CHP lideri Özgür Özel, kurultayda Kemal Kılıçdaroğlu'nu destekleyen isimlerin yerel seçim için engellendiği iddiasını yanıtladı. Özel, aday belirleme stratejisiyle ilgili, "Ekrem Başkan dışında hangi büyükşehir belediyesi beni destekliyordu? Tamamına yakınını aday yaptık. Ben kimseyi ‘değişimci’ diye ödüllendirmedim. ‘Değişimci’ değil diye de cezalandırmadım” dedi.
CHP Genel Başkanı Özgür Özel, Tele 1’de Gündem Özel programına konuk oldu. Gazeteciler Merdan Yanardağ, Bilge Yurtdagülen ve Murat Taylan’ın sorularını yanıtlayan Özel, partisiyle ilgili "değişim" tartışmalarından ve yerel seçimlerde siyasi ittifak olmadan yarışmaktan da bahsetti.
Özgür Özel, 31 Mart'taki seçimler için ittifak kurmamalarıyla ilgili şunları söyledi:
"CHP bu seçimde bu sefer tek başına, ki aslında tek başına değiliz. Cumhur ittifakının karşısında bir Türkiye ittifakı var. O Türkiye ittifakı ki geçen seçimde millet ittifakına İstanbul’u kazandıran, İstanbul ittifakının çok önemli bir kısmını kapsıyor. Çünkü insanlar değişmedi. Saraya itiraz değişmedi, tek adam rejimine itiraz değişmedi. Sömürü düzeni değişmedi, Bahçeli’nin tutumuna itiraz değişmedi. Buna rağmen geçen sefer birlikte olduklarımız, bizimle birlikte değiller. Başka adayları var. Ama seçmen ben diyorum, gözünde, gönlünde, yakasında güneş olan iyi insanlar. Milliyetçi demokratlar. Muhafazakâr demokratlar. Kürt demokratlar. Kürt’ü, Türk’ü, Laz’ı, Çerkez’i hep birlikte durma iradesi gösterirse biliyor ki bu rejime karşı dengeyi kuracak. Biz o dengeyi kurmak için sahadayız ve bunu başaracağımıza inanıyoruz."
'ERDOĞAN ETNİK KİMLİK SİYASETİ YAPMAK İSTİYOR'
Özel, “Erdoğan, mitinglerde sizi hedef alıyor, size ‘Özgür Efendi’ diyor. Bugün sizin için ‘mazlum’ benzetmesi yaptı” sorusunu şöyle yanıtladı:
“Birincisi 'Özgür Efendi'den rahatsız değilim. 20 gün, bir ay düşündü ne diyeceğini. Bir ara CHP’nin malum genel başkanı diye bir, iki söyledi. En sonunda bula bula efendi buldu. Efendi herhalde bizim efendiliğimizden. Özgür Efendi diye bir laf bulduysa, desin varsın. Bir problem yok. Türk filmlerinden geçen gün Zübük’ü hatırlattı. Zübüğün kelime anlamına bakıyorsunuz, bir çıkar elde edebilmek için her şeyi göze alan kişi diyor. Egoist, narsist kişilikli birisi filan diyor. Şimdi bizim durduğumuz yer belli. Recep Tayyip Erdoğan bir seçim kazanmak için gün oluyor Abdullah Öcalan’dan getirip mektup okutuyor. Gün oluyor Osman Öcalan’a kamera yolluyor. Öbür gün MHP ile kol kola giriyor. HÜDA PAR'cıları hapisten çıkarıyor, hepsinin cezalarını affediyor, seçilme yasaklarını kaldırıyor, kimini milletvekili yapıyor, HÜDA PAR davasının avukatını ve sanıklarını, Hizbullah davasının baş avukatını milletvekili yapıyor, sanıklarını belediye başkan adayı yapıyor, milletvekili yapıyor filan. Her şeyi göze alıyor. Bir gün milliyetçiliği ayaklar altına alıyor. Bir gün milliyetçi, muhafazakâr bir partinin lideri oluyor. Öbür taraftan egoistlik, her şeyi ben bilirimcilik filan. Arkadaşlar dedi ki bu sözlüğü, Türk Dil Kurumu’nun sözlüğünü yollayalım, okusun dedi. Zübük neymiş? Ben de dedim ki, sözlüğe ne gerek var. Ayna yollayın, baksın aynaya, zübük kimmiş görsün. Güldük, geçtik. Samimi bir dini inancı olmadığı halde dini oy toplamak için kullanan Aziz Nesin’in Zübük’ünü öyle etrafına zübük diyerek geçiyor. Bugün söyledikleri de, hepsi çaresizliğini gösteriyor. Siz bir ülkenin Cumhurbaşkanı