SAYD Başkanı Mehmet Gem'den sektöre ilişkin önemli tespit: Denetimde çok büyük çifte standart var

SAYD Başkanı Mehmet Gem'den sektöre ilişkin önemli tespit: Denetimde çok büyük çifte standart var

Bolu'daki otel yangını faciası, otel denetimlerinin yetersizliğini ortaya koydu. TÜRSAB Bölge Temsil Kurulu Başkan Yardımcısı Gem, özellikle turistik bölgelerde yangın merdiveni ve elektrik tesisatı gibi temel güvenlik standartlarına sahip olmayan yüzlerce otelin faaliyet göstermeye devam ettiğini belirterek, denetim eksikliğine dikkat çekti. Gem, "Şehir içinde 3-4 yıldızlı otellerin çoğunda ciddi güvenlik açıkları var. Otelleri koruyalım derken çifte standartlı denetimler yapılıyor." dedi.

Bolu'daki yangın faciası, Türkiye'de otel denetimlerinin yeterince etkili olmadığını ortaya koydu. TÜRSAB Bölge Temsil Kurulu Başkan Yardımcısı ve Seyahat Acentaları Yöneticileri Derneği (SAYD) Başkanı Mehmet Gem, özellikle turistik bölgelerde birçok otelin temel güvenlik standartlarından uzak olduğunu belirtti.

Antalya gibi bölgelerde, yangın merdiveni ve elektrik tesisatı gibi temel eksikliklere sahip otellerin yaygın olduğunu ifade eden Gem, "Bu sorunlar basit bir denetimle ortaya çıkarılabilir, ancak kapsamlı bir mekanizma eksikliği nedeniyle ihmal ediliyor" dedi. Gem, sektörde çifte standart uygulandığını belirtti. "Bakanlık TÜRSAB'ı sürekli denetliyor, ancak oteller için aynı titizlikle hareket etmiyor. Turizm belgesi olmayan, güvenlik standartlarını karşılamayan birçok otel faaliyet göstermeye devam ediyor. Özellikle şehir içinde bu koşullarda 3-4 yıldızlı çok sayıda otel var. Basit bir incelemeyle kolaylıkla ortaya çıkacaktır” dedi.

GazeteDuvar'ın haberine göre, bakanlık bünyesinde yapılması gereken denetimlerin özel şirketlere devredilmesiyle birlikte, bu firmalara 1,5-2 milyar TL’nin üzerinde bir gelir kapısı açıldığını belirten Gem, “Bakanlığın çıkardığı yönetmeliklerle turizmde irili ufaklı faaliyet gösteren her yere turizm belgesi zorunluluğu getirildi. Fakat kapsamlı bir denetim mekanizması yok, dolayısıyla bu yönetmeliklerin anlamı da yok. Bu işletmeleri denetlemesi gereken bakanlık ama bu işi bakanlıktan denetim yetkisi almış özel şirketler yapıyor. Her sene bu özel firmalara, tesislerin oda ve yatak sayısına, metrekaresine bağlı fiyatlamalarla yüksek tutarlar ödeniyor. Ama sonuç ne? Bu denetimler ne kadar gerçek? Otel yangınında hep birlikte gördük” diye konuştu.

VARSA YOKSA SAYILAR, CİROLAR, REKORLAR...

Gem, uygulanmadığı sürece yönetmeliklerin anlamının olmadığını vurgulayarak, şunları söyledi:

“Bakanlık, turizmdeki TÜRSAB, TUREB gibi birlikleri engellemek, onları birer STK düzeyine düşürebilmek için büyük çaba gösterdi. Ama otelcilerle ilgili hiçbir şekilde yapısal değişiklik yapmadı. Uzun yıllardan beri dile getirdiğimiz aksaklıkları gidermedi. Bir plan program dahilinde turizmi belirli bir noktaya ulaştırmak için çaba sarf etmedi. Varsa yoksa sayılar, cirolar, rekorlar, başarılar... Akdeniz sahilinde büyük, küçük binlerce otel var. Yangının çıktığı oteldekine benzer eksikleri olan onlarcası, yüzlercesi var. Özellikle şehir içi otellerin yaşadığı büyük sorunlar var. Bakanlığın yapmış olduğu değişikliklerden sonra birçoğunun turizm belgesi yok. Böyle büyük boşluklar varken yeniden yaşanabilir bu olaylar. Yangın ve diğer afetlere karşı denetimlerin acilen yapılması lazım. Bugün gerçek denetimlerle önlem almazsak, faciaların devamı gelebilir.”

