CHP lideri Özel, mağdur ve adalet arayan ailelerle bir araya geldi. Ailelere teşekkür eden Özel, yaptığı konuşmada, "Annelerin gözyaşının rengi olmaz. Mağdur kesimleri sınıflara, inanç gruplarına göre ayırmak yapabileceğimiz en büyük yanlıştır" dedi.
CHP Genel Başkanı Özgür Özel, partisinin kuruluş yıl dönümü etkinlikleri kapsamında CHP Genel Merkezi’nde, 10 Ekim katliamı, Çorlu tren kazası, Madımak katliamı, Roboski katliamı, Gezi Parkı eylemleri ve 15 Temmuz darbe girişiminde hayatını kaybedenlerin ailelerinin de aralarında bulunduğu çok sayıda mağdur aile ile öğle yemeğinde bir araya geldi.
Ailelere teşekkür eden Özel, "Hiç şüphe yok, Türkiye Cumhuriyeti tarihinin en zor dönemlerinden bir tanesinde bu ülkede yaşayan herkese zorluklar düştü ama bugün bir arada olduğumuz ve farklı zamanlarda masalarında bulunan genel başkan yardımcılarımız, milletvekillerimiz ama unvanı ne olursa olsun dostlarımızla birlikte ilişki içinde olduğumuz sizlere bu dönemde, herkese zorluk düşerken zorlukların en büyükleri, acıların en büyükleri sizlere düştü" diye konuştu.
"Sizlerin kıymetli teşrifleriyle birlikte bizim baba ocağı dediğimiz, çünkü Türkiye’nin ilk partisidir, birinci partisidir, CHP’de ağırlamaktan çok büyük onur ve kıvanç duyuyorum" diyen Özel, "Kurucumuz Gazi Mustafa Kemal Atatürk, CHP için de Cumhuriyet için de birbirinden ayırmadan iki büyük eserim diye söz eder. Hem Cumhuriyet hem de CHP için kimsesizlerin kimsesi olmayı hepimize vasiyet eder" ifadelerini kullandı.
Türkiye'nin son yıllarda hukuk devlet olma vasfını kaybetmeye başladığını söyleyen Özel, "Partimiz ve Cumhuriyet, 101 yıl boyunca çok badireler atlattı. Ancak özellikle son yıllar, Cumhuriyetimizin sosyal bir hukuk devleti olma niteliğinde derin aşınmalar yaşandı. Hukuk devleti olmamasından, bugün hukukun çiğnenip milletin seçtiği milletvekilini Meclis’in tavrına rağmen hapiste tutmayı da, bir tren kazasında hayatını kaybedenlerin hakkını ararken gerçek yetkililerin yargılanmamasını da, Soma’daki 301 madencimizi neredeyse suçlu bulup suçluları kişi başı 5’er gün yatırıp tahliye edenleri de, bugün önce Adalet Bakanlığı’nın önünde sonra TBMM’de evladı için adalet nöbeti tutan Emine Şenyaşar’ı dinlemeyen, görmeyen, onun feryadını duymayan anlayış da, hem hukuk sisteminin hem de devleti yönetirken adaletten sapmanın somut belgeleri ve somut kanıtları" dedi.
Yoksulluğun arttığını belirten Özgür Özel, "Bunun yanında sosyal bir devleti terk etmiş olmak ise insana artık yediği bir lokma yemeği, içtiği bir bardak suyu, ailesiyle geçirdiği huzurlu birkaç günü bile utanç vesilesi kılacak durumdadır. Türkiye’de derin bir yoksulluk yaşanmaktadır. Türkiye’nin eski orta direkleri yoksul. Yoksulları derin yoksul durumdadır. Maalesef pazaryerlerinin dağılmasını bekleyen kadınlar evlatları, çocukları için yüzlerini örterek satılmayan, ezilmiş ve atılmış ürünleri toplamayacak durumdadırlar. Oysa ki onların bize değil bizim, bu ülkeyi yönetenlerin onların yüzüne bakmayacak halde olmamız gerektiğini bir kez daha hatırlatmak isterim" şeklinde konuştu.
Özgür Özel'in konuşmasından başlıklar şu şekilde:
'BERKİN ELVAN VE ABDULLAH TAYYİP OLÇOK’A AYNI ANDA YAS TUTULMAZSA BU ÜLKE BERABERLİK İÇİNDE OLMAYACAK'
"Yıllar önce ben bir televizyon programında, 'Bu ülkede bir gün birileri Berkin Elvan ile Abdullah Tayyip Olçok’a aynı anda yas tutmazlarsa bu ülke birlik ve beraberlik içinde olmayacak, öyle birlik ve beraberlik nutukları atmakla olmaz, bu iki evladın acısını birlikte yüreğinde hissedenlerin memleketidir Türkiye ve o Türkiye yıkılmaz. O Türkiye bölünmez' demiştim. Abdullah Tayyip Olçok’un kıymetli annesi Nihal Hanım, eve varıp evladı Özgür Özel böyle bir şey söyledi dediğinde, o da elindeki ekmekle acaba Berkin’in annesi ne durumdadır diye düşünerek, eve girmiş. Sonra bunu Oda TV’de yayınlanan röportajında tesadüfen izledim. Kendisi tevafuk olmuş, 'Özgür Bey ile ayrı dünyaların insanlarıyız ama aynı duyguyu bugün sabah hissetmişiz' demişti. Onun üzerine birbirimizle buluştuk, konuştuk. O günden bugüne de hep irtibat halindeyiz. Kendisini aradığımda, bugün buraya gelmeyi kabul ettiğinde çok mutlu oldum. Çünkü Berkin’in annesiyle, babasıyla Abdullah’ın annesinin bir masada oturabildiği, yaslarını birlikte tutabildiği, aslında iki şeyin renginin olmadığını hepimizin idrak edebildiği bir günü hatırlatırız."
'ANNELERİN GÖZÜNÜN YAŞI OLMAZ'
"Belki bu başkalarının yüreğindeki veya gözlerindeki perdenin kalkmasına, yüreklerindeki bir kurumun dökülmesine sebebiyet verir diye de ümit ederiz. Annelerin gözünün yaşı olmaz, annelerin gözünün yaşının rengi olmaz. Bir de alın terinin rengi olmaz. Alın terinin de rengi yoktur. Annenin Kürt olması, Türk olması, Alevi olması, Sünni olması, doğudan, batıdan olması, kültürünün başka olması hiçbir şeyi değiştirmez. Bir annenin gözünde yaş varsa, o yaş hepimizin içine akan bir yaştır. Annenin kimliğinden, evladın kimliğinden, suçun ve suçlunun kimliğinden, failin kimliğinden bağımsız, o akan yaş annenin gözünün yaşı, hepimizin yüreğini dağlayan birer damla olarak içimize akmaktadır."
'MAĞDUR KESİMLERİ AYIRMAK BU ÜLKEYE EN BÜYÜK KÖTÜLÜK'
"Mağdur kesimleri sınıflara, inanç gruplarına göre ayırmak yapabileceğimiz en büyük yanlışlıktır. Bu ülkeye yapılabilecek en büyük kötülüktür. Senin katilin kötü, benim katilim iyi, benim mağdurum mağdur, seninkisi değil gibi yaklaşımlar insanların vicdanında irtifa kaybettirmektedir. Vicdanlarda kaybedilen irtifanın ne ekonomi, ne spor, ne sosyal yaşamda geri kazanılması mümkün olmamaktadır. Her şey ters gitmektedir çünkü düz gitmesi gereken şey, yani adalet duygusu ve insanların adil bir ülkede, eşit şekilde yaşadıkları, uğradıkları mağduriyetin, devlet tarafından hakkıyla soruşturulup kavuşturulacağı, suçlu varsa cezasını çekeceği, haklının hakkını alacağı bir düzen tesis edilmediği için her şey ters gitmektedir. Ters gitmeye de devam edecektir."
'CUMHURİYETİ YENİDEN KİMSESİZLERİN KİMSESİ YAPACAĞIZ'
"Metin Lokumcu’nun oğlu Ulaş Lokumcu da burada, Ali İsmail Korkmaz’ın annesi Emel Korkmaz ve ağabeyi de burada. Can Atalay’ın babası Mustafa amca, annemle aynı ismi taşıyan Şükran anne de burada. Hacı Esvet Şenyaşar’ın eşi Emine Şenyaşar da burada. Madımak’ta katledilenlerin yakınlarının da ISİAS’ta ölen meleklerin ailelerinin de adalet mücadelesini bugün burada olduğu gibi, daha önce mahkeme salonlarında olduğu gibi bu ülkeye gerçek adalet gelene kadar hep yanlarında, arkalarında olacağız. Bu ülkeye hep birlikte adaleti getireceğiz. Cumhuriyeti yeniden kimsesizlerin kimsesi yapacağız."
'ARTIK MÜCADELE POLİTİK ÇEKİŞMEYİ ÇOKTAN GEÇTİ'
"Artık mücadele bir siyasi mücadeleyi, politik çekişmeyi çoktan geçmiştir. Genel seçimlerde konuştuğumuz gibi bizim bambaşka ittifaka ihtiyacımız vardır. İttifak renklerini hepimizin bayrağı Türkiye Cumhuriyeti’nin ay yıldızlı al bayrağından almaktadır. Bu ittifakın içinde bütün demokratlar yer almaktadır. Kendi hakkını yedirmeyen, başkasının hakkında gözü olmayanlarla birlikte hiçbir makam ve mevkide gözümüz olmadan ama tüm makam ve mevkilerin liyakat sahibi, ehil, vicdanlı insanlara ve en önemlisi adil insanlara emanet edileceği güne kadar bu güzel aileyi, bu büyük aileyi, birbirine çıkarları üzerinden değil maalesef acıları üzerinden bağlı bu onurlu aileyi yürekten selamlıyorum."