Partisinin MYK toplantısı sonrasında açıklamalarda bulunan Yeniden Refah Partisi Sözcüsü Kılıç, "Türkiye’de Mustafa Kemal Atatürk gibi Cumhuriyet’in temel nitelikleri gibi değerler şu veya bu partinin değil, tüm siyasi partilerin ortak değer ve kabulleridir. Dolayısıyla bunun üzerinden genç teğmenleri ayırmak, ayrıştırmak, kamplaştırmak doğru değildir" dedi.
Yeniden Refah Partisi Sözcüsü Suat Kılıç, teğmenlerin 'disiplinsizlik' suçuyla Yüksek Disiplin Kurulu’na sevk edilmelerine ilişkin konuştu. ''Türkiye’de Mustafa Kemal Atatürk gibi Cumhuriyet’in temel nitelikleri gibi değerler şu veya bu partinin değil, tüm siyasi partilerin ortak değer ve kabulleridir" diyen Kılıç, şunları söyledi:
"Dolayısıyla bunun üzerinden genç teğmenleri ayırmak, ayrıştırmak, kamplaştırmak doğru değildir. Geçmişte bunun bedelleri ağır ödenmiştir, bugün yapılan kamplaştırma ve ayrıştırmaların da bedeli yarın karşımıza çıkacaktır. Aklı başında olanları akıllarının sorumluluğunu yerine getirmeye davet ediyoruz."
Yeniden Refah Partisi MYK toplantısı sonrasında açıklamalarda bulunan Parti Sözcüsü Kılıç, gündemlerinde yenidoğan çetesi, enflasyon, asgari ücret, emekliler olduğunu söyleyerek şunları kaydetti:
'ÇETE MASUM BİR İFADE: YENİDOĞAN CİNAYET ŞEBEKESİ'
“Yenidoğan çetesi olarak adlandıranlar var. Çete masum bir ifade; ‘Yenidoğan cinayet şebekesi’. Onlarca çocuğumuzun kasıt ve ihmalle ölümüne yol açan, küvezdeki bebeklerimizin ölümü üzerine gülücükler paylaşan, bütün kutsallarını yitirmiş bir cinayet şebekesi ile karşı karşıyayız. Suç örgütü lideri doktor; örgüt üyeleri ve yöneticileri sağlık çalışanları olan bu cinayet şebekesi ile Türkiye açık bir zeminde yüzleşmek zorundadır. Cinayet şebekesinin örgüt şemasındaki yöneticileri yargılanırken eş zamanlı olarak Türkiye’nin sağlık sistemini yönetenlerin bu yargılamalardan vareste tutulması kabul edilemez. Sağlık sistemini yönetenler de sorumlulukları çerçevesinde yargılanmalıdır... Yenidoğan cinayet şebekesi sağlık sisteminin ‘Susurluk çetesidir’. Devlet ve yargı bütün unsurlarıyla hakim huzuruna çıkarmak ve parmaklıkların ardına göndermek zorundadır."
'İHTİYAÇ FAZLASI MEZUN VERİLMEMELİ'
"Eğer öğretmen okullarından mezun olup da atanamayan gençlerimiz öğretmen fazlası olarak görülüyorsa, YÖK sistemi üniversiteler ile masaya oturmalı ve eğitim fakültelerinin kontenjanlarını azaltmalıdır. Devletin açtığı kontenjanlara güvenerek tercih yapan, programa yerleşen, anne baba parasıyla kıt kanaat imkanlarla diplomasını alan, sonra atanıp hayatını kurmaya çalışan gençlerimizin atanamama kriziyle karşı karşıya kalması; devletin gençlerin geleceğini yok saymasıdır. İhtiyaç fazlası mezun verilmemeli, verilen mezunlarda mutlaka eğitim sistemi içerisinde atanmak suretiyle değerlendirilmelidir."
'ASGARİ ÜCRET İÇİN TELAFFUZ EDİLEN YÜZDE 25 ARTIŞ KABUL EDİLEBİLİR DEĞİLDİR'
"Bildiğiniz gibi ülkemizde enflasyon aldı başını gidiyor. Sayın Mehmet Şimşek yönetiminde ekonomi idaresi alınan bütün önlemlere, tarihi en yüksek faiz artırımlarına rağmen enflasyonu düşürmek yerine artırmayı başarabilen yepyeni bir vizyon ve ekonomi anlayışıyla görevlerinin başındadır. Yüzde 38 civarında aldıkları enflasyon bugün yüzde 48’lere dayanmış bulunmaktadır. Türkiye gıda enflasyonunda OECD ülkeleri arasında birinci, Avrupa ülkeleri arasında birinci, dünya genelinde ise sadece ikinci ülke durumundadır. Birinciliği Arjantin’e kaptırmışsız. Böylesi bir tablo içerisinde asgari ücrete için telaffuz edilen yüzde 25 artış kabul edilebilir bir artış değildir. Asgari ücret için yüzde 25 düşünenleri akılları başına almaya, doğru hesap kitap yapmaya, Türkiye’nin enflasyon gerçeklerini göz önünde bulundurmaya davet ediyoruz.
