Biz buradayız kimse merak etmesin

Biz buradayız kimse merak etmesin

KARAR TV’de konuşan Karamollaoğlu, seçime 50 gün kala artan ‘Kazanımlar kaybedilecek’ propagandasını en net ifadelerle yalanladı. ‘Hiç kimse endişe etmesin’ vurgusu yapıp, ekledi: İmam hatipler kapatılmayacak, başörtüsü yasaklanmayacak, Ayasofya cami olmaktan çıkmayacak. Kazanımlardan taviz vermeyeceğiz. Bu altı partinin de ortak taahhüdü.

Saadet Partisi lideri Temel Karamollaoğlu Gündem Özel programında Taha Akyol ve Elif Çakır’ın konuğu oldu. DEVA ve Gelecek Partisi ile birlikte seçime girmelerinin oy potansiyelini artıracağını belirten Karamollaoğlu “Altılı Masa’da yer alan üç parti; Gelecek, DEVA ve Saadet Partisi olarak bir araya gelip bizim logomuz altında seçime müşterek girmek bizim potansiyelimizi yükseltir ve Meclis’te de bunun karşılığını alırız” dedi. Yeniden Refah Partisi Genel Başkanı Fatih Erbakan’a tepki gösteren Karamollaoğlu “Babalarının genel başkan olduğu partiye ihanet ettiler. Yeniden Refah Partisi’nin adını almaları bile hukuken uygun değil. Burada Tayyip Bey’in burada müdahil olduğu kanaatindeyim” diye konuştu.

AKŞENER İLE KIRGINLIK YOK

Karamollaoğlu şunları söyledi: “Meral Akşener’le bir haftadır görüşelim istiyorduk. Kendisi Ankara dışına çıktı, ben de Ankara dışına çıktım. Derken bugüne denk geldi, yani özellikle bugün seçilmiş değil. Sadece kararın açıklanmasından sonra ister istemez bir gerginlik oldu, o gerginlikler geldi geçti, şu anda biz birlikteyiz, bunun da önemini idrak etmek mecburiyetindeyiz deyip kendisine hem teşekkür ettim hem de kısaca meydana gelen hadiselerin bir değerlendirmesini yaptık. Ben özellikle Meral Hanım için söylüyorum. Meral Hanım’la benim aramada bir kırgınlık yok. Sağ olsun kendisi başlangıçtan beri, ta bizim hükümet zamanından beri, benimle çok rahat bir irtibat kuruyor.

O 4 günlük dönem, bizim Altılı Masa olarak bir araya gelip arkasından birtakım farklılıklar gündeme geldikten sonra, ben arkadaşlarla bir araya gelmemiz gerektiğini, meseleleri birlikte, Meral Hanım gelebilirse buyursun ama o yoksa biz kendimiz konuları bir defa daha ele almamızın faydalı olacağını düşünüyordum. Ama iki gün sonra biz bir araya geldik, meselelerimizi gözden geçirdik, Meral Hanım öbür açıklamalarından sonra ‘biz bu masada devam edeceğiz, hedefimiz belli, bizim hedefimiz bu sistemin değişmesi, geçmişte bu sistemin değişmesi için nasıl bir arada olduysak yine olacağız ancak ilave şunlar da dikkate alınırsa oy potansiyelimiz yükselir’ dedi. Bizim açıklamamızda da zaten o hususlar gündeme getirildi.”

KILIÇDAROĞLU GERÇEKLERİ GÖRDÜ

“Kılıçdaroğlu’nun aday olması iyi oldu. Bazı gerçekleri gördü. 1950’den beri CHP, Türk siyasetinde yüzde 25’in üzerine bir kere çıktı Ecevit’le 1977 seçiminde. Onun dışında çıkamadı. Kılıçdaroğlu bir şeyi fark etti. ‘Biz geçmişte bu milletin temel değerleri ile kavga etmişiz. Aykırı uygulamalarda bulunmuşuz. Bizim bu politikamızı değiştirmemiz gerekiyor.’ dedi. Bunu da helalleşmemiz icap eder diyerek takdim etti. Bu tavır önemlidir. Erbakan Hoca’yı anma programımıza geldi çok güzel konuştu. Kudüs mitingimize geldi bizim arkadaşlarımızın çoğu ‘onun konuşmasını sen yapmalıydın’ dedi. Adım attı ama bununla Tayyip Bey ilgilenmedi. Biz buna karşılık verdik.

CHP’nin içinde bazı kesimler inadına hem Kılıçdaroğlu’na hem de bu politikalara tavır koyuyorlar. Biz de diyoruz ki sizin politikalarınız var. Laiklik konusu mesela. Ne demek laiklik? Laiklik Türkçe bir kelime değil tarifi yapılmamış. Ne demek laiklik? Laiklik din düşmanlığı mı? Yok canım öyle şey olur mu diyorlar. O zaman yazalım yani laiklik demek din düşmanı demek değildir. Şimdi bu bir adım ve ben özellikle bizim gibi inançlı kesime yönelik olarak laikliği kendisi için çok büyük önemli bir mefhum kabul edenler bize saldırırken ben de kendilerine çoğu zaman şunu söyledim bizim inancımızda hiçbir dinde olmayan bir özellik var. Dinde zorlama yoktur. Sizin tarif etmek istediğiniz laiklik bu olması icap eder. Kimseyi kendiniz gibi inanmaya zorlayamazsınız. Bu inanç hürriyeti demektir. Şimdi bu noktada makul düşünen insan tamam diyor.”

