Cumhurbaşkanı Erdoğan, Sivil Toplum ve Muhtarlar Buluşması'nda konuştu. Erdoğan, 99 yılında dört ay cezaevinde kalmasının ardından gazetelerde atılan 'muhtar bile olamaz' manşetlerine atıfta bulundu. Bununla birlikte Altılı Masa'ya 'aday' eleştirisinde de bulunan Erdoğan, "Her şeyi söylediler, bir tek adaylarını söyleyemediler" şeklinde konuştu.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan Muğla Sıtkı Koçman Üniversitesi Öğrenci Sarayı'nda düzenlenen Sivil Toplum ve Muhtarlar Buluşması'nda konuştu. Muhtarlar ile buluşmasında 99 yılında cezaevine girmesini ve bunun ardından atılan gazete başlıklarını hatırlatan Erdoğan, "Muhtar bile olamaz manşetlerinin atıldığı karanlık günlerden milletimizin iradesiyle hamdolsun işte Cumhurbaşkanlığı makamına geldik" ifadelerini kullanarak, aslında bunun muhtarlara bir hakaret olduğunu savundu.
Erdoğan'ın bunun haricinde değindiği bir diğer konu ise Altılı Masa'nın cumhurbaşkanlığı seçimleri sebebi ile çıkaracağı aday oldu. Altılı Masa'nın adayının hala açıklamaması üzerine Erdoğan, "Herkesin ayrı telden çaldığı bir cümbüş masasıdır. Her şeyi söylediler, bir tek adaylarını söyleyemediler" dedi.
Erdoğan'ın cümlelerinden satırbaşları şu şekilde:
Biz şehirlerimizi ve insanlarımızı seçimden seçime hatırlayanlardan asla olmadık, olmayız. Aşağı yukarı her hafta sonu bir ilimizin misafiri olmaya, vatandaşlarımızla yüz yüze muhabbet etmeye özel önem veriyoruz. Çünkü bizim için aslolan milletimizin ne dediği ne yaşadığı ne istediğidir.
'VATAN TOPRAĞINI ESERLERİMİZLE İLMEK İLMEK DOKUYORUZ'
Varsın birileri 10 binlerce kilometre ötede benzin istasyonlarında karanlık görüşmeler yapsın, biz 81 vilayetimizi adım adım dolaşıyoruz. Kimseyi ayırmadan, kimseyi dışlamadan 85 milyonun her bir ferdini samimiyetle bağrımıza basıyoruz. Son 20 yıldır olduğu gibi bugün de aşkla çalışarak 780 bin kilometrekare vatan toprağını eserlerimizle ilmek ilmek dokuyoruz. Allah ömür ve milletimiz de yetki verdikçe Muğla ile birlikte tüm şehirlerimize hizmet etmeyi sürdüreceğiz. Rabbim yol arkadaşlığımızı ve beraberliğimizi daim eylesin diyorum.
Muhtarlarımız ve oda başkanlarımız demokrasimizin yerelde en önemli temsilcileridir. Mahalle sakinlerinin veya oda mensuplarının teveccühü ile göreve gelen bu kardeşlerimiz, sorumluluk duygusunun ne kadar ağır bir yük olduğunu gayet iyi bilirler. Kimi zaman bu vazifeler siyasetten çok daha büyük makamların ilk adımı, başlangıcı, girizgahı konumundadır. Siyaseti bu görevlerden bismillah deyip akabinde ilçesine iline hatta tüm Türkiye'ye hizmet etmiş pek çok mümtaz isim vardır.
Buradaki siz kardeşlerimizden de inşallah bu şekilde tebayüz edecek, siyaset merdiveninin üst basamaklarına çıkacak dostlarımız olacaktır. Milletle bağını muhafaza eden emanete ihanet etmeyen, temsilcisi olduğu insanlara karşı mesuliyetini hakkıyla yerine getiren her bir kardeşimizin önünde kapılar sonuna kadar açıktır. Hangi makamda olursa olsun aşkla, tutkuyla, fedakarlıkla, ülkesine ve milletine hizmet edenlerin aşamayacağı hiçbir engel yoktur. Bizim milletimiz basiret ve feraset sahibidir. Kimin kendine hizmetkar olduğunu, kimin de göz boyamayla vakit öldürdüğünü çok iyi bilir ve görür.
