Kızıyla oyun oynadığı sırasında göğsüne çarpmasıyla fark ettiği kitle, Çiğdem Telli'nin hayatını kurtardı. Erken teşhisle tedaviye başlayan kadın, meme kanserini yenerek sağlığına kavuştu. İşte detaylar...
İstanbul'da yaşayan Çiğdem Telli, geçen yıl kızıyla oynarken, kızının dirseğinin çarpmasıyla göğsünde bir ağrı hissetti ve eliyle yaptığı kontrolde bir kitle fark etti. Doktora giden Çiğdem Telli'ye meme kanseri teşhisi konuldu ve hızlıca tedaviye başlandı. Çiğdem Telli, kemoterapi ve ameliyatla kanseri yendi.
Tanıyı koyarak Çiğdem Telli'nin ameliyatını gerçekleştiren Prof. Dr. Mehmet Eser, süreci şöyle anlattı:
"Çiğdem Hanım genç ve bilinçli bir hasta, kendi memesini kontrol ettiğinde memesinde küçük bir kitle şüphesi ile bize geldi. Kendisini muayene ettik ve radyoloji sonuçlarını kontrol ettiğimizde şüpheli bir kitle gördük. Erkenden tanısını koyarak, tümörün yapısını ve hastanın da genç olmasını dikkate alarak önce kemoterapi tedavisi uyguladık. Çok iyi yanıt verdi. Daha sonra da ameliyatını yaptık.
Ameliyatta patoloji sonucunda tam yanıt olduğunu, yani hiç canlı hücre kalmadığını gördük. Bu bizim en mutlu olduğumuz ve hedeflediğimiz bir sonuç. Aldığımız iyi sonuçtan mutluyuz. Şu anda da takiplerine devam ediyoruz. Çiğdem Hanım kanseri tamamen yendi. Takiplerimiz tabii ki devam edecek. Kanseri yenen kişilerde de hiç kanser olmayan hastalar gibi yılda bir kez kontrollerini yapıyoruz."
"KADINLAR HER AY KENDİNİ MUAYENE ETMELİ"
20 yaşından sonra her kadının ayda bir kez elle meme muayenesi yapmasının önemini vurgulayan Prof. Dr. Mehmet Eser, her şey yolunda gitse bile 30 yaşından sonra yılda bir kez de hekim muayenesi önerdiklerini belirtti.
Prof. Dr. Mehmet Eser, şunları söyledi:
"Kadınlar adet gördükten sonraki 7. ile 10. günlerde elle ve gözle kendilerini mutlaka muayene etsinler. Bir kitle eline geliyor mu baksınlar. Meme ağrısını çok önemsemiyoruz ama memede yeni bir kitle çıktıysa, bu ağrılı veya ağrısız da olsa mutlaka bir genel cerrahiye gitmelerini ısrarla öneriyoruz. Her şey yolunda bile olsa, 30 yaşından sonra yılda bir kez hekim tarafından muayene edilmeli.
40'dan sonra ise radyolojik kontrolleri de yapalım. 50 yaşından sonra meme kanseri görülme sıklığı çok arttığı için mutlaka radyoloji kontrolleri yapmalarını önemsiyoruz. Eğer muayenelerde takip gerektiren bir durum gerekiyorsa, genellikle 6 aylık bir takip öneriyoruz ve bu takipleri de aksatmamalarını öneriyoruz."
"MEME KANSERİNİN YÜZDE 10'U GENETİK"
Özellikle ailesinde meme kanseri olanlara takiplerine düzenli gitmelerini ısrarla önerdiğini ifade eden Prof. Dr. Mehmet Eser, şöyle konuştu:
"Tüm kanserler olduğu gibi meme kanseri de 50 yaş sonrasında artıyor. Kontrol için ise 40 yaş önemli ve radyolojik kontrollere o zaman başlıyoruz. Meme kanserinin yaklaşık yüzde 10'u genetik özellikler taşıyor. Özellikle annede, anneannede ve teyzede varsa bu durumu çok önemsiyoruz.
40 yaş altında görülen meme kanserlerinde genetik olma olasılığı nedeniyle mutlaka genetik test yaptırıyoruz. Bir ailedeki erkekte meme kanseri görüldüğünde bu durumun genetik olma durumu yüksektir. O ailedeki hem erkek hem kadınlara genetik test öneriyoruz. Erken tanı meme kanserinde çok önemli."
Sağlıklı yaşamın her türlü hastalığın üstesinden gelebileceğini söyleyen Prof. Dr. Mehmet Eser, "Herkes sağlıklı, Akdeniz tipi dediğimiz sebze ve meyve ağırlıklı olarak beslensin istiyoruz. Baklagiller tüketebilirler, aşırı olarak et ve balık yememeyi öneriyorum. Vitamin eksikleri varsa takviye almalılar. Yaşam ve beslenmelerine dikkat etmeliler. Kadınlar özellikle menopoz sonrası kilo almamalılar. Ayrıca düzenli egzersiz yapmak gerekiyor" dedi.
