İş Bankası Genel Müdürü Bali: Türk bankalarının 50 milyar dolarlık kozu var

İş Bankası Genel Müdürü Bali: Türk bankalarının 50 milyar dolarlık kozu var

İş Bankası Genel Müdürü Adnan Bali, canlı yayında dolardaki yükselişle ilgili çarpıcı tespitler yaptı. Bali "Bankacılık sisteminin tamamının her an nakde döndürülebilir döviz likiditesi 50 milyar dolar civarında. Dolayısıyla hiçbir soruna işaret etmeyen bir tablodur" dedi.

İş Bankası Genel Müdürü Bali, NTV'de piyasalardaki hareketlilikle ilgili soruları cevapladı. Kurdaki hareketlilikle ilgili konuşan Bali, "Geldiğimiz seviyeler ekonomik temellerle açıklanmaya müsait değil. Saldırı niteliğinde fiyatlar oluştu" dedi. Vatandaşlara tavsiyede bulunan Bali, "Kimse bilmediği sularda yüzmesin. Dolarda, euroyla geliri, olmayan kişinin dövizle işi olmamalıdır. Ayşe teyzenin ne işi var dövizle" diye konuştu.

Bali'nin açıklamalarından öne çıkanlar şöyle: 

Kur çok ciddi seviyelere ulaştı. Asya piyasaları sığ piyasalardır. Az fonla, az hacimle çok büyük dalgalara imkan verebilecek piyasalardır. Alınacak olan aksiyonların zamanlı olması böyle günlerde önem kazanıyor. Geldiğimiz seviyeler ekonomik temellerle açıklanmaya müsait değil. Bütçe açığının GSYH'ye oranı Türkiye yüzde 1.1-1.3 bandındaydı. Son dönemde harcama genişlemesi bunu 2'nin biraz üzerine getirdi. Yıl sonunda da 2,5 olması bekleniyor. Nasıl ödenecek borçlar? Borçların brüt tutarı ifade edildiğinde bunun çok büyük olduğundan hareketle yorumlar yapılır. Bu tür dönemler sorumluluk alma zamanlarıdır. Türkiye'nin vadesine bir yıl kalan borçlarının toplamı 180,6 milyar dolardır. Bu rakamın nelerden ibaret olduğunu öğrendiğinizde bakışınız farklılaşacak. Ciddi bir dezenformasyon yaşanıyor. 102 milyar doları bankacılık sisteminin üzerinde. Bunun yarısı bir borç değil. Yurtdışındaki yerleşiklerin bankacılık sistemi nezdinde tuttuğu mevduatlar. Geriye kalan 50 milyar doları da çevirmemiz gereken borçlar. Yönetilmeyecek seviyeler değil. Reel sektör olarak borçlar toplam 73 milyar dolar. Bu 73 milyar doların yüzde 65'i yani 48 milyar dolardan fazlası mal ve hizmet karşılığı taahhütler. Geriye 25.1 milyar dolarlık ödenmesi gereken nakit borçlar çıkıyor. Bankacılıkta açık pozisyon yok. Reel sektöre baktığımızda 217 milyar dolar civarında bir açık pozisyonun, uzun vadeli kullanılmış kredilerden kaynaklanan bir açık pozisyonun olduğunu görüyoruz. Fakat 2013 ortalarından itibaren reel sektör, gelişmelerdeki bir takım problemleri de yöneterek 6 buçuk milyar dolarlara bugün varan kısa vadeli bir artı pozisyona geçmiş durumda. Yani onunda tahammül gücü, süresi, yönetmek için bir alanı var. Bu ülke 2001 yılındaki o kriz sırasında öz kaynağının neredeyse tamamını kaybedecek açık pozisyonları bilançosunun içinde dışında taşıyordu. Şu anda yok böyle bir açık pozisyon. Geriye kırılganlık unsuru olarak cari açık kalıyor. Cari açık GSYH'nin yüzde 5,7'sinde. Bu oran mutlaka yapısal önlemlerle düşürülmesi gereken rakam. Fakat gereğinin üzerinde bunu bu olayların karşılığı gibi göstermenin de teknik olarak doğru olmadığını düşünüyorum. Çünkü Türkiye petrol ithal eden bir ülke olarak petrol fiyatlarının 130 dolarlar seviyesinde olduğu ve yine cari açığının da neredeyse çift basamaklı hale yaklaştığı dönemlerde kur atağı yemedi. Bu iki gösterge birden neredeyse yarısı kadar ama kur atağı yiyoruz. Ben kur atağını ekonomik verilerle izah edemiyorum. Reel sektörün çevrilmeyecek borcu yok.

