CHP Lideri Özel, katıldığı televizyon programında İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından soruşturma başlatılan 'para sayma' görüntülerine ilişkin "O kişinin o gün Ekrem Bey’in danışmanı değil, o gün ilin saymanı, il yöneticisi olduğu ortaya çıkıyor. Orasının AK Partili bir avukatın ofisi olduğu çıkıyor. Biz o AK Partili avukat hakkında da suç duyurusunda bulunduk. Biz bu soruşturmanın en hızlı şekilde sonuçlanmasını istiyoruz. Tayyip Bey de bu soruşturma seçime kadar bitmesin istiyor” dedi.
SZC TV’de ‘Liderler Özel’ programına konuk olan CHP Genel Başkanı Özgür Özel, sosyal medyada dolaşıma sokulduktan sonra İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından soruşturma konusu olan 'para sayma' görüntüleriyle ilgili açıklama yaptı. Özel, "O kişinin o gün Ekrem Bey’in danışmanı değil, o gün ilin saymanı, il yöneticisi olduğu ortaya çıkıyor. Orasının AK Partili bir avukatın ofisi olduğu çıkıyor. Biz o AK Partili avukat hakkında da suç duyurusunda bulunduk. Biz bu soruşturmanın en hızlı şekilde sonuçlanmasını istiyoruz. Tayyip Bey de bu soruşturma seçime kadar bitmesin istiyor” diye konuştu.
Özel, “Seçime katılma oranında özelde CHP ama genel olarak muhalefet seçmenini sandığa çekme konusunda bir risk görüyor musunuz 10 gün kala” sorusunu şöyle yanıtladı:
“GEÇEN YEREL SEÇİME GÖRE DAHA YÜKSEK BİR KATILIM BEKLİYORUZ”
“Anketlere göre kalmadı öyle bir risk. Hatta çok çekişmeli giden bazı yerlerde, mesela geçen seçimde geçersiz, boş ve kullanılmayan oyların toplamı diyelim 14, ankette 11 çıkıyor bu sefer. Hani oy kullanmayacağım falan diyen. Tabi orada istem dışı kullanamamalar falan da eklenecek diyor arkadaşlar. Şu andaki anket sonuçlarında geçen yerel seçime göre daha yüksek bir katılım bekliyoruz. Çünkü birazcık bu seçimin önemi hem bizim tarafımızdan hem de belediyelerimizdeki muhalif partiler tarafından farklı bir şekilde algılandı, algılatıldı. Seçime olumsuz yansıyacak bir kırgınlığın kalmadığını partiyle ilgili yani sandıklara sahip çıkma, görev yapma falan biliyorum.”
Özel, “İstanbul’da sandık güvenliğinden başlayıp, seçim güvenliğine ilişkin endişe var mı” sorusuna şu cevabı verdi:
“SANDIK GÜVENLİĞİ SORUNUMUZ YOK"
“İstanbul’da sandık güvenliği sorunumuz yok. Türkiye’nin genelinde yok. Açık söyleyelim. Zaten yerel seçimler sandık güvenliği açısından genel seçimlere göre partimiz açısından daha kolay. Çünkü iddialı olduğunuz yerde örgütünüz güçlü. Örgütün dışında aday ve belediye meclis üyesi adaylarının kendileri de sahada, sandıkta, kendi organizasyonları da var. Zaten belediyeyi kazanacak kadar iddia koyduğunuz bir yerde oy çaldırmıyorsunuz. İstanbul örgütü zaten kendi rüştünü geçmişte defalarca bu konuda ispatlamış bir örgüttür. Bütün hazırlıklarımız tamam. İki tane yaptığımız dijital tatbikatta da tam not aldı İstanbul örgütü. Eksik olduğumuz yerlere de müdahale ediyoruz, bakıyoruz.
Her şeyi yapabilirler. Bu bir hani artık tenezzül meselesini de aştı. Yani bunlar bir kere böyle şeylere tenezzül ediyorlar. Bugün gördüğünüz sen insanların doğalgaz parasını 4 ay yatırma, beklet, seçime 1 hafta kala Cumhurbaşkanının selamı ile yatır. Olacak şey değil. Her şeye tenezzül edebilirler. Ama seçim tekrarı için biliyorsunuz, çok yakın seçim sonucu, bütün sandıklara itiraz, orada bilmem ne filan. Sonrasında yaptıkları bir takım biliyorsunuz artık rezalete varan, utanmazlıklar vardı. Bu seçimde bizdeki anketler İstanbul seçiminin öyle geçen seçim gibi yüzde 0,1’lik farklarla değil böyle açık ve rahat, tartışmasız bir farkla. Binali Yıldırım’ın kabul edip de saat 7’de seçim sonuçlarını kabul ettiği bir farkla seçimin sonuçlanacağını düşünüyorum.”
Özel, para sayma görüntülerine ilişkin şunları söyledi:
“TAYYİP BEY BU SORUŞTURMA SEÇİME KADAR BİTMESİN İSTİYOR”
“Bizim kampanyamızda bu süreçte bu tip riskleri de öngörerek, nasıl bir kampanya yapmamız gerektiğini uzun uzun konuştuk. Gelelim sizin söylediğiniz kısmına işin. Bugün ölçülüyor, siz diyorsunuz ya. Soruluyor bazı kanallarda. En güvendiği araştırma şirketini bağlamış soruyor. Diyor ki kim önde? Ekrem İmamoğlu önde. Peki öbürü aradan katılıyor. Yahu para sayma görüntülerinin hiç mi zararı olmadı? Çok inandıkları, güvendikleri, geçmiş seçimi tam tahmin ettiği için refere ettikleri diyor ki olmadı. Çünkü bu yalanlandı ve eski görüntü olduğu ortaya çıktı. Kimse buna inanmıyor diyor. Biz sahada ölçtürüyoruz. Ben sürekli her gün sabahleyin, ölçme ve değerlendirme birimimize. Bu para sayma veya bir takım olumsuz başka şeylerle ilgili negatif bir tansiyon alıyor musunuz diye soruyorum. Bana söyledikleri şu, milletin derdi geçim. Odaklandığı yer de seçim sonuçları. O para sayma meselelerinde, zaten şimdi esas hesap şuydu. Tek başına bir kişiyi koydular ekrana. Para sayma görüntülerini yayınladılar, orada ne dediler. CHP’nin il binasında çekilen görüntüdür. Kurultay süreciyle ilgilidir. Bakın şu anda Recep Tayyip Erdoğan’ın önceden hazırlanan ve sonradan boşa düşen, tekrarlamasam mı dediği söylemlerine. Bunlar deste deste paralar, vay Ekrem filan. O görüntüyü genişletince ve gerçeğine ulaşınca görüntünün il binası satın alma için olduğu ortaya çıkıyor. Para sayan kişinin o gün Ekrem Beyin danışmanı değil o gün ilin saymanı olduğu, il yöneticisi olduğu ortaya çıkıyor. Etrafındaki herkes gayet meşru bir iş yapmanın bilinciyle, orası AK Partili bir avukatın ofisi olduğu çıkıyor. Biz o AK Partili avukat hakkında da suç duyurusunda bulunduk. Biz bu yapılan soruşturmanın en hızlı şekilde sonuçlanmasını istiyoruz. Tayyip Bey de bu soruşturma seçime kadar bitmesin istiyor. Biz ifadeleri o yüzden hemen veriyoruz. Bu arada Canan Hanımın da bir açıklamasını okudum. Yarın da ifade verecek. Hukuk devletlerinde bu işler böyle yürür. Buradaki esas mesele şu, sorudaki birkaç kelimeyi altını çizerek cevaplayacak olursam şunu söylemek isterim. Psikolojik üstünlükle ilgili bir dert yok.”
Özel, TİP’in Gökhan Zan’ı Hatay’da adaylıktan çekmesi ve Hatay’daki duruma ilişkin soruyu şöyle yanıtladı:
“6 ŞUBAT’IN YIL DÖNÜMÜNDE PROTESTOLARI ORGANİZE ETTİ”
“Hatay 6 Şubat’ta çok büyük bir yıkım yaşadı. Resmi rakamlarla Türkiye’de 52 bin kayıp var, bunun yarısı Hatay’da. Yıkılan evlerin yüzde 45’i Hatay’da. Hatta tekil konut olarak bakıldığında yüzde 50’den fazlası yine Hatay’da. Öyle olunca da bu kadar travmanın ağır olması normal. Devamında adaylaşma sürecinde biz hani şöyle bir kolaycılığa gitmedik. Hatay’da mevcut belediye başkanını atıyoruz ya da değiştiriyoruz desek. Biz ölçerek, araştırarak, başka alternatifler olabilir mi diye çabalayarak baktık işe. Ama süreç şu anda benim yaşadıklarımın hepsi böyle bir film sahnesi, şeridi gibi gözlerimizin önünden geçecek olursa 4 araştırmanın sonucunda, Sayın Başkanın bu konuda en iyi sonucu alabileceğini araştırmalar gösterdi. Son gün kendisiyle iki kez görüştük. İlçe başkanları ve ilçe adayları hep bir ağızdan başkan ile birlikte olduğunda bu seçimin alınacağını söylediler. O süreçte TİP’in adaylaştırdığı arkadaş önce İYİ Partiliydi, bize geldi büyükşehir olmazsa önce Defne, sonra Arsuz talebinde bulundu. Lütfü Beyi aday gösterirsek siz Arsuz’da. Çok iyi geçinirim ben Lütfü Abiyle deyip sonradan 6 Şubat’ın yıl dönümünde protestoları organize etti, filan. Ben gözümle gördüm. Böyle bir grubu almış orada acayip bir hal içindeydi. Sonradan sonradan anladım ne olduğunu. Dedim ki bir insan bu hale niye gelsin. Canın çok yanar, üzülürsün, tepki gösterirsin. Hepsi anlaşılır. Ama birinci yıl dönümü. AK Partili bakan protesto ediliyor. Onu bile ayıpsadım ben yani. Çok haklı şekilde insanlar isyan ediyorlar ama sonuçta Sağlık Bakanı kısa bir konuşma yapmak istiyor. O protestoya oh oh iyi oldu diyemezsin. Orada yüzde 99’un yöneldiği bir şey var. Durun durun Lütfü Savaş’ı yıpratalım, şu lafı edelim, bu lafı edelim. Ekrem Beyin etrafına 30-40 kişi yollayan, bizim peşimize takan filan. Sonradan zaten böyle hep bir şey vardı. Hep bir şey söyleniyordu. Ya bildiğiniz gibi değil. Öyle sanıldığı gibi değil. Siz onu Hataylılara sorun diyorlardı. Sonunda ortaya çıktı, bu vakitten sonra taktir bütün Hataylıların.
En kötü karar kararsızlıktır. Birini seçer uygularsınız. Hatay’ın durumu öyle bir durum değildi. 3 tane Hatay var. Bir tanesi gerçek Hatay var. Bir tanesi Twitter’da konuşulan Hatay var. Bir tanesi İstanbul gibi büyükşehirlere yansıması olan bir kent olarak önemsenmesi gereken bir Hatay var. İstanbul’daki Hatay’ın duygu durumu Twitter’dan çok etkileniyor ama esas mesele o Hatay’a gittiğinizde başka bir şey görüyorsunuz, başka bir şey konuşuluyor. Yani böyle ne siyah ne beyaz arada bir ton var ve orada doğruyu yakalamak lazım. Partiye de genel başkanı seçerken o piti piti karamela sepeti tak deyip ben bunu yapıyorum deyip birini seçmiyorsunuz ki. Düşünecek, taşınacak, doğrusunu yapacak ve bir karar verecek. O karardan doğrusu ve yanlışı ile mesul olacak birisi. O yüzden kolay olmadı tabi. Bir sürü alternatif aradık, ölçtük ve biçtik. En sonunda doğru bir noktaya geldik.
“BİZ ADAY BELİRLERKEN ORTAKLAŞAMAMIŞ OLABİLİRİZ ANCAK YÖNETİRKEN VE HATAY’I AYAĞA KALDIRIRKEN ORTAKLAŞACAĞIZ”
Bütün araştırmalarda Lütfü Savaş’ın önce gerideyken farkı kapattı ve şimdi öne geçti. Bu mevzudan sonra da yani Hatay’da, Hatay AK Parti tarafından yönetilmesin isteyen, başka bir alternatife yönelen, TİP’in çok değerli seçmenleri kararını, TİP doğru bir aday olsa ve adayının arkasında duruyor olsaydı belki TİP’e oy verecek seçmenler açısından artık bu işin iktidarın Hataylıları tehdit ettiği ve şantajda bulunduğu bu süreçte biz şunu söylüyoruz. Biz aday belirlerken ortaklaşamamış olabiliriz ancak Lütfü Bey adına ve partinin Genel Başkanı adına ifade ediyorum ki yönetirken ve Hatay’ı ayağa kaldırırken ortaklaşacağız. Hep birlikte Hatay’ı yöneteceğiz ve hep birlikte Hatay’ı ayağa kaldırmak için birilerinin tehdidine teslim olmadığımızı göstereceğiz"
Özel, Cumhurbaşkanı adaylığına ilişkin soruya şu yanıtı verdi:
“GENEL BAŞKAN TEKNİK DİREKTÖRDÜR, PENALTIYI KİMİN ATACAĞINA KARAR VERİR”
“Çok net bir tutumum var. Bu dönem, Cumhuriyet’in ikinci yüzyılında Atatürk’ün partisini yeniden iktidar yapma dönemi. Benim misyonum bu. Bunu yapmak için oyunu kurallarına göre oynayıp 50+1 almamız gerekiyor. Parlamenter sistemin gereği partinin genel başkanı doğal başbakan adayıdır. Partinin genel başkanı 50+1’i almıyorsa o zaman 50+1 alacak adayı bulacak. O adayı öncelikle kendi partisinde arayacak. Genel başkan bu stratejide teknik direktördür. Penaltıyı kimin atacağına karar verir. Bence bir futbol maçının en heyecan verici kısmı da penaltıyı atmak değil penaltıyı kimin atacağına karar vermektir. Bu kararı verecek mekanizmaları doğru çalıştırmaktır. En doğru oyuncu ben olsam gider penaltıyı ben atarım. En doğru oyuncuya penaltıyı sen at dersin, maçı kazanırsın. Kendime dair en ufak bir hırsım, kompleksim yok. Ama maçı kazanma konusunda çok inançlı ve kararlıyım.”
Özel, mal varlığı tartışmalarına ilişkin şöyle konuştu:
CHP OLARAK SEÇİLEN BÜTÜN BELEDİYE BAŞKANLARIMIZA BUNU YAPTIRACAĞIZ
“İşin sorunlu kısmı gizleme ve izah edememe. Bir şey gözden kaçmasın. CHP olarak mal varlıklarının hem yerel yöneticilerde hem de milletvekillerinde, bakanlarda kamuoyuna açık bir şekilde ilan edilmesinin ve düzenli olarak kamuoyunu bilgilendirmesiyle ilgili siyasetin finansmanı ve şeffaflığı ile ilgili kanun tasarısını tekrar gündeme getireceğiz. Açıklamamaktaki tereddüdün ne demek olduğu ortaya çıktı. Türkiye’de bütün belediye başkanlarının bu mal varlıklarını şeffaf olarak ve birinci derece akrabalar dahil ilan edilmesi lazım. Biz CHP olarak seçilen bütün belediye başkanlarımıza bunu yaptıracağız.”