İmamoğlu: Türkiye yeni bir "Dokunan Yanar" dönemine girmiştir

İmamoğlu: Türkiye yeni bir "Dokunan Yanar" dönemine girmiştir

İBB Başkanı İmamoğlu, karşılaştıkları engellere ve yaşadıkları sıkıntılara dikkat çekerek, İstanbul Büyükşehir Belediyesi’ne yönelik yapılan baskıların, "Türkiye yeni bir "Dokunan Yanar" dönemine girmiştir. Bizi başarısız gösterme çabalarını burada anlatsam saatler olur. Türkiye Cumhuriyeti tarihi böyle bir zulüm görmemiştir. Bizim milletimiz zalimin yanında hiç olmadı, olmaz. " diyerek tepki gösterdi.

İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu, esnaf ziyaretlerinde ve katıldığı toplantıda, Türkiye'deki demokrasi, eşitlik ve adalet anlayışına dair önemli mesajlar verdi. Konuşmasında, karşılaştıkları siyasi engeller ve İstanbul Büyükşehir Belediyesi'ne uygulanan baskıları vurgulayan İmamoğlu, "Büyük sıkıntı içerisinde hizmetlerimizi sürdürüyoruz. Türkiye Cumhuriyeti tarihi böyle bir zulüm görmemiştir. Yaşanan koltuk kaybetme stresi, koltuğunu korumak için her yola başvurma gayreti, her yolu mübah görme anlayışı sürelerinin böyle ‘tık tık tık’ diye çok azaldığını görme stresini onlara yüklediği o korkudur." diyerek mevcut yönetimin tutumunu eleştirdi. İmamoğlu, demokrasiyi bir araç değil, bir amaç olarak gördüklerini belirtti ve vatandaşların haklarını savunma konusunda kararlı olduklarını ifade etti.

İmamoğlu, Türkiye'deki mevcut hükümet uygulamalarını sert bir şekilde eleştirerek, toplumda korku yaratılmaya çalışıldığını söyledi. İmamoğlu, hukuktan gelen gücün çok aleni istismar edildiğine dikkat çekerek, bu durumun Türkiye'deki demokrasiye zarar verdiğini ifade etti.

"TÜRKİYE YENİ BİR 'DOKUNAN YANAR' DÖNEMİNE GİRMİŞTİR"

İmamoğlu'nun açıklamalarında öne çıkan en çarpıcı cümlelerden biri, Türkiye'deki hukuksuzlukların arttığına dair uyarıydı. "Türkiye yeni bir 'Dokunan Yanar' dönemine girmiştir" diyen İmamoğlu, hukuk üzerinden yapılan baskıların sadece muhalefeti değil, toplumun her kesimini etkilediğini belirtti.

Gazetecilerin gözaltına alınması da İmamoğlu tarafından sert bir şekilde eleştirildi. "Gazeteci Barış Pehlivan’ın ve Serhan Asker’in gözaltına alınması utanç verici bir uygulamadır" ifadelerini kullanan İmamoğlu, "adaletsizliğin sıradan bir iktidar pratiği haline geldiğini" vurguladı.

"KORKMAYIN VE SUSMAYIN!"

İmamoğlu, sözlerine devam ederken toplumun korku içinde yaşamaması gerektiğini belirtti: "Korkmayacağız ve susmayacağız. Korkmayın ve Susmayın!"

"HUKUKSUZLUĞU HABER YAPMAK SUÇA DÖNÜŞTÜ"

İmamoğlu, hukuksuzlukların gündemde olduğu bir dönemde basının dahi susmaya zorlandığını belirterek, "Haksızlığı, hukuksuzluğu haber yapmanın suça dönüştüğü bir garabetin içindeyiz" dedi.

"SANDIK GELECEK, HER ŞEY BİTECEK!"

İmamoğlu, Türkiye'nin geleceğine dair umutlu bir mesaj vererek sözlerini sonlandırdı: "Sandık gelecek, hepsi bitecek."