'BİR DİZİ GARİPLİĞE ŞAHİT OLDUK'

Gem, turizmde Grand Kartal’daki yangın faciasından sonra ortaya çıkan ve kontrolsüzlüğün boyutlarını gözler önüne seren gariplikleri de şöyle sıraladı:

“Önce yanan otelin sürdürülebilir turizm belgesinin hemen bakanlığın sitesinden kaldırılması, onay veren denetim firmasının ‘Biz yapmadık, başka bir firma yaptı’ demesi gibi acayip gariplikler gördük. Ardından iki farklı otel olarak lanse edilen ‘Grand Kartal’ ve ‘Grand Kartal Oberj’in aynı ‘Turizm İşletme Belgesi’ ile faaliyet gösterdiği ortaya çıktı. Tesis, mevzuata aykırı olarak aynı belgeyle iki ayrı otel gibi işletilmiş yıllarca. Bu nedenle RoyalCert ve FQC isimli iki farklı denetim şirketi, aynı otelin iki farklı binasını ayrı otellermiş gibi denetlemiş. Yani bu şirketler, denetledikleri otelin bir kısmını inceleyip belge vermiş. Denetime ilişkin birçok bilgi, faciadan sonra bakanlığın sitesinden kaldırıldı.”

'ETS VARKEN YURT DIŞI ŞİRKETLERİN GİRİŞİ ZOR'

Gem, facianın yaşandığı otelde konaklayanların ağırlıklı olarak ETS üzerinden kayıt yaptırmış olması ve otellerin aldığı birçok belgeyi görmek isteyen yabancı tur operatörlerinin bulunmayışı üzerinden gündeme gelen soru işaretlerine de şöyle açıklık getirdi:

“Türkiye’de Bolu, Uludağ gibi kayak tatili merkezlerinde iç pazar yetkili acentesi olarak ETS’nin ağırlığı hissedildiği için maalesef yurt dışındaki partner şirketlerin o otellere girmesi epey zor oluyor. Dolayısıyla Türkiye’deki kayak merkezleri, yurt dışı tur operatörlerinin yer aldığı destinasyonlar değil. Avrupalı turist de daha çok Avrupa’daki kayak merkezlerini tercih ediyor. Palandöken ve Kayseri’de makul sayıda yabancı var. Onun dışında tek tük görülür. Turizm Bakanı'nın sahibi olduğu ETS Tur’un yangının meydana geldiği oteli yüksek puanlarla değerlendirmesi ve bu nedenle birçok insanın güvenerek burada konaklaması tartışılıyor. Sahibi TGA’nın yönetim kurulunda olan Grand Kartal Otel’de birçok acentenin standartlarına uygun olmayan koşullar varken, çok sayıda tatilci konaklatıldı. Şimdi bakanlığın içerisinde bu yaşananların sorumlularını aramak lazım.”

ETS DANIŞMANI ŞİMDİ GENEL MÜDÜR

“Kurulan düzeni uzun süredir kaygı içinde izliyoruz” diyen Gem, sözlerine şöyle devam etti:

“Geçmişte bakanlıkta çalışan bir bürokrat Neşe Çıldık, daha sonra ETS’de danışmanlık yapmaya başladı. Sayın Bakan göreve gelince bir bakıyorsunuz tekrar geliyor bakanlığa. Önce Genel Müdür Yardımcısı, ardından Yatırım İşletmeler Genel Müdürü oldu. Yani bu kadar stratejik bir göreve gelip, tüm tahsislere bakan, işletmelerin tahsislerini veren kişi, bakanın tur şirketi ETS’nin eski danışmanı. Yatırım işletmelerinin tamamının kontrollerini yapan birim burası. Denetimleri yapması gereken yetkili, bir dönem ETS’de danışman olarak çalışmışsa ve bakanın otelleri de dahil tüm otelleri denetliyorsa, bu sürecin hakkaniyetli yürüdüğünden emin olabilir miyiz?”

