KARAR TV'ye konuk olan CHP lideri Kılıçdaroğlu, muhafazakar dünya ile oturup konuşmadıklarını belirterek, 'Helalleşmemiz lazım, aramızdaki duvar yıkılmaya başlıyor' dedi. Mansur Yavaş ve İmamoğlu'nun olası Cumhurbaşkanı adaylığı için de konuşan Kılıçdaroğlu, "Belediye başkanlarımızın görevlerine devam etmesini istiyorum" sözlerini kaydetti. Kılıçdaroğlu, ilahiyatçılarla da zaman zaman bir araya geldiklerini söyleyerek, "İnançlı bir insanım. Onlardan öğrendiğim çok şey var" dedi.
Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, KARAR TV ekranlarında Gündem Özel programında Taha Akyol ve Elif Çakır'ın sorularını yanıtladı.
Burada birçok önemli başlıkta önemli açıklamalarda bulunan Kılıçdaroğlu, tüm bilim çevrelerinin uyarılarına rağmen AK Parti'nin yapmakta ısrar ettiği Kanal İstanbul ihalesine girenlerin ağır bedeller ödeyeceğini yineleyerek, "Kanal İstanbul gerçekleşmeyecek' dedi.
Kılıçdaroğlu siyasette tartışma yaratan 'bürokrasiye çağrısı'ndan sonra, kendilerine yolsuzluk dosyalarının adeta bir yağmur gibi yağdığını kaydederek, "Bizden gizledikleri büyük ihalelerin nasıl yapıldığına dair bütün belgeler bize geliyor" dedi.
Millet İttifakı'nda sorun olmadığını belirten Kılıçdaroğlu, İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu ve Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş'ın olası Cumhurbaşkanı adaylığına ilişkin ise "Belediye başkanlarımızın görevlerine devam etmelerini istiyorum" açıklamasında bulundu.
Kılıçdaroğlu 'muhafazakar dünya' ile helalleşmeleri gerektiğini belirterek şöyle devam etti:
"Eksiğimiz var, oturup konuşmadık, derdinizi dinlemedik, Ankara'da oturduk durduk. Şimdi bu yıkılıyor ama karşılıklı güven de oluşmaya başladı. Ama belli bir zaman dilimine ihtiyaç var. Sosyal kimlikler üzerinden siyaset yapma politikası izledik."
Kılıçdaroğlu, ilahiyatçılarla zaman zaman bir araya geldiklerini de paylaştı. İlahiyatçıların daha cesur olması gerektiğini savunan Kılıçdaroğlu, "Benim de onlardan öğrendiğim çok şey var. Eksikliklerimiz var tabii. Sonuçta ben bir ilahiyatçı değilim ama inançlı bir insanım" dedi.
Kılıçdaroğlu'nun açıklamalarından öne çıkanlar şöyle:
"Önce şunu ifade edeyim benim bürokrasideki 27 yılım bütçe ile geçti. Bütün mesele şu kaynakları nereye harcayacağınız konusu. Kaynaklar nereye, ne kadar gitmeli, yatırımlar nasıl yapılmalı? Aslında Türkiye zengin bir ülke biz dünyanın faizini ödüyoruz. Bunlar yükseldikçe devletin yapması gerekenleri yapamadığını ve bu alanlara kaynak aktardığını görüyoruz. İmkan var, kaynakları yerli yerinde kullandığınız, üretimi desteklediğiniz zaman çok daha rahat bir şekilde ekonomiyi büyütürüz.