"BDDK VE MB DOĞRU TEDBİRLER ALIYOR"

BDDK ve Merkez Bankası, şu anda çok doğru, yerinde tedbirler alıyor. Özellikle kritik dönemlerde söylem değil eylem önemli. Eylemin de piyasa tarafından kabul görmesi lazım. Kurun geldiği seviyeden sonra istikrar kazanması halinde bu kurun çok kısa sürede kendini tedavi edebileceğini düşünüyorum. Talebin büyük ölçüde üst piyasalarda oluştuğunu görüyoruz.

"SALDIRI NİTELİĞİNDE FİYATLAR OLUŞTU"

Bizim bankamızın döviz alış satış arasında neti nötr. Alan da satan da var. Bu nasıl yukarı gidiyor. Asya'da gördük, düşük hacimlerle. Dijital sistemlerle tetiklenebilecek işlemler de var. Döviz masasında yönetici olarak işe başlayalı 1992'den beri birçok krizi izledim. Bunu farklı buluyorum. Bu doğru değil. Saldırı niteliğinde fiyatlar oluştu. İyi bilinçlendirilmiş siyaseti de buna göre oluşturulmuş bir tabloda kimse böyle spekülatif ataktan sonuç alamaz. Ekonomik değilse bunun gerekçesi sadece ekonomik önlemlerle içinden çıkılması mümkün değil. 

"BU ÜLKEYİ KURANLAR BUNDAN DAHA KOLAY ŞARTLARDA DEĞİLDİ"

Kurun bu seviyelere gelmesinden dolayı sevinç nidaları atan twitler görüyorum. Ben 80 yaşını aşmış annemin babamın tansiyonunun yükselmesi gibi görüyorum. bu ülkenin içinde borcu olan, yaşayan insanlar ne oluyor acaba o sırada siz o twiti atarken. İç kırılmalar her mevzuya sirayet ettirilmemelidir. Bu oyun oynanacak bir alan değil. Biz bu ülkeyi sokakta bulmadık. Şu anda karşılaştığımız zorluklar bu ülkeyi kuranlar bundan daha mı kolay şartlardaydılar. Büyük fedakarlıklar yapıldı. Yurtdışına fon çıkartmak, şunu, bunu yapmak. Kazancını servetini bu ülkeden kazanan insanların bunları yurtdışına taşıması kabul edilebilir bir şey değil. Bu bir toplumsal hadisedir. Bu ülkenin sadece refahını paylaşmak için mi bir araya gelmiş topluluğuz biz. Biz bir milletiz. Bir eylem yapan kişi kendi adına faydalar oluşturduğunuz düşünürken bir de dönüp memleketine bakmalı. 

"FAİZ DAHİL, HİÇBİR ENSTRÜMANA BAŞVURMA TEREDDÜTÜ OLMAMALI"

Hiçbir enstrümanın diğerine nazaran başvurulması konusunda tereddütlü olunmamalıdır, faiz dahil. Bunların gereklerini yapmakta tereddüt etmemeliyiz. Faiz iyi bir şey değil. Kararlar alırken teknik çerçevesinin siyasi çerçeveden ayrı olarak kendi kurallarıyla yürüdüğünün hissedilmesi lazım. Yeri gelir içiniz kan ağlaya ağlaya faize başvurursunuz. Kompleksin içinde olmamalıyız. Konuştuğumuz faizin mutlak seviyesi değil, bu tür enstrümanların kullanabilme esnekliği. Kolay bir faizle ekonominin makroekonomik temellerinin gerektirdiği faizin altında faizle borçlanıyorsanız serberstçe cephane veriyorsunuz gidin döviz alın diye. Bu yeterli bir neden mi hayır? Zamanlı tepkileri verince mutlaka etkileri olur. 

