Görev başındayken gazeteci Beyza Kural'ı ters kelepçe takıp gözaltına almaya çalışan 3 polisin yargılandığı dava 7 yıl sonra karara bağlandı. Mahkeme iki polise, kamu görevinin sağladığı nüfuzu kötüye kullanmaktan dolayı ayrı ayrı 6 bin TL adli para cezası verdi. Adli para cezalarının da 10 taksitle ödenmesine hükmetti. Bir polisin cezası ise ertelendi.
Gazeteci Beyza Kural'ın 2015 yılında haber takibi sırasında yaşadığı polis şiddetiyle ilgili Anayasa Mahkemesi'nden (AYM) çıkan ihlal kararının ardından üç polis hakkında 'iş ve çalışma hürriyetinin ihlali' suçundan dava açılmıştı.
Bianet'te yer alan habere göre, İstanbul 35. Asliye Ceza Mahkemesi'nde davanın 7. duruşması bugün (1 Kasım 2022 Perşembe günü) Çağlayan Adliyesi'nde görüldü. Davaya gazeteci Beyza Kural katılırken, sanık üç polisi bir avukat temsil etti.
"GAZETECİLER SARI YELEK GİYMELİ"
Sanık polislerden Yusuf Şanlı'nın avukatı Burak Turan, soruşturma izni alınmadan yargılamaya başlandığını, bu nedenle davada durma kararı verilmesi gerektiğini söyledi.
Avukat Turan, AYM'nin polislerin yargılanması gerektiğini söylemediğini öne sürerek müvekkilinin beraatına karar verilmesini istedi.
Avukat Turan, basın mensuplarının sarı yelek giymediği için müvekkilinin, Beyza Kural'ın gazeteci olduğunu anlamadığını iddia etti.
"BEN KABZIMAL MIYIM?"
Beyza Kural'ın avukatı Meriç Eyüboğlu da gazetecilerin sarı yelek giymesi gibi bir uygulama olmadığını hatırlatarak, müvekkilinin de basın kartını gösterdiğini ve basın mensubu olduğunu birçok defa polislere bildirdiğini söyledi.
Avukat Eyüboğlu, polislerin de bunun üzerine Beyza Kural'a, "Ben kabzımal mıyım" diye yanıt verdiğini aktardı ve polislerin görevlerini kötüye kullanarak, Kural'a kötü muamelede bulunduğunu belirtti.
"SANIKLARIN OLMADIĞI BİR DAVA"
Avukat Eyüboğlu'ndan sonra gazeteci Beyza Kural söz alarak şunları söyledi:
"Doğum izninde bile buradaydım ama sanıklar duruşmaya gelmedi. Sanıkların olmadığı bir davada karar aşamasına geldik. Savcının mütalaası gazeteci olduğumun bilindiğinin anlaşıldığını ortaya koyuyor.
Çalışma hakkımın engellenmesi yönündeki mütalaaya katılmakla birlikte her şeyin o kadarla sınırlı olmadığını da belirtmek isterim. Mütalaada da belirtilen görüntüler yaşananların sadece işimi yapmamı engelleme olmadığını da gösteriyor.
Ben adliye muhabiriyim, bu adliyenin muhabiriyim. Dava konusunu buraya uyarlarsak, duruşma salonuna girmeme, kapıyı kapatıp izin vermemek çalışma hakkımı ihlal edebilir.
"ÇALIŞMA HAKKIM ENGELLENDİ"
İşimi yapmaya çalışırken salonun önünde itilip uzaklaştırılır, kamu görevi üstlenen bir kişi tarafından hiçbir şeyin eskisi gibi olmayacağı ve bunu öğreteceği yönünde sözlerle tehdit edilip ders vermeye çalışılır, üstüne ters kelepçe takılıp gözaltına alınmaya çalışılırsam sanırım bu, çalışma hakkımın engellenmesinden fazlası olur.
Başından beri yaşadıklarımın münferit olmadığını, gazetecilerin işlerini yaparken karşılaştıkları polis şiddetinin yaygınlığını anlatmaya çalıştım. Ne yazık ki her geçen gün yeni örnekler yaşanıyor. Gazeteciler olarak birbirimizin karşılaştığı şiddete tanık oluyoruz. Böyle bir kısır döngü içindeyiz.
"ŞİDDET DÖNGÜSÜ YAŞANIYOR"
Bu davayı önemsiyorum. Nedeni benim davacı olmam değil, sanıkların kim olduğundan değil çünkü onları pek görmedik davada. Bir şiddet döngüsü yaşanıyor bu kapının önünde. Bu döngüye yönelik cezasızlığa karşı verilecek karar bu döngüyü kırmada bir adım olur.
Bu davanın gazetecilere yönelik suçlara karşı cezasızlıkla mücadelede önemli olduğunu düşünüyorum. Kararınız gazetecilerin sahada karşılaştıkları davranışları ve polislerin eylemlerini etkileyecek. Umarım ihlallere karşı bir adım olarak görülebilecek bir kararla karşılaşırız."
Beyza Kural
10 TAKSİTLE 6'ŞAR BİN TL CEZA
Mahkeme, 5 dakikalık bir aranın ardından hükmünü açıkladı. Yargıç Rukiye Çelik, sanık polislerden Nihat Doğan'ı 'iş ve çalışma hürriyetinin ihlali' suçundan 6 bin TL adli para cezasına mahkum etti. Bu cezanın da 10 taksitle ödenmesine hükmeden yargıç, cezayı erteledi.
Diğer sanık polisler Kemal Aktaş ve Yusuf Şanlı'yı da aynı suçtan 10 taksitle ödenecek 6 bin TL adli para cezasına mahkum eden yargıç, sanık polislere daha önce de bir ceza verildiği ve ertelendiği için bugünkü cezayı ertelemedi.
NE OLMUŞTU?
Gazeteci Beyza Kural, 6 Kasım 2015 tarihinde İstanbul Üniversitesi önündeki Yükseköğretim Kurulu protestosunu takibi sırasında ters kelepçe takılıp gözaltına alınmaya çalışılmıştı.
Beyza Kural'ı gözaltına almaya çalışan polislerden Yusuf Şahin bu sırada, "Hiçbir şey eskisi gibi değil artık, size öğreteceğiz" demişti. Gözaltı girişimine dair polislerle ilgili takipsizlik kararı verilmesi üzerine AYM'ye başvurulmuştu.
AYM, 18 Şubat 2022 tarihinde yayımlanan kararında, Beyza Kural'ın insan haysiyetiyle bağdaşmayan muamele yasağının, ifade özgürlüğünün ve basın özgürlüğünün ihlal edildiğine karar vermişti.
AYM'nin kararın yeniden yargılama yapılması için İstanbul başsavcılığına gönderilmesine hükmetmesi üzerine üç polis hakkında 'iş ve çalışma hürriyetinin ihlali' suçlamasıyla dava açılmıştı. Yöneltilen suçlamayla polislerin 6 aydan 2 yıla kadar hapisleri istenmişti.
Yargılama aşamasında savcı, sanık polislerin bu suçu 'kamu görevinin sağladığı nüfuzu kötüye kullanılmak suretiyle' işledikleri yönünde görüş bildirerek talep ettiği cezanın TCK 119/1-e uyarınca artırılmasını da talep etmişti