Bir önceli yıla göre yükselen enflasyon karşısında ekonomi yönetiminin yapması gereken refah payını ve enflasyon karşılığını çalışanlara yansıtmaktır. Yeniden Refah Partisi olarak çağrımızı bir kez daha yeniliyoruz; Türkiye’de asgari ücret 35 bin olmalıdır. Çünkü yoksulluk sınırı 70 bin liraya dayanmıştır. 2 asgari ücretli bir haneyi ayakta tutmaya çalışıyorsa 35 bin liradan ikisinin maaşı 70 bin liraya ulaşmalı ve hane halkı geliri yoksulluk sınırına yaklaşmalıdır. Türkiye gerçekleri bize bunu söylemeye mecbur bırakıyor. Asgari Ücret Tespit Komisyonu Türkiye gerçeklerini dikkate alarak davranmalı ve asgari ücreti yüzde 100’ün üzerinde bir artışla hak edilen 35 bin lira rakamına ulaştırmalıdır."
'EMEKLİ MAAŞLARINI ASGARİ ÜCRET DÜZEYİNE ÇIKARMAYA DAVET EDİYORUZ'
"Yine en düşük emekli maaşı olan 12 bin 500 lira artık bir bayram harçlığı mertebesine gerilemiştir. Bırakın kirada oturan emekliyi, evi olan emekliler bile geçinemez haldedir. Emekliler akşam pazarını beklemekte, market kapılarında ya da pazar yakınlarında çöpleri karıştırmaktadır. Bu emek verenler için, emekçiler için emeğe yapılan saygı için dayanılabilecek bir durum değildir. Bu nedenle hükümet yetkililerini emeklilerin durumunu da ele almaya, emekli maaşlarını da asgari ücret düzeyine çıkarmaya davet ediyoruz. Bunu yapabilecek kudret damarlarımızdaki asil kanda vardır diyoruz ya bu artışları yapabilecekleri para bütçede faize aktardıkları kalemlerde vardır. İmtiyazlı holdinglerin imtiyazları için ayırdıkları vergi istisnalarında vardır"
'TÜRKİYE’DE MUSTAFA KEMAL ATATÜRK TÜM SİYASİ PARTİLERİN ORTAK DEĞERİDİR'
Gazetecilerin sorularını da yanıtlayan Kılıç, teğmenlerin ‘disiplinsizlik’ suçuyla ihraç talebiyle Yüksek Disiplin Kurulu’na sevk edilmelerine ilişkin şunları kaydetti:
''Teğmenler meselesinde Milli Savunma Bakanlığı'nın (MSB) yaptığı son açıklamaya baktık. MSB’nin yaptığı son açıklamaya göre teğmenler bu yemini yapabilmek için komutanlarından izin istemiş ama izin verilmediği halde bu yemin eylemini gerçekleştirmişler. Burada hukukun ve hakkaniyetin gereği olarak dediğimiz şudur, ortada bir disiplinsizlik suçu varsa sadece kuralları ihlal eden teğmenlerin değil onlarla birlikte sıralı amirlerinin de birlikte hesaba çekilmesi lazım. Disiplinsizlik tek taraflı olacak bir şey değildir. Disiplinsizliğin teğmenlere bakan bir yönü varsa sıralı amirlere bakan okul yöneticileri boyutunda da bir yönü bulunmaktadır.
Bu yönüyle ele alınması lazımdır. Bununla birlikte teğmenler meselesi Türkiye’nin gündemini fazlasıyla meşgul etmiştir. MSB burada doğrusu bir gündem yönetememe sorunuyla da karşı karşıyadır. İlk günden yapmaları gereken disiplinsizlik ve izin istendi verilmedi açıklamasını, olayın üzerinden neredeyse bir aydan fazla bir zaman geçtikten sonra yapmışlardır. Bu açıklamayı yapmak niye bu kadar zaman sonra gelmiştir, niye baştan böyle bir açıklama yapılmamıştır. Teğmenler izin istedi ve verilmediği halde böyle bir yeminli, kılıçlı eylemin gerçekleştirileceği bilgisi askeri personel tarafından niye edinilememiştir? Niye önüne geçilememiştir. MSB’nin yıpratılması sadece MSB’yi ilgilendiren bir mesele değildir.
Türk Silahlı Kuvvetleri’nin ve MSB’nin yıpratılması hepimizi ilgilendiren bir meseledir. Bölgemizdeki jeopolitik ve jeostratejik riskler Türk askerinin yüksek moralli görevinin başında ve siyasi tartışmalardan uzak olmasını gerektirmektedir. Hem iktidar hem de muhalefet tarafı Türk Silahlı Kuvvetleri’ni maalesef siyasi bir tartışmanın göbeğine çekmiş bulunmaktadır. Bu tartışmanın taraflarını kınıyoruz. Türk Silahlı Kuvvetleri’nin temel özelliği her türlü siyasal tartışmadan uzak olmasıdır.
Bizim ordumuz ne zaman ki siyasi tartışmalardan uzak olur kazanmaya en yakın ordu olur. Türkiye’de Mustafa Kemal Atatürk gibi Cumhuriyet’in temel nitelikleri gibi değerler şu veya bu partinin değil, tüm siyasi partilerin ortak değer ve kabulleridir. Dolayısıyla bunun üzerinden genç teğmenleri ayırmak, ayrıştırmak, kamplaştırmak doğru değildir. Geçmişte bunun bedelleri ağır ödenmiştir, bugün yapılan kamplaştırma ve ayrıştırmaların da bedeli yarın karşımıza çıkacaktır. Aklı başında olanları akıllarının sorumluluğunu yerine getirmeye davet ediyoruz."