CHP Lideri Kılıçdaroğlu, Antalya'nın merkez ilçesi Döşemealtı'nda düzenlenen "Muhtarlar Buluşması" programında konuştu. Kılıçdaroğlu, "Konya’dan küçük Hollanda dünyayı besliyor, devasa bir Türkiye Cumhuriyeti Devleti, çaresiz kalıyor, neden?" diye sordu. Yaklaşmakta olan gıda krizine dikkat çekti.
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, "Enerji kavgası verirken ‘kara kış fonu’ kurun dedim. Fakir fukara bu kışı nasıl geçirecek dedim. Kömüre, elektriğe, doğal gaza, oduna zam, peki bu vatandaş nasıl geçinecek? 2.825 TL veriyorsunuz, asgari ücret. Nasıl yaşayacak bu insan? Bazı önlemler aldılar, ama tam istediğim gibi değil.
Şimdi gıda krizi ile karşı karşıyayız. Bir gıda buhranı yaşayacağız. Eğer, marketteki yağa kelepçe vuruyorlarsa düşünmemiz lazım. Her vatanseverin bu soruyu sorması lazım, Konya’dan küçük Hollanda dünyayı besliyor, devasa bir Türkiye Cumhuriyeti Devleti, çaresiz kalıyor, neden? Hollanda’nın yıllık tarım ürünü ihracatı 180 milyar doların üzerinde. Konya’dan küçük. Peki biz, 18-20 milyar ihracatımız, bir o kadar da ithalatımız var." açıklaması yaptı.
"SABAH 5’TE HALE GİTTİK. ‘BİZİM GÜNAHIMIZ YOK’ DİYORLAR"
Sabah 5’te hale gittik. Oradaki vatandaşlarla da karşılaştık. Bizim günahımız yok diyorlar. Üretici ile de konuştum, komisyoncu ile de. Yüklü bir kamyon, İstanbul’a giderken bunun bedeli ne oluyor diye acaba iktidar sahipleri kendilerine sordular mı? Maliyetin nasıl ortaya çıktığını acaba biliyorlar mı? Mutfaktaki yangını söndürmek için ne gerekiyorsa yapacağım, bundan emin olmanızı isterim. İktidar sahipleri enerji konusunda kısmen adım attılar. Yaptıracağız tamamını. Ama gıdada yaşanan felaket için de aynı mücadeleyi vereceğiz. Bundan emin olmanızı isterim. Bu topraklarda hiçbir çocuğun yatağa aç girme lüksü yoktur. Her çocuğun karnı doymak zorundadır. Her evde huzur, bereket olmak zorundadır.
İktidarın asgari ücretle ilgili açıklamalarına da değinen Kılıçdaroğlu, "Biz bu enflasyondan nasıl kurtulacağız? Her birimize düşen sorumluluk var" şeklinde konuştu.
Kılıçdaroğlu sözlerine şöyle devam etti:
"ASGARİ ÜCRETLİ NASIL GEÇİNECEK"
Eğer bir ülke üretimden koparılırsa dışarıdan ithal edeceksiniz. Paranın değeri de kaybolur. Bugün yaşadığımız enflasyon, enerji fiyatlarındaki yükselme… Bunun daha henüz baharını yaşıyorsunuz, daha kışını göreceksiniz. Bu zamlar tam anlamıyla daha yansımadı. Soru şu; vatandaş, asgari ücretli nasıl geçinecek? Ve biz bu enflasyon belasından nasıl kurtulacağız? Mutfaklarda yangın var. Mutfağın kendisini değil, mutfaktaki tencereyi de kaybetmek üzeresiniz. Her birimize düşen sorumluluk var. Türkiye böyle bir tabloyu hak ediyor mu? Her birimiz böyle bir tabloyu hak ediyor muyuz? Hak etmiyoruz. Hepimize, özellikle muhtarlarımıza büyük sorumluluk düşüyor.
"TÜRK LİRASI DÜŞÜNDÜĞÜMÜZDEN ÇOK DAHA HIZLI DEĞER KAYBEDİYOR"
Yaşadığımız birkaç temel sorun var. Bunlardan birincisi Türk lirasının düşündüğümüzden çok daha hızlı değer kaybetmesidir. Bizim paramız, üstünde Türk lirası yazıyor. Nasıl oluyor da bizim paramız bu kadar hızlı değer kaybediyor. Az gelişmiş ülkelerin paraları karşısında bile değer kaybediyor. Belki şu soruyu kendinize sorarsınız. Türk lirası değer kaybetse ne olur? Türk lirası değer kaybettiği zaman bütün değerlerimiz ucuzlar.