Kanal İstanbul uyarısı
Aklı başında olan hiçbir iş insanı böyle bir yatırıma kaynak alınmasını doğru bulmuyor. Bunun doğru olmadığını herke kabul ediyor. Şimdi siz belli kişilere rant aktarıyorsunuz, iş veriyorsunuz. Biz eğer bu ülkeyi yönetmeye talipsek kaynakların savurganca kullanılmasını istemeyiz. Siz bu ihaleye girenleri getireceksiniz onlar milyonları kazanacak ama diğer tarafta milyonlar işsiz kalacak kesinlikle bunu istemem. Bu ihaleyi kim alırsa ağır bedeller ödeyecek. Her şeyi İstanbul'a aktarırsanız bu olmaz ülkenin dengeli büyümesi ve gelişmesi lazım. Kanal İstanbul gerçekleşmeyecek. Ülkesin seven ülkesine hizmet etmek isteyen hiç kimsenin bu projeye destek vereceğini sanmıyorum.
Bürokratlara çağrı
O mesajdan sonra ertesi gün bütün devlet dairelerinde konuşulan buydu. Biz şu garantiyi veriyoruz siz devletin memuru olduğunuz sürece başımızın üstünde yeriniz var ama siz yasa dışı tekliflere imza atarsanız buna katlanırsınız dedik. Bugüne kadar belki siyasi baskılarla bir kısmı bunları yaptı ama bundan sonra hiçbirinin yapmaması lazım. Geri dönüşler var yağmur gibi de yolsuzluk belgeleri akıyor. Bizden gizledikleri büyük ihalelerin nasıl yapıldığına dair bütün belgeler bize geliyor. Herkes görevini yasal sınırlar içinde yaptığı sürece başımızın üzerinde yeri var. Böyle olduğu sürece hiçbir memur endişe duymasın.
Kamuda işten çıkarmalar olacak mı?
Özellikle işçi pozisyonunda kamuda çalışanlar var. Şimdi 'CHP gelirse hepimizin işine son verecek' algısı var, bu doğru değil. Devlet memurları da geliyor çalışıyor, hiç kimse işinden, aşından olmayacak ama doğru çalıştığı sürece. Bir öç alma intikam duygusuyla yola çıkmak asla doğru değil.
Cumhurbaşkanlığı adaylığı
Aslında kürsüye çıkınca zaman zaman heyecanlanıyoruz. Ben sözcüğünü fazla kullandığım için partililerden de zaman zaman eleştiri geliyor. Ama bazı vatandaş 'sen ne yapacaksın?' diye soruyor bunun da bir cevabı olabilir. Ama işin doğrusu biz çerçevesinde bakmaktır. Zaten saygın, sağduyulu düşünen bir ittifakımız var. Belki 'ben' yerine 'biz'in kullanılması daha doğru.
Millet İttifakı'nda sorun var mı?
Gazeteci normalde bağımsız biri olarak düşüncesini ifade edebilir ama telkinlerle yazı yazıyorsa orada sorun var demektir. 6 partinin ortak talebi de demokrasi. Aramızda sorun var mı? Benim gördüğümüz kadarıyla hiçbir sorun yok. E her birimiz ayrı partiyiz ama önemli olan şu biz bu ülkeye demokrasiyi getirecek miyiz? Getireceğiz. En son örneğin tezkerede biz hayır dedik İYİ Parti evet dedi ne yaptık kavga mı ettik hayır.
Siyasi cinayetler iddiası
Sadece bana değil ülkeyi yönetmeye talep olan liderlere de zaman zaman örtülü bilgiler gelir. Biz bu hassas konuların önünü kesmek isteriz bunlardan biri de suikastlar. Bu bilgi devleti yönetenlere de daha fazla gelir. Devleti yönetenlerin bu kişileri cesaretlendirici söylemlerden uzak durması gerekir ama bakıyorum sayın Erdoğan'a açıkça tehdit. Bana tehdit, sayın Akşener'e tehdit. Bu olaylar karşısında kişi sessizliğini koruyorsa cesaret veriyor demektir.
Akşener'e olan tehdit sıradan bir tehdit değildi. O açıdan tehdit konusunda herkesin dikkatli olması konusundaki bir düşüncemdi. Gelen bir duyumun seslendirilmesiydi ve bu duyum da sıradan bir duyum değildi.
Cumhurbaşkanı nasıl olmalı?