olacaksınız, iktidar partisinin genel başkanı olacaksınız, seçimlere 21 gün kalacak, ana muhalefet partisinin genel başkanı sizinle polemik yapmamak için. Benimle kavga etmek için can atıyor. Ama bir sıkıntısı var. O benimle kimlik siyaseti üzerine kavga yapmak istiyor. Benimle, CHP ile en çok kavga yapmak istediği, en kendini rahat hissettiği alanlarda kavga yapmak istiyor. Ben onunla kavgayı göze alıyorum ama o konularda değil en düşük emekli maaşında kavga ediyorum. Çiftçiye yaptığı, bugün 500 bin ton pirinç ithal etmiş. Türk çiftçisinin pirincini almıyor. Uzunköprü’deki çiftçiyi perişan etmiş. Onun üzerinden kavga ediyorum. Yüzde 1 vermesi gereken destekleme primlerini verse 256 milyar verecekken, 80 milyar ödemiş. 178 milyarın peşine düşüyorum. Kur korumalıya verdiğin bu parayı çiftçiye vermedin diyorum, emekçilerin hakları üzerinden kavga ediyorum, böyle olunca da sinirleri bozluyor. Bu sefer onu mu yapalım, bunu mu yapalım diye.”
'BEN EMEKLİ KONUŞMAK İSTİYORUM, O SON SEÇİMİNİ'
Özel, “Erdoğan’ın ‘bu son seçimim’” sözüne ilişkin ise şunları söyledi:
“Onu konuşmak istiyor. Ben emekli konuşmak istiyorum, o Cumhurbaşkanı'nın son seçimini... Hatta kendi orta yaptı. Bekir Bozdağ getirdi, Meclis bir daha seçim getirirse olur. Onu bir konuşmak istiyor, ben emekliyi, yoksulluğu konuşmak istiyorum. Ben zamları konuşmak istiyorum. Daha önce 2009’da bir yaptı. 2018’de bir yaptı. Geçtiğimiz seçimlerde bir daha yaptı, son seçimim diye. Bunun son bir kez daha oy verelim filan. Biliyorum, açsın, yoksulsun, işsizsin, güvencesizsin ama bu son seçimimiz, beni terk etmemelisin filan diye de bir duygusal tarafı da olabilir. Onu kendi yapıyor, ölçecektir, bakacaktır. Biz onlarla meşgul değiliz.”
'DEM PARTİ İLE HERKES GİBİ SİYASİ İLİŞKİ YÜRÜTÜYORUM'
Özel, “Erdoğan, DEM Parti ayrı seçimlere girmesine rağmen CHP’ye neden DEM Parti üzerinden yükleniyor? DEM Parti ile temas var mı” iddialarına ilişkin şöyle konuştu:
“2023 seçimlerinde işleyen, kullanışlı propaganda aygıtını kaybetmek istemiyor. Orada biliyorsunuz montaj videoya kadar tenezzül ettiler. Demokrasilerde, pragmatizm. Faydacılık filan ama tutup da montaj videoya tenezzül etmezsiniz. Dünyanın hiçbir demokrasisinde, gelişmiş demokrasinin hiçbir yerinde kimse rakibini alt etmek için yalan videoya tenezzül etmez. Gerçeğini kullanır varsa bir şey. Ama yalan video. Gittiler orada, işte Kandil alkış yapıyormuş Kemal Bey’e. Kandil Kemal Bey’i destekliyormuş, bir sürü yalan dolan iş yaptılar. Bunu da 14 Mayıs seçimine kadar hoyratça kullandılar. Orada daha sonra yapılan değerlendirmelerde CHP’nin bu konuda hata yaptığı, çünkü bu yalanın tutmayacağını, inanılmayacağını düşündüğümüz, bunu yanlanmaya bile tenezzül etmediğimiz ama onların tenezzül ettiği bu işin seçmenin bir kısmında iş gördüğü ve CHP’nin özellikle Kemal Bey onu da ifade ettiğinde biraz başka yönlerden de tartışıldı. Sadece TRT’nin çektiği yerler var dediğinde, TRT’nin, A Haber’in, iktidara müzahir seçmenin hakim olduğu yerlerde seçmenin belki televizyonda sadece o kanalların olduğu seçmenin bundan etkilendiği ve CHP’nin bu işten zarar gördüğü. Adayımızın zarar gördüğü. Videoyu gerçek sandılar. Böyle bir algı oturdu ve yapıştı. Şimdi bunu devam ettirmek istiyor. Tabi biz burada buna izin vermeyeceğimizi baştan ifade etmiştik. Bir yandan o ekonomide zam, zam, zam yapıyor. Zamlar konuşulmasın diye