Katılımcılara hitap eden İmamoğlu şunları söyledi:

"EŞİTLİK, ADELET YOKSA..."

“Eşit olma duygusu, vatandaş olma duygusu, kadın erkek eşitliği, insanın geçmişine bakmaksızın etnik kökenine bakmaksızın, inancına bakmaksızın eşit bir biçimde bu memleketin her nimetinden faydalanması kültürü, cumhuriyet. Onu pekiştiren, geliştiren ve bugünün değerleriyle buluşturan da demokrasi. İşte bu ikisi yan yana çok güzel ikili diye tariflerim. Cumhuriyet ve demokrasi. Çok önemli sorumluluklarımız var. Açıkçası bahsettiğim o eşitlik, adalet yoksa inanınız ki Allah korusun ki birlik ve beraberliğimiz ve bütünlüğümüz sarsılır... Bizi bir arada tutan kurumlara ve kurallara inanç azalır. Eşitlik ve adalet yoksa bizi birlikte tutan kurumlara da kurallara da inançlarımız azalır.

"BÜYÜK SIKINTI İÇERİSİNDE HİZMETLERİMİZİ SÜRDÜRÜYORUZ"

Demokrasinin cumhuriyetin temel değerlerinin, hukukun, adaletin sarsıldığı, sıkıntıya uğratıldığı, yanlış uygulamalarla insanlarımızın canının sıkıldığı günleri yaşamaktayız. Eşitsizlik ve adaletsizliği en derin yaşadığımız hatlar ekonomi ve eğitim. Bakın toplumda ne olursa olsun bazı hizmetler asgari oranda en ortalama oranda her bireye ulaştırılması şart hizmetlerdir. Eğitim onlardan bir tanesi. Bugün hangi haneye girsek hangi çocuğu olan anne babayla konuşsak eğitimle ilgili dertlerini saatlerce dinleyebiliriz. Ekonomiyi burada konuşmama gerek yok… Ekonominin bizi getirmiş olduğu sıkıntılı halleri bireyler yaşıyor, kurumlar yaşıyor, kuruluşlar yaşıyor. Kamu kurumları yaşıyor, bizler yaşıyoruz. Planlama yapamıyoruz. Büyük sıkıntı içerisinde hizmetlerimizi sürdürüyoruz. İşte yine sağlıktan adalete dört bir yanımızı sarmış olan eşitsizlik ve adaletsizlik pozisyonu. Bugün ülkemizin her bir köşesinde, her yurttaşımızın canını derinden yakmakta ve geleceğe dair umutlarını da ne yazık ki azaltmakta.

"İLK GÜNKÜ YÜRÜYÜŞÜMDEN DAHA CESARETLE, DAHA SORUMLULUK BİLİNCİYLE YÜRÜYORUM"

İstanbul'u adil bir şehir haline getireceğiz diye bahsettik. İstanbul'da sosyal adaleti gerçekleştirmek vatandaşlarımıza imkan ve fırsat eşitliği sağlamak yolunda gerçekten çok önemli ve büyük işler yaptık. Şunu da ifade edebilirim, gönül rahatlığıyla, ne yaptıysak partizanlık yapmadan, birilerine rant vermeden yaptığımız hizmetleri 16 milyon insanımıza eşit bir biçimde yaygınlaştırmanın yoluydu. Ve sadece milletin parasını millete en doğru biçimiyle en faydalı biçimiyle vermenin yolculuğunu tarifledik. Bunu başarabildiğimiz için ben bugün İstanbul'un sokaklarında, çarşılarında, pazarında ilk günkü yürüyüşümden daha cesaretle, daha sorumluluk bilinciyle yürüdüğümü mutlulukla ifade edebilirim. 6,5 yıldır bu yolculuğa çıktığım ilk andan itibaren hiç eksiltmeden aksatmadan özellikle pazarlarda vatandaşının nabzını tutan, yolda, yolculukta, otobüs duraklarında, sokaklarda, caddelerde, şantiyelerde bu tarz vatandaşla buluşmalarda -ayarlanmış koltuklardaki misafirlerle değil- gerçek yurttaşlarla karşı karşıya gelip onlarla çok güzel sohbet etmenin büyük bir keyfini ve onurunu yaşıyorum.

