bir etkisi var. Böyle bir çatışma güvenlik birimleri arasında bir iç güvensizliğe kadar gidebilir. Tabi ben bunu ümit etmem, çünkü Bahçeli ile aramızda karşılıklı epey sert tartışmalarımız oldu. Sağ olsun, Ekim resepsiyonunda ‘Devletin bana ihtiyacı olabileceğini’ zikrederek nazik davrandı. ‘Serok Devlet Bey’ demedim ama artık hak ediyor. Hak ediyor dediğim Kürtler de diyebilir. Çünkü hiçbir siyasetçi Abdullah Öcalan’ı TBMM’ye getirme, konuşturma cesareti göstermedi. Ama beni esas ilgilendiren gerçekten MHP'nin içinde bir başka akıl. Ama bunların MHP'nin normal kadroları olmadığı aşikâr. Statükoya meydan okuyan bir öz var. Çok değerli. Peki statüko nedir? Statüko yüzyıldır yıkamadığımız tabulardır. Bu yüzyıldan kastım, Cumhuriyet'in ilkeleri vs. gibi şeyler değildir, kimse böyle anlamasın. Yüzyıldır Türkiye Kürt sorunu, Alevi sorunu, İslam sorunu, Din sorunu konusunda bir arpa boyu yol gidemedi. Bunu görmemiz lazım. Gelir adaletinin bozulduğu çarpık bir ekonomik düzen kurduk. Şimdi Cumhuriyetimizin başarıları yanında Cumhuriyetimizin yapamadıklarını bilirsek ne yapmamız gerektiğinin haritası çıkar. E şimdi Bahçeli bunları söylüyor.”
‘TÜRKİYE’NİN ZEMİNİ KAYGAN’
Kayyum atamalarını değerlendiren Prof. Dr. Davutoğlu, Erdoğan’ın muhataplarına ‘sürecin sahibi benim’ mesajı verdiğini söyledi, “Umarım böyle değildir ama muhtemeldir ki Erdoğan, Bahçeli’ye birtakım planlamalardan bahsetti. Bahçeli biraz erken bir şekilde bunu kamuoyuna paylaştı. Erdoğan’ın mesajı da ‘savaşı da barışı da ben yaparım’ mesajıdır. Erdoğan’ın en önemli niteliği bir iş olduğunda nihai olarak senaryonun sahibi olmaktır. Burada sürecin sahibi Bahçeli görünüyor şu anda. İnşallah böyle değildir ama Erdoğan’da ‘sürecin sahibi benim. Ben istediğim zaman süreç başlar' mesajı veriyor. Muhataplara da mesaj veriyor kayyum atamalarıyla. Bu durum sürece zarar da veriyor. İktidarın bu durumu düzeltmesi gerekiyor. Dünya zaten Trump’la birlikte bir düzensizlik içerisine girecek. İktidar bari sabit dursun, çünkü Türkiye’nin zemini kaygan. Zemini tutması gereken iki aktör var ama onlarda zemini daha çok kaydırıyor.” İfadelerini kullandı.
‘ERDOĞAN, BAHÇELİ’NİN GERİSİNDE KALDI’
AK Parti iktidarları döneminde Kürt sorununun çözümünde ciddi mesafelerin aşıldığını belirten Davutoğlu, gelinen süreçte Erdoğan’ın Bahçeli’nin gerisinde kaldığını ifade etti, “Türkiye’de Kürt meselesinde ciddi mesafeler yol alındı. Burada Erdoğan’ın da ciddi payı var. Bunu kabul etmek lazım. Bizim de içerisinde bulduğumuz AK Parti hükümetlerinde yapıldı. Kürtçe üzerinde yasakların kalkmasıyla başlayan çok cesur açılımlara öncelik etti Erdoğan. Ama aynı Erdoğan iktidarda kalabilmek için Bahçeli’nin deyişiyle ‘Tabuları kırma çabasının’ yerine yeni tabular üreterek iktidarda kalmaya yöneldi. Bu bakımdan Erdoğan, Bahçeli’nin gerisinde kaldı, bu üzücü bir durum.” diye konuştu.
‘İSRAİL, BATI ŞERİA’YI İLHAK EDECEK’
Trump’ın göreve gelişini değerlendiren Gelecek Partisi Genel Başkanı, ilerleyen süreçte Trump’ın ‘ateşkes’ altı altında Batı Şeria’yı İsrail’e ilhak edeceğini kayda geçirdi, “Trump’ın ekibini görünce daha net yorumlarız ama Trump, Birleşmiş Milletleri ve NATO’yu önemsizleştirecek. Birleşmiş Milletler önemsizleştiğinde ne olur, BM’nin 242. Sayılı kararı, yani Gazze ve Batı Şeria’yı ‘İşgal edilmiş toprak’ olarak ön gören karar ve 181 sayılı Filistin’in bağımsız bir devlet olarak tanınması kararı, bunlar yok sayılacak. En korkutucu senaryo ise şudur, Trump ‘savaşı bitiriyorum’ diyecek ve Netanyahu’ya ‘ateş kes’ yap diyecek. Netanyahu da insancıl bir tavırla ‘ateş kes yapıyorum’ diyecek. Ertesi gün Trump diyecek ki, ‘Bu iç uzlaşmazlığı ortadan kaldıralım. Ve Batı Şeria’yı İsrail ilhak etsin’ diyecek. Bu olursa şaşırmam, Türkiye buna göre hesabını yapsın. En uç senaryo gibi gelebilir ama İsrail, Batı Şeria’yı ilhak etmek istiyor. Gazze’yi de boşaltmak istiyor. Trump ateşkes getirecek ama Filistin’i öldürecek.” Dedi.
‘GERÇEK TÜRK MİLLİYETÇİLERİNE SESLENİYORUM’
İsrail’in Türkiye ile İran arasında Kürt meselesi üzerinden sorunlar yaratmak istediğine dikkat çeken Ahmet Davutoğlu, Türk Milliyetçilerine seslendi, “İsrail; Türkiye, İran, Mısır ve Suudi Arabistan’ın aynı noktada olmasını istemez. Türkiye ne zaman Ortadoğu’da etkili oldu? İran’la ilişkilerimiz iyi, Mısır’la kontrol altında ilişkilerimiz olduğunda, Suudi Arabistan’ı da yanımızda tuttuğumuz zaman başarılı olduk. İsrail'in şimdi yapmaya çalıştığı, Körfezi Suudi Arabistan ve Birleşik Arap Emirlikleri üzerinden kontrol etmek. Sisi yönetimi zaten ABD’nin dediğinin dışına çıkmaz. İran’ı o yüzden hedef gösteriyor. Türkiye’yi hedef gösteriyor. Peki, Türkiye ile İran’ın komşu ülkeler olarak en fazla uğraştığı mesele nedir, Kürt sorunu. İsrail, burada Kürtleri tahrik ederek bir yere gelmek istiyor. Buradaki gerçek Türk Milliyetçilerine sesleniyorum. Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin bekasını düşünüyorlarsa kim bölge halklarını kavga ettirmek istiyorsa o Türkiye’nin düşmanıdır.” Diye belirtti.