Türkiye’nin kriz yüküne bir ‘katkı’ daha... Cumhurbaşkanı’nın 10 büyükelçi talimatı Batı dünyasıyla en ağır gerilimin fitilini ateşledi. Diplomasi uzmanları ‘İlişkiler çıkmaza girer, Ankara izole hale gelir’ uyarısı yaptı. Dışişleri bürokratlarının ise her konuda yansıması olacak ve faturası 84 milyona çıkacak vahim kararı frenlemek için 48 saat boyunca çaba harcadığı ortaya çıktı.
Erdoğan’ın, dört yıldır tutuklu yargılanan Kavala’ya ilişkin açıklama yapan büyükelçilerin ‘istenmeyen adam’ ilan edilmesi için 21 Ekim’de talimat verdiği ortaya çıktı. Eşi görülmemiş krize yol açan gelişme sonrası Dışişleri Bakanlığı bünyesindeki dairelerin ikili siyasi ilişkileri işaret ederek aksi yönde görüş belirttiği öne sürüldü. Kırmızı dosyanın Bakan Çavuşoğlu’na sunulduğu ancak Cumhurbaşkanı’nın talimatı geri çekmediği belirtildi.
‘PERSONA NON GRATA’DAN EN BÜYÜK ZARARI TÜRKİYE GÖRÜR
Başkentlere resmi tebliğde bulunulmadığı kaydedilirken AP Başkanı David Sassoli “Otoriterliğe kayışın göstergesi” iddiasında bulundu. Almanya’da hükümetin kilit ortağı FDP’nin Sözcüsü Graf Lambsdorff “NATO birliğini zayıflatır” uyarısı yaptı. ‘Karşılıklılık’ ilkesine dikkat çeken emekli büyükelçiler de karardan Ankara’nın zarar göreceğini vurguladı. “Türkiye karşıtlarının eli güçlenir. Uluslararası alandaki yalnızlık telafisi olmayan boyuta taşınır” dedi.
BATI’YLA İPLERİ KOPARABİLECEK BÜYÜKELÇİLER KARARINA DIŞİŞLERİ İKİ GÜN DİRENDİ
TÜRKİYE’Yİ DAHA ÇOK iZOLE EDER
Erdoğan’ın “Kavala serbest kalsın” bildirisine imza atan 10 elçinin istenmeyen kişi ilan edilmesi yönündeki sözleri dünyada gündem oldu. Türkiye’yi izole edecek ve daha önce görülmemiş krizlere kapı aralayacak hamle karşısında Dışişleri’nin iki gün boyunca direndiği ancak Erdoğan’ın talimatından vazgeçmediği ileri sürüldü. Ankara’nın tutumunda yumuşamaya gidebileceği kaydedilirken karar için gözler bugünkü Bakanlar Toplantısı’nda...
Kanada, Fransa, Finlandiya, Danimarka, Almanya, Hollanda, Yeni Zelanda, Norveç, İsveç ve Amerika Birleşik Devletleri’nin Ankara büyükelçilikleri 18 Ekim’de iş insanı Osman Kavala’nın tutukluğunun dördüncü yılında ortak açıklama yapmıştı. Ankara’ya Kavala’nın serbest bırakılması çağrısında bulunulmuştu. Açıklama sonrası 10 elçi Dışişleri’nin çağrıldı. Afrika dönüşü uçakta “Bunları ağırlama lüksümüz olamaz” diyen Erdoğan’ın önceki gün yaptığı persona non grata (istenmeyen adam-kişi) çıkışı şok etkisi yarattı. Cumhurbaşkanı, elçilerin istenmeyen kişi ilan edilmesi yönünde Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu’na talimat verdiğini duyurdu. Dışişleri konuya ilişkin resmi bir adım gelmezken yeni krizlere yol açabilecek hamleye ilişkin birçok değerlendirme yapıldı. Muhalefet, söz konusu adımın milli çıkarları korumak adına değil var olan ekonomik krize bir gerekçe yaratmak adına atıldığını savundu.