Prof. Dr. Cemil Bilir
"AKILLI İLAÇ İLE KANSER TEKRARLAMA RİSKİNİ AZALTTIK"
Çiğdem Telli'nin tanısını koyarak, uygun tedaviye başladıklarını anlatan medikal onkoloji uzmanı Prof. Dr. Cemil Bilir ise şu bilgileri paylaştı:
"Tümörün genetik ve hormonal incelemelerini yapıyoruz, daha sonra tümör hangi ilaçlara uyumluysa kişiye özgü tedavi planı yapıyoruz. Analizler sonrasında kemoterapi dışında, akıllı ilaç kullanıyoruz. Bu damardan veya hap ile olabiliyor. Kemoterapiyle veya sonrasında kemoterapisiz şekilde devam ediyoruz.
Bu yöntemde en önemli avantaj, tümöre karşı kemoterapinin etkinliğini daha da artırması oluyor. Kemoterapi sonrası dönemde ise hasta da tümörü baskılamaya devam ediyor ve tekrarlama riskini azaltıyor. Kemoterapiye göre de yan etkisi oldukça hafif oluyor. Meme kanserinde ne kadar erken tanı konursa, hastaların kurtulma şansı da o kadar artıyor.
Mutlaka senede bir mamografi çekilmesi büyük önem taşıyor. Dünya Sağlık Örgütü ve Sağlık Bakanlığımız da bunu öneriyor. Hastaların farklı bir bulgu hissettikleri anda mutlaka hekime başvurmaları gerekiyor. Çiğdem Hanım'ın uyguladığımız tedavi sonucunda herhangi bir bulgusu kalmadı ve kanseri yendi."
Prof. Dr. Mehmet Eser
"SÜRECİ KABUL ETMEMLE MÜCADELEM BAŞLADI"
Ameliyat ve tedavilerin ardından kanseri yenen Çiğdem Telli, yaşadıklarını anlattı. Hastalıkta kabullenme aşamasının en önemli aşama olduğunu vurgulayan Çiğdem Telli, şunları söyledi:
"Kızımla oyun oynarken, kolunun kazara göğsüme çarpması sonucunda bir acı hissettim. Daha sonra göğsümdeki kitleyi fark ettim. Kızım benim kurtarıcım oldu. Onun sayesinde erken teşhis koyarak, tümörü erken fark ettik. Daha sonra hastaneye başvurdum. Doktorlarımız tümörün kanser olduğunu söylediler.
Sürecim böyle başladı. 16 kürlük bir kemoterapi gördüm. Bununla birlikte akıllı ilaçlarım başladı. Süreç benim için zordu. Hastalıktaki en önemli şey kabullenme aşamasıydı. Hastalığı kabul etmek de benim için zor oldu. Bu konuda en büyük desteği ailem, eşim ve kızım verdi. Onların sayesinde kabul etme sürecini atlattım.
Bu süreçte en zor şeylerden biri de ruh sağlığım ve fiziksel değişimlerimdi. En üzücü şeylerden biri saçlarımı kaybetmek oldu. Aldığım ağır kemoterapiler nedeniyle saçlarımı kaybetmiştim. Süreci kabul etmem ile mücadelem başladı. Erken tanı sayesinde bir sene içinde meme kanserini yendim. Artık daha sağlıklı ve daha bilinçliyim."
Kemoterapi ve akıllı ilaçlar sonucunda kitlenin küçüldüğünün görüldüğünü ve ardından ameliyat olduğunu anlatan Çiğdem Telli, "Ameliyat sonrası ışın tedavisi aldım. Işın, kanserli tüm hücrelerin yok edilmesinde önemli bir aşama kat etmemizi sağladı. Sürecim böylece bitmiş oldu. Erken tanı ve spor yapmak önemli" dedi.
"GÜÇLÜ OLAN KANSER DEĞİL BİZİZ"
Herkese yediklerine ve içtiklerine çok dikkat etmeleri gerektiği yönünde uyarıda bulunan Çiğdem Telli, şöyle konuştu:
"Hazır ve paket gıda tüketmememiz gerekiyor. Bu süreçte bunlar çok önemli. Kanser sürecinde moral ve motivasyonunuz yüksekse atlatmamak için hiçbir neden yok. Bu sayede kanseri çok daha çabuk atlattım. Benim durumumda olanlara önerim, hiçbir şeyi içlerine atmasınlar. Kanser tedavisi olmayan bir hastalık değil. Kanser olacağımı asla düşünmezdim.
Şu dönemde neredeyse herkes bir kanser hastası ve kabul etme süreci çok önemli. Kızım sayesinde ben kitleyi erken fark ettim ama kadınlar işi şansa bırakmasın, ayda bir kendilerini elle muayene etsinler. Senede bir kez de mamografi çekebilirler. Kanser güçlü değil, güçlü olan bizleriz. Erken teşhis çok önemli, en büyük örneğini kendimde görüyorum. Kanser bir mücadele örneği en büyük başarı da kadınlar için bunu yenmek."
Çiğdem Telli