"BELEDİYENİN HER KURUŞU BU MİLLETİN"

2024 dönemimiz biterken 39 ilçeye bakın dedim. Yani vatandaşlarımıza sunmuş olduğumuz hizmetler nakdi destek, gıda desteği, hijyen ürünleri desteği, evlilik desteği, yeni doğan desteği, pazar alışveriş desteği, anne kart, kreş, öğrenci yurdu, üniversite bursu gibi. Bakın bunların hiçbirisi bizden önce yoktu. Bunların hiçbirisi bizden önce yoktu. İhtiyacı tespit ettik vatandaşlarımıza dağıtırken 39 ilçeye dönüp baktığımızda eşit dağıtmışız. Hak ettiği şekliyle nüfusa oranıyla oradaki gelir düzeyiyle denkleşen bir biçimde dağıttık. Annen kim? Baban kim? Kime oy verirsin? Buraya başvurmadan git şuraya bir selam ver. Kimseye böyle bir şey demedik. Belediye sizin. Belediyenin her kuruşun bu milletin.

"NE OLURSA OLSUN SANDIKTA EŞİTLENİRİZ"

Koltuk dediğiniz şey demokraside vatandaşın gücünü gösterdiği, bakın ne kadar zalimlik olursa olsun, ne kadar kötü yönetimler olursa olsun, ne kadar problemli bir yaşam dilimi olursa olsun büyük güvencedir, sandık. Niye biliyor musunuz? Ne olursa olsun sandıkta eşitleniriz. Herkesin bir oyu vardır. Ve ben dedim ki vatandaş beğendiğini seçer, beğenmediğini gönderir. Gelmesini kendine hak gören, gitmesini de kendine hak görmelidir. Gitmemek için elli tane yol yöntem aramak sadece demokrasiye inanmamak demektir. Demokrasiyi araç olarak kullanma gayretinin bir ürünü demektir. Bizim için demokrasi bir araç değil, bizim için demokrasi bir amaçtır."

"TÜRKİYE CUMHURİYETİ TARİHİ BÖYLE BİR ZÜLÜM GÖRMEMİŞTİR"

Konuşmasına, hizmet aşamasında karşılarına çıkarılan engellerden bahseden İmamoğlu şöyle devam etti:

“Bu başarıyı kazanırken siz kıymetli hemşerilerimle paylaşmak isterim ki önümüze çıkarılan sonsuz engeller anlamsız sıkıntılara rağmen başardık ve başarmaya devam edeceğiz. Bizi başarısız gösterme çabalarını burada anlatsam saatler olur. Örneğin bize teslim etmeden önce belediyenin kasasını nasıl boşalttıklarını, yetkilerimizi nasıl kısalttıklarını, kamu bankalarından bir kuruş -ki Türkiye'nin en itibarlı kamu kurumudur İstanbul Büyükşehir Belediyesi ve sizlerin vergileriyle beraber oluşmuş kamu bankalarından- İstanbul Büyükşehir Belediyesi'ne bir kuruş kredi destek verilmedi. Olacak iş değil. Türkiye Cumhuriyeti tarihi böyle bir zulüm görmemiştir.

