İsrail'in Demir Kubbe adı verilen hava savunma sistemi, bugüne kadar Gazze'den gelen roketlerin engellenmesinde önemli bir rol oynarken, son çatışmalarda ise bu roketlerin bazılarının bu savunma sistemini aştığı görüldü. İşte, Demir Kubbe hakkında bilgiler...
Gazze'yi açık hava hapishanesine çeviren İsrail'in sivillere yönelik silahlı saldırıları, dünya kamuoyunda tepkiyle karşılanıyor. Son günlerde tansiyonun yükseldiği Filistin-İsrail hattında Demir Kubbe adı verilen hava savunma sistemi bir kez daha gündeme geldi. İsrail'in 2011 yılında kullanmaya başladığı Demir Kubbe'nin, Kassam Tugayları'nın fırlattığı roketlerin yüzde 90'ını engellediği belirtildi.
DEMİR KUBBE'NİN ÇALIŞMA MANTIĞI
DEMİR KUBBE NE DEMEK?
Demir Kubbe, İsrailli Rafael Advanced Defense Systems şirketi ve İsrail Havacılık ve Uzay Endüstrisi tarafından geliştirilmiş mobil bir hava savunma sistemidir.
İsrail, 2006 yılındaki Lübnan Savaşı'ndan sonra ve Filistin'deki çeşitli direniş gruplarının attığı roketlerin verdiği zararı en aza indirmek için, ABD'nin de finansman desteğiyle geliştirdiği Demir Kubbe hava savunma sistemini 2011 yılında hayata geçirdi.
7 Nisan 2011 tarihinde Gazze'den fırlatılan bir BM-21 Grad'ı durdurarak ilk sınavını verdi. 10 Mart 2012'de The Jerusalem Post, sistemin Gazze'den fırlatılan ve yerleşim yeri olan bölgelere inen roketlerin yüzde 90'ını düşürdüğünü bildirdi. Resmi makamlar, Kasım 2012'ye kadar 400'den fazla roketi durdurduğunu açıkladı.
DEMİR KUBBE NASIL ÇALIŞIR?
Demir Kubbe'nin çalışma şekli; atılan füzeyi tanımlamak, hedefe kilitlenmek ve roketi veya füzeyi havadayken imha etmektir. Sistem, hizmete girdiği 2011 yılından bu yana atılan her 10 füzeden 8 tanesini havada vurdu.
Sistemdeki radar, atılan roketleri ve yörüngesini tespit ediyor, roketin düşeceği yerde korunması gereken bir sivil yerleşim yeri ya da önemli bir altyapı tesisi varsa füze, bataryadan otomatik olarak ateşleniyor ve roket havada imha ediliyor. Roketin düşeceği yerin boş arazi olması durumunda sistem roketi imha etmiyor ve roketin düşmesi bekleniyor.
Demir Kubbe; Arrow 2, Arrow 3, Iron Beam, Barak 8 ve David's Sling'in de içinde bulunduğu İsrail'in geliştirmekte olduğu çok katmanlı füze savunma sisteminin bir parçasıdır.
DEMİR KUBBE'NİN TEKNİK ÖZELLİKLERİ
Sistem, kısa menzilli roketlere ve 70 kilometre menzile sahip 155 mm topçu mermilerine karşı koymak için tasarlanmıştır. Üreticisine göre, Demir Kubbe olumsuz hava koşullarında gece gündüz çalışacak ve aynı anda birden fazla tehdide yanıt verebilecek durumdadır.
Demir Kubbe'nin üç merkezi bileşeni vardır:
* Tespit ve İzleme Radarı
Radar sistemi, bir İsrail Savunma şirketi olan ve İsrail Havacılık ve Uzay Sanayii'nin yan kuruluşu olan Elta ve IDF tarafından inşa edildi.
* Savaş Yönetimi ve Silah Kontrolü
İsrailli bir yazılım şirketi olan mPrest Systems tarafından Rafael için inşa edildi.
* Füze Atış Birimi
Sistem elektro-optik sensörler ve yüksek manevra kabiliyeti için birkaç direksiyon kanadı ile donatılan Tamir füzelerini fırlatır.
Tipik hava savunma füzesi bataryasında bir radar ünitesi, bir füze kontrol ünitesi ve birkaç fırlatıcı vardır ve bunların hepsi aynı yerde bulunur. Demir Kubbe ise dağınık bir düzende konuşlandırılacak şekilde inşa edilmiştir. Her bir fırlatıcı bağımsız olarak konuşlandırılır ve güvenli bir kablosuz bağlantı aracılığıyla uzaktan çalıştırılır. Bildirildiğine göre, her bir Demir Kubbe bataryası, yaklaşık 150 kilometrekarelik bir kentsel alanı koruma kapasitesine sahiptir.
DEMİR KUBBE'NİN MALİYETİ NE KADAR?
2010 yılında sistem daha geliştirilmeden önce bir askeri analist, eski savaş pilotu ve Tel Aviv Üniversitesi'nde siyaset bilimi profesörü olan Reuven Pedatzur sistemi Kassam füzelerine oranla çok maliyetli olacağını için ve çok fazla Kassam füzesi yollanarak İsrail'in mali imkanlarına saldırılacağı yüzünden eleştirdi. Bir Tamir füzesinin tahmini maliyeti 20 bin ile 50 bin ABD doları arasında iken bir Kassam füzesinin kabaca maliyeti yaklaşık 800 dolardır ve bir Hamas Grad roketinin maliyeti birkaç bin dolardır. Rafael, Demir Kubbe'nin yalnızca tehdit oluşturduğu belirlenen roketleri yakalaması ve kurtarılan hayatların ve stratejik etkilerin maliyete değer olması nedeniyle maliyet sorununun abartıldığını söyledi.