2403krt01a-tum.jpg

SİYONİZM GÖMLEK GİYDİRDİ

“Ben de sayın Erdoğan’a soruyorum, kimler kimlerle beraber? Bundan 10 sene önce ağza alınmayacak laflar eden MHP’lilerle beraberler. Doğu Perinçek’le beraberler. Amerika’dan desteği alarak Türkiye’ye gelen sizsiniz biraz insaflı olun. Sarayda daha siyasi hakları bile yokken bir insanın sarayda cumhurbaşkanıyla fotoğraf verebilmesi ne demek? Arkasından çıkardığı milli görüş gömleğinin yerine kendisine siyonizm yeni bir gömlek giydirdi. Cesaret madalyası verdiler. Ben bu tip meseleleri bir kenara bırakıyorum. Bunlarla uğraşmayalım.

Birbirimizi üzecek ifadelerden kaçınalım. Temel fikirlerde ittifak edelim. Biz diyoruz ki ahlaki ve manevi değerler ihya edilmeden huzur olmaz. Bir memlekette adalet yoksa siz huzur bulamazsınız. Adalet olmadan olmaz. Ondan sonra liyakat gelir. Dürüstlük gelir. Güven duygusu gelir. Yoksulluk yapmamak israftan kaçınmamak gelir. Herkesin kendi inandığı konularda fikrini, düşüncesini rahatlıkla söyleyebilmesi gelir.”

SEÇİMİ BİRİNCİ TURDA ALIRIZ

“Seçimi birinci turda alırız. Seçmenin büyük bir kısmı anketlerde bile kendi fikrini söyleyemiyor. Bu seçimde iktidarın Tayyip Bey’in tahminlerinin ötesinde bir şok yaşayacağını düşünüyorum. Benim tahminim en az 55-60 civarında fark olacak. Bu ülke çok çekti. Çok kızgın bir kesim var. Bu asrın depremi doğru. Adıyaman’da helallik istedi. Bu sistemin içinde korkunç bir hadise meydana geldiği zaman oraya nasıl müdahale edileceğini sadece Cumhurbaşkanlığı’nın talimatına bağlarsanız bu ülke ayağa kalkmaz.”

BABALARINA İHANET ETTİLER

“Necmettin Erbakan Saadet Partisi’nin genel başkanı olarak vefat etti. Babalarının genel başkan olduğu partiye ihanet ettiler. O partinin kuruluşunca Recai Kutan vardı o bizimle. Yeniden Refah Partisi’nin adını almaları bile hukuken uygun değil. Burada Tayyip Bey’in burada müdahil olduğu kanaatindeyim. Resmen kapatılan bir parti adıyla yeniden kurulamaz. Babasının kitabını alıp okuyup her gittiği yerde bunu anlatmak milli görüşçü olduğun anlamına gelmez. Biz onu ihraç etmedik onlar partiden ayrıldı. Erbakan Hocamızın fikirlerini gündeme getirmek milli görüşçü olmak anlamına gelmez. Bölmek en büyük ihanettir.”

AYASOFYA CAMİ KALACAK

“Davutoğlu, Babacan ve kendim için söylüyorum kazanımlardan taviz vermeyiz. Bunu Sayın Kılıçdaroğlu da söylüyor. Bir kesim de bunu istismar ediyor. Diyorlar ki imam hatip okulları kapatılır mı? Hayır. Başörtüsü tekrar yasaklanır mı? Hayır. Bunu sadece biz değil Kılıçdaroğlu da söylüyor. Bu konular artık istismar edilemeyecek. Biz kendi inancımızın istismar edilmesine fırsat vermeyiz biz de istismar etmeyiz. Bizim Türkiye’de birbirimizi kırmadan yeni bir anlayışa ihtiyacımız var. Biz Kılıçdaroğlu ile konuşabiliyoruz, müzakere edebiliyoruz. Türk siyasetine yeni bir hava getirdi bu durum.

Ne Sayın Kılıçaroğlu’nun ne de bir başkasının Ayasofya’yı cami olmaktan çıkarmak gibi bir niyeti yok. Ayasofya büyük bir bina. Cami olarak geniş bir cami. Kullanılan kısımların ötesinde diğer bölümler turistlere de açılır gelir ziyaret ederler. Cami vasfı kaldırılamaz. O Fatih Sultan Mehmet Han’ın bir vakfiyesidir. Fatih Sultan Mehmet nasıl ki mahkemeye çıkıp hesap verdiyse Tayyip Erdoğan da hesap vermeli. Siz bugün cumhurbaşkanı hakkında böyle bir dava açabilir misiniz? Bir yanlışlık var derseniz iftira atmış oluyorsunuz.”

