Cumhurbaşkanı Erdoğan, Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'nde bazı açıklamalarda bulundu. Erdoğan, ülkeden 550 bin sığınmacının ülkesine geri döndüğünü belirterek, bu durumun Rusya ve Suriye ile diplomatik temasları arttığı müddetçe artacağını belirtti. Erdoğan aynı zaman kültürel ırkçılık sebebi ile, "Her fırsatta demokrasi dersi veren kimi ülkeler bunların karşısında suskun durumda" ifadelerini kullandı.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'nde Uluslararası Ombudsmanlık Konferansı'nda konuştu. Erdoğan, Erdoğan'ın konusu konferansında konusu olan insan haklarıydı. Erdoğan şu ana kadar Türkiye'den 550 bin sığınmacının ayrıldığını açıklayarak, "Türkiye olarak yürüttüğümüz diplomatik temaslar arttığında bu sayı da artacaktık" ifadelerini kullandı.
Başörtüsü meselesini de değinen Erdoğan, referandum çağrısında bulundu. Erdoğan, önümüzdeki hafta Meclis'e girecek olan başörtüsü teklifi ile ilgili olarak, "Meclis üzerine düşeni getirmezse, son kararı milletimizin kendisi verecektir" dedi.
Erdoğan'ın cümlelerinin satırbaşları şu şekilde:
"Yerel siyasetçilerden medyaya kadar hemen herkes insan hak ve özgürlüklerinden bahsediyor. Dünyanın birçok yerinde insan hakları ve muhafazasıyla ilgili kararlar alınıyor, beyanatlar veriliyor. Tüm bunlar konuşulurken insanların bazı hakları göz göre göre ihlal ediliyor. Suriye ve Filistin'de, Arakan'da bu ihlallerin üzerine hep yenileri ekleniyor.
Gelişmiş diye tabir edilen ülkelerin salgın döneminde sadece kendilerini korumak için hareket etmesini bugün utançla karşılıyoruz. Bu süreçte kendi halkları içindeki dezavantajlı kesimleri dahi hizmet dışında tutan ülkeleri gördük.
Bazı medya kuruluşları ve siyasetçilerin de söylemleriyle bu nefret iklimini körüklediklerine şahit oluyoruz. İfade hürriyeti kisvesi altında kutsallarının aşağılandığı vahim bir tabloyla karşı karşıyayız. Kimi zaman medya kimi zaman siyasetçiler bu toplum kesimleri için İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi'ndeki haklarını kullanmak giderek zorlaşıyor.
Cumhuriyetimizin 100. yılını geride bırakıp, Türkiye yüzyılı asrına girmekteyiz. Günümüz dünyasında en çok konuşulan hususların başında insan hakları geliyor.
Gelişmiş adı verilen ülkelerin sadece kendilerini kurtarmak adına ne yaptıklarını utançla hatırlıyoruz. Vicdanını yitiren ülkeler gördük. Kültürel ırkçılık, İslam karşıtlığı gibi nefret suçları Batı medyasında çoğaldı.
'DEMOKRASİ DERSİ VERENLER SUSKUN'
Göçmenlere ve yabancılara yönelik nefret suçları görmezden geliniyor. Her fırsatta demokrasi dersi veren kimi ülkeler bunların karşısında suskun durumda.
Benzer bir durum dorudan insanımızın hayatına kıymış teröristler için de geçerli. Eli kanlı canlı katiller, hiçbir hukuki tahkibata uğramadan hayatlarını sürdürmektedir. Terör suçlularının yargıya hesap vermesi durumunda kayda değer hiçbir çaba harcanmıyor. 15 Temmuz gecesi 252 vatandaşımızı katleden FETÖ'nün elebaşı Amerika'daki malikanesinden örgütünü yönetmeye devam ediyor.
Kısa süre önce Paris'te yaşanan hadise bunu tespit etmiştir. İyi terörist, kötü terörist ayrımının yanlışlarını gösteren bu durumun terörler mücadelede yeni dönemi başlatmasını ümit ediyorum. Avrupa'da yuvalanan terör yandaşlarına karşı her gün tehlike daha da büyüyecek, kanser hücresi gibi bünyeyi saracaktır.
'TEMASLAR ARTTIĞINDA BU SAYI DA ARTACAKTIR'
Ülkemizdeki Suriyelilerin evlerine dönüşleri hızlanmaktadır. İnsanca yaşamalarını sağlayalım istedik. Kardan kıştan briket evlerle kurtaralım istedik. İnsanı bir yaşam şeklini onlara hazırlayalım istedik. Ülkemizden 550 bin sığınmacı geri dönmüştür.
Türkiye olarak yürüttüğümüz diplomatik temaslar arttığında bu sayı da artacaktır.
Geçen yıl Ege Denizi'nde 20 bin göçmeni ölümün eşiğinden kurtardık. Göçmenlere zulmü reva görenlere hiçbir adım atılmıyor. İnsan haklarını elimizi taşın altına koyarak biz savunmaya devam ediyoruz.
Karadeniz üzerinden tahıl koridorunu ve esir takası anlaşmasını hayata geçirerek gıda ve enerji krizinin çözümüne katkı sağlıyoruz. Putin'in 'biz tahılı göndeririz. Sizler de bunun nakliyesini yapıyorsunuz. Ama durumu iyi olan Avrupa ülkelerine değil, az gelişmiş Afrika ülkelerine gönderelim' teklifini ben de kabul ettim. Biz de buna 'varız' dedik. Süreci böylece başlattık.
Karadeniz üzerinden Tahıl Koridoru ve esir takası ile gıda ve enerji çözümüne katkı sağlıyoruz. Biz de un fabrikalarımızda bunları una çevirip fakir Afrika ülkelerine bunları göndermeye biz de hazırız dedik.
Biz sadece Rusya, Ukrayna değil Suriye'den Azerbaycan'dan Libya'dan yaralıları alıp tedavilerini yaptırıp geri dönüyoruz.
'MİLLETİMİZ KARAR VERİR'
Afganistan'da son dönemdeki özellikle başörtülü kızları üniversitelerde, okullarda okutulmasının engellenmesi anlayışını biz gayriislami buluyoruz. Bizim dinimizde böyle bir şey yok. Bu kızlar buralarda eğitim öğretimini almalıdır. İslam böyle bir şeyi kabul etmiyor. Aksine beşikten mezara ilmi tavsiye ediyor.
Kadınlarımızın başörtüsü ve aile kurumuyla ilgili teklifini Meclis'e sunduk. Afganistan'da son dönemdeki başörtülü kızların okullarda okutulmasını engelleme anlayışını biz gayri insani ve gayri İslami buluyoruz. Bu kızlar okullarda okutulmalıdır. İslam böyle bir şeyi kabul etmiyor. Tam aksine beşikten mezara kadar ilim almayı istiyor.
Meclis üzerine düşeni getirmezse, son kararı milletimizin kendisi verecektir. Hangi siyasi partiden olursa olsun hiçbir vekilimizin böyle ağır bir vebalin altına girmeyeceğini düşünüyorum.