"BİR İMZAYI BİLE DÖRT SENEDİR ATMIYORLAR"

Bir kişi talimat verdi diye musluklar kapalı ama bir kişi talimat verirse bir gazeteyi satın alsın diye karşılığı olmayan bir biçimde bir avuç seçilmiş iş insanına vermekten de geri durmayan kamu bankaları. Kimin parası? Kamudaki o paralar, çarçur edilen o bankalardaki paralar kimin parası? Sizin paranız. Aslında sizin olan paranın çarçur edilmesinden bahsediyoruz. O bakımdan biz bütün bu zorluklara rağmen işlerimizi yönettik. Hatta projesini hazırladığımız bu ilçeyi de ilgilendiren işlerden birisi var onların içerisinde İncirli-Sefaköy-Avcılar-Beylikdüzü Metro Hattı. Parasını bulmuşuz. Kefalet yok. İmza bir tek imza mürekkep ve imza. Bak kefalet yok. Devletin istatistiğine giren bir yatırım olması açısından bir imzayı bile dört senedir atmıyorlar. Bu hat üzerinde 2,5-3 milyona yakın insanın faydalanacağı metroyu bile başlatmamamız için türlü türlü engellemelerin içinde olan bir anlayış. Bu iktidar buna bile engel olmayı kendine başarı kabul ediyor.

"ÖNÜMÜZDEKİ SEÇİMLERİ BUGÜNDEN DİZAYN ETME HEVESİNE GEÇTİLER"

Buradan başarı elde edemediklerini görünce başka bir safhaya geçtiler. Nasıl bir safha? Milletin verdiği yetkiyi yargı yoluyla elinden alma safhasına geçtiler. Önümüzdeki seçimleri bugünden dizayn etme hevesine geçtiler. Yargının belli sahalarını kirleterek o alanlarda, yargıda, temsilcisi olmayan insanların adalet dışı yöntemleriyle beraber süreci yönetme gayretleriyle insanlarımızı cezalandıracak kadar kötü niyetli, sabahın köründe evine baskın yaparak görevden aldıkları belediye başkanlarından sahte bilirkişi raporlarına varıncaya kadar yöntemleriyle birlikte insanlarımıza zulüm çektirmeyi, yeni safhada amaç edindiler. Ya farklı görüşten siyasi partilerin, siyasetçilerin eşit koşullarda siyaset ve yöneticilik yapabileceği bir ülke olacağız ya da iktidarın siyaset sınırlarını yargı eliyle belirlediği iktidar sahiplerinin de asla hesap vermediği, muhalefetsiz bir ülke haline geleceğiz. Asla…

"BİZİM MİLLETİMİZ ZALİMİN YANINDA HİÇ OLMADI, OLMAZ"

Milletin vicdanında yer bulmayan insanları ahlaklarına, inançlarına, değerlerine sığdıramadıkları yol ve yöntemlerle yapılan siyasetten hiç kimseyi hayır gelmez. Siyaset herkesten ve her şeyden önce milletin çıkarını gözetecek ve mutlak ve mutlak faydalı olabilmesi için en önemli şart ne biliyor musun? Siyaset mertçe yapılacak. Mertçe yapılacak. Bunun başka yolu yok. Bizim milletimiz zalimin yanında hiç olmadı, olmaz. Haksızlığa karşı dik durmayı haksızlık yapana bedeli ödetmeyi bu millet iyi bilir. Mertliği de sever. Yiğitliği de sever. Ama zorbalığı asla tahammül etmez bizim milletimiz. Bizim insanımız sadece kazananları değil bakın şerefiyle kazananları da sever şerefiyle kaybedenleri de sever. Ona da saygı gösterir. Yeter ki sen şereflice mücadele et. Kazan ya da kaybet. Kimin malını kimden kaçırıyorsun? Milletin malı bu. Onun için şerefiyle kazananı da sever şerefiyle kaybedeni de sever.