DEM, DEM, DEM demeye başlıyor. Ben zamdan dem vurmak istiyorum, o deme zam koymak istiyor. Bunun üzerinden tartışma yaratmak istiyor. Biz buna da itiraz ettik, bu oyuna da gelmeyeceğimizi söyledik. Ayrıca ben şöyle bir şeyi çok net söylüyorum, bir daha bir daha açmakta fayda var. Biz DEM ile kongremiz bitti, DEM’in eş genel başkanları aradı beni, ayrı ayrı sağ olsunlar. Tebrik ettiler. Bir Eş Genel Başkan da ‘Yüz yüze de ziyarete geleceğiz’ dedi. Bir süre bekledikten sonra, biraz zaman geçince biz fark ettik ki onların kongresi bizden önce olmuş. Sayın Genel Başkanımız bizim kongre telaşında onları ziyarete gitmemiş. Partilerin birbirine nezaket ziyareti. Ben gittim. Sonra da onlar bize geldi. Kamuoyunun önünde, aşağıda basın toplantımızı da yaptık. Meclis’te gruplar arası bir görüşme gibi değil, gittik ve geldik. Görüşmemizi yaptık. Çünkü siyasi partiler kanuna göre kurulmuş, her bir milletvekili aday olurken temiz kağıdını savcılıktan almış. Bu konuyla ilgili Meclis’te grubunu kurmuş. 6,5 milyon oy almış siyasi parti, biz görüşüyorsak görüşüyoruz diyoruz ve bunu gizlemiyoruz. Hatta şunu söyleyeyim. Bana partiniz de bir şeyle övünme hakkınız olsa, ben derim ki CHP geçen bayram ve ondan önceki bayramlarda tüm siyasi partilerle bayramlaşabilen tek parti. Bu önemli bir şey. Şimdi AKP ve MHP, DEM ile bayramlaşmıyor. İYİ Parti ile de bayramlaşmıyor, MHP filan. Peki DEM ile bayramlaşmıyor da bayramdan önce veya bayramdan sonra Meclis’te arka odada ne oluyor? DEM’in grup başkanvekilleri geliyor, doğal olarak, olması gerektiği gibi AKP grup başkanvekilleri ile bayramlaşıyor, sarılıyorlar. Hatta her hafta geçtiğimiz dönem, benim görev de yaptığı onlarca Meclis başkanvekili ile bayramlaştım. Bizim arka oda var, arka odanın yetkilileri zaman zaman genel başkanlar filan da olur. Şimdi bu sistemde olmuyor, genel kurula girmedikleri için. Özel oturumlarda, 23 Nisan olur, 1 Ekim özel oturumu olur. Arkada genel başkan da çay içer. Şöyle oluyor. HDP Meclis Başkanvekili yönetiyor oturumu, ara veriyor. Grup başkanvekillerini arkaya çağırıyor, zaman yok. Zaten öyle dışarıya çok gidilmez. Usuldendir, âdettendir masa kuruluyor. Masanın başına, bizim dönemimizde Nimetullah Erdoğmuş geçiyor. Şimdi Sırrı Süreyya Önder geçiyor. Yemeği de o ısmarlıyor, parasını da o ödüyor. Yanında MHP’nin, AKP’nin grup başkanvekili oturuyor. Bayramsa sarılıyor, öpüşüyor, ayrılıyorlar. İçeride bunlar oluyor, dışarıda riyakarlık, sahtekarlık oluyor. Biri çıksın desin ki bana, Bekir Bozdağ çıksın desin. AKP’nin herhangi bir grup başkanvekili desin. Biz bayramlaşmıyoruz ya, içeride de sizle bayramlaşmıyoruz desin. El de sıkışıyorlar, öpüşüyorlar da sarılıyorlar da. Haftada 3 akşam birlikte yemek de yiyorlar Meclis’te, arka odada. Kapının önünde poz kesiyorlar. Şimdi CHP mi demleniyor? Bunlar mı demleniyor? Ben DEM Partisi ile siyasi ilişki yürütüyorum, herkesle yürüttüğüm gibi. Bunlar arkada her şeyi yapıyorlar ki bu benim gördüğüm. Bir de görmediğim yerde başka temasları da olabilir. Her partinin her parti ile olabilir. Ama kendi seçmenlerine ‘Görüşmüyoruz, konuşmuyoruz’ diyorlar. ‘Biz onlarla bayramlaşmayız. Onlar terör örgütünün uzantısı, biz onların kanlı ellerini sıkmayız’ diyorlar. İçeride el ele, diz dize oturuyorlar. Böyle bir riyakarlık, sahtekarlığı yapıyorlar, yapmıyorlarsa ‘Yapmıyoruz’ desinler. Buradan söylüyorum. Bu kadar net.
