Abdullah Gül 1 Mart tezkeresinin perde arkasını anlattı: Kendini yerli sayan birçok arkadaş tezkereye destek oldu

Abdullah Gül 1 Mart tezkeresinin perde arkasını anlattı: Kendini yerli sayan birçok arkadaş tezkereye destek oldu

Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, 1 Mart Tezkeresi'nin TBMM'de reddedilmesinin 21. yıl dönümünde açıklamalarda bulundu. Gül, ABD'nin Irak işgali için Türkiye topraklarını kullanma teklifini içeren tezkereyle ilgili bilinmeyenleri anlattı. Gül, "Kendini batıcı olarak sayan bazı milletvekilleri ahlaki sorumluluk gereği tezkereyi reddederken, kendisini ‘geleneksel’ ve ‘yerli’ sayan birçok arkadaş tezkerenin geçmesi için çaba sarfetti" dedi.

11. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, Türkiye'nin yakın tarihinde dönüm noktalarından biri olan ve Amerika Birleşik Devletleri'nin (ABD) Irak işgali için Türkiye topraklarını kullanma teklifini içeren 1 Mart Tezkeresi'nin TBMM'de reddedilmesinin 21. yıl dönümünde çarpıcı değerlendirmelerde bulundu. Tarih Dergi Genel Yayın Yönetmeni Gürsel Göncü ile gerçekleştirdiği röportajda Gül, o dönem yaşananlar ve tezkerenin perde arkasını anlattı.

Tezkerenin Türkiye için önemli sonuçlar doğurabilecek bir adım olduğunu belirten Gül, 50 binin üzerinde Amerikan askerinin Türkiye üzerinden Irak'a girmesini ve Türkiye'nin çeşitli havalimanlarını kullanmasını öngördüğünü ifade etti. Bu hamleyle, ABD askerlerinin Kürt bölgesine girerek orada konuşlanacağını ve bu durumun Türkiye için uzun vadeli sonuçlar doğuracağını vurguladı.

'NEOCON PROJESİYDİ'

Gül, ABD'nin bu hamlesinin bir 'neocon' projesi olduğunu ve Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi'nin kararı olmaksızın, ABD ve İngiltere öncülüğünde bir koalisyon sonucu gerçekleştiğini dile getirdi. Türkiye'nin böyle bir durumda savaşın bir parçası haline geleceğini ve bu durumun Güneydoğu Anadolu'da yıllardır süregelen sorunları daha da karmaşık hale getirebileceğini ifade etti.

Ayrıca Gül, dönemin ABD Dışişleri Bakanı Colin Powell ile yaptığı özel görüşmede Powell'ın da bu savaşa gönüllü olmadığını hissettiğini belirtti. Türk kamuoyunun savaşa karşı ciddi bir tutum sergilediğini ve bu durumun kendisine yabancı basın tarafından da sıkça sorulduğunu aktardı. Gül, Meclis'in kararının belirleyici olacağını ve kendisinin "Ne emirim ne kralım, seçilmiş bir Başbakanım" diyerek bu süreci demokratik bir şekilde yönetmeye çalıştığını ifade etti.

'BATICI SİYASETÇİLER TEZKEREYE HAYIR OYU VERDİ'

Meclis'teki oylama öncesinde yaşananlar ve siyasi tutumlar hakkında da konuşan Gül, Batıcı olarak bilinen bazı siyasetçilerin ahlaki sorumluluk hissiyle tezkereye karşı çıktığını, ancak geleneksel ve yerli olarak tanımlanan bazı siyasetçilerin ise tezkerenin geçmesi için daha fazla çaba sarf ettiğini belirtti. Sonuç olarak, 1 Mart 2003'te yapılan oylamada tezkerenin 3 oy farkla reddedildiğini hatırlattı.

Gül, şöyle konuştu:

“ABD’nin bir ‘neocon’ projesiydi, BM Güvenlik Konseyi’nden bir karar neticesinde değil, ABD önderliğinde, İngilizlerle bir koalisyon sonucu ortaya çıkmıştı.