Erdoğan’ın Afrika ziyaretinden dönerken “Bunları ülkemizde ağırlamak gibi bir lüksümüz olamaz” sözleriyle işaret ettiği 10 büyükelçinin istenmeyen adam ilan edilmesine yönelik talimatın Dışişleri Bakanlığı’na aynı gün (21 Ekim) iletildiği öğrenildi. Bakanlığın, Cumhurbaşkanlığı’ndan gelen bu talimat karşısında iki gün boyunca girişimde bulunduğu ancak başarılı olamadığı ifade edildi.
ANKA’nın aktardığına göre ikili siyasi ilişkileri ele alan daireler bunu durdurmak için aksi görüş belirtti. Hiyerarşi içerisinde bu görüşler Erdoğan’a iletilmesi amacıyla Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu’na sunuldu. Ancak iki gündür yapılan tüm girişimlere rağmen Erdoğan’ın talimatından vazgeçmediği öğrenildi.
Dışişleri çözüm yolu ararken bazı bakanların yaptığı sert açıklamalar da dikkat çekmişti. 10 büyükelçilik de başta Protokol Dairesi olmak üzere Dışişleri ile temasa geçerek bilgi almaya çalıştı, ancak kendilerine henüz bir tebliğ yapılmadığı öğrenildi. Diplomatik kaynaklar, büyükelçilere Türkiye’den ayrılmaları için henüz bir tebliğ iletilmediğini ifade etti. DW Türkçe de ANKA gibi Dışişleri Bakanlığı yetkililerinin, Erdoğan’ı bu yönde bir adım atmaması için ikna etmeye çalıştığını aktardı. Diplomasideki karşılıklılık ilkesi uyarınca 10 büyükelçinin istenmeyen adam ilan edilmesi halinde Türkiye’nin bu ülkelerdeki büyükelçilerinin de aynı yöntemle geri gönderilmesi gündeme gelecek.
Reuters’a konuşan diplomatik bir kaynak ise 10 büyükelçi ile ilgili kararın bugünkü Bakanlar Toplantısı’nda alınabileceğini ve tansiyonun düşürülmesinin mümkün olduğunu söyledi. İsmi açıklanmayan kaynak, bu yöndeki bir kararın potansiyel diplomatik yansımaları nedeniyle tansiyonun düşürülmesinin mümkün olduğunu belirtti. Reuters “Diplomatlar sınır dışı kararlarından hâlâ kaçınılabileceğini umuyor” derken “Dışişleri Bakanlığı cumhurbaşkanının talimatını hâlâ yerine getirmedi; ki böyle bir adım, Erdoğan’ın 19 yıllık iktidarında Batı’ya bugüne dek yaşanan en derin çatlağa yol açacaktır” yorumuna yer verdi. Haberde, Erdoğan’ın 30-31 Ekim’de Roma’da yapılacak G-20 zirvesinde ABD Başkanı Biden’la görüşeceğini de dikkat çekildi.
Reuters, Ankara’nın geçmişte de ABD ve Fransa ile yaşanan gerilimlerde yaptığı benzer çıkışların somutlaşmadığını da belirtti. Erdoğan’ın Fransa ve ABD’ye yönelik boykot çağrıları hatırlatıldı. Ajans, diplomatik krizin TL’nin rekor seviyelerde değer kaybettiği bir döneme denk geldiğine de işaret etti. BBC Türkçe’ye bilgi veren Türk yetkililer de henüz zamanlamanın net olmadığını sürecin takip edilmesi gerektiğini söyledi.