İTTİFAK İÇİ İTTİFAK YÜZDE 99 TAMAM

“Ben ittifak içinde ittifak diye bahsetmiştim yani DEVA, Gelecek ve Saadet Partisi olarak bir araya gelip seçime müşterek girmelerinin bizim oy potansiyelini yükselteceğini ve Meclis’te bunun karşılığını göreceğimizi söyledim. Tek liste, tek amblem altında. Tam olarak bu iş neticelenmiş değil ama yüzde 99 ben bunun tamamlandığı kanaatindeyim. Biz bunun Saadet Partisi çatısı altında olması gerektiğini söylüyoruz.

Biz Saadet Partisi olarak 20 yıldır siyasi hayattayız, en az 7 seçim geçirdik bir seçim tecrübemiz var ve bundan önce seçimlere girmiş olmamızdan dolayı da seçim kurullarında temsilci bulunduruyoruz, sandık başlarından da resmen, sandık kurulu üyesi olarak bulunuyoruz. Bir kişinin orada müşahit olarak bulunması başka, sandık kurulu üyesi olarak bulunması başka. Müşahit adı üstünde gözlemci ama sandık kurulu üyesi bir ihtilaf olduğu taktirde o konuda karar verecek insanlardan birisi.”

“Birçok yerde biz bunun araştırmasını yaptık, arkadaşlar da yaptırdılar, gözüken o ki bugünkü şartlarda teker teker seçime girsek yüzde 2 ile 4 arasında oy alıyoruz. Ayrı ayrı girerek hepimizin alacağı toplam oy yüzde 7-8’i buluyor. Ama Meclis’te temsilci bulundurabilme ihtimali çok zayıf, en fazla iki milletvekili. Onun için biz birlikte girersek yüzde 7-8 oy alabildiğimiz taktirde 15-20 belki de 25 milletvekiliyle temsil edilebileceğiz. Bizim bütün derdimiz seçimlerden en büyük başarıyla çıkmak. Burada bir siyasi parti 41 ilde seçime girse ne olur girmese ne olur? Eskiden 41 ilde seçime girince bir partinin bazı hakları oluyordu, şimdi o yok.

Bir parti bütün Türkiye’de teşkilatlanmış, kongresini yapmış, seçime girme hakkını kazanmışsa her an seçime girebiliyor. Yani 41 ilde seçime girmek bir zaruret değil. Bizim seçime birlikte girmemiz oy potansiyelimizi yükseltiyor. Onun için de arkadaşlarımıza söylediğim şu: Seçime giderken arzumuz ney, 15 Mayıs’ta Meclis’te çok sayıda milletvekiliyle temsil edilebilmek. En kötü senaryoyu söylüyorum, herkes seçime tek başına girdi, bu taktirde her parti taş çatlasın 1, 2 ya da 3 milletvekiliyle temsil edilmiş olacak. Ama biz sadece seçime kadar belli bir süre kendi amblemimizi gündeme getirmesek, ama seçimden sonra biz Meclis’te grup kuracak sayıya da ulaşırsak 5 sene Meclis’te de kamuoyunda da etkili propaganda yaparız.”

ASKER SAHAYA İNEBİLMELİYDİ

“Depremden sonra ilk müdahalenin gecikmesi kabul edilemez. Özellikle asker oraya inebilmeliydi. Bizim insanımız bonkör. Kamyonu dolduruyorlar şoför götürüyor kimseyi bilmiyor ki ne yüklendiyse yol kenarına bırakıyor. Her binanın altından feryatlar duyuluyordu. İnsanlar yavaş yavaş hayatını kaybetti. İlk başta kurtarılabilme ihtimali olanlar kurtulamadı.”

KIZILAY BENİM İÇİN BİTTİ

“Türkiye Tek Yürek Kampanyası’na katılmadım. Nereye gideceğini bildiğim, doğru harcanacağını bildiğim yerlere yardım ediyorum. Merkez Bankası 50 milyar lirayla nasıl kurtuldu. Para onun elinde. Merkez Bankası ketum davranmış. Merkez Bankası’nı bağışçı bir kurum gibi görürseniz orası güven kaybeder. Hala bir sistem rayına oturmadı. Bizim parti teşkilatlarımızdan da olmuş. Aşevi açmışlar. Oraya vali yardımcısı gelmiş ve ‘burayı kaldırın’ demiş. Beni aradılar ben de açıklama yaptım. 2-3 gün müsaade ettiler. Burada sınıfta kaldılar. Yardım kuruluşları ticarethane gibi çalışamaz. ‘Çadırları, sobaları aldım bunu halka dağıtacak olanlara satacağım’ diyemez bir yardım kuruluşu. Benim Kızılay’la alıp vereceğim yok. Kızılay, çadırı kendisi ulaştıracağına başka bir yardım kurumuna satıp oradan kar etmeyi marifet kabul ettiğinde benim nazarımda bitti.”

İlgili Haberler
Öne Çıkanlar
YORUMLAR (1)
YORUM YAZ
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
1 Yorum
Diğer Haberler
Son Dakika Haberleri
KARAR.COM’DAN