Böyle bir olaya girerseniz ABD postalı ilk defa Türk topraklarına ayak basacak. Bir kısmı burada bir kısmı orada. …Nihayetinde savaş bitecek, Irak yakılacak-yıkılacak ama ondan sonra bunlar ne zaman gidecekler? Yakın tarihte Güney Kore’den tutun da Afganistan’a kadar, bunlar çok büyük sorulardı.

Savaşa girerseniz kaçınılmaz olarak güvenlik politikaları uygulayacaksınız. Halbuki biz o dönem Güneydoğu Anadolu’da 30 senedir uygulanan ‘Olağanüstü Hâl’i kaldırmışız. DGM’ler sona ermiş…

Eğer savaşa angaje olursak bu kadar yabancı asker gelince ister istemez bunların arkasına kendi topraklarınızda da kendi askerlerimizi koyacağız.

Ayrıca Türkiye’deki Kürt meselesi zaten hallolmamış büyük bir mesele. Girilen bölge Kürt bölgesi olacak ve Amerikalıları o coğrafyaya biz sokacağız.

Bu şartlar altında ABD Dışişleri Bakanı Colin Powell’la da buluştuk. Yaptığımız özel görüşmede onun da aslında bu savaşa çok gönüllü olmadığını gördüm, hissetim. …Ben bunu şüphesiz Meclis’e götüreceğim, Meclis karar verecektir’ dediğimde ‘O zaman karar Türkiye’nindir’ diyecek kadar dürüst bir yaklaşımı vardı.

“NE EMİRİM NE KRALIM, SEÇİLMİŞ BİR BAŞBAKANIM”

Türk kamuoyu ciddi bir şekilde bu savaşa karşıydı. Hatta Türkiye’ye gelip halkla röportajlar yapan televizyonlar -BBC gibi- benimle mülakatlar yapıyorlardı. Bana 'Halkınız karşı, siz nasıl geçireceksiniz?' sorularını yöneltiyorlardı. Ben de onlara şunu söylüyordum: 'Ne emirim ne kralım seçilmiş bir Başbakanım. Meclis ne derse o olacak.'

Meclis’teki Genel Kurul'dan bir gün önce grup toplantısı yaptık. Grup toplantısında Genel Başkan Tayyip Bey de bir konuşma yaptı. Ben de başbakan olarak herkesi bilgilendirdim. Konuyu Meclis’e getirdiğimizde milletvekillerini detaylı bilgilendirdim. Son konuşmamızda şunu söyledim: 'Şu yönde oy kullanın gibi bir talimatım olmayacak. Sizi yeterince bilgilendirdik. Neticede altında benim imzam olacağı için durumum farklı. Ancak sizler de farklısınız. Örneğin ABD Kongresi neyse bizim Meclis’imiz de öyledir.'

“KENDİSİNİ ‘GELENEKSEL’ VE ‘YERLİ’ SAYAN BİRÇOK ARKADAŞ TEZKERENİN GEÇMESİ İÇİN ÇABA SARFETTİ”

Bizim içimizdeki siyasetçiler ve milletvekilleri arasında eğitimlerini Batı’da almış, hatta ‘Batıcı’ olarak bilinen birçok arkadaş da tezkereye karşı çıktı. Çünkü ahlaki sorumluluğu hissetti. Ancak bunun yanında kendisini daha ‘geleneksel’ ve ‘yerli’ sayan birçok arkadaş ise daha ‘pratik’ hareket etmez istedi; tezkerenin geçmesi için çaba sarfetti.

1 Mart 2003’te Meclis’te yapılan oylamada bildiğiniz gibi 264 kabul, 250 ret, 19 çekimser oy kullanıldı. Anayasa’nın 96.maddesinde öngörülen 267 salt çoğunluğa ulaşılamadı. Yani 3 oyla da olsa tezkere reddedildi."

Öne Çıkanlar
YORUMLAR (16)
YORUM YAZ
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
16 Yorum
Diğer Haberler
Son Dakika Haberleri
KARAR.COM’DAN