CHP Lideri Özel, Çiğli Belediyesi tarafından Özge Polat’ın anısına açılan Kent Kitaplığı’nda gençlerin sorularını yanıtladı. Özel, çözüm sürecinin Meclis çatısı altında, toplumun gözü önünde yürütülmesi gerektiğini belirterek, "Kapalı kapılar ardındaki pazarlıklara evet demeyiz" dedi.
Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Genel Başkanı Özgür Özel, Çiğli Belediyesi tarafından eski eşi tarafından saldırıya uğrayan Özge Polat’ın anısına açılan Kent Kitaplığı’nda gençlerle bir araya geldi. Gençlerin sorularını yanıtlayan Özel, Türkiye’nin demokratik açılım süreçlerinden beyin göçüne kadar birçok önemli konuya değindi.
Özel, çözüm süreciyle ilgili bir soru üzerine, CHP’nin bu tür süreçlerde şeffaflık ilkesine bağlı olduğunu vurguladı. “Kapalı kapılar ardında yapılan hiçbir pazarlığın parçası olmayız. Bu süreçler Meclis’te, şeffaf bir şekilde yürütülmeli. Herkesin demokratik hakları eşit şekilde sağlanmalı, ayrımcılığın sona erdirildiği bir yapıya kavuşulmalı,” dedi. Özel, sürecin toplumsal mutabakatla yürütülmesi gerektiğini belirterek, şehit ailelerinin bu sürecin bir parçası olmasını önerdi.
Özel'in açıklamaları şöyle:
Özel, "Zorunlu bir beyin göçü var iktidara geldiğinizde bunu nasıl önüne geçmeyi düşünüyorsunuz?" sorusuna şu cümlelerle yanıt verdi:
"Eskiden Devlet Planma Teşkilatı vardı. Onun dışında bir bakanlığa bu görev verilmişti planlama ile ilgili... onu da şimdi daire başkanlığı noktasına indirdiler. Ben mezun olurken 1996'da, 6 eczacılık fakültesi vardı. Yılda 2 bin eczacı ihtiyacı vardı. Altı fakültenin kontenjanı 2 bin 200'dü. Bu 200 bile tartışma konusu olabiliyor.
Şimdi 63 eczacılık fakültesi var. 36 bin eczacı var. 24 bin Eczacı Fakültesi öğrencisi var şu anda. 5 yıl sonra başka hiçbir yerden gelmese eczacı sayısı 60 bin olacak. Türkiye'nin 5 yıl sonraki eczacı ihtiyacı olsun olsun şu anki de ihtiyaç fazlası ama olmasa bile 40 bin olur. 20 bin tane eczacı geçinemeyecek. Bu aynı planlama sorunu bütün alanlarda var.
Mühendislikte bu ilk kez Ziraat Mühendisliğinde baş göstermiştir. Türkiye'nin her yerine ziraat fakültesi açtılar. Aslında doğru bir şey, ziraat fakültelerinin yaygınlığı ama bu kadar yüksek kontenjan olmaz. Onlar işsiz kaldı. Sırasıyla daha böyle belli alanlardaki mühendisliklerde başladı.
Başka bir öğrencinin "Bir çözüm süreci adlandırılıyor. Barış süreci deniliyor ama halka hiçbir açıklama yapılmıyor. Mesela 'Öcalan'ın hapisten çıkarılması gündemde neyin karşılığında' sorusunun cevabı verilmedi. Ben burada şunu merak ediyorum. Cumhuriyet Halk Partisi bunun neresinde yer alıyor?" sorusuna ise Özel şu cümlerle cevap verdi:
"NE YAPILIRSA YAPILSIN MECLİS'TE OLACAK, BU SÜRECİN ÇOK ŞEFFAF YÜRÜTÜLMESİ LAZIM"
"Yanındayız ya da karşısındayız diye bir şey söyleyemeyiz. Çünkü ne olduğunu biz de bilmiyoruz. O yüzden de bir kapalı kutu var şimdi bunun içinden bir şey çıkacak. Biz bir kişinin siyasi geleceğiyle, çünkü Tayyip Erdoğan Kürtlerin desteğini ful kaybetmiş durumda.
Birisinin özgürlüğünün takas edildiği bir pazarlığın parçası olmayız. CHP 1989 Kürt raporundan beri Türkiye'de bir Kürt meselesi olduğunu, sorunun da demokratik yollarla çözülmesi gerektiğini söylüyor. Ne yapılırsa yapılsın Meclis'te olacak. Bu sürecin çok şeffaf yürütülmesi lazım. Samimiyetle davranmak lazım. Yani çıkar ilişkileriyle değil de samimiyetle ve bir toplumsal mutabakat yani herkesin ikna olması lazım.
Biz orada bir kırmızı çizgimiz var şehit aileleri ve gazilerin kendi içlerinden belirleyecekleri bir temsilcinin Meclis'te oluşturulacak komisyon masasına oturmasını öneriyoruz. Şehit ailelerinin üçünün de açıklaması var 'Özgür Özel'in yaklaşımını sahipleniyoruz ve destekliyoruz' diye. Biz bunu savunuyoruz ama AK Parti ve MHP henüz buraya oturmuş değil. Biz ne olduğu komisyona anlatılsın, komisyonda halka anlatsın.
"GİZLİ PAZARLIĞA EVET DEMEYİZ"
Bütün partilerin destekleri bir şey olsun. Sonunda da terör örgütü silahları bıraksın. İşte kayyum maddesi ortadan kalksın. Kürtlerin 'sorunumuz var' dedikleri demokratik haklar verilsin ama bu sadece Kürtlere olmaz zaten anayasanın eşitlik ilkesi gereğince herkese verirsin. Anayasada yazıldığına uygun olarak Türklerin kullanıp Kürtlerin kullanamadığı haklar varsa bu onlara sağlansın. Her türlü yasağın yasaklandığı, her türlü ayrımcılığın ayaklar altına alındığı bir demokratik süreci olsun.
Bunda da Avrupa Birliği'ndeki ülkelerin yasaları temel alınsın diyoruz. Bu yapılırsa bir anda şöyle bir şey olur, borsa uçuşa geçer. Türkiye'ye dünya kadar para gelir. Türkiye'nin borcunu geri isteyenler, yeni borçlar vermek isterler. Faizlerini düşürmek isterler. Çünkü Türkiye'nin geleceğinin iyiye gittiği hissiyatı, Türkiye'ye yatırım yapma, Türkiye'nin geleceğinde pay sahibi olma, söz sahibi olma noktasında herkes iştahlandırır.
Yerel aktörleri de uluslararası aktörleri de iştahlandırır. Bunun için Türkiye'nin bir demokratik açılım yapması lazım ama bir kapalı kutu var. İçinde ne olduğu belli değil. Ben gelen heyete de söyledim. Bizim kurallarımız belli Anayasayı değiştirtmeyiz, demokratik adımlar dışında bir şeyde olmayız. Gizli pazarlığa evet demeyiz. Bir ilişkinin pazarlık parçası olmayız diye söyledim."