Sermaye yeterlilik rasyoları üzerinde iki puana yakın etki oldu. 15,80'ler düzeyinde bizim solo sermaye yeterlilik rasyomuz iki puan hatta biraz daha fazla aşağı indi. BDDK'nın almış olduğu tedbir çok ciddi etki yaratacak. Bunu tedavi eden bir şey oldu. Böyle koşullarda sermaye artırımı kolay başvurulabilecek bir kaynak değil. Sermaye yerine kullandırılan kredilere başvurulabilir. 

"ÖNLEMLER İÇİN POLİTİKA ÇERÇEVESİ OLUŞTURULMALI"

(Gerekirse mali kural uygulanır açıklaması) Toplum önünde kendinizi bağlıyorsunuz mali kuralla. Mali disiplin için sözel olarak belirttiğiniz stratejiyi ete kemiğe büründürüyorsunuz. Ben alınacak önlemler açısından böyle bir politika çerçevesi oluşturmasında yarar görmekteyim. Bir eylem planı daha sonra bununla ilgili sorumluların ismen belirlenmesi. Üçüncü kademe bununla ilgili süre dahil taahhüt vermek topluma. Dördüncü kademe topluma ilerleme raporlarıyla ortaya koymak. Biz sorumlulukları olanların ıslak imzasını alıyoruz. 

"KİMSE BİLMEDİĞİ SULARDA YÜZMESİN"

Kimse bilmediği sularda yüzmesin. Dolarda, euroyla geliri, borcu alacağı olmayan kişinin dövizle işi olmamalıdır. Bir dolar bile tasarruf amaçlı alımım olmadı. Bugün de dün de. Nedeni şu; gelirim harcamam TL. Şunu tavsiye ederim; Ayşe teyzenin ne işi var dövizle? 

Bali Twitter hesabından yaptığı paylaşımda ise mali disipline rağmen dolardaki yükselişin ekonomik verilerle izah edilemez olduğunu belirtti. Bali'nin paylaşımı şöyle: 

“Zor günlerden geçiyoruz. Çok ciddi spekülatif ataklar olduğunu düşünüyorum. 94 krizi, 96 Asya, 97 Rusya, 99 depremi, 2001 krizi, hepsini yaşadık. Bir kısım dalgalanmalar yaşanması  normaldi. Ancak bu sefer farklı. Tabii görmüyorum. Çok ciddi spekülatif ataklar olduğunu düşünüyorum.  Kurları iki ülke arasındaki enflasyon farkından hesaplanır diye okulda öğrettiler. Hiçbir teoriye uymadığı düşüncesindeyim. Bütçe açığının GSYH oranı yüzde 2'yi aşacak. Yıl sonunda da 2.5'u aşması bekleniyor. Bunu kıyaslayın, önemli bir mali disiplin göstergesidir. Kamu borç stoğu yüzde 30'ların altındaydı ama yüzde 30'lar seviyesine gitmiş olabilir. Bunun 3 katına gitmiş ülkeler var. Türkiye'nin 1 yıl kalmış borç tutarı 180 milyar $. Bu rakamı verince, nasıl içinden çıkacağız deniliyor ama bu işin özelliği burada. Bu tutarın 102,5 milyar $ bankaların yükümlülüğü. Bunun da yarısı 50 küsur milyar $ bankaların yurtdışı yerleşiklerin açtıkları mevduat hesapları. Bu oran yıllarca % 1.1 - 1.3 bandındaydı. Bunu AB ile, diğerleriyle kıyaslayın, harcamalarda bir miktar genişlemeye rağmen önemli bir mali disiplin göstergesidir. Normal piyasa dinamikleriyle açıklanacak bir şey değil."

İlgili Haberler
Öne Çıkanlar
YORUMLAR
YORUM YAZ
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
Diğer Haberler
Son Dakika Haberleri
KARAR.COM’DAN