DENETİMDE ÇİFTE STANDART VAR

Gem şunları söyledi:

“Sayın Bakanımız, bakan olduğundan beri Türkiye Seyahat Acentaları Birliği'ne onlarca, yüzlerce kere müfettiş gönderdi. Gelen her bir müfettiş, minimum 5-6 ay boyunca her evrakımızı didikledi, gözden geçirdi. Ama maalesef aynı bakanlık otellere doğru düzgün bir denetim mekanizması işletmedi. Yani otelleri koruyalım derken çifte standartlı denetimler yapılıyor maalesef. Mesele otellerle de sınırlı değil. Bakanımız bu tahsisli arazilerin üzerine kurulmuş olan otellerde personel lojmanı olarak ayrılmış olan yerlerin, otel işletmesine katılıp bunların satıldığını bilmiyor mu? İşletmeler tahsisli arazilerin içinde personel lojmanı olarak gözüken yerlerde yıllarca otel misafirlerini yatırdılar, personellere ise kalmaları için berbat yerler verdiler. Her iki tarafta da güvenlik zafiyetleri ortaya çıktı. Bunların bilinmemesine ihtimal yok.”

'KAYITLARDA GÖRÜNMEYEN ODALAR VAR'

Yıllarca Belek, Kemer ve Side’deki otellerde kat hizmetleri müdürü olarak görev yapmış bir turizmci de otellerin birçoğunda evrak üzerinde gösterilen oda sayısının gerçekte olandan farklı olduğunu söylerken, şu bilgileri verdi:

“Böyle durumlarda biz odaların giriş, çıkış, temizlik, demirbaş gibi kontrollerini yaparken, evrak üstünde görünmeyen odaları sisteme kaydetmeyiz. O odaların kaydını, kağıt formlara yazarak tutarız. Bu odalar ne itfaiye kontrolünde kayda girer ne kalite standartları denetiminde ne de vergi hesaplamalarında... Hepsinden muaf olur. Gelen denetmene kayıt dışı yerler, otel odası olarak gösterilmez, olur biter. Çalıştığım yerlerde buna çok şahit oldum. Sadece bu da değil. Birçok otelde resmiyette görünen personel lojmanı, aslında personelin konakladığı yer değildir. Yasal prosedüre uygun o yerler konaklama alanına dahil edilip turistlere verilir. Personel de derme çatma, güvenlikten, her türlü tedbirden uzak, son derece bakımsız yerlerde konaklatılır. Bu düzen değişmedikçe biz daha çok üzülürüz haberleri izledikçe.”

'KİMSE SORUMLULUĞU ÜSTÜNE ALMIYOR'

Antalya’da alternatif turizm yapan bir otelci ise belgelendirme sürecinde işletmecileri çıkmaza sokan yasal çelişkileri şöyle anlattı:

“Tesislerin belgelendirme aşamalarında keyfi uygulamalar var. Büyük otellerin belgelendirme süreçleri hızla tamamlanırken, alternatif turizm yapan butik otellerde durum aynı değil. Denetime gelenler, perdenin tüllerini beğenmeyip değiştirilmesini istiyor mesela. Eğer işletmeniz Kültür Varlıkları Koruma Kurulu’ndan onaylı otantik bir otelse birbiriyle çelişen yönetmelikler nedeniyle işin içinden çıkamıyoruz. İtfaiye incelemeye geldiğinde kapıların yangın geçirmez kapı olması gibi, çelik ya da benzer malzemeden eklentiler gibi koşulların yerine getirilmesini istiyor. Tarihi yapının girişi ahşap oymalı kapıysa ne yapacaksın? Çoğu zaman itfaiyenin istediklerini yerine getirmeye Kültür Varlıkları Koruma Kurulu izin vermiyor. Çivi çakamazsın diyor. Ama kurul, itfaiyenin bu yapılara farklı önlem istemesi için yazı da vermiyor. Kimse sorumluluğu üzerine almak istemiyor. Bir yıldır mücadele ediyoruz, bu yüzden belge alamadık. Benzer durumda yüzlerce ruhsatsız, turizm belgesiz otel var.”

Öne Çıkanlar
YORUMLAR (1)
YORUM YAZ
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
1 Yorum
Diğer Haberler
Son Dakika Haberleri
KARAR.COM’DAN