Zonguldak'ta kaçak maden ocağında Afgan işçi Vezir Mohammad Nourtani'nin yakılmasına ilişkin davada, mağdur ailenin avukatı Kerim Bahadır Şeker, sanıkların "insanlığa karşı suçlardan" yargılanmasını talep etti, ancak talep reddedildi.
Zonguldak'ta 9 Kasım 2023'te meydana gelen ve Afgan göçmen Vezir Mohammad Nourtani’nin ölümüyle sonuçlanan kaçak maden faciasıyla ilgili dava Zonguldak 1. Ağır Ceza Mahkemesi’nde devam ediyor. Olay, sadece trajik boyutuyla değil, ardındaki insanlık dışı iddialarla da kamuoyunda derin yankı uyandırmış durumda. Dava sürecinde sanıkların ve tanıkların ifadeleri, yaşananların boyutunu bir kez daha gözler önüne serdi.
DURUŞMADA GERİLİM YÜKSEK
20 Aralık’ta görülen duruşmada, Nourtani’nin eşi Qamer Gul Meliki’nin ifadeleri dikkat çekti. Meliki, eşinin ölümüyle ilgili davada gerekli hassasiyetin gösterilmediğini belirterek, "Kocamla birlikte çalışan tanıkların dinlenmesini talep ediyorum" dedi. Meliki'nin avukatı Kerim Bahadır Şeker ise sanıklarla yaşadığı tartışma sırasında mahkemeye sert eleştirilerde bulundu. Şeker, "Dosyada sunulan deliller açıkça gösteriyor ki Nourtani’nin ölümünde ihmalkârlık ve planlı bir tasarruf var. Böbrek alımı iddiasını destekleyen verilerle mahkemeyi bilgilendirdik. Ancak taleplerimiz dikkate alınmıyor" ifadelerini kullandı.
SAVUNMALAR VE MAHKEME KARARLARI
Tutuksuz sanık Alaattin Çayırlı, savunmasında, "Olay sırasında maktulün dilinin boğazına kaçtığını fark ettik ve müdahale etmeye çalıştık. Hastaneye götürülmesi gerektiğini düşünerek yanlarından ayrıldım" diyerek suçlamaları reddetti. Mahkeme ise Çayırlı’nın tutuklanma talebini delil karartma şüphesine ilişkin yeterli kanıt olmadığı gerekçesiyle reddetti. Ancak tutuklu sanıkların cezaevindeki durumlarının devamına karar verildi.
ADLİ TIP RAPORU VE YENİ TALEP
Dava sürecinde mahkemeye sunulan Adli Tıp Kurumu raporu da tartışma konusu oldu. Raporda, ölüm nedenine ilişkin çelişkiler giderilemediği belirtilirken, avukat Şeker tarafsız bir kuruldan yeni bir rapor alınması gerektiğini savundu. Ayrıca, Nourtani’nin vücudundaki kırıklar ve yanıkların planlı bir şiddetin işareti olduğunu iddia etti.
Olayın başlangıcı, kaçak maden ocağında çalışan Nourtani’nin vagonlar arasında sıkışarak ağır yaralanmasıyla başladı. Sanıkların, yetkililere haber vermek yerine cesedi battaniyeye sararak kaçak bir şekilde olay yerinden uzaklaştırdığı ve yaktığı iddia ediliyor. İddianamede yer alan kamera kayıtlarına göre, sanıklar olayın izlerini silmek için çeşitli girişimlerde bulundu.
Nourtani’nin ölümünün ardından ortaya atılan böbrek alımı iddiası, davaya başka bir boyut kazandırdı. Avukat Şeker, Nourtani’nin yalnızca böbrek bölgesinin yandığını belirterek, bunun tesadüf olamayacağını vurguladı. Ayrıca, "Maktul Afgan değil de Türk olsaydı, hastaneye götürülmesi daha muhtemeldi. Bu da olayın etnik ayrımcılıkla ilişkili bir boyut taşıdığını gösteriyor" diyerek sanıkların insanlığa karşı suçlardan da yargılanması gerektiğini söyledi.
Sanıkların ve Tanıkların Durumu
Kaçak maden ocağının sahipleri Hakan Körnöş, Enver Gideroğlu ve Ahmet Aydın, "kasten öldürme" suçundan tutuklu yargılanırken, diğer sanıklar adli kontrol şartıyla serbest bırakılmış durumda. Nourtani’nin iş arkadaşları Ahmed Ahmedi ve Anmed Ahmedi’nin ifadelerinin alınması talebi ise mahkeme tarafından "davanın esasına katkı sağlamayacağı" gerekçesiyle reddedildi.