ÇAVUŞOĞLU'NA ÇAĞRI
Erdoğan’ı uyarmalı aksi takdirde affını istemeli
Eski diplomat, EDAM başkanı ve Carnegie Europe araştırmacısı Sinan Ülgen, yaşananların NATO müttefikleri arasında görüşmemiş bir seviyede olduğunu söyledi. Ülgen, Ankara’nın bu yönde bir adım atmamasını umduğunu ifade ederek “Türkiye son yıllardaki gerilimlerin ardından dış politikasını yeni bir raya oturtmayı hedefliyordu. Bu yüzden açıklamanın zamanlaması da uygunsuz oldu. Bunun arkasındaki mantık sorgulanacaktır. Bu, Türkiye’de dış politikanın iç çekincelerin esiri olmasıyla yakından ilişkili. Dış politikada müesses nizam kabul edilebilir bir formül bulmak için var gücüyle çalışıyor. Fakat zaman tükeniyor” dedi.
ABD merkezli düşünce kuruluşu Washington Institute’tan Soner Cağaptay Türkiye’nin en fazla ticaret yaptığı 10 ülkenin yarısının bu listede yer aldığına dikkat çekti. Çağaptay “Seçim öncesi ekonominin durumunu ve tabanının içinde bulunduğu koşulları iyileştirmek için ticarete ve yabancı yatırıma ihtiyaç duyan Erdoğan için bunun iyi sonuçları olmayabilir” dedi. Türkiye’nin son 50 yılda yalnızca 1986’da Suriye ve Libya, 1989’da da İran büyükelçilerini istenmeyen kişi ilan ettiğini hatırlatan Çağaptay, Erdoğan’ın bu açıklamayı piyasaların kapalı olduğu Cumartesi gününde yapmasının Türk ekonomisi için büyük bir şans olduğunu söyledi.
Emekli Büyükelçi Oğuz Demiralp “Sonuçları iyi olmayacaktır. Persona non grata ilan ettiğinizde o ülkeler de karşılık da verirse Türkiye’nin uluslararası platformlardaki tüm diplomatik temaslarını olumsuz etkileyecektir” dedi. Konuya ilişkin VOA Türkçe’nin sorularını yanıtlayan Demiralp “Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi ve o çerçevedeki AİHM’in kararına uyulmaması, Türkiye’nin Avrupa Konseyi üyeliği boyutunda tartıştırmaktadır. Türkiye’nin Batı dünyasında izolasyonu arttıracaktır” diye konuştu.
Emekli Büyükelçi Faruk Loğoğlu da “Türkiye’deki kurulu yönetim sistemine bakıldığında bunun uygulanabileceğini düşünüyorum. ‘Talimat verdim’ dediği için uygulanabilecektir. Uygulanmaması gerektiğini umuyorum. Dışişleri Bakanlığı’nın bunun misillemelere, tepkilere yol açacak bir pandora kutusu olduğunu anlatmasını umut ediyorum. Umarım verilebilecek karşı tepkileri Dışişleri’nin anlatması imkanı olur ama bundan şüpheliyim. Dışişleri Bakanlığı’nın yapması gereken Cumhurbaşkanı’nı bunun Türkiye’nin aleyhine olacağı konusunda uyarmaktır ama yapmayacaktır diye düşünüyorum” dedi.
CHP Genel Başkan Başdanışmanı Ünal Çeviköz: “Ülkemizde görev yapan 10 Büyükelçinin istenmeyen adam ilan edilmesi Türkiye’nin uluslararası alandaki yalnızlığını telafisi olmayan bir boyuta taşıyacaktır. Dışişleri Bakanı’nın bu hatadan dönülmesi için gereğini yapacağını umuyorum. Aksi takdirde görevden affını istemesi gerekir.”
