CHP Genel Başkan Yardımcısı Erhan Adem, Ukrayna'dan ithal edilen 20 ton ette salmonella tespit edilmesinin ardından Et ve Süt Kurumu'nun açıklamalarını inandırıcı bulmadığını söyledi. Adem, “Siz eti ithal etmişsiniz, gümrüğünüze girmiş, bir de Et ve Süt Kurumu’na gitmiş. Oraya giden ürün satılmaz mı? Gittiğine göre satılmıştır" dedi. Et ve süt krizinin sadece ithalatla çözülemeyeceğini belirten Adem yerli ırkların desteklenmesi ve çiftçilere ücretsiz verilmesi gerektiğini vurguladı.
CHP Genel Başkan Yardımcısı Erhan Adem, Ukrayna’dan ithal edilen karkas ette salmonella tespit edildiğini gündeme getirmiş ve Et ve Süt Kurumu’nca vatandaşa satılıp satılmadığını sormuştu.
Gündeme gelen iddiayı doğrulayan Et ve Süt Kurumu, mikrobiyolojik analizlerde salmonella pozitif çıkan etlerin imha edileceğini ve bu ürünlerin üretimde kullanılmasının veya satışının kesinlikle söz konusu olmadığını vurguladı.
Et ve Süt Kurumu şu yanıtı vermişti:
"Firma itirazları doğrultusunda etler dondurularak yediemin deposunda kontrollü şekilde muhafaza altına alınmıştır. Yapılan itirazlar değerlendirilmiş ve etlerin imhasına karar verilmiştir. İmha sürecinin tamamlanması için yüklenici firma temsilcisi beklenmektedir."
ESK, kurumun piyasa düzenlemesi kapsamında yurt dışından canlı hayvan ve karkas et alımı gerçekleştirdiği hatırlatıldı. İthal edilen etlerin yurt içine girişinde, Tarım ve Orman Bakanlığı tarafından kontrol muayenesi için numuneler alındığı ve akredite laboratuvarlarda gerekli analizlerin yapıldığı belirtti.
ESK'dan salmonellalı etlere ilişkin açıklama
'ET VE SÜT KURUMU'NUN AÇIKLAMASINA İNANMIYORUM'
BBC Türkçe’ye konuşan CHP Genel Başkan Yardımcısı Erhan Adem ise, etlerin gümrüğe girmeden önce, yani kaynak ülkede teste tabi tutulduktan sonra ithal edilmesi gerektiğini savundu. ESK’dan gelen açıklamayı da inandırıcı bulmayan Adem, etler ülkeye girdikten sonra satışının da gerçekleşmiş olabileceğini söyledi:
“Gümrükten önce bunun tespit edilmesi gerekiyor, gerekli prosedür budur. O ülkeden alınmadan önce teste tabi tutulur. Eğer uygunsa, halk sağlığına zararı yoksa ithal edilir. Yani henüz Ukrayna’dayken laboratuvarda analiz edilmesi, eğer bir hastalık yoksa ithal edilmesi gerekirdi.
Siz eti ithal etmişsiniz, gümrüğünüze girmiş, bir de Et ve Süt Kurumu’na gitmiş. Oraya giden ürün satılmaz mı? Gittiğine göre satılmıştır. Ben kurumun açıklamasını ciddi bir açıklama olarak görmüyorum, inanmıyorum.”
'BELKİ TAŞIMA SIRASINDA BİR BULAŞ OLDU?'
Gıda Güvenliği Derneği Başkan Yardımcısı Samim Saner ise ithal ürünlerdeki güvenlik kontrollerinin başarılı bir şekilde yürütüldüğünü belirtti. Saner, söz konusu kontrollerin hem ürünün çıkış noktasında hem de varış noktasında gerçekleştirildiğini vurguladı ve şunları söyledi:
"Sistem çalışmış, salmonella tespit edilmiş ve ona göre de ürün iade edilecek. Ürünü hem çıktığı hem de girdiği noktada test etmemiz gerekir. Belki taşıma sırasında bir bulaş oldu?
Özellikle kırmızı ette salmonella bakterisinin olması çok beklenmez. Bu daha çok çapraz, yani başka bir üründen bulaşı durumuna işaret ediyor. Taşıma sırasında uygun bir taşıma düzeneği olmaması ya da daha önce salmonella içeren bir ürün taşındıktan sonra yeterince dezenfekte edilmemesinden kaynaklanmış olabilir. Bu nedenle taşıma kısmı çok önemlidir."
Pahalı diye yiyemiyorduk, şimdi hastalıktan alamayacağız! Türkiye'ye gelen etlerde hastalık çıktı
Saner, bir ürünün sağlığa zarar vermeyecek şekilde ithal edilebilmesi için Gıda Güvenliği Mevzuatı'na eksiksiz uyulması gerektiğini söylüyor.
Bu yılın ilk üç ayında da 110 bin baş sığır ve 18 bin 389 ton da et ithal edildiğini belirten CHP Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer ise uygulanan yanlış politikaların yurt dışından hayvan ithali sonucu doğurduğunu söyledi.
“İTHALAT LOBİLERİNE TESLİM OLDUKLARI İÇİN...”
CHP'li Erhan Adem, her ülkeden ithalatın eleştirisini yaparken, Hollanda ve Fransa gibi ülkelerden yapılan ithalatın daha güvenli olduğunu söyledi. Adem, tüm ülkelerden hayvan ithalatının 2028'e kadar uzatıldığını belirtti ve bu uygulamanın oldukça riskli olduğunu vurgulayarak, "İthalat lobilerine teslim oldukları için bu uygulamayı sürdürüyorlar" dedi.
Adem ayrıca, etkili bir aşılama programıyla birlikte 0-1 yaş arası buzağı ölümlerinin önüne geçilmesi durumunda, Türkiye'nin ithalata ihtiyacı olmayacağını ve hatta ihracatçı ülke konumuna geçebileceğini ifade etti.
Ülkedeki et ve süt krizinin ithalatla çözülemeyeceğini savunan Adem, yerli anaç ırkların yetiştirilerek üreticilere ücretsiz verilmesi gerektiğine inanıyor. Ona göre, "Girdi maliyetlerinin yükselmesiyle çiftçi kar edemez hale gelir. İthalatla yalnızca aradaki şirketlere para kazandırırsınız, hayvancılıkla uğraşan insanları da yok edersiniz."
"Marmara Bölgesi'nde yetiştirilen bir hayvanın Doğu Anadolu'da aynı verimi vermeyebileceğini" belirten Adem, "Mutlaka bölgelere özgü kendi damızlıklarımızı üretmeli ve bu işi hızlıca yapmalıyız." diye ekledi.