Başlangıçta zaten seçeceğimiz güçlü bir cumhurbaşkanı ama bu cumhurbaşkanının alacağı kararları ittifakı oluşturan liderlerle birlikte alması lazım.
Parlamenter sistem tartışmaları
AK Parti ve MHP'nin vekilleri siyaset yapamıyor onlar da parlamenter sistemi istiyor çünkü tek kişiye bağlılar ve bir şey diyemiyorlar. Millet İttifakı toplumdaki gerilimi düşürmek zorunda. Biz bir demokrasi ortamı oluşturmak istiyoruz. Türkiye'yi barıştıracağız, herkes huzur içinde yaşayacak.
Ülkeyi yönetmeye talipseniz bütün sorunları görmelisiniz. Bakın dış politikada ilk yapacağınız iş Mısır'la, Suriye ile, Irak'la barışacaksınız, bütün uyuşmazlıkları sonlandıracaksınız, AB le görüşeceksiniz.
Ekonomi, özgürlükler, işsizlik, gençlerin, çiftçinin sorunları... Bakın ekonomi bu haldeyken konuşmayan bir kişi var Hazine ve Maliye bakanı. En çok onun konuşması lazım ama niye konuşmuyor?
Siz bir kararname ile yasayı değiştiriyorsunuz, MB'nin görevini alıyor başka kuruma veriyorsunuz. Her şey tek kişiye bağlı olduğu için bakanların konuşmasının da bir anlamı yok.
Enflasyon en acımasız vergidir çünkü bu vergiyi fakir fukara ödüyor. Şu anda gerçek enflasyon rakamları yüze 40'ları aşmış durumda ve vatandaş perişan vaziyette.
Cumhurbaşkanı adayı nasıl olmalı?
Devleti tanıması lazım önce bu çok önemli çünkü alınan kararların nasıl süreçler doğuracağını bilmesi lazım. Yine uzlaşmacı olması lazım. Cumhurbaşkanı adayının bütün siyasi partilerle samimi bir görüşme içinde olması lazım. Bunlar uzlaşmacı kimliğinin olması, liyakati koruması, kurumlara müdahaleyi engellemesi, her kuruşun hesabının vatandaşa verilmesi, bütçenin kaynaklarının nereye ne kadar harcandığının hesabını vermesi... Bu pozisyonda bir kişi olursa huzur sağlanacak, atamalar liyakate göre yapılacak, gençlere güven verecek. Gençler özgürlük istiyor, baskı olmasın istiyor, bu gençler bir siyasi partinin kimliği altında da görünmek istemiyor. Ben karamsar değilim. Ülkenin çözülmeyecek sorunu yok aslında.
'Erdoğan Kılıçdaroğlu'nu cumhurbaşkanı adayı olarak istiyor' iddiası
Ben Erdoğan'ın beni karşısına göreceği konusunda onun mutlu olacağını sanmıyorum. Onu şu anda en çok rahatsız eden kişi benim. Bu iddialar ittifakı karıştırmak için ortaya atılıyor.
İlahiyatçılarla görüşme
İnanç konusunda, ahlak, liyakat konusunda toplum geriye doğru bir savruldu bu süreç içinde. Bunu dillendirecek olan güzel ahlakı da adaleti de hukuku da bize anlatacak olan aslında ilahiyatçılar, bütün inançların temeli zaten ahlaktır. Bizim de eksiğimiz olabilir, benim de bilgim yetersiz olabilir. Zaman zaman ilahiyat hocalarıyla bir araya geliyoruz, oturup konuşuyoruz, dertleşiyoruz. Onlara toplumu aydınlatma konusunda çağrıda da bulunuyorum. Onlar da biraz çekiniyorlar. Aslında biraz daha cesur olmalarını, toplumu aydınlatmalarını istedim, benim de onlardan öğrendiğim çok şey var. Eksikliklerimiz var tabii. Sonuçta ben bir ilahiyatçı değilim ama inançlı bir insanım. Haksızlık, hukuksuzluk varsa da onunla mücadele ediyoruz.