KENDİ AYAĞIMIZA SIKMAYALIM
TBMM Dışişleri Komisyonu üyesi ve CHP Eskişehir Milletvekili Utku Çakırözer “ABD dahil 10 ülkede bulunan Büyükelçilerimiz de sınır dışı edilecek’’ dedi. İstenmeyen kişi kararı sonucu Türkiye’yi yeni bir ekonomik krizin beklediğini savunan Çakırözer, Sözcü TV’ye yaptığı açıklamada şunları söyledi: “Dış politikamız ulusal olmalıdır. 10 Büyükelçinin sınır dışı edilme kararı tamamen gündemi değiştirmek, zamları, pahalılığı, ekonomik krizi ve işsizliği unutturmaya yönelik bir girişimdir. ‘AİHM kararını uygulayın’ diyenlerden şikayetçi olmak tamamen iç politikaya yönelik bir girişimdir. Bu konuda AKP iktidarı Anayasa değişikliği yaptı. Mahkemeler bu kararlara uymak zorundadır. Yargı bağımsızlığından rahatsız olsalar Trump aradığında Rahip Bronson, Merkel aradığında gazeteci Deniz Yücel olayında şikayet ederlerdi. Bu çok tehlikeli bir oyun. 10 ülkenin içinde Türkiye’nin en önemli ticaret ortakları var, müttefiklerimiz var. Bu durum başka bir ekonomik ve siyasi krizi de tetikler. O ülkelerdeki Türkiye Cumhuriyeti Büyükelçileri de geri gönderilecek ve ekonomik ilişkiler de belki durma noktasına gelecektir. Kendi ayağımıza kurşun sıkmamamız gerekir. Türkiye’nin yeni krizlere tahammülü yoktur.”
‘NE AKILLICA NE DE DİPLOMATİK’
Almanya Dışişleri Bakanlığı konuyu diğer dokuz ülkeyle istişare ettiklerini açıklarken, kurulacak koalisyon hükümetinin kilit ortakları Hür Demokrat Parti (FDP) ve Yeşiller’den sert açıklamalar geldi. DW Türkçe’nin aktardığında göre FDP’nin dış politika sözcüsü Alexander Graf Lambsdorff “Aralarında Almanya’nın ve birçok müttefik NATO ülkesinin temsilcilerinin de bulunduğu on büyükelçinin sınır dışı edilmesi kararı akıllıca olmadığı gibi diplomatik de değil; bu adım ittifakın birliğini zayıflatır” dedi. Lambsdroff, Erdoğan’ın da bunu arzulamayacağını belirtti. Almanya Federal Meclis Başkan Yardımcısı Yeşiller partili Claudia Roth ise Türkiye’ye yaptırım uygulanmasını talep etti. Hristiyan Demokrat Birlik’in (CDU) dış politika sözcüsü Norbert Röttgen ise “Cumhurbaşkanı Erdoğan ülkesini Avrupa ve Batı’dan uzaklaştıracak bir adım atıyor” dedi.
‘AB’DEKİ TÜM TÜRK DİPLOMATLARI SINIR DIŞI EDELİM’
ABD Dışişleri Bakanlığı yetkilisi haberleri takip ettiklerini ve konuya netlik getirmesi için Türkiye Dışişleri Bakanlığı’yla iletişime geçtiklerini söyledi.
Norveç Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Trude Maaseide ise “Büyükelçimiz istenmeyen kişi ilan edilmeyi hak edecek hiçbir şey yapmadı” dedi, Türkiye’den henüz kendilerine bir mesaj iletilmediğini söyledi ve “Türkiye’yi, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’ni imzalayarak uymaya taahhüt ettiği demokratik standartlar ve hukukun üstünlüğüne uymaya davet etmeyi sürdüreceğiz” ifadelerini kullandı.
Avrupa Parlamentosu Başkanı David Sassoli de Twitter hesabından “10 büyükelçinin istenmeyen kişi ilan edilmesi Türk hükümetinin otoriterleşmesinin bir işareti” paylaşımında bulundu.
Sassoli “Bizi sindiremeyeceksiniz. Osman Kavala’ya özgürlük” ifadelerini kullandı. Yeni Zelanda Dışişleri Bakanlığı ise Türkiye’den resmi bir bildirim almadan konuyla ilgili yorum yapmayacaklarını söyledi. Danimarka Dışişleri Bakanı Jeppe Kofod da henüz resmi bir bildirim almadıklarını, konu hakkında müttefik ülkelerle iletişim içinde olduklarını söyledi ve ekledi:
” Alman diplomat ve Münih Güvenlik Konferansı Başkanı Woflgang Ischinger, Twitter hesabından yaptığı paylaşımda Türkiye’nin böyle bir adım atması durumunda AB’nin ortak bir tutum alarak Avrupa Birliği’ndeki tüm Türk diplomatları sınır dışı etmesini önerdi.