"MADEM ADEM İLE HAVVA’DAN GELİYORUZ, HEPİMİZ KARDEŞİZ, NİYE KİMLİĞİNİ, İNANCINI SORGULUYORSUN?"
Öyle bir noktaya geldi ki iki temel noktadan bahsedeceğim. Komşumuzun kimliğini sorgular noktaya geldik. Hangi kimlikten, inançtan, hangi yaşam tarzını benimsiyor? İnsan insandır kardeşim, madem Adem ve Havva’dan geliyoruz, hepimiz kardeşiz o zaman. Niye kimliğini, inancını sorguluyoruz? Sormamız gereken komşumuzun karnı doyuyor mu? Açlık, yoksulluk var mı? Bizi öyle bir noktaya taşıdılar ki, babalarımız, dedelerimizin bize söylediği, ‘komşu komşunun külüne muhtaçtır’, bir muhtaçlık, dayanışma kültürümüz vardı. Şimdi neredeyse dayanışma kültürünü attık, kavga kültürü içine girdik. Türkiye’yi buradan çıkaracağız.
"NEDİR, NEDEN BU ŞİDDET?"
CHP Lideri Kılıçdaroğlu, Antalya'nın merkez ilçesi Döşemealtı'nda düzenlenen "Muhtarlar Buluşması" programında, İstanbul'da sebepsiz yere kılıçla vahşice öldürülen 28 yaşındaki Başak Cengiz'i andı. "Başak Cengiz. Gencecik bir kadındı, bir evladımızdı. Öldürüldü. Kadına yönelik şiddet nedir Allah aşkına. Sevgili peygamberimiz ne diyordu, ‘Cennet anaların ayakları altındadır.’ Bu analara, bu kadınlara yaptığımız nedir, neden bu şiddet?" diye sitem etti.
"İSTANBUL SÖZLEŞMESİ’Nİ BİR HAFTA İÇİNDE YÜRÜRLÜĞE KOYACAĞIZ"
Başak Cengiz. Gencecik bir kadındı, bir evladımızdı. Öldürüldü. Kadına yönelik şiddet nedir Allah aşkına. Sevgili peygamberimiz ne diyordu, ‘Cennet anaların ayakları altındadır.’ Bu analara, bu kadınlara yaptığımız nedir, neden bu şiddet? Neden bu vahşet, neden öldürüyoruz? Size sözüm söz, bütün Türkiye’ye söz, asla ve asla kadına inen ele asla müsamaha göstermeyeceğiz. Asla. Kesinlikle, İstanbul Sözleşmesi’ni bir hafta içinde yürürlüğe koyacağız. Gidiyorsun, cinayeti işliyorsun, hapse atılıyorsun, kravat takıyorsun, hakimin karşısına çıkıyorsun, temiz elbise giyiyorsun, güzel konuşuyorsun. Ee hakim ‘senin suçunu hafiflettim’ diyor. Kadına yönelik şiddette hiçbir caninin suçunu hafifletmeyeceğiz Ne ise cezası çekecek.
"KANUN BUNA İZİN VERMİYOR"
Muhtarlık kurumu, bir kamu kurumu değil. Kanun öyle diyor, belki bir çoğunuzun haberi yok. Belediye kamu kurumu. Aynı mahalleden seçiliyorsunuz, aynı kişi hem size hem belediye başkanına oy veriyor. Belediye kamu kurumu ama muhtarlık değil. Belediye, bu nedenle muhtarlarla ortak proje yapamaz. Yasak. Niye? Hangi gerekçeyle? Belediye ile muhtarların iş birliği yapması, ortak projeler geliştirmesi, doğru değil mi? Aynı amaca yönelik. İkiniz de mahallenin güzelleşmesini istiyorsunuz ama kanun buna izin vermiyor. Kaç muhtar arkadaşımın bundan haberi var.
"MUHTARLIK KURUMU GÜÇLENDİKÇE DEMOKRASİMİZ DE GÜÇLENECEKTİR"
Bir yüzyıl devirdik. 1923’ten 2023’e. Bu yüzyıl içinde siyasiler, gencecik çocuklar idam edildi, darbeler oldu… Şimdi bize bir görev düşüyor. Cumhuriyetin ikinci yüzyılında bu güzel Cumhuriyetimizi demokrasi ile taçlandırmak zorundayız. Bir araya gelmek zorundayız. Kavgadan uzak, özgürce tartışmalıyız. Farklı düşüncelerden korkmamalıyız. Farklı düşüncelerin ne kadar değerli olduğunun fakında olmalıyız. Muhtarlık kurumu güçlendikçe demokrasimiz de güçlenecektir.”