'VARILMIŞ BİR İTTİFAK ANLAŞMAMIZ YOK'
Özel, kent uzlaşısı tabirine ilişkin şunları söyledi:
“Türkiye ittifakı ile ilgili temas etmek isterdik. Çiçekleri yaptırdık, gittik. Boş döndük. Türkiye ittifakını biz seçmenin vicdanını sandıkta kurmasını bekliyoruz. Bu net. Seçmenin vicdanı sandıkta birleşecek. Biz İYİ Parti ile görüşme yapmak istedik, onlar görüştüler, olmaz dediler. Sonra biraz önce dediğiniz gibi Balıkesir özelinde bir çağrımız oldu, konuşmalar filan oldu ama olmadı. Bizim ne İYİ Parti, ne diğer partilerle varılmış bir ittifak anlaşmamız yok.”
'GELECEK PARTİSİ TUTARLI BİR ÇİZGİDE'
Özel, “Gelecek Partisi, DEVA Partisi ve Saadet Partisi ile temas oldu mu?” sorusuna ilişkin şöyle konuştu:
“Şöyle oldu mesele, Gelecek Partisi’nin seçim stratejisini açıkladılar. Onlar birçok farklı yerlerde farklı adaylar destekliyorlar. Kendilerine göre tutarlı bir çizgi içindeler. DEVA Partisi birçok yerde kendi adayını gösterdi. Saadet Partisi’nin bazı yerde aday göstermesi bizim lehimize. Bazı yerde göstermese lehimize. Ufak tefek temaslar var ama kurumsal olarak Ankara’da oturup bir masa kurup anlaşmak yerine, Temel Başkanımızla, Sayın Karamollaoğlu ile bir çay sohbeti yaptık. Bizi ziyarete geldiler. O ziyarette de şey dedik, burada bir ittifak olmaz ama yerelde yerel örgütlere yetki verelim. Eğer anlaşabiliyorlarsa, birbirlerine katkı sağlayabilecek ya da birbirlerine zarar vermeyecek. Belli yerlerde belli temaslar, ufak tefek paslaşmalar filan var."
'BANA DA HAKSIZLIK KEMAL BEY'E DE'
CHP lideri, eski genel başkan Kemal Kılıçdaroğlu’na yakın isimlerin seçimlerde aday gösterilmediği iddiasına ilişkin soruya da şu cevabı verdi:
“Bu söz edenlerin kendilerinin aday olmamalarına buldukları bahane ve yanıltıcı bir iletişim. Çok net. Ahmet Akın, Kemal Bey’in Genel Başkan Yardımcısı ve en baş destekçisi. Bursa Büyükşehir Belediye Başkan adayımız Kemal Bey’in en büyük destekçisi. Adana, Zeydan Başkan kurultayı bana zindan eden kişi. Mersin. Ben 1 tane oy almadım Mersin’den. Aydın. Gittiğimde delegelerle dahi görüşememiştim. İki oy aldım herhalde. Ama Aydın Büyükşehir Belediye Başkanımız aday. Antalya aday. Hangi birini sayayım. Hepsi aday gösterildi. Şöyle bir kural var mı? ‘Kemal Bey’i destekleyen herkes yeniden aday gösterilecek. Gösterilmezse ben Kemal Bey’in yanındayım diye.’ Bu bana da haksızlık, Kemal Bey’e de. Böyle bir şey olmaz. Partiye de haksızlık. Ekrem Başkan dışında kim vardı? Mansur Başkan dahi Kemal Bey’e imza vermişti. Ekrem Başkan dışında hangi büyükşehir belediyesi beni destekliyordu da… Tamamına yakınını adaylaştırdık. O bana sorulacak soru değil. Ben kimseyi ‘değişimci’ diye ödüllendirmedim. ‘Değişimci’ değil diye de cezalandırmadım.”