‘Seçime yönelik hamle, TL’ye zarar verecek’
Erdoğan’ın 10 ülkenin büyükelçilerinin ‘istenmeyen kişi’ ilan edilmesi için talimat verdiğini açıklaması dünya basınında geniş yer buldu.
Financial Times: Bu karar Ankara’nın Washington ve AB ile ilişkileri onarmak için son dönemde sarf ettiği çabaları mahvedebilir ve ekonomiye dair endişelerin ortasında son haftalarda sert düşüş yaşayan TL’ye daha da zarar verebilir.
BBC: Neler yaşanacağı belirsiz. Bu çok cüretkâr bir hamle, muhtemelen bir güç gösterisi; özellikle de seçimlere bir buçuk yıl kala, iç politikaya yönelik.
New York Times: Bu çıkış, yorumcuların Erdoğan’ın sendeleyen ekonomiye dair endişesiyle ilişkilendirdiği kısa süreli yumuşamanın ardından Batı’yla soğuk ilişkilere dönüşü gösteriyor.
Die Welt: Batı’ya karşı sert tutum, Erdoğan’ın iç siyasette destek toplamak için kullandığı denenmiş ve sınanmış bir strateji. Fakat bu sefer taktik işe yaramayabilir.
‘Dünyadan uzaklaşıp Rusya ve Çin’in ortağı olmak rasyonel değil’
Gelecek Partisi Genel Başkan Yardımcısı, İletişim Başkanı Mustafa Mente, büyükelçilerinin kovulması talimatı verilen 10 ülke Türkiye’nin ihracat, turizm ve yabancı sermaye rakamları içindeki payını anlattı.
“Erdoğan’ın geliştirdiği alternatifler nerelerdir? Blöf mü, strateji mi?” diye soran Mente, sosyal medya paylaşımında şunlara yer verdi: “ABD, Almanya, Fransa, Hollanda, Danimarka, Finlandiya, İsveç, Kanada, Norveç ve Yeni Zelanda bu yılki ihracatımızın % 25,44’ünu satın alıyorlar. Almanya 1, ABD 2, Fransa 7, Hollanda 8. en büyük pazarımız. Erdoğan 10 gelişmiş ülkenin büyükelçilerinin istenmediğini Afrika seyahatinde açıkladı.
En son ziyaret ettiği Angola, Togo ve Nijerya’nın ihracatımızdaki payı % 0.58. Yani neredeyse istatistiki hata düzeyindeler. Turizm için verilerin sağlıklı olması açısından pandemi öncesi 2019 rakamlarından bakarsak; on ülke gelen turistin % 19,6’sını oluşturuyor. Nijerya, Togo ve Angola’nın olduğu diğer diğer Afrika ülkeleri grubu ise % 0,07’lik bir paya sahip. Türkiye’deki yabancı sermaye stokuna baktığımızda 2002 yılından bu yana ülkeye 170 milyar USD doğrudan yabancı sermaye girmiş. Bu stokun % 36,20’sini bu 10 ülke oluşturuyor. Son gidilen üç Afrika ülkesinin Türkiye’de kayıtlara giren herhangi bir yatırımı yok. İktidarın oyunu içerideki tüm kurumsal kapasiteyi yok edebilir, ana ortaklarını kaybettirir ve özel sektörü de yıllarca içinde çıkamayacağı bir darboğaza sokabilir. Gelişmiş dünyadan uzaklaşıp Rusya ve Çin’in ortağı olmak rasyonel değildir. Hem bu ülkeler Türkiye’ye çeşitli sebeplerle şüpheli bakıyorlar hem de Türkiye’nin ihtiyaç duyduğu pazar, sermaye ve teknoloji transferi ihtiyacını karşılayamazlar.”