"BENİM İÇİN SİYASET İSE HİZMET YARIŞIDIR, DAHA ÇOK İCRAAT YARIŞIDIR"

Şerefli mertçe bir yarışta kaybedilebilir ama kazanan her zaman millet olur. Bugün yaşadığımız ekonomik sıkıntı dar boğazım yaşadığımız dar gelirlerin, açlık sınırındaki yuvalarının milyonlarca haneye ulaşmış olmasının altındaki gerçek tam da bu bahsettiğim bozuk düzendir. Öyle uydurma laflar değildir sebebi. ‘Efendim, faiz sebepmiş, enflasyon sonuçmuş’ o uydurma laflar değildir. Bilimden ve akıldan uzaklaşan, bağı kopan, adaletten uzaklaşan, adil bir sistemi refah içerisinde bir millet oluşturma gayretinden uzaklaşan, adil paylaşımı insanlarıyla buluşturmak değil bir avuç insanı mutlu etme gayreti işte bugün yaşadığımız sorunların tamamının temelinin oluştuğu yerlerdir. Benim için siyaset ise hizmet yarışıdır, daha çok icraat yarışıdır. Ben öyle bir ortamda kazananın millet olacağını biliyorum. Benim için yarış, vatandaşa daha fazla adalet, daha fazla refah, daha fazla hak, özgürlük sağlamaktır. Benim için yarış, sahip olduğu bütün farklılıklarıyla milletimizin bütünleşmesine, yüceltilmesine, devletin milletimize layık hale getirme yarışıdır. Benim için yarış budur.

"YAŞANAN KOLTUK KAYBETME STRESİ"

Bu öyle büyük ve öyle mukaddes bir yarıştır ki aslında güzel bir siyaset yarışı olursa hiç kimse, hiçbir kişi, hiçbir siyasi parti tek başına kazanamaz, kazanamaz. Bu işin kazananı ancak milletçe ayağa kalkabilirseniz ortak aklımıza ve ortak değerlerimize aynı zamanda hep birlikte kazanabileceğimize olan inancımızı yüksek seviyeye taşır isek, işte o zaman kazanabileceğimiz, hep birlikte kazançlı çıkabileceğimiz bir yarışın içerisinde olmuş oluruz. Bu yarış ancak partileri, siyasetçileri büyük bir ahlak ve vicdan buluşmasıyla başarılabilir. Milletimizin o ahlak ve vicdanı taşıdığından benim asla olmadığım kuşkum yok… Güzel günlerin çok yakın olduğunu görüyorum. Yaşanan koltuk kaybetme stresi, koltuğunu korumak için her yola başvurma gayreti, her yolu mübah görme anlayışı sürelerinin böyle ‘tık tık tık’ diye çok azaldığını görme stresini onlara yüklediği o korkudur.

"UYDURMA, SORUŞTURMALAR, UYDURMA, TEFTİŞLER..."

Hayalimiz, çocuklarımız ve gençlerimiz gelecekte başarılı olsunlar, yolları açık olsun, güzel yuvalar kursunlar, güzel evlatları olsun, mutlu olsunlar, huzurlu olsunlar, birbirlerine ön yargılı bakmasınlar, düşmanlık değil, dostluk, muhabbet bestesinden komşular birbirinin kapılarını çalabilsinler, bir milletin evlatları olduklarını hissetsinler, bir bayrağın altında mutlu huzur, eşit ve hürriyet içerisinde yaşasınlar diyorsanız bu yolun, bu yolculuğun tek yöntemi bahsettiğim usul ve esaslardır. Bundan asla vazgeçmeyeceğim... Uydurma, soruşturmalar, uydurma, teftişler… Adaletin önünde boynu kıldan ince bir yönetimiz. Ama adaletsizliğe ve zalimliğe karşı arkasında milletini hisseden kendini en güçlü hisseden ve bu şehrin ve bu ülkenin muhafızı hisseden bir yöneticiyim. Size layık olmak için söz veriyorum.”

Öne Çıkanlar
YORUMLAR (6)
YORUM YAZ
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
6 Yorum
Diğer Haberler
Son Dakika Haberleri
KARAR.COM’DAN