'MUHTAR BİLE OLAMAZ' DİYOLARLARDI'
Yarım asrı bulan siyasi hayatımız boyunca bu hakikate defalarca şahitlik ettik. Muhtar bile olamaz manşetlerinin atıldığı karanlık günlerden milletimizin iradesiyle hamdolsun işte Cumhurbaşkanlığı makamına geldik. Aslında bu başlığı atanlar benim muhtar kardeşlerime hakaret ediyorlardı. Ama rabbim öyle bir makam nasip etti ki milletimin lütfuyla işte Cumhurbaşkanlığı makamına geldik.
'MUKAYESE DAHİ EDİLEMEYECEK SEVİYELERE GETİRDİK'
Allah'ın yardımı ve insanımızın desteğiyle belediye başkanı, Başbakan ve Cumhurbaşkanı olarak ülkemize hizmet etme şerefine nail olduk. Ülkemize tarihinin en büyük yatırımlarını, en kapsamlı demokrasi reformlarını kazandırma imkanları bulduk. Sağlıkta, eğitimde, adalette, güvenlikte, ulaştırmada, turizmde, hasılı her alanda Muğla'yı ve diğer 80 vilayetimizi 20 sene öncesiyle mukayese dahi edilemeyecek seviyelere getirdik.
Vesayetin, yasakların, baskıların kol gezdiği bir ülkeden millet iradesine vurulan zincirlerin tek tek parçalandığı demokratik bir Türkiye'ye kavuştuk. Halka ve halkın seçtiklerine tepeden bakan eski Türkiye zihniyetine son vererek halkın seçtiklerinin el üstünde tutulduğu bir anlayışı hakim kıldık.
Bu süreçte milli iradenin uç beyleri olarak gördüğümüz muhtarlarımızın yetkilerini güçlendirmeye, özlük haklarını genişletmeye özel önem verdik. Sadece valiliklerimizin, kaymakamlıklarımızın, belediyelerimizin kapılarını değil, Cumhurbaşkanlığının kapısını da muhtarlarımıza ardına kadar biz açtık. Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'nde 2015 yılından bugüne ülkemizin dört bir köşesinden 38 bin muhtarımızla 52 ayrı buluşma gerçekleştirdik. Böylece muhtarlarımız dertlerini, taleplerini devletin zirvesiyle paylaşma zemini buldu. Bu toplantılarımızda sadece hasbihal etmedik. Muhtarlarımız aracılığıyla pek çok vatandaşımızın, mahallemizin problemlerini çözdük. İçişleri Bakanlığımızda ihdas ettiğimiz Muhtarlar Daire Başkanlığının yanı sıra illerimizde vali yardımcısı, büyükşehirlerde genel sekreter yardımcısı, diğer belediyelerde başkan yardımcısı düzeyinde muhataplar belirledik. Muhtarlarımızdan gelen talep doğrultusunda 29 Ekim tarihini Muhtarlar Günü olarak ülkemizde ilan ettik.
Muhtarlarımızın özlük ve mali haklarının iyileştirilmesi noktasında Sosyal Güvenlik Kurumu primlerinin devlet tarafından ödenmesinden, maaşlarının asgari ücret miktarına yükseltilmesine, silah ruhsatı harcı muafiyetinden tek tip muhtar kimliği uygulamasına, muhtarlıkların elektrik fiyatlarının konut tarifesine çevrilmesinden Ankara'da hizmete açtığımız muhtarlar evine kadar pek çok adım attık.
'HERKESİN AYRI TELDEN ÇALDIĞI BİR CÜMBÜŞ MASASIDIR'
Siyasi istikrarın alternatifi çok seslilik değil kargaşadır, kavgadır. Herkesin ayrı telden çaldığı bir cümbüş masasıdır. Ülkemizde güven ve istikrarın teminatı kazanımların kaybedilmesi, Türkiye'nin tekrar eski kötü günlerine dönmesi, tekrar batağa saplanması demektir.