Belediye başkanları aday gösterilir mi?
Belediye başkanlarımızın görevlerine devam etmelerini istiyorum. Öncelikle belediye meclislerinde çoğunluğumuz yok. Seçildiler önce bir bulundukları kentin güvenini kazansınlar önlerinde bir zaman var.
Cumhur İttifakı seçim startı verdi mi?
Bir iktidar partinin hangi tebdil-i kıyafet yapacak da vatandaşın derdini dinleyecek? Gazeteleri oku ya açarsın vatandaş neyden şikayet ediyor bakarsın. Bir politikacının alkışa değil sağlıklı eleştiriye ihtiyacı var. Eleştiri gelecek ki biz hatamızı görelim.
Muhafazakar kesimle barış oluyor mu?
Bizim muhafazakar dünyayla helalleşmemiz lazım, eksiğimiz var, oturup konuşmadık, derdinizi dinlemedik, Ankara'da oturduk durduk. Şimdi bu yıkılıyor ama karşılıklı güven de oluşmaya başladı. Ama belli bir zaman dilimine ihtiyaç var. Sosyal kimlikler üzerinden siyaset yapma politikası izledik.
Muhafazakar söylemini muhafazakarlara haksızlık olarak görüyorum. En muhafazakar parti bizdik çünkü değişime direniyorduk. Dindar kesimle ilişkilerimiz daha iyi zaten dindar kesim de ülkenin gidişatından rahatsız. Onlar da değişim istiyor. Bütün mesele karşılıklı güveni oluşturmak.
AK Parti'de çözülme var mı?
Çözülme var, çözülmenin birden fazla gerekçesi de var, bir gerekçe ekonomi. İkinci çözülme liyakat. Bir diğer çözülme yolsuzluk ve buna duyarlılık, yozlaşma. Çözülme tek boyutlu değil sadece ekonomi değil. Herkesin durumu iyi ama gidişten rahatsız.
İBB'nin başlattığı yolsuzluk soruşturması
Bu yolsuzluk dosyaları çok ciddi. Bir kısmı medyaya yansıdı. İçişleri aslında yolsuzluk dosyalarını kapatsın diye aldı dosyaları. Zaten İçişleri Bakanı da çok güven vermiyor. Tam tersine yolsuzlukları kapatıyorlar, uyuşturucu baronları elini kolunu sallayarak geziyor. Polisi serbest bıraksalar ben eminim ki ülkeye 1 gram bile uyuşturucu giremez.
KHK'lılar ne olacak?
Biz şunu yapıyoruz bizim genel başkan yardımcısı arkadaşımız insan haklarından sorumlu, KHK mağdurları ile Türkiye'nin her yerinde bir araya gelip toplantı yaptılar. AYM kararlarını, mahkeme kararlarını OHAL Komisyonu uygulamıyor. Bu konuda söz verdik, tamamını göreve iade edeceğiz dedik. Hapishanede olup pek çok haksızlığa uğrayan kişilerle ilgili de biz arkadaşlarımızı görevlendiriyoruz iletişime geçiyorlar. Bu konuda emin olmanızı isteriz.
Millet İttifakı iktidara geldiğinde ekonomik kriz nasıl çözülecek?
Önce planlama örgütünü yeniden kuracağız, yol haritamız var. MB'nin bağımsız olması ve bunu bütün dünyaya ilan etmeniz lazım. MB'ye sıcak siyasetin girmesi lazım.
MB Başkanı ile görüşme
MB'nin bağımsızlığına vurgu yaptım. Bizim sorduğumuz sorulara bizi tatmin etmese bile cevap verdiler. Bankanın bağımsızlığına özen gösterilmesi gerektiğini yasanın bunu emrettiğini ifade ettim. 'Biz bağımsızız' dediler. Devleti devlet yapan kurumlardır zaten. Bu kurumlar 6 ayda toparlanır. Nitelikli insan gelirse ne yapacağını bilir zaten. Hangi adımı ne zaman atacağını bilir."