Eczanelerde bulunamayan ilaçların isimlerinin yazılı olduğu metrelerce listeyi TBMM kürsüsünden göstererek Sağlık Bakanlığı'na sert eleştirilerde bulunan CHP'li Gamze Taşcıer, "İşte Türkiye'de olmayan ilaçların listesi! Alt alta yazınca 6 metre tuttu, kürsüde hepsini açamadım bile... İlaç sorunu yok diyen Sağlık Bakanı gelsin bir eczaneye beraber gidelim tek tek bunları sorgulayalım, var mı yok mu beraber görelim. Gelir mi? Gelemez" dedi.
TBMM Genel Kurulu'nda İçişleri Bakanlığı, Sağlık Bakanlığı ile Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı 2021 Yılı Kesin Hesap Kanun Teklifleri ile 2023 Yılı Bütçe Kanun Teklifleri görüşülüyor.
CHP Ankara Milletvekili Gamze Taşcıer, Sağlık Bakanlığı bütçesi üzerine yaptığı konuşmada, bir vatandaşın sağlık sisteminde başına gelenleri Meclis kürsüsünden şöyle anlattı:
CHP Ankara Milletvekili Gamze Taşcıer
"SAĞLIK BAKANLIĞI YETERLİ ÖDENEK VERMİYOR"
Şimdi anlatacağım hikaye gerçek olaylardan kurgulanmış. Yılmaz ailesinin çocuğu bir gün ateşler içinde yanıyor. Hemen diyorlar ki karşıdaki aile sağlığı merkezine götürelim. İçeri bir giriyor, aile sağlığı merkezi buz gibi, dışarıdan daha soğuk.
Sağlık Bakanlığı yeterli ödenek vermediği için biz de ancak bu kadar ısıtabiliyoruz. Neyse giriyor muayenesini oluyor, doktor ilaç yazıyor. Bir gürültü yan taraftan, ne oluyor diye kafalarını uzatıyorlar. Yan taraftaki doktor şiddete maruz kalıyor.
"İLAÇLAR ECZANEDE YOK"
Aile gidiyor karşıdaki eczaneye. İlaçlarını alacak, reçeteyi uzatıyor. Eczacı diyor ki, "Burada antibiyotik, ateş düşürücü yazılmış. Bu ilaçlar eczanede yok." "Olur mu, daha geçen hafta Sağlık Bakanı açıkladı. Eczanelerde bütün ilaçlar var" diye.
"Valla abla mahalle eczanesindeki olmayan ilaçların listesi, istiyorsa Sayın Bakan, hem bakanlığın ya da Meclis'in en yakınındaki eczaneye giderse, bu ilaçların olmadığını kendi de tespit edebilir."
İlacı almadan eve gidiyorlar, çocuk gece tekrar ateşleniyor. Diyorlar ki, şu yakındaki hastaneye götürelim çocuğu. Kadın diyor ki, "Bey unuttun herhalde, geçen hafta kapandı, şehir hastanesine taşındı doktorlar."
"BİLEZİĞİ SATIP ÖZEL HASTANEYE GÖTÜRÜYORLAR"
Ne yapacağız, para da yok cebimizde. Taksi parası bayağı tutar. 200 lira komşularda bulup buluşturuyorlar. Şehir hastanesine gidiyorlar. Niye bu kadar kalabalık. Gündüz muayene olmak için randevu bulamıyoruz da gece acile geliyoruz biz de, diyorlar. Doktor serumu veriyor, çocuk biraz iyileşiyor.
Diyor ki, "Yarın bir randevu alıp göstermeniz lazım." Şanslı günleri 10 gün sonrasına randevu alabiliyorlar. Tam dokuzuncu gün oluyor, o mutlu gün gelecek. Bir telefon geliyor, maalesef randevunuz iptal oldu, çünkü doktor yurt dışına gitmek için istifa etti. Mecburen bileğindeki son bileziği satıp, özel hastaneye götürüyor.
"İĞRENÇLİĞE SESSİZ KALIP PİSLİĞİN ÜZERİNİ ÖRTMEYE ÇALIŞTILAR"
Hani bir sloganınız vardı, "Hayaldi gerçek oldu." Sayenizde doktora da, ilaca da, sağlığa da erişim gerçekti, hayal oldu.
6 yaşındaki bir çocuğun istismar süreci bir haftadır bu ülkede konuşuluyor. Bu habere ses yükseltenler, ortaya çıkaran gazeteciler, ödüllendirilmesi gerekirken din düşmanlığıyla suçlanıyorlar. Asıl din düşmanlığı dini istismar eden alçaklardır, çocukları istismar etmeyi kendilerine hak görenlerdir, bu iğrençliğe sessiz kalıp bu pisliğin üzerini örtemeye çalışanlardır.
Sayın Bakan dönüp diyor ki: "Bu iş siyasi değil." Sayın Bakan, bir gece yarısı çocuk istismarını aklamak için çıkardığınız kanun teklifi mi siyasi değil? Kimsesiz çocukları, tarikatlarla protokol yapıp onlara emanet etmek mi siyasi değil? Bu tarikatları beslemek, büyütmek, bürokrasinin içine, hatta en tepesine yerleştirmek mi siyasi değil?
"TARİKATLAR İSTEDİĞİ İÇİN BİR GECEDE İSTANBUL SÖZLEŞMESİ'NDEN ÇEKİLDİLER"
"6 yaşında evlenilebilir" diye fetva veren tarikatlar istedi diye bir gece yarısı İstanbul Sözleşmesi'nden çekilmek mi siyasi değil. Adalet Bakanının, "Çocuğun rızası var" demesi mi siyasi değil? Sayın Bakan, bu iş tam da siyasetin göbeği.
Gerçi, siz iktidarda kalmak için, üç beş oy fazla alabilmek için ve koltuğunuzu korumak için bütün bunlara zemin hazırlayıp sonra da sosyal medya üzerinden beni siyasi hırslı olmakla suçlayacaksınız. Tüm bunları yapacaksınız, sonra timsah gözyaşı döküp, "Sürecin takipçisi olacağız, müdahil olacağız" diyorsunuz. Yetmez!
"HESAP SORMAZSANIZ VİCDANINIZ BUNA YETMEZ"
Tutuksuz yargılayan, doğum raporu yerine kemik yaşı isteyen savcının, kemik yaşı testine başkasının girmesine göz yuman doktorun ve onun arkasındakilerin, bunların derdi çocuk değil.
"Timur Soykan yargılansın" diyen trollerinizden, istismarcıyı savunan, paylaşımı beğenen il müdürünüzden emniyete, yargıya, bürokrasiye yerleştirdiğiniz, "6 yaşında çocukla evlenilebilir" diyen tarikatların müritlerinden hesap sorabilecek misiniz?
Yasaları değil, şeyhin talimatlarını önceleyenlerden hesap sorabilecek misiniz? Sormazsınız, soramazsınız; ne yüreğiniz ne insanlığınız ne de vicdanınız buna yeter.