35 kişinin hayatını kaybetmesine ve yüzlerce kişinin de yaralanmasına neden olan Brüksel saldırılarını üstlenen IŞİD, yeni bir video yayınlayarak Avrupa ülkelerine “Dahası gelecek” tehdidinde bulundu. ABD’de yayınlanan bir raporda da Avrupa’da 2 bin IŞİD’li olduğu belirtildi. Terör alarmı verilen hem ABD’de hem de Avrupa’da ise önlemler en üst seviyede .
IŞİD terör örgütü Avrupa’daki kanlı saldırılarına devam edeceğini tehditkar bir video ile duyurdu. Söz konusu videoda IŞİD üyesi Hicham Chaib, “Avrupa Paris saldırılarından ders almadı, bu yüzden Brüksel’i düzenledik. Dahası gelecek” tehdidini savurdu ve başta Belçika olmak üzere, IŞİD’e karşı mücadele veren tüm Avrupa ülkelerini uyardı.
Avrupa ise yeni terör saldırılar olabileceği paniğini yaşarken, güvenlik önlemlerini arttırıyor. Belçika Polisi Brüksel saldırılarıyla doğrudan ilgisi olduğu belirtilen 8 kişinin peşindeyken, Hollanda’da terör saldırısı hazırlığı yaptığı şüphesiyle 4 kişi gözaltına alındı.
Öte yandan, ABD İç Güvenlik Komitesi, IŞİD’e katılmak için Suriye veya Irak’a gidip tekrar Avrupa’ya dönenlerin sayısının 2 bin kişiye ulaştığını belirtti. Komitenin yayınladığı rapora göre, IŞİD’e 120 ülkeden toplam 38 bin 200 savaşçı katıldı. Raporda, Batı ülkelerinden IŞİD’e katılanların sayısı 6 bin 900 gösterilirken, örgüte katıldıktan sonra tekrar Avrupa’ya dönenlerin sayısı ise 2 bin kişi olarak belirtiliyor.
ABD’DE KÖPEKLİ ÖNLEM
Avrupa ve ABD’de güvenlik birimleri son aylarda üst üste gelen IŞİD saldırılarının ardından terör eylemlerini önlemek için yeni yollar arıyor. New York Polis Departmanı, metro istasyonlarında saldırıları engellemek için köpekleri kullanacaklarını açıkladı. Patlayıcıların kokusunu almak için özel olarak eğitilen Labrador cinsi köpeklerin, bomba tespitinde insanlardan da makinalardan da daha etkili olduğu belirtiliyor. Önümüzdeki dönemde 400 istasyonlu New York metrosunun tamamen köpekler tarafından korunması planlanıyor.
‘FIRAT’IN BATISI’ TALEBİ
The Times gazetesi, ABD’nin IŞİD militanlarının geçişine engel olmak için Türkiye’nin Suriye’de sınıra yakın IŞİD kontrolündeki Menbic’le arasındaki yolları kapatmasını istediğini ve ABD’nin o bölgeye Suriyeli Kürtlerin yerleşmesinden yana olduğunu yazdı. Ankara ve Washington arasında bu konuda anlaşmazlık yaşandığını belirten gazete,“Batılı istihbarat birimleri, Paris ve Brüksel bağlantılı bazı teröristlerin Avrupa’ya gitmeden önce Suriye-Türkiye sınırının güneyinde IŞİD kontrolündeki Menbic’i çevreleyen yaklaşık 96 km’lik yolu kullandıklarına inanıyor” diye yazdı.
KAYIP BOMBACI FAYÇAL CHEFFOU DEĞİLMİŞ
Belçika’da Zevantem Havaalanı’nın güvenlik kamerasına takılan görüntüdeki şapkalı kişi olduğu öne sürülen ve cumartesi günü gözaltına alınan Fayçal Cheffou’nun serbest bırakıldığı bildirildi. Belçika medyasına yansıyan haberlerde Cheffou’nun, içi patlayıcı dolu bir çantayı havaalanında bıraktıktan sonra olay yerinden uzaklaşan saldırgan olduğu iddia edilmişti. Belçikalı yetkililer ise henüz bu yöndeki iddiaları doğrulayamadıklarını ifade etmişti.
“KUZEY SURİYE FEDERASYON U BLÖF DEĞİL”
İleri Haber’e konuşan PYD lideri Salih Müslim, Suriye’nin kuzeyinde, ‘Kuzey Suriye Federasyonu’ ilanının ‘blöf’ amacı taşımadığını ve başka özerk bölgelerin de kurulacağını söyledi. Müslim, Kuzey Suriye Federasyonu’nu tanımayan Amerika Birleşik Devletleri ve Suriye’yi ikna edeceklerini savundu. Önceki gün de Suriye lideri Esad’dan Kürtlerin federasyon girişiminin kötü bir fikir olduğu yönünde açıklama gelmişti.
ESAD PALMİRA'DAN ÖTEYE GEÇEMEZ
Independent gazetesinin usta Orta Doğu muhabiri Patrick Cockburn, “IŞİD Palmira’yı kaybetti ama henüz savaşı kaybetmedi” başlıklı yazısında Suriye ordusunun Palmira’yı yeniden ele geçirmesini değerlendirdi. Bunun rejim için önemli bir zafer olduğunu belirten Cockburn, diğer yandan Esad güçlerinin Suriye’nin doğu kırsalında daha fazla ilerlemesinin muhtemel olmadığına dikkat çekti. Cockburn bu durumun nedeni olarak, rejim ilerlese bile Sünni çoğunluklu bu bölgelerde tutunmasını zor olduğunu ve gerilla saldırılarına karşı savunmasız kalacağını gösterdi. İrlandalı gazeteci, muhaliflerin kontrolündeki İdlib vilayeti için de benzer bir durumun sözkonusu olduğunu ifade etti. Öte yandan Suriye Tarihi Eserler Genel Müdürü Maamun Abdülkerim, Palmira’da birçok eserin yok edildiğini, ancak tahribatın korkulan boyutta olmadığını, kentteki büyük anıtların ayakta durduğunu söyledi.
TERÖRÜN NE DİNİ NE DE IRKI VAR
Pakistan’da Paskalya bayramına yönelik intihar saldırısı terönün ne dini, ne ırkı, ne de milleti olduğunu bir kez daha gösterdi. Saldırıyı düzenleyen örgüt Hrıstiyanları hedef aldığını belirtse de ölenlerin yarısı Müslüman.
Pakistan’ın Lahor kentindeki bir lunaparkta Paskalya kutlaması için bir araya gelen Hristiyanları hedef alan intihar saldırısında ölü sayısı 72’ye yükseldi. Ölenlerden 14’ünün Hristiyan olduğu, 12’sinin teşhis edilmediği ve geri kalanınsa Müslüman olduğu kaydedildi. Ölenlerin 29’unun çocuk olduğu saldırıda, kurtulan 10 yaşındaki bir çocuğun bütün aile üyelerinin hayatını kaybettiği öğrenildi. Güvenlik kaynakları, dört adamın parka yöneldiğini, polisin şüphelenmesi üzerine üçünün kaçtığını, birinin ise parka girerek üzerindeki 20 kilogram patlayıcı ve çivi dolu çantayı patlattığını bildirdi. Hükümet tarafından üç gün yas edilen ülkede halka açık parklar da güvenlik önlemleriyle kapatıldı.
PAKİSTAN HRİSTİYANLARI
Hristiyanlar, yüzde 1.6’lık bir oranla ülke nüfusunun Müslüman ve Hinduların ardından üçüncü büyük kesimini oluşturuyor. Güney’deki Karaçhi kenti en büyük Hristiyan nüfusunun olduğu yer. Ülkedeki Hristiyanların halkın en fakir kesimini temsil ediyor ve genellikle en kötü işlerde çalıştırılıyor. Ülkedeki Hristiyanlar ve Müslümanlar arasında anlaşmazlık çok olmasa da, Hristiyanlar radikal İslam gruplarının hedefi haline gelebiliyor.
CEMAAT-ÜL AHRAR GRUBU NEDİR?
Pakistan’daki saldırıyı düzenleyen Cemaat-ül Ahrar grubu, 2014 yılında ülkede Taliban çizgisindeki grupların çatı örgütü olan Tehrik-i Taliban Pakistan’dan (TTP) ayrılan bir grup militan tarafından kuruldu. Taliban’dan ayrıldıktan sonra hakkında IŞİD’e biat ettiği yönünde haberler çıkan örgüt, geçen yıl tekrardan TTP’ye katıldığını duyurdu. Pakistan Talibanı, ülkenin Afganistan sınırlarına yakın bölgelerinde etkili olsa da, örgütün Afganistan’daki Taliban’la ise organik bir bağı bulunmuyor. Grup liderleri yaptıkları açıklamalarda birbirlerini “kardeş” olarak gördüklerini, ancak operasyonel veya siyasi bir birliktelikleri olmadığını vurguluyor.