İliç faciasında skandal üstüne skandal... Maden alanındaki fay hattının MTA haritasından silinmesi sonrası çevre raporu için görüşü sorulan DSİ'nin de birkaç yüz metre yakındaki Fırat Nehri'ni yok sayarak 'bölgede su havzası bulunmuyor' raporu verdiği ortaya çıktı. Türkiye'nin en büyük ekosistem havzalarından birinin zehirlenmesine kâr için göz yumulması tepki çekti.
Erzincan’da 9 işçinin toprak altında kaldığı madenin altından geçen fay hattının Maden Tetkik ve Arama'nın resmi haritasından kaldırıldığı kamuoyuna yansımıştı. Bölgedeki su havzasının da kağıt üstünde 'silindiği' ortaya çıktı. 2020'de Anagold'un kapasite artırımına dönük ÇED raporunda kullanılmak üzere DSİ 8’inci Bölge Müdürlüğü’nden görüş istendi. Müdürlüğün yanıtında madenin 'içme ve kullanma havzasında bulunmadığı' belirtildi.
AVRUPA'NIN KORUDUĞU EKOSİSTEMİN KALBİNDE BİR BOMBA
Türkiye Barolar Birliği Çevre Komisyonu üyesi Barış Yıldırım, maden sahasının Fırat’ın yanı başında olduğunu söyledi. Yıldırım "Proje sahası Türkiye’nin en büyük su havzasının birkaç yüz metre altında" dedi. Ocak alanının Munzur Dağları ekosistemi içinde bulunduğunu kaydeden Yıldırım "Maden kimyasalları ekosisteme zarar veriyor. Avrupa Yaşam Ortamlarını Koruma Sözleşmesi'yle koruma altına alınan bölge 2 binin üstünde bitki türü içeriyor" dedi.
FACİAYI BU RAPOR GETİRDİ
Avukat Barış Yıldırım, Devlet Su İşleri'nin 'su havzasında değil' görüşü sonrası çıkarılan ÇED raporuyla kapasite artışının sağlandığını, bunun da 13 Şubat'taki faciaya sebebiyet verdiğini vurguladı. Yıldırım "Bu proje çevre kanununun 30'uncu maddesi ve anayasanın 56'ncı maddesi çerçevesinde derhal durdurulmalı. Aksi halde orada kullanılan ağır kimyasallar bu havzaya ciddi zarar verecek" dedi.
Erzincan’ın İliç ilçesinde 13 Şubat’ta Erzincan’ın Çöpler Altın Madeni’nde meydana gelen toprak kaymasında enkaz altında kalan 9 işçiyi arama çalışmaları ‘heyelan riski’ nedeniyle durdurulurken, bölgede inceleme ve soruşturmalar devam ediyor. Anagold Madencilik şirketi, 2020 yılında madenin kapasitesini ikinci kez artırımında ÇED raporuna sunmak için DSİ 8’inci Bölge Müdürlüğü’nden görüş istendi. DSİ 8’inci Bölge Müdürlüğü, ‘içme ve kullanma havzasında olmadığı’ cevabını verdi. TBB Çevre ve Kent Hukuk Komisyonu üyesi ve Tunceli Barosu Avukatı Barış Yıldırım, sahanın Fırat Nehri’nin yanı başında Munzur Havzası’na da yakınlığı olduğunu belirterek verilen görüşün hukuksuz olduğunu söyledi.
Kararın gerçeği yansıtmadığını belirten Avukat Barış Yıldırım “Erzincan ili İliç ilçesi Çöper köyü mevkisinde yürütülmekte bulunan altın madenciliği projesinin ikinci kapasite artırımına dair hazırlanan ÇED raporuna sunulan DSİ Genel Müdürlüğü 8’inci Bölge Müdürlüğü görüşünde, ilgili yazıda, ‘Erzincan ili Çöpler Köyü mevkisinde tarafınızca yapılması planlanan Çöpler Madeni, ikinci kapasite artışı ve lokasyon projesinin ÇED değerlendirme sürecinde olduğu belirtilmiş olup, bu kapsamda Su Yönetim Genel Müdürlüğü’nün talebi üzerine proje sahasının herhangi bir içme ve kullanma su havzasına kalıp kalmadığına görüşümüz istenmektedir. Kurumumuzda yapılan değerlendirmede ekle verilmiş olduğumuz proje sahasının herhangi bir içme, kullanma suyu havzasında olmadığı belirlenmiştir’ denilmiş. Şimdi proje sonrası Munzur Dağları Havzası’nda önemli doğa alanı, önemli bitki alanı da bu havuzda ve proje sahasının bulunduğu alan. Türkiye’nin en büyük su toplamı havzasına sahip birkaç yüz metre hemen alt kısmında kalıyor. Şimdi hal böyleyken orada bir içme kullanma suyu fazlasının bulunmadığını belirtmek gerçekten de takdire muhtaç bir durum.
‘AĞIR KİMYASALLAR HAVZAYA CİDDİ RİSKLER VERİYOR’
Maden projesinde kullanılan kimyasalların Munzur Havzası’na zarar verdiğini belirten Yıldırım şöyle devam etti: Munzur Havzası 2 bin 250’nin üzerinde bitki türü içeriyor. Yine bu bitki türlerinin yaklaşık 5’te 1’i endemik. Bu bölge Avrupa’nın Yaban Hayatı ve Yaşam Ortamlarını Koruma Sözleşmesi (BERN) hükümlerine de, koruma altında olan bir bölge. Bölgede BERN sözleşmesine ek iki listeye göre kesin koruma altında bulunan dağ keçi, ayı, kurt, vaşak, su samuru, hatta neslinin dünyada tükendiği sanılan Anadolu Parsı gibi türler de buluyor. Bölge Türkiye’nin en önemli ekosistem bölgesi aynı zamanda dünya üzerinde bir saha. Bu projenin derhal çevre kanunu otuzuncu maddesi anayasanın elli altıncı maddesi çerçevesinde durdurulması gerekiyor. Aksi halde orada kullanılan ağır kimyasallar gerçekten de bu havzaya ciddi riskler verecektir.