'ALEVİLERLE ARAM ÇOK İYİ'
Özel, “Kemal Kılıçdaroğlu’nun kaybetmesinin ardından Alevi yurttaşlardan kopuş var mı?” sorusunu şöyle yanıtladı:
“Alevi yurttaşlardan aldığım alkışı Sünni yurttaşlardan alamıyorum. Alevilerin coşkusu her zaman Sünni seçmenden fazla. İnanılmaz bir coşku var. Gittiğim her yerde Alevilerle aram çok iyidir. Çankaya Belediye Başkanı Hüseyin Can Güner, benim de avukatım, hepimizin çok sevdiği 31 yaşındaki genç bir arkadaşımız. İnanılmaz liyakatli ve Alevi. Benim özel kalemim, avukatım, en yakın arkadaşım Veli Ağbaba Alevi. Bizim partide böyle şeyler yoktu. Çok berbat bir grup var. Bu grubun içinde gerçek kişiler de var. Bu grubun içindeki gerçek kişilerin en büyük zararı Kemal Kılıçdaroğlu’na. Abuk sabuk paylaşımlar. Yok Alevilere şunu, bunu yaptılar. Çok fena, şuursuz şeyler var. Alevilere saldıranlar var. Her biri birbirinden berbat.”
'GENEL BAŞKAN BELLİ BİR SÖZ SÖYLEDİĞİNDE İŞ BİTER'
Özel, Afyon Belediye Başkan adayı Burcu Köksal ile İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu arasında yaşananlara ilişkin şöyle konuştu:
“Genel başkan belli bir sözü söylediğinde o iş orada biter. Ben Burcu Köksal’ı bu sürecin sonunda partiden kaybederek, ki Afyon’da seçimi alıyor, almaya doğru gidiyor. Esas telaş, ona sürekli saldırmaları o yüzden. Benim tarafları dinlemem, tansiyonu yönetmemi düzeltme yapılacaksa yaptırmam Burcu Hanım da bir düzeltme yaptı. Bu da bir süreç. Bu süreçler iyi yönetilmesin diye gayret edenler de vardı. Burcu Köksal’la telefonda konuştum. ‘Böyle bir laf çıkmış. Ben aşağıdaydım, o gürültü içinde duymadım. Bunu düzeltebilir miyiz’ dedim. Ben düzelttim. Bu ifadenin doğrusu budur diye.
'AHMET TÜRK DE ‘EKREM BAŞKANLA GENEL BAŞKANIN TAVRI SORUNU ÇÖZDÜ’ DEDİ'
O (Burcu Köksal) beni düzeltmedi. Algıyla olgu yer değiştirdi. Ben Burcu’nun kullandığı cümleyi siyaseten sorunlu, hatalı buluyorum. O dedi ki ki bana ‘eş başkan’, ‘Bu belediyeyi DEM Parti’yle yöneteceksin’ diyorlardı. ‘Ben de ne DEM ile ne HÜDA PAR’la yönetmeyeceğim’ diyordum. Bunu ifade etmek için ‘Ben belediyenin kapıları DEM hariç herkese açık’ dedim. Ben DEM Parti’yi kastettim, diyor. Bu bir ayrımcılığa varabilecek bir söylem. Hızlı bir şekilde ben düzelttim. Burcu Köksal, milliyetçi hassasiyetleri yüksek bir arkadaşımız. ‘DEM Parti ile yöneteceksiniz’ lafından kurtulabilmek için yaptığı bir iş. Olmadık yerlere gitti. Süreci sakin ve doğru bir şekilde yönettik. Ekrem başkanla birkaç kez konuştuk. İBB, Kürtlerin de belediyesi. Kürtlerin de oy vererek seçtirdiği ve Kürt seçmenin memnun olduğu bir belediye başkanı. Keza Mersin ve Adana öyle. Birçok ilde Kürt seçmenin desteği kritik. Bugün Ahmet Türk de ‘Ekrem başkanla genel başkanın tavrı sorunu çözdü’ dedi. Ben de Ahmet Türk gibi bir kanaat önderinden bunu